HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
O gece bütün kâinat Hz. Muhammed’e bakıyordu. Bütün dünya ve bütün âlem hayatında hem ilk defa hem de son defa yapılacak olan bu kudsi yolculuğu merak ediyordu.
O gece bütün kâinat Hz. Muhammed'e bakıyordu. Bütün dünya ve bütün âlem hayatında hem ilk defa hem de son defa yapılacak olan bu kudsi yolculuğu merak ediyordu.
Bu yolculuk ne Kaptan Kusto'nun Cebelitarık Boğazı'ndaki birbirine karışmayan suların keşfine, ne de Kristof Kolomb'un Amerika Kıtası'nı keşfine benziyordu. Ay'a ilk ayak basan astronot Neil Armstong'un Ay'daki ilk yürüyüşünün nakline de benzemiyordu. Bu yolculuk öyle bir yolculuktu ki, değil Dünya, değil Ay, değil Güneş, bütün evren ve hatta bütün kâinat, hepsi ama hepsi arkada bir nokta gibi kalan ve bütün onları yaratan yüce Sevgiliye, Rabb-i Rahim'imiz olan o yüce Allah'a kavuşma yolculuğuydu.
Bu yolculukta Dünya karınlıklara bürünmüştü. Dünya'da zaman gece vaktiydi. Bunun için dünya bir şey göremiyordu.
Dünyanın ötesinde Güneş vardı. Güneş için gece yoktu fakat Güneş de bakamaz olmuştu o yüce yaratıcının bakışlarından. Yıldızlar titriyor, melekler titriyor; dünya dönüyor, Vega Yıldızı dönüyor ve bütün kâinat akıp gidiyordu. Fakat bir yandan da hepsinin gözü o kutsal yolculukta, o kutsal görüşmedeydi.
Hz. Cebrail, Hz. Muhammed'in önünden gidiyordu. Öyle bir yere vardılar ki, orası bütün peygamberlerin bulunduğu yerdi. İşte orada bir pir-i fâni peygamber vardı. O Pir-i fani peygamberin yanında durdular. O ak saçlı, aksakallı zat Cebrail'e, yanındaki zatın kim olduğunu sordu. O da Ahir Zaman Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (A.S.V) olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. İbrahim Hz. Muhammed'e dönerek dedi ki:
-Ya Muhammed, ümmetine emret, cennete çok fazla fidan diksin. Çünkü cennetin toprağı verimli, yeri de geniştir. Allah Resulü, "cennet fidanı"nın ne olduğunu sorduğunda da şu cevabı verdi Hz. İbrahim:
-"La havle ve la kuvvete illa billâh"tır. (Ahmed b. Hanbel, Müsned 5/418)
Kim bilir belki de o zaman kadar, peygamberler arasında "La havle ve la kuvvete illa billâh"hakikatini en çok yaşayan ve en iyi anlayan oydu. Çünkü Hazret-i İbrahim'in anladığı bu yüce hakikate ahir zaman peygamberinin ümmetinin de çok mu çok ihtiyacı vardı. O ahir zaman insanı ki, Hz. İbrahim'in duçar kaldığı dağlar gibi belalara, denizler gibi musibetlere düşeceklerdi. Bunu için de "La havle ve la kuvvete illa billâh." (Benim güç ve kuvvetim yoktur. Hepsi sendedir.) duasını çok söylemesi ve manasını çok düşünmesi gerekiyordu.
Evet, gerçekten de Hz. İbrahim'in duçar kaldığı belalarda ve imtihanlarda onu kurtaracak güç ve kuvvet onda yoktu. Ancak onu, o belalardan, o imtihanlardan Allah'ın gücü ve kuvveti kurtarabilirdi.
Onu Nemrut ateşe atmıştı. Kendisinin bu beladan kurtulma gücü yoktu. Onu ancak Allah'ın gücü, kuvveti; rahmeti ve ihsanı kurtarabilirdi ve kurtardı.
Allah imtihan için ondan oğlu İsmail'i kesmesini istemişti. Bu imtihanı yeryüzünde kaç insan kazanabilirdi? Allah bu imtihanla hem Hz. İbrahim'i hem de Hz. İsmail'i denemişti. Ve Allah bu imtihanda, onları büyük bir şefkatle kurtarmıştı.
Hz. İbrahim babasının kurtulmasını da istemişti. Fakat bu defa Allah ona bu kapıyı kapamıştı. Hz. İbrahim'in bu acıya da sabretmesi ve tahammül etmesi zordu. Allah bu konuda da ona sabır ve tahammül vermişti.
Hz. İbrahim'in o günün şartlarında Allah'ı bulması ve anlaması zordu. Fakat Allah ona en güzel aklı ve mantığı vermişti. Çevresindeki doğa unsurlarının ilah olmadığını gözlemleyip Allah'ı bu şekilde bulmuştu. Bu yolla Hz. İbrahim, ahir zamanda da Allah'ı akılla bilimsel olarak bulmak gerektiğini Hz. Muhammed'e anlatmış oluyordu. Bunun bir anlamı da Allah'ın güç ve kuvvetine en çok ihtiyacı olanların bizim gibi ahir zaman insanı olduğunu anlatmaktı.
Hz. İbrahim'in annesi onu bir mağarada (Kusa Mağarası) doğurup büyütmüştü ve babası da putperesti. Onun o mağarada bir kadın tarafından on yıldan fazla bakılıp büyütülmesi ancak Allah'ın güç ve yardımıylaydı. Kim bilir belki de günümüzde de birçok insanın babası putperest olup yavrusuna sahip çıkmayacaktı ve bu konuda Hz. İbrahim'in annesi gibi günümüz anneleri de çocuklarını büyütüp eğitmek için Allah'ın yardımına, güç ve kuvvetine ihtiyaç duyacaktı.
Vallahi bu ahir zaman şartları bir Müslüman için çok ağırdı. Allah'ın yardımından başka bizi kurtaracak bir güç, bir kuvvet yoktu. Bu zamanda her ne olursa olsun başa ne gelirse gelsin biz Hz. İbrahim'in, Peygamberimiz Hz. Muhammed'e bizim için tavsiye eteği duayı dilimize zikir yapıp her gün onlarca hatta yüzlerce defa söylemeliyiz. "La havle vela kuvvete illa billâh."
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ
Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK
Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU
Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN
Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!
Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK
Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR
Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM
Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK
İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ
Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”
"İyilik ve takva üzerine yardımlaşınız, kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız."
Mâide, 2
GÜNÜN HADİSİ
"Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar."
Tirmizî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...