NUH BEY (POLATOÄžLU)
Barla Lâhikasında ismi geçen ve kendisine hitaben Bediüzzaman hazretleri tarafından iki mektup yazılan merhum Nuh Polatoğlu, 1892 yılında Van’da dünyaya gelmiştir. Kendisi Eski Said döneminde Bediüzzaman Hazretlerinin Van’daki dostlarından biriydi. Nuh Bey’in, aynı zamanda, Molla Hamid Ekinci ile de sıkı münasebetleri ve dostlukları vardı. Molla Hamid Ekinci ise; 1923-1925 yılları arasında, Van’da bir mağarada ikame-i hayat eden Bediüzzaman Hazretlerinin yakın hizmetinde bulunmuş önemli bir şahsiyettir...
Barla Lâhikasında ismi geçen ve kendisine hitaben Bediüzzaman hazretleri tarafından iki mektup yazılan merhum Nuh Polatoğlu, 1892 yılında Van'da dünyaya gelmiştir. Kendisi Eski Said döneminde Bediüzzaman Hazretlerinin Van'daki dostlarından biriydi. Nuh Bey'in, aynı zamanda, Molla Hamid Ekinci ile de sıkı münasebetleri ve dostlukları vardı. Molla Hamid Ekinci ise; 1923-1925 yılları arasında, Van'da bir mağarada ikame-i hayat eden Bediüzzaman Hazretlerinin yakın hizmetinde bulunmuş önemli bir şahsiyettir...
Nuh Polatoğlu, 1925'de önce Burdur'a, sonra da Isparta ve Barla'ya sürgün edilen Bediüzzaman Hazretlerine Hac'tan getirdiği hurma ve Zemzem suyundan gönderir. Tevafuk eseri olarak aynı anda Üstad da kendisine Barla'dan bir takım Külliyat ile iki ay arayla iki adet mektup yazıp göndermiştir. Üstad'ın gönderdiği kitaplar şimdi 89 yaşındaki Vanlı Cahid Ünsal'da bulunmaktadır. Bediüzzaman'ın Nuh Bey'e yazdığı mektuplar Barla Lâhikasına girdiğinden, 1935 Eskişehir Mahkemesince Nuh Polatoğlu'nun adı tespit edilir ve tutuklanır. Böylece Bediüzzaman Hazretleriyle beraber altı ayını Eskişehir hapishanesinde geçirmiştir...
Nuh Polatoğlu 1978 senesinde 86 yaşında iken Van'da vefat etmiştir. Mezar taşında şöyle yazmaktadır: Hacı Mehmet Oğlu Hacı Nuhî Polatoğlu. Doğum: 1308 Vefatı: 25.4.1978
Nuh Bey'le ilgili hatıralar ile Bediüzzaman'ın bahsi geçen iki mektubunun yazılış hikâyesi, Nuh Bey'i yakından tanıyan Van Nur talebelerinin ilklerinden 1921 doğumlu Cahid Ünsal ve 1925 doğumlu Nuri Güleşer'in katkılarıyla hazırlanmıştır. Bu metin, Nuh Bey'i yakından tanıyan Van Nur talebelerinin ilklerinden 1921 doğumlu Cahid Ünsal ile 1925 doğumlu Nuri Güleşer'in katkılarıyla derlenmiştir. İkisinin de diğer hatıraları bu kitapta vardır. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Nuh Bey Ve Barla Lâhikasındaki İki Mektubun Yazılış Sebebi
Hacı Nuh Bey'in Hac dönüşü, Barla'da bulunan Üstad Bediüzzaman hazretlerine gönderdiği hurma ve Zemzem hediyesi, çok önemli iki mektubun yazılmasının vesilesi olmuştur. Bu mektuplar Barla Lâhikasının 122. ve 254. sayfalarında bulunmaktadır. Mektupların bir ay ara ile yazıldığı anlaşılmaktadır. Vanlı ağabeylerin verdikleri bilgileri de dikkate alarak mektupları dikkatle inceledik... Bu hediye meselesinin özeti şöyle:
Barla Lâhikasındaki birinci Nuh Bey mektubu
Hac dönüşü, Nuh Polatoğlu Bediüzzaman Hazretlerine hurma ve Zemzem gönderiyor. Hz. Üstad hediyeyi almıyor, paketini açtırmıyor, Eğridir'de bekletiyor. Yazdığı 1. mektupta bu mesele şöyle geçiyor:
"Aziz, sıddık, vefadar âhiret kardeşlerim Hacı Nuh Bey, Molla Hamid!
"…çok rica ederim ki gücenmeyiniz, hediyeyi kabul edemedim. Adem-i kabulün esbabı çoktur. En mühim bir sebeb, benim kardeşlerim ve talebelerimle olan münasebetin samimiyetini ve ihlâsı zedelememektir. (…) (Barla L.122)
Tevafuk eseri, Nuh Bey'in Hac hediyelerini Üstad'a gönderdiği aynı tarihte, aynı fiyat değerinde, Hz. Üstad da Barla'dan Van'a bir takım Külliyat gönderiyor. Hem de Nuh Bey'in hediye gönderdiğini bilmeden, tevafuk eseri olarak gönderiyor… Aynı mektupta bu tevafuk için şöyle diyor Hz. Üstad:
"Sonra yine o Mehmed Efendi'nin hizmetkârı Eğirdir'e gidip Mehmed Efendi'nin mektublarını getirmiş. Yine Nuh Bey'in hediyeye ait, bana olan mektubunu getirdi. Dedim, kat'iyyen bu iş tesadüfî değil. Sonra mektubun müştemilâtına dikkat ettim. Tahmin ettim, Van'da Nuh Bey'in bana hazırladığı hediyeyi göndermek tarihinde, ben de aynı tarihte (Haşiye: Maddeten otuz liralık, manen belki üç yüz liralıktır.) aynı fiatta bir hediye-i azîmeyi Nuh Bey'in namına Van'daki ihvanıma gönderiyordum." (Barla L.122)
Yine aynı mektubun aşağıdaki satırlarında, Hz. Üstad'ın gönderdiği hediyenin Risale-i Nur olduğu anlaşılıyor. Ehline yetiştirmek ise; kitapları ele geçiren ve neşreden Cahid Ünsal ağabeye işaret ediyor olabilir. Çünkü Nuh Polatoğlu bu kitapları alınca her nasılsa korkuyor ve toprağa gömerek saklıyor. Kitaplar, sonradan Molla Hamid aracılığı ile Cahid Ünsal'ın eline geçiyor. Cahid ağabey kitapları evinde hâlâ muhafaza ediyor ve okuyor, bize gösterdi. (Daha geniş bilgi için bu kitapta bkz. Cahid Ünsal) Üstadın mektubundaki ilgili kısım şöyle:
"Ey Nuh Bey ve Hamid Kardeşlerim! (...) size gönderdiğim risaleleri muhafaza etmek ve sahib çıkmak ve benim yerimde onları himaye etmek binler lira kıymetinde bana karşı büyük bir hediyedir. Çünki netice-i hayatımı ve vazife-i vataniyemi ve o havalideki kardeşlerimin uhuvvet ve muhabbetlerine karşı borçlarımı eda eden o risalelere ciddî sahib çıkmak, tam muhafaza etmek ve ehline yetiştirmeğe vasıta olmak öyle bir hediyedir ki; dünyevî hediyelerin binlerine mukabildir. Hem emin olunuz ki; manevî zararım büyük olmasa idi Nuh Bey'in hatırını kırmayacaktım." (Barla L. 123)
Bu mektubun tamamı, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin en birinci düsturlarından olan, hediye kabul etmeme sırrını, hikmetini ve sebebini izah eder.
Barla Lâhikasında ikinci Nuh Bey mektubu
Hediyeler Barla'ya gittikten sonra, aradan bir ay kadar geçiyor ve Nuh Bey'in mektubu da, Van'dan, Barla'ya, Üstad Hazretlerine ulaşıyor. Mektubu alıp okuyan Üstad, daha evvel karşılığını tevafuken kitap olarak gönderdiği paketi açtırıyor ve hayrette kalıyor… Çünkü beklemediği bir şey çıkıyor paketten... Ve Barla Lâhikasındaki konuyla alakalı ikinci mektubu yazıyor Üstad. Mektup, bu sırlı meseleyi izah ediyor. Mektupta Abdülmecid ağabeyin adı da geçiyor. Zira o sırada Abdülmecid ağabey de Van'dadır. Mektubun ilgili kısımları şöyle:
"Aziz, Sıddık, Vefadar, Hakikatlı, Fedakâr Kardeşlerim Nuh Bey, Molla Abdülmecid, Molla Hamid!
Hediyenin vürûdundan sonra, bir ay kadar kaza merkezinde bıraktık, almadık. Sonra Nuh'un mektubunu aldıktan sonra getirterek açtık, hayrette kaldık. Tasavvurumuzun bütün bütün fevkinde çıktı. Bu teberrüke karşı istiğna değil, belki bir iltifat-ı Ravza-i Mutahhara olduğundan ona karşı dilencilikle iftihar ediyorum." (Barla L. 255)
Bediüzzaman, karşılığını gönderdiği hediyenin kabul sırrını, bir "iltifat-ı Nebevî" olarak şöyle açıklıyor. Yine ikinci mektuptan:
"Çok mübarek hediyenizi açtık gördük ki, Van hediyesi değil, belki Medine-i Münevvere ve Ravza-i Şerife'nin mübarek kerametli hediyesidir. Hem fiatı, üstünde yazıldığı gibi yirmibeş lira değil, yirmibeş bin liradan fazla manen kıymetlidir. O mübarek hediyeyi Medine-i Münevvere namına, bu havalideki Kur'an-ı Hakîm'in hizmetinde hâlis hizmetkârlarına ve benim arkadaşlarıma tevzi' etmek için -alerre's-i vel'ayn- kabul ettik. Fakat bu manevî hediyenin ehemmiyetli bir sırrı bulunduğu bana ihtar edildi. Yani Cenab-ı Hakk'a yüz bin şükür ediyorum ki, Kur'ana ve Zât-ı Risalet'e hizmetimizin bir alâmet-i makbuliyeti nev'inden olarak, bir iltifat-ı Nebevîyi hissettim." (254)
Hz. Üstad, "bu Nuh muh işi değil" diyerek, bu hediyeleşmenin tesadüfî olmadığını tevafuk eseri olduğunu şöyle izah ediyor:
"(…) Fesübhanallah dedim, bu hediye içinde sırlar var. Tedkike başladım. Baktım ki, gönderdiğim risaleler kaç parçadır; her bir parçaya mukabil bir nevi hediye var. Yirmibir parça, hem risalelerden hem teberrükten saydım. Bu çeşit teberrükü, şimdiye kadar işitmemiştim. Hiçbir hacı böyle bir zamanda, böyle merak edip, her nev'den bir kısım alsın. Hem benim hesabıma Medine-i Münevvere'nin mübarek eşyasını bana ayırıp göndersin. Bu demek Nuh muh işi değil. Ravza-i Mutahhara sahibinin bu teberrük içinde bir iltifatı vardır." (Barla L. 256)
Bediüzzaman Hazretleri bu sırlı hediyeleşmenin hurma ve Zemzem sayısı ve cinsine göre izahına şöyle devam ediyor:
"Öyle ise sair nev'lerin dahi, risalelerin nev'lerine işaret eder diye, dikkat ettim ki; yedi nev' hurma gönderilmiş. Bir parçası büyükçe, otuzüç tane kadar. Fesübhanallah dedim, yedi nev'i göndermekte ne mana var. Birden kalbime geldi ki: Sonra o mübarek mâ-i zemzem, büyükçe bir şişe ve parlak nuranî bir surette içinden çıkması. Dedik ki: Madem o levha-yı mübarek Mu'cizat-ı Ahmediye'ye, o yedi nev' hurma marifetullaha ve resail-i tevhide işaret var. Elbette bu mâ-i zemzem dahi, âb-ı hayatın mâ-i zemzemesini kâinata dağıtan Kur'an-ı Mübin'in menba'ı ve birinci mahall-i nüzulü bi'r-i zemzeme civarı olduğundan Yirmibeşinci Söz olan İ'caz-ı Kur'an'a işaret vardır. Ve alâmet-i makbuliyet olarak telakki ediyoruz." (Barla L. 257)
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
YUSUF ÜNLÜ(1936 -)
Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde
YILMAZ DUMAN(1938 -)
Denizlili Emekli Lise Öğretmeni Yılmaz Duman, 1951’de Türkiye’de ilk açılan yedi İmam Hat
ÜMMÜHAN ERGÜN(1913 – 1976)
Nur Fabrikası sahibi, Denizli şehidi, İslamköylü Hafız Ali Ergün’ün akıl sınırlarını
ÛLVİYE SÜMER (1895 – 1974)
Ûlviye Sümer, Risale-i Nur’un Kastamonulu hanım kahramanlardandır… “Âsiye, Ulviye, Lütfi
TACEDDÄ°N TOPAL(1927-2020)
Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö
ŞÜKRÜ ALTUĞ(1914 – 1984)
Isparta’nın Sav köyü bin kalemle Risale-i Nur eserlerini yazarak çoğaltan, Hz. Üstadın ifad
ÅžEVKET AKIN(1923 -2021)
Batmanlı Şevket Akın, Bediüzzaman hazretlerini 1952 yılında Isparta’da ziyaret ediyor. Aynı
ŞAHABEDDİN ÜNLÜ (1945 -2021)
Bolvadinli Emekli Edebiyat öğretmeni Şahabeddin Ünlü ile Ankara’da halef selef oluyoruz. Biz
ŞAHABEDDİN GARGILI(1924 – 2017)
Molla Şahabeddin Gargılı, 1924 yılında Bingöl’ün Kığı ilçesinde doğmuştur. Erzurumlu
SÜLEYMAN ÇAĞAN(1930 - )
Malatya/Doğanşehirli Süleyman Çağan ağabeyimiz üç arkadaşıyla beraber Hz. Üstad’ı Ispa
SAİD NUR ÇELEBİ (1948 -)
Risale-i Nur hizmetkârlarından iki bahtiyar hanedanın silsilesi Said Nur Çelebi’de buluşuyor.
- ÖMER HALICI(1919 – 1954)
- OSMAN NURİ TOL(1885 – 1955)
- OSMAN AKSOY(1940 - )
- NEVÄ°N HALICI(1939 -)
- NECATÄ° AKKOYUN(1934 -)
- MÜBAREK SÜLEYMAN (KÖSE)(1898 - 1963)
- MUSTAFA CENGÄ°Z (1929 -2021)
- MUHAMMED ALİ ÖZTÜRK (1930 -)
- MUAMMER ŞENEL (1909 – 2000)
- MEVLÜD GÖNEN (1934 -)
- MEHMED KÜÇÜKAĞA (1924 – 1976)
- MEHMED KERVANCI(1940 - )
- MEHMET GÜLEŞÇİ
- MEHMED FIRINCI (GÜLEÇ) (1928 - 2020 )
- İBRAHİM GÜL (1892 – 1956)
- HÃœSEYÄ°N BİÇER (1923 -2018)Â
- HÜSEYİN AKÇAY
- HATÄ°CE SOYLU (ALTUÄž)(1930 - 2013)
- HASAN HALICI(1940 -)
- HASAN BASRİ SARIÇAM
- HAMDÄ° SAÄžLAMER
- HAFIZ MUSTAFA ERTÜRK (1906 – 1950)
- FİKRİ MERİÇ(1935 -2021)
- EÅžREF EDÄ°P FERGAN(1882-1971)
- AV. İBRAHİM ÜNLÜ(1942 - )
- ÂSİYE MÜLÂZIMOĞLU(1881-1981)
- ALÄ° YILMAZ(1936 - )
- ALİ SERT(1929 – 2017)
- ALÄ° RIZA MUHLÄ°S(1927 - 2016)
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.
SAFF, 3
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
İşçinin alın teri kurumadan hakkını veriniz.
Ä°bn-i Mace
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...