ASR-I SAADET HATIRALARI-49

HZ. ÖMER(R.A)’İN BİR VALİSİNİ CEZALANDIRMASI Hz. Ömer(r.a) devrindeki fetihlerle insanların refah ortamı eski dönemle kıyaslanmayacak kadar artmıştı. Bu durumun Müslümanları bozmasından Hz. Ömer çok endişe ederdi. Celula zaferini müteakip gelen ganimet ve serveti görünce ağlamış, sebebini soranlara; "Nereye servet ve para girerse, adavet ve münaferet onları takip eder" buyurmuştu.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2014-12-14 03:40:27

HZ. ÖMER(R.A)'İN BİR VALİSİNİ CEZALANDIRMASI

Hz. Ömer(r.a) devrindeki fetihlerle insanların refah ortamı eski dönemle kıyaslanmayacak kadar artmıştı. Bu durumun Müslümanları bozmasından Hz. Ömer çok endişe ederdi. Celula zaferini müteakip gelen ganimet ve serveti görünce ağlamış, sebebini soranlara; "Nereye servet ve para girerse, adavet ve münaferet onları takip eder" buyurmuştu.

Bir gün Medine'de dolaşırken bir zat ona şöyle seslendi; "Ömer! Âmillerinin hareket tarzını tespit eden birkaç kaide koyduğun için yarın Allah'ın gazabından kurtulacağını mı zannediyorsun? İyad bin Ganem'in ipekli giysiler giymekte ve kapısında bir kapıcı bulundurduğunu herhalde bilmiyorsun?"

Bu sözler üzerine Hz. Ömer, Muhammed bin Mesleme'ye hemen Mısır'a gitmesini ve İyad'ı bulduğu kıyafetle getirmesini emretti. Muhammed bin Mesleme de emri harfiyen ifa etti. Gerçekten İyad ipekler ve muhafızlar içinde, lüks bir hayata başlamıştı.

Medine'ye getirilen İyad'ın üzerinden elbiseleri çıkarttırılmış, üzerine sert bir aba atılarak, çölde bir koyun sürüsüne çobanlık yapması emredilmişti. Emre karşı gelemeyen İyad, hal ve tavrıyla ölümün kendisi için bu duruma düşmekten daha iyi olduğunu lisan-ı haliyle anlatmak istemişti. Bunu fark eden Hz. Ömer ona şöyle dedi;

"Bu işi yapmaktan niye istinkâf ediyor, neye onu kendine layık görmüyorsun? Senin baban bir çoban olduğu için ganem(Araplar koyun ve keçiye ganem derlerdi, ganimet de bu kelimeden gelir) adını almadı mı?"

İyad bin Ganem bilahare pişman olmuş, ölünceye kadar yaptığı vazifelerde sadakat ve ihlâstan ayrılmamıştı.

KİMSE HAKKINDA ÖN YARGILI OLMAMAK GEREKİR

İslam davetçisinden beklenen şeylerden birisi de aceleci olmamak, kimseden ümid kesmemek, herkesin kalbine girilebilecek bir yol olduğunu bilmek ve herkesin de bir erime zamanı olduğunu düşünmektir. Evet, herkesin bamtelinin cız edeceği bir zaman ve hal olabilir. Bu konuda Hz. Ömer'in Müslüman olmadan önce, Habeşistan'a hicret eden Müslümanları görünce kalbinde hissettiği üzüntü ve acıma duygusu misal olarak verilebilir.

Ümmü Abdullah binti Ebi Hasme(r.a) şöyle der: Habeşistan'a hicret etmek için hazırlanırken eşim Amir bazı ihtiyaçlarımızı almak için gitmişti. Ömer geldi ve yanı başımda durdu. Biz kendisinden her türlü iş­kenceyi ve katılığı görüyorduk. Bana dedi ki:

"Ya Ümmü Abdullah, göç mü ediyorsunuz" Dedim ki:

"Evet, vallahi sizler bize eziyet ve işkence yaparak bizleri kahrettiniz. Ken­dimize bir yol bulabilmek için hicret ediyoruz" Ömer, dedi ki:

"Allah yoldaşınız olsun" O zaman kendisinde hiç görmediğim yumuşaklığın bulunduğunu gördüm. Sonra Ömer gitti. Anladım ki, bizim gidişimiz onu çok üzüyordu.

Kocam Amir b. Rabia geri döndüğü zaman kendisine duruma anlattığımda dedi ki:

"Onun Müslüman olacağını mı umdun?"

Ben kendisine "Evet" dedim.

 Amir ise dedi ki:

"O gördüğün kişi, babası Hattab'ın eşeği Müslüman olana kadar Müslüman olmaz"

Öyle görünüyor ki, erkeğin idrak etmekten aciz olduğu şeyi kadın içgüdü­süyle ve fıtratıyla idrak ediyordu.

 

ÃŽSAR HASLETÄ°

Îsar; kendisi muhtaç olduğu halde, bir başkasını kendisine tercih etmek demektir ve Kur'an'da sahabelerin övülen bir özelliği olarak nazara verilmiştir; "Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler."(Haşir; 59;9)

Sahabelerin sena-i Kur'aniyeye mazhar olan "îsar" hasletini gösteren en çarpıcı hadiselerden birisi de Yermük savaşında yaşanmıştır. Habib bin Ebi Sabit anlatıyor; "Yermük savaşında Haris bin Hişam, İkrime bin Ebu Cehil ve Ayyaş bin Ebi Rabia ayağa kalkamayacak şekilde ağır yaralandılar. Haris bin Hişam içmek için su istedi. Yanına su getirilice İkrime suya doğru bakmaya başladı. Haris; "bu suyu İkrime'ye götür" dedi. İkrime suyu aldığında Ayyaş'ın ona baktığını fark etti. Suyu içmeyerek "bunu Ayyaş'a ver" dedi. Fakat su Ayyaş'a yetişemeden Ayyaş ruhunu teslim etti. Bunun üzerine suyu taşıyan kişi İkrime ve Haris'e koştu. Fakat ikisi de ahirete intikal etmişti. Merhum Mehmed Akif Bey de Safahat'ta "Vahdet" adlı şiirinde bu tabloyu ne kadar güzel destanlaştırmıştır.

Kaynaklar

1- Şibli Numani, El Faruk, İngilizce Çevirisinden Türkçe Terceme; Hz Ömer, Mütercim; Ömer Rıza Doğrul, Asr-ı Saadet Tercümesi, 4. Cildin içinde, Eser Neşriyat, İst. 1978

2-Prof. Süleyman Muhammed Temmavî, Hz. Ömer Ve Modern Sistemler(Cilt: 3), Kayıhan Yayınları, İst.

3-M. Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, Cilt: 1, mütercim, Hayri Demirci, Gülistan Neşriyat, İst.2009

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorulmayan Allah'ın ölüleri diriltmeye de gücünün yeteceğini düşünmezler mi? Evet O, herşeye kadirdir.

Ahkaf, 33

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Herhangi bir kişi, mükemmel bir abdest alıp da namaz kılarsa, o namazla gelecek namaz arasında işlediği bütün günahları bağışlanır.

Buhari

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI