Cevaplar.Org

SORULARLA DAVET YOLU-2

Soru 11: Günümüzde Allah’a davet metodu nasıl olmalıdır? Cevap: 1. Davet metodlarında Hz. Peygamber ve ashabının siyreti temel ilkedir. 2. Bu sebeple ıslahatçı ve müceddidler, bu mübarek siretle, -müslümanların hayatında iyi bir öncülük olması için-, çok yakından ilgilenmişlerdir. 3. Bu itibarla müslümanlar, mesela risaleler yayınlayarak davet yollarını açmalıdır. 4. Tabiidir ki bu risaleler, ihlas ve samimiyetle hazırlanmalı; maddi menfaat ve ticari kaygılar düşünülmemelidir.


Muhammed Emin Er

.

2015-02-23 06:51:35

Soru 11: Günümüzde Allah'a davet metodu nasıl olmalıdır?

Cevap:

1. Davet metodlarında Hz. Peygamber ve ashabının siyreti temel ilkedir.

2. Bu sebeple ıslahatçı ve müceddidler, bu mübarek siretle, -müslümanların hayatında iyi bir öncülük olması için-, çok yakından ilgilenmişlerdir.

3. Bu itibarla müslümanlar, mesela risaleler yayınlayarak davet yollarını açmalıdır.

4. Tabiidir ki bu risaleler, ihlas ve samimiyetle hazırlanmalı; maddi menfaat ve ticari kaygılar düşünülmemelidir.

5. İşte bizden önceki sahabe ve selef-i salih bu dosdoğru metod üzere yürümüş; dünyevî refahın artmasından korkmuş ve bunu gördüklerinde ağlamışlardır. Neticede hased, düşmanlık, nefret ve fitnenin baş göstermesi sebebiyle akibetlerinden endişe duymuşlardır.

6. Selefin daveti, amel ve nefis terbiyesinden ayrı değildi. Onlar nefislerini, fedakârlığa, başkasını kendine tercihe, sabır ve hicrete; Allah'a, teslimiyet, zikir, dua ve yakarış ile yönelmeye; güzel örnek olmaya, söz-amel bütünlüğüne ve ümitsizliğe düşmeksizin yola sabırla devam etmeye hazırlayıp alıştırıyorlardı.

7. Zor zamanda sabır ve sebat göstermek, imanın samimiyetine ve ne kadar köklü olduğuna delildir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur: "İnsanlar, sadece 'inandık' demekle bırakılacaklarını ve imtihan olunmayacaklarını mı zannediyorlar ?" (Ankebut 29/2).

8. Müslümanların öncelikle kendi nefislerini ıslah etmeleri şarttır. Zira başkalarını Allah'a çağırma konusunda bizzat kendileri bu davanın önemli bir parçasıdırlar. Bir davet mücadelesinin, ne kadar hayırlı amellere adım atmış olursa olsun, faydalı ürünler verebilmesi için mutlaka ameli ve güzel ahlakıyla örnek olabilecek bireylere ihtiyacı vardır.

Soru 12: İlk İslam devleti, hangi temel prensipler üzere kurulmuştur?

Cevap: İlk İslam devletine temel teşkil eden iki güç vardı:

Biri imanı gücü, diğeri de birlik gücü.

İman gücü, üzerine bina kurulabilecek en sağlam temeldir.

Birlik-beraberlik gücü ise fertlerini, tuğlaları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi, birbirine bağlar.

İman gücü, silah kuvvetinin, haksız yere kan dökmek, ırz ve namusu çiğnemek gibi Allah'ın şeriatının asla onaylamayacağı işlerde kullanılmasına engel olurken, birlik gücü de aynı silahın, müslüman fertler arasında kullanılmasından korur.

Bilinmelidir ki lidersiz bir cemaatleşme olamayacağı gibi, -Allah'a isyan niteliği taşıyan hususlar hariç-fertlerin gerçek itaatleri olmaksızın da liderlik olmaz. Ayrıca her ferdin, cemaat içindeki şura vazifesini yerine getirmesi gereklidir.

Soru 13: Günümüzde bazı gençlerin endişe ve şaşkınlık içinde olduklarını hatta bir sapma ile karşı karşıya bulunduklarını görmekteyiz. Bu hastalıkların sebepleri nelerdir? Ve nasıl tedavi edilmelidir?

Cevap: Söz konusu hastalıkların sebebi şunlardır:

1. Vakti boşa harcama ve işsizlik.

2. Yaşlılarla aralarındaki iletişim kopukluğu.

3. Yoldan çıkmış sapık kişilerle ilişki kurma.

4. Yıkıcı/bölücü fikirler içeren dergi ve yayınları okuma.

5. Bazılarının, İslam hakkında, onun özgürlükleri kısıtladığı yönünde bir kanaate sahip oluşu.

Bunların tedavisi ise sadık bir iman ve katıksız bir samimiyetle İslam'ın temel öğretilerine yeniden dönmektir.

 

Soru 14: Sahabenin metoduna göre İslam cemaatine karşı tutumumuz nasıl olmalıdır?

Cevap:

1. Sahabenin metoduna göre tüm İslami cemaatlere karşı tutumumuz, sevgi, kardeşlik, yardımlaşma ve dostluk/velayet esasına dayanmalıdır.

2. Onları sevmeli, onlarla yardımlaşmalı, farklı bakış açılarımızı bir noktada yakınlaştırmaya ve görüş farklılığını, hakkın/doğrunun galip geleceği bir anlayışla uzlaştırmaya gayret etmeliyiz.

3. Gönülleri ıslah edip huzur verecek yumuşak bir uslûpla onlara çağrıda bulunmalıyız.

4. Şahıs ve kurumları eleştirerek yaralamaktan kaçınmalıyız. Onlardan gelebilecek herhangi bir sıkıntıya sabrederek onları Allah'a davet etmeli; kötülüğe kötülükle değil tam aksine iyilikle karşılık vermeliyiz.

5. Bir insandan nefret edeceksek bile onun şahsına değil Allah'ın şeriatına muhalif olan ameline veya düşüncesine nefret duymalıyız. Bu durumda o insana, anlayışını yeniden gözden geçirip düzeltmesi için davette bulunmuş oluruz.

Soru 15: Tasavvufa ve İslam müntesiplerini tekfir etme meselesine karşı tutumumuz ne olmalıdır?

Cevap: Tasavvufa karşı tutumumuz, cemaat fertlerinin ruhi terbiyesine önem vermek şeklinde olmalıdır.

İslam müntesiplerini tekfir konusunda ise tavrımız selefin tavrıdır: Dinden döndüğü (irtidat ettiği) kesin bir delille tespit edilemediği müddetçe hiçbir İslam müntesibini tekfir edemeyiz.

Bu durumda davetçilerin temel vazifesi, kalpleri sevgi, kardeşlik ve Allah (c.c.) yolunda ölüm üzere birleştirmeye gayret etmek olmalıdır.

Soru 16: Belirli bazı hedefleri gerçekleştirmeyi düşünen bir cemaatten beklentileriniz nelerdir?

Cevap: Böyle bir cemaatten beklediğimiz şey, söz konusu hedefleri diğer cemaatlerle yardımlaşma, aralarındaki anlaşmazlıkları ve haksız eleştirileri bertaraf etme niyetiyle gerçekleştirmesidir.

Soru 17: Müslümanların güçsüz olmalarının sebebi nedir?

Cevap: Müslümanların güçsüzlüğünün sebebi şudur:

Müslümanlar, iman, amel, sevgi, birlik ve müminleri her yerde koruyup Allah'ın dinini insanlar arasında yaymalarına uygun destek ve zemini sağlayacak bir devletin kurulması gibi dinlerinin temel öğretilerine bağlılıkta kusur etmektedirler. Halbuki bu ve buna benzer prensipler, dinimizin bize farz kıldığı ve çağrıda bulunduğu esaslardır.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

SORULARLA DAVET YOLU-3

SORULARLA DAVET YOLU-3

Soru 18: Peki nasıl yeniden dirilişe geçip güçlenebiliriz? Cevap: Yeniden dirilişe geçmenin

SORULARLA DAVET YOLU-2

SORULARLA DAVET YOLU-2

Soru 11: Günümüzde Allah’a davet metodu nasıl olmalıdır? Cevap: 1. Davet metodlarında Hz

SORULARLA DAVET YOLU-1

SORULARLA DAVET YOLU-1

Kurtuluşun Reçetesi, Bizden Öncekilerin İzinden Gitmektir. Soru 1: Buradaki “öncekiler”den

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-7

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-7

Valilerin Cevri Müellif bu unvan altında Emeviyye valilerinden sadır olmuş türlü türlü cevr

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-6

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-6

Emevîlerin Mezalimi Buhtu’n-Nasr’ın zulümlerini işittik, Cengiz Han’ın şenaatlerine yak

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-5

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-5

Emevilerin Seyyiatı Müellifin gözettiği yegâne maksat, zihinlere şunu yerleştirmektir ki: Ü

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-4

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-4

Emeviler zamanında en büyük, en mühim memleketler, Mekke, Medine, Basra, Kûfe, Yemen, Mısır,

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-3

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-3

Müellif diyor ki: “Muaviye, mevalinin çoğalması yüzünden Devlet-i Arabiyye’ye gelecek tehl

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-2

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-2

Şeyh Şiblî en-Numanî makale-i intikadiyesinin başına on beş satırlık bir dibace geçirdikte

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-1

ŞİBLİ NUMANİ'NİN CORCİ ZEYDAN'IN TARİHİNE REDDİYESİ-1

Kıymetli okuyucularımız, Hind alt kıtasında 19. asırda yetişen büyük muhakkik ve tarihçi,

EHL-İ SÜNNET AKÎDESİ

EHL-İ SÜNNET AKÎDESİ

1. Allah Teâlâ vardır, birdir, yani şeriki (ortağı) yoktur. 2. Hiç bir şey (ne zatında ne

Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç bir ortak koşmasın.

Kehf, 110

GÜNÜN HADİSİ

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Çanakkale'de Kirte Zaferi(28.04.1915) *Gazneli Mahmud'un vefatı(30.04.1090) *Cezzar Ahmet Paşa Akka'da Napolyon'u püskürttü.(2.05.1799) *Fatih Sultan Mehmed'in vefatı(3.05.1481) *Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb Ensari'nin vefatı (4.05.677)(İ.hatip takvimi)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI