MÜCAHİDE BİR ANNE’NİN MÜTHİŞ BİR HİTABESİ

Mevlana Ali Cevher ve Mevlana Şevket Ali kardeşler, 20. Asrın ilk yarısında adından çokça bahsettiren “Hilafet Hareketi”nin de lokomotifi konumundaydılar. İnşallah tevfik-i ilahi refik olursa, hayat ve mücadeleleri hakkında geniş bir çalışma yayınlamak niyetindeyiz. Aşağıda Bi Amman hanımın(1843-1924) Seylan adasında, Müslüman hanımlara yaptığı bir hitabeyi okuyacaksınız.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2015-04-02 05:41:20

Dünyada öğretilen tüm bilgilerin hiçbiri, bir ananın bir bakışının, bir kelimesinin verdiği bilgiyi anlatamaz. Wilhem Raabe 

Tarih boyunca büyük dava adamlarını büyük anneler yetiştirmiştir. Bayrak şairimiz merhum Arif Nihat Asya bu hususu ifade sadedinde;

Nerde kaldı o anlar ki, 
Analar kurt doğururdu, 
Hilkat insan çamurunu 
Destanlarla yoğururdu" der.

İslam tarihi bu hususta örnek gösterilecek birçok eli öpülesi analarla doludur. Biz bu kısa yazımızda onlardan birinin bir hitabesine yer vermek istiyoruz.

Hint Müslümanlarının bağımsızlık düşüncesinin meşalecilerinden merhum Mevlana Ali Cevher ve kardeşi Mevlana Şevket Ali'nin merhume ve muhtereme valideleri "Bi Amman"dır bahsettiğimiz kahraman..

Mevlana Ali Cevher ve Mevlana Şevket Ali kardeşler, 20. Asrın ilk yarısında adından çokça bahsettiren "Hilafet Hareketi"nin de lokomotifi konumundaydılar. İnşallah tevfik-i ilahi refik olursa, hayat ve mücadeleleri hakkında geniş bir çalışma yayınlamak niyetindeyiz. Aşağıda Bi Amman hanımın(1850-1924) Seylan adasında, Müslüman hanımlara yaptığı bir hitabeyi okuyacaksınız. Ruhuna binler Fatihalarla.Salih Okur/cevaplar.org

"Hanımlar! Buhranlı zamanlarda vazifelerinizin nelerden ibaret olduğunu izah edeceğim;

Hepiniz emin olmalısınız ki, vazifeniz erkeklere himmet ve şehamet ruhunu üflemektir. Dünyada ne kada mühim hadise olmuşsa, kadınların rolü büyük olmuştur. Kadınların e büyük vazifesi, evlerine hâkim olmaktır.

Hanımlar! Ben hemşireniz, ihtiyar bir kadınım. Siyasi ve içtimai büyük inkılâplar gördüm. Çocukluğum esnasında gördüğüm âlem ile bugünkü âlem arasında büyük bir fark vardır. Sizin telakkilerinize göre benim telakkilerim çok eskidir. Yeni fikirler, yeni tavırlar, tabiidir ki, benim hoşuma gitmiyor.

Kadınlar umumiyetle zaaf ile tavsif olunurlar. Benim fikrimce bu doğru değildir. Tetkikatım, müslüman Hind kadınlarının, Hind erkelerinden daha cesur olduğunu gösteriyor.

Bugün oğullarımla iftihar ediyorum. Fakat sizi temin ederim, oğullarım benim terbiyemin eseridir. Zevcimin irtihalinde, oğlum Şevket Ali altı yaşında idi. Mehmet Ali ise iki yaşını ikmal etmişti. Zevcimin irtihali üzerine tabii ilk vazifem zevcimin gelirini hüsn-ü idare ile bu çocukları yetiştirmekti. Öyle yaptım. Çocuklarımı terbiye ettim. Hindistan ve Avrupa yüksek mekteplerine gönderdim.

Tahsil hayatlarını tamamlayınca çocuklarımı karşıma alarak kendilerine dedim ki; "Pehlivanları yenmek şecaat değildir. Çünkü bu iş ancak behimî, yani hayvani kuvvet vasıtasıyla olur. Şecaati, kahramanlığı; mazlumlara, felaketdîdelere yardım uğrunda, fedakârlıkla başkaları uğrunda felaketlere göğüs germekle kazanmaya çalışınız."

Evlatlarım bu hatt-ı hareketi takip ettiler. Kendileri hapse mahkûm edilerek zindana atıldıkları zaman hükümet(İngiliz Kolonyal yönetimi) bana bir mektup göndererek, çocuklarıma nasihat edip, tuttukları yoldan vazgeçmeleri için kendilerine yardım etmekliğimi istemiş ve parça parça gönderdiği taahhütnameyi evlatlarımın imza etmeleri için tavassutta bulunmamı istemişti. Evlatlarım hükümetin istediği taahhütnameyi imzaladıkları zaman serbest bırakılacaklardı. 

O zaman hapishaneye gittim. Evlatlarımla konuştum. Kendilerine dedim ki; "Benim için en büyük saadet sizin hürriyet ve serbestinizdir. Binaenaleyh serbestinizi bütün kudretinizle muhafaza ediniz. Sakın hükümete satmayınız. Evet, sizi alıp götürmek isterim. Fakat siz hürriyetinizi seviyorsanız, dininize, vatanınıza merbut ve bağlı olmalısınız. Bu merbutiyeti ihlal ettiğiniz takdirde, emin olunuz ki, sizden teberi eder, sizi kendi ellerimle boğarım."

Hapishaneye giderken yolda binlerce insanın evlatlarımın hayatlarına dua ettiğini gördüm. Bunlara demiştim; "çocuklarımın hayatı için dua edeceğinize, esaret zincirinden kurtulmak için kımıldasanıza."

Birçokları bana diyorlar ki; "evlatlarını niçin bu tehlikeli yola sevk ettin? Bu koca hükümete(İngiliz hükümetine) karşı senin evlatların ne olabilir?"

Bunlara cevaben diyorum ki; "Evet, Cenab-ı Hak bana bir emanet tevdi buyurdu. Ve bunu ancak Kendine iade etmekliğimi emretti. Ve bu emanet, benim evlatlarımdır. Ben de onları Allah yoluna sevk ettim. Evlatlarım benim değil, onları yaratan Hak Celle ve Âlâ'nındır. Onları kendi nefsim ı evlatlarım yanlış başlarına bu zalim hükümete bir şey yapamazlar. Fakat biliyorsunuz ki, bütün millet onların gittiği yoldan gidiyor."

Karaşi mahkemesi evlatlarımı mahkûm ettiği zaman, yerimden kımıldayamayacak derecede hasta idim. Cenab-ı Hakkın eser-i lütfu olarak rahatsızlığım zâil oldu. Karaşi'ye gittim. Tren her istasyonda durdukça, binlerce vatandaş gelerek gönlümü almaya çalışıyordu. Hepsi de diyorlardı ki;

-Merak etmeyiniz hanım! Cenab-ı Hak felaketinizi tahfif eder.

O zaman bu gençlere hitaben dedim ki;

-İki oğlum hapsedilse de müteessir değilim. Hepiniz evlatlarımsınız.

Karaşi'ye muvasalat ettim. Evlatlarımı hırsız ve katillere giydirilen gömlek içinde gördüm. Kendilerine dedim ki;

-Evladlarım, sizi ziyaret ve tebrik için geldim. Siz hakikaten benim evlatlarımsınız. Mahpusiyetiniz zamanında, içinde büyüdüğünüz rahat ve refahı hatırınıza getirmeyiniz. İçinize korku girmesin. Bilakis, ölecekseniz mutlaka harp meydanlarında ölünüz."

Bunları iftihar için söylemiyorum. Maksadım, erkeklerin valide ve kadın eseri olduğunu beyan etmektir. Binaenaleyh bir erkek, korkak ve azimsiz ise, kabahat onda değil, ona şecaat ve himmet ruhu üflemeyen validesindedir. Şayet erkeklerinizin hissiyatınız müteessir iseniz, onları teşci etmek, faaliyete sevk etmek sizin elinizdedir. Kadınların erkekler üzerinde manevi bir nüfuzu vardır. Bu nüfuzu vatan uğrunda, İslamiyet uğrunda istimal ediniz.

Birçokları zannediyorlar ki ben bu fikirleri çocuklarımdan iktibas ettim. Bunlara sorarım; evlatlarımı ben mi terbiye ettim? Ben mi onları yetiştirdim, yoksa onlar mı beni yetiştirdi? 

Hanımlar! Biz memleketimiz için istiklal istiyoruz. Bundan böyle esaret zilletine tahammül edemeyiz. Bundan böyle yapacağımızı iş, hayvanlar gibi yatmak değil, insan gibi ölmektir. Biz Allah'tan başka kimseden korkmuyoruz. Hapisten korkmuyoruz. Ölümden endişe etmiyoruz!

Hanımlar! Ben bu fani hayata veda etmek üzere bulunan bir kadınım. Fakat kalbimi tutuşturan bir alev beni şehirden şehre seyahate sevk ediyor. Her yerde, herkese, dini ve milli vazifelerini ihtar ediyorum. Herkesi hürriyete ve insanlık uğrunda ölmeye teşvik ediyorum. Hürriyet güneşinin ufkumuzda doğduğunu görmeyince susmayacağım.

1858 senesinde yedi yaşında bir çocuk iken bir ihtilal görmüştüm(*) Hindistan'ı kurtaracak ihtilali görmeyince gözümü yummak istemiyorum."

(*) 1857-58'de Hindistan'da İngiliz hâkimiyetini sarsan meşhur Sipahi ayaklanması

Kaynaklar

1-Zeynep Münteha Polat, İslam Ve Kadın, Yeni Asya Yayınları, İst.

2- Vikipedi ansiklopedisi, Muhammed Ali Cevher maddesi

3-http://www.milligazette.com/news/5422-bi-amman-remembered

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

TARİHTE BUNLAR OLDU-56

TARİHTE BUNLAR OLDU-56

SADRAZAMIN ASİL HAREKETİ Mehmed Zeki Pakalın ‘Tarihe Mal Olmuş Hikayeler’de anlatıyor; “

TARİHTE BUNLAR OLDU-55

TARİHTE BUNLAR OLDU-55

MÜSLÜMAN KANI AKITMAK İSTEMEYEN HÜKÜMDAR İttihad ve Terakki fırkasına bağlı Hareket Ordus

TARİHTE BUNLAR OLDU-54

TARİHTE BUNLAR OLDU-54

İSTANBUL TÜRKLERİN ELİNDEN NASIL ÇIKAR? Kritovulos, 15. yüzyılda yaşamış Bizanslı bir t

TARİHTE BUNLAR OLDU-53

TARİHTE BUNLAR OLDU-53

HASAN BASRİ ÇANTAY VE 27 MAYIS Üstad Bediüzzaman modern zamanlarda dalalet ehlinin özellikle

TARİHTE BUNLAR OLDU-52

TARİHTE BUNLAR OLDU-52

“SENİN YANINA GİTMEK İSTEMİYORUM” Merhum Samet Ağaoğlu Bey, Ziya Gökalp’in amcasının

TARİHTE BUNLAR OLDU-51

TARİHTE BUNLAR OLDU-51

PAKİSTANLI İKİ YAŞLI PROFESÖRÜN DEDİKLERİ Muhterem Yavuz Bülent Bakiler beyefendi anlatıy

ŞEVKET BİNBAŞI

ŞEVKET BİNBAŞI

Not: Bugün merhum Sultan İkinci Abdülhamid hanın vefat yıldönümü. Cenab-ı Hak kendilerine r

TARİHTE BUNLAR OLDU-50

TARİHTE BUNLAR OLDU-50

Sultan İkinci Abdülhamid han Şam-Mekke demiryolunu yapmaya kalkışınca, alışkanlık icabı, b

TARİHTE BUNLAR OLDU-49

TARİHTE BUNLAR OLDU-49

ALMANYA CEPHESİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK Biraz abartı gelebilir ama Almanların Alman birliğ

TARİHTE BUNLAR OLDU-48

TARİHTE BUNLAR OLDU-48

Mercidabık zaferini kazanıp Haleb’i, Şam’ı ve Suriye’yi zapt eden Yavuz Selim hanın hazi

TARİHTE BUNLAR OLDU-47

TARİHTE BUNLAR OLDU-47

Tarihteki ilginç hadiselerden birisi de hayvanların muhakeme edilmesidir. Ortaçağ Avrupa tarihi

"Kadınlara iyilikle muamele ediniz."

Nisa:19

GÜNÜN HADİSİ

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI