ASR-I SAADET HATIRALARI-51

ABDULLAH BİN ZÜBEYR(R.A)’İN FERAGAT VE FEDAKARLIĞI Abdullah bin Zübeyir (r.a)’ın kahramanlıkları sayfaları doldurur. Daha çocukluğunda yolda karşılaştığı Hz. Ömer ile konuşmasıyla onu hayran bırakmasından tutun, Hayatü’s Sahabe’nin dördüncü cildinde anlatıldığı gibi, cinnileri kovalamasına kadar, başından bir sürü macera geçmiş bir destansı insandır o.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2014-12-31 04:53:53

ABDULLAH BÄ°N ZÃœBEYR(R.A)'Ä°N FERAGAT VE FEDAKARLIÄžI

Abdullah bin Zübeyir (r.a)'ın kahramanlıkları sayfaları doldurur. Daha çocukluğunda yolda karşılaştığı Hz. Ömer ile konuşmasıyla onu hayran bırakmasından tutun, Hayatü's Sahabe'nin dördüncü cildinde anlatıldığı gibi, cinnileri kovalamasına kadar, başından bir sürü macera geçmiş bir destansı insandır o. 

Bu hatırada onu Kuzey Afrika'da görüyoruz. Devir Hz. Osman'ın hilafetinin ilk zamanlarıdır. Hz. Ömer devrindeki fütuhat Afrika ve Asya'da olanca hızıyla sürmektedir. Libya'yı alan İslam ordularının hedefinde Cezayir ve Fas toprakları vardır.

O sıralar bu bölge Bizans'ın sömürgeleri arasındadır ve başında genel vali Gregoryus bulunmaktadır. Bildiğimiz gibi daha önce buranın valisi Heraklius idi ve Heraklius İstanbul'da kargaşanın çıkması üzerine deniz yoluyla başkente gelmiş ve askeri bir darbe ile hükümdar olmuştu.

Ünlü Kartaca komutanı Hanibal'in ülkesi olan bu toprakları kaybetmek istemeyen Bizanslılar tüm imkânlarıyla gelecek saldırıya hazırlanmışlardı. Gregoryus'un emrindeki güçlerin sayısı 120 bin kişiye ulaşıyordu.

Abdullah bin Sa'd bin Ebi Serh komutasındaki İslam orduları düşmanla şiddetli bir mücadeleye giriştiler. Savaş kızgın çöl sıcağında günlerce devam etti. Hergün şafakla başlayan çatışmalar güneşin kavurucu bir hale geldiği ve kimsede takat bırakmadığı öğle saatlerine kadar sürüyor, sonrasında her iki taraf ta ordugahlarına çekilip dinlenmeye geçiyordu. Gregoryus'un yanında güzelliği ve cesareti ile meşhur olan kızı da bir asker gibi çarpışıyordu.

Savaşın uzaması düşman komutanın aklına bir fikir getirdi. İslam ordusu başkomutanı Abdullah bin Sad'ı öldürene yüz bin altın verecek ve kızını kendisiyle evlendirecekti. Bu haberin yayılması Rum saflarında heyecanlanmaya sebeb olmuş ve Abdullah bin Ebi Serhi de gizlenmeye mecbur etmişti.

Hz. Osman(r.a) bir müddetten beri İslam ordusundan haber alınamaması üzerine, takviye ve bilgi amacıyla Abdullah bin Zübeyir(r.a) kumandasında bir takviye kuvvet göndermişti. Cepheye gelip durumu öğrenen Abdullah bin Zübeyir(r.a) Abdullah bin Ebi Serh'e;

-'Sen de aynı şeyi askerlerine vaad et. Gregoryus'u öldüren Müslümana yüz bin altınla onun kızını ver' dedi.

Bu teklif kabul edilip orduyu duyurulunca, gizlenme sırası Rum kumandanına geldi. Abdullah bin Zübeyir bundan sonra, bir harp taktiği olarak, güzide bir süvari birliğini savaşa sokmayarak, çadırlarda dinlendirdi. Her zamanki gibi, güneş ortalığı kavurmaya başlayıp iki ordu birbirinden ayrıldığı sırada, bu dinlenmiş kuvvet Bizans ordusunun üzerine hücum etti. Başlarında Abdullah bin Zübeyir hazretleri vardı.

Yorgun ve bitkin durumdaki Bizans ordusu bu ani saldırı karşısında tarumar oldu ve büyük kayıp verdi. Abdullah bin Zübeyir savaş meydanında Rum kumandanını öldürüp, kızını da esir aldı.

O İslam kahramanı bir kere daha büyüklüğünü gösterip vaad edilen iki mükâfatı da elinin tersiyle geri çevirdi ve şöyle dedi; "Ben dünya malı için değil, ancak dinim için cihad ettim. Ben mükâfatımı Allah'tan bekliyorum."

 Daha sonra Medine'ye geri dönen İbn-i Zübeyir Müslümanların zaferini ve Cezayir bölgesinin teslim olduğunu haber verdi. Ancak kendi yaptıklarından hiç mi hiç bahsetmedi. Fakat bilahare onun bu zaferde ne kadar müessir bir âmil olduğu anlaşılmış ve herkesin gözünde kıymeti kat kat büyümüştü. Allah ondan razı olsun.

"BU DA BENÄ°M SADAKAM OLSUN"

Ulbe bin Zeyd(r.a) ismini ne kadar da az bildiğimiz bir sahabe. İsmi anılınca zihnimizde çok şey canlanmıyor. Namsız nişansız yaşamış bu kahraman insanın Tebük seferine hazırlanılırken verdiği bir sadaka var ki, şu boşboğazlık zamanında hepimizin o neviden sadaka vermeye çok ihtiyacı var.

Tebük seferine hazırlanılırken herkes durumuna göre yardım yapmış ve zorluk ordusunu techiz etmeye gayret göstermişti. Hz. Ulbe fakirül hal bir insandı. Elde avuçta bir şey yoktu ki versin.

Gece olunca mescidin bir tarafına çekilmiş, teheccüd namazını eda etmiş sonra içli ve sessiz bir şekilde, duasını gözyaşlarıyla süsleyerek şöyle demişti; "Ey Allahım! Benim yanımda sadaka verecek bir şeyim yoktur. Ben de kullarından şerefimle oynayanları bağışlıyor, malım, canım ve haysiyetim konusunda bana zulmetmiş her Müslümana hakkımı helal ediyorum."

Sabah olunca Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) " dün gece şerefini tasadduk eden(izzet ve şerefine dokunanları bağışlayan) nerede?" diye sordu. Kimse cevap vermedi. Allah Rasulu sorusunu ikinci defa tevcih etti. Bunu üzerine Hz. Ulbe ayağa kalktı. Peygamberimiz(aleyhissalatu vesselam); "senin sadakan kabul edildi" buyurdu.

Kaynaklar

1- Ömer Rıza Doğrul, İlk İhtilaf Ve İhtilaller- Asr-ı Saadet Tercümesi, 5. Cildin içinde, Eser Neşriyat, İst. 1978

2- Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt; 1, Bedir Yayınevi, İst. 1966

3-M. Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, Cilt: 1, terc: Hayri Demirci, Gülistan Neşriyat, İst.2009

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığının.

Nahl,98

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI