RAMAZAN AYININ ÖNEMİ

SORU: Hz. Allah niçin ramazanı oruç ayı olarak seçmiştir? CEVAP: İnsan gönül rahatlığı ile kolayca bu soruya "Bu Allah'ın iradesidir. O her şeyi bilir. Biz ise bilmeyiz. Her şeyden haberdar olan hikmet sahibi mevlânın böyle hükmetmiş olması yeterlidir." "Allah yaptığından sorumlu tutulmaz. Onlar (insanlar) ise sorguya çekilecek¬lerdir" (Enbiya/23) şeklinde cevap verilebilir.


2013-07-15 18:28:01

SORU: Hz. Allah niçin ramazanı oruç ayı olarak seçmiştir?

CEVAP: İnsan gönül rahatlığı ile kolayca bu soruya "Bu Allah'ın iradesidir. O her şeyi bilir. Biz ise bilmeyiz. Her şeyden haberdar olan hikmet sahibi mevlânın böyle hükmetmiş olması yeterlidir." "Allah yaptığından sorumlu tutulmaz. Onlar (insanlar) ise sorguya çekilecek­lerdir" (Enbiya/23) şeklinde cevap verilebilir.

Bu soruya uzunca bir cevap da verilebilir:

Hz. Allah bazı günleri ve bazı mekânları diğer gün ve mekânlar­dan üstün kıldığı gibi bazı ayları da üstün kılmıştır.

Ramazan ayının diğer aylara göre bir takım ayrıcalıkları vardır:

1. Her şeyden önce Allah ilmi ve hikmeti ile bu ayı yüce kitabı Kur'an'ı kendisinde indirmek üzere seçmiştir. (Bkz. Bakara/185)

2. İman ile küfür ve Allah'ın kullan ile şeytan taraftarları arasındaki ilk savaş olan Bedir savaşı bu ayda olmuştur. Kur'an buna ayırım günü anlamına gelen Yevm'ul Furkân adına vermiştir. (Bkz. Enfal/41)

3. Ramazan ayı ki zafer ve fetih ayıdır. Cenab-ı Hak Mekke'nin fethini bu ayda lütfetmiştir. Kur'an'da bu zaferin geleceği özel bir sure ile müjdelenmiş ve insanların alay alay islâm dinine girecekleri bil­dirilmiştir. (Bkz. Nasr suresi)

4. Ramazan ayı içerisinde bulunan Kadir gecesi ile bu ayın tüm ge­celerini süsleyip güzelleştirmiştir. Kadir gecesi ki Allah onun şanını yüceltmiş, dindeki ulu mertebesini özel bir sure ile anlatmıştır. (Bkz. Kadr suresi)

5. Ramazan ayı günler ve yıllar boyunca büyük olaylara, muaz­zam barış ve savaşlara sahne olmuş, nice topluluk ve halkların haya­tında önemli rol oynayan olaylara tanık olmuştur.

Bu özellik, "Ramazandaki Büyük Olaylar" adında bir çalışma yap­mama ve yayınlamama sebep olmuştur. Bu çalışmamda İslâm tarihin­de ramazan ayında meydana gelen büyük olayları anlattım. Bunu bu kitabımızda da bulacaksınız. İnşallah bu çalışmanın ilaveleriyle gerisi gelecektir.

Ramazan ayında meydana gelen olayların feyiz ve bereketi bol ve çoktur.

Bu kadar sebep akıl ve gönül için ramazan ayının Allah ve kul ka­tında farklı bir yeri olmasına yetmez mi?

İnsanların sormaktan bıkmadığı bir soru daha var: Allah'ın bize farz kıldığı orucun faydası nedir?

Orucun akla ilk gelen faydası sağlık yönünden olan yararıdır.

Orucun sıhhat ve tıp yönünden faydalarından söz edenler sadece din adamları değildir. Doktorlar ve tıp uzmanları orucun tıp ve sağlık yönünden yararlarını geniş bir şekilde anlatmaktadırlar. Doktorlar pek çok hastalık için tedavi yolu olarak orucu tavsiye etmektedirler. Onla­rın bu tavsiyedeki çıkış noktaları şu hikmetli sözdür:

Mide hastalık yuvası, perhiz ise ilaçların başıdır.

Mideyi aç bırakmanın faydası ile ilgili pek çok hadisten söz edilmektedir. Bunlardan bazısının gerçekten hadis olduğu sabit değilse de şurası kesindir ki mide ve bağırsakları hafif tutmak çok önemlidir. O derecede ki pek çok rahatsızlıktan koruması açısından bu husus nere­de ise bir zorunluluk olmaktadır.

Orucun dile getirebileceğimiz başka faydaları da vardır. Şöyle ki:

a. Oruç insanın azim ve iradesini güçlendirir.

İnsan oruç tutmakla âdet ve geleneklerin insanı köleleştirmesine karşı koyar. İnsan nerdeyse âdet ve alışkanlıklarının esiri olmuştur. Onlardan ayrılmaya gücü yetmeyecek derecededir. Oruç mü'mine bir güç ve kuvvet verir ve oruç sayesinde müslüman esiri olduğu alışkan­lıklarına karşı koyar.,

b. Dosdoğru ve hakkiyle tutulan oruç, insana başkalarının elemi­ni hissettirir, zorunlu olarak açlık içerisinde yaşayan fakirlerin duru­munu öğretir.

Göklerin ve yerin hâkimi olan yüce Allah itaatkâr kuluna, şafak vaktinden gün batana kadar yemeden içmeden uzak durmasını emret­miştir. Oruçlu iken zaman ilerledikçe açlığın acısını tadar. Böylece din ve insanlık kardeşi olan pek çok kimsenin açlık içerisinde yaşadığını hatırlar ve vicdanında onlara katkıda bulunma duyguları kabarır. Allah Teâlâ'nın kendisine nice nimetler verdiğini, kendisini böyle durumlara düşmekten koruduğunu düşünür. Rabbi Teâlâ kendisini kardeşlerine yardım elini uzatmaya, onlara şefkatli davranmaya davet etmektedir, ihtimal ki ramazanın sonunda fıtır sadakası verme emrinin sırrı burdadır. Çünkü bu ramazan boyunca açların hâline vakıf olan müslümana en süratli şekilde onlara yardım imkânı vermektedir. Yoksullara yardım eli uzatmada orucun ve ramazanın faydası böylece ortaya çıkmaktadır.

c- Orucun bir faydası da şudur: Otuz gün boyunca Müslüman güniçinde yemeyi içmeyi keserek, belli saatlerde yemek yemektedir. Otuz gün süren bu uygulama fazlasıyla düzenli ve tertipli olma eğitimi ve örgün bir kurs faaliyetine bezemektedir. Kur'an-ı Kerim oruç emrinin ayetin sonunda (Bkz. Bakara/183) "Umulur ki muttakilerden olursunuz" buyurarak orucun faydasını kısa fakat ne güzel anlatmıştır!

Menâr tefsirinde orucun insanı takvaya hazırlaması hususunda şunlar anlatılmıştır:

Orucun insanları Allah'ın istediği takvaya hazırlaması pek çok yönden ortadadır.

Bunların durum itibariyle en büyüğü, delil olarak en inandırıcısı, etki olarak en açığı ve şeref yönünden en yükseği oruç ibadetinin Allah'tan başka bir gözetleyicisi olmayıp insanın kendisine bıra­kılmasıdır. Oruç kişi ile Allah arasında bir sırdır. İnsanın oruçlu olup olmadığını Allah'tan başka kimse bilmez.

İnsan bir ay boyunca sırf Allah'ın emrine riayet edip O'nun buyru­ğuna boyun eğmek için yılda bir ay süreyle zevk ve arzulara yönelmiyor. Yanı başındaki en nefis yiyeceklere, en tatlı içeceklere el sürmüyor. Hayat arkadaşı ve gönül yoldaşı sevgili eşi ile bir ara­da, karşı karşıya duruyor, bir engel bulunmadığı halde ona el sür­müyor. Kendisini Allah'ın gördüğünü bilmese, Allah'ın kontrolü altında olduğuna inanmasa bu zevk ve arzulara karşı asla sabretmezdi. En şiddetli arzu halinde bile bu inanç ve duygu oruçluyu alıkoyar.

Şüphe yok ki bir ay boyunca her gün yaşanan bu durum oruçluda "Allah'ın kontrolü altında" olduğu inancını geliştirir, pekiştirir. Bu duygu imanın kemâline işarettir.

İşte Allah'ın kontrolü altında olduğu duygusunun insanı kaplama­sı, nefisleri en büyük hazırlayıcı, dünyaya bağlanmaya karşı insa­nı en güzel zabt-u rabt eden özelliktir.

Bu özelliğe sahip olan kişi dünyada mutlu yaşadığı gibi âhirette de mutlu olur.

Sürekli Allah'ın kontrolü altında olduğunu gönlüne yerleştiren kimse insanları aldatıp kandırabilir mi? Allah kendisini görüp du­rurken haksız yere insanların malını yiyebilir mi? Zekâtı verme­yerek Allah'ı aldatmaya, dinin önemli bir rüknünü yıkmaya kalkı­şabilir mi? Hileli yollara başvurarak faiz yiyebilir mi? Allah ile arasına bir perde koyarak günah işlemeye, açıktan kötülük etme­ye kalkışabilir mi?

Asla! Böyle bir insan kendisini günah içerisine salıveremez! Zira Allah'tan uzun süre gaflet içerisinde olamaz. Unutup bu yasaklı­dan birine yönelse, süratle Allah'ın kontrolünü hatırlar, tevbeye Allah'a dönmeye can atar. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

"Takvaya erenler var ya; onlar şeytan tarafından bir vesvese dokun­duğunda (Allah'ın emir ve yasaklarım) hatırlayıp, hemen gerçeği görürler. (A'raf/201)

Demek oluyor ki oruç en büyük irade terbiyecisi ve arzuların di­rencini kırıcı bir faktördür. Oruçluya yaraşan, inancı gereği yap­tıklarının hayırlı olduğuna inanarak özgür olması, arzuların köle­si olmamasıdır. İşte orucun ruhu ve sırrı yukardan beri anlattığı­mız ilâhi kontroldedir. İşte kudsi hadiste söylenen "Oruç Allah içindir" ifadesinin anlamı budur.

Ramazan oruç ayıdır, onun diğer aylara göre ayrıcalıkları vardır.

Ramazan orucu her şeyden evvel insanı Allah'ın emrine uyduğu bilincine vardırır. Zira oruç tutan kimse Allah'ın emrine uyduğu için aslında haram olmayan yiyecek ve içeceklerden vazgeçmektedir.

Gündüz sona erip güneş batınca o günün orucunu edâ etmenin se­vinci başlar. İftar sırasında aile veya tanıdık ve dost grubu bir arada oruçlarını açarlar. Allah'a hamd edip, verdiği başarıya şükrederek, ni­metlerin devamı ve ibadetlerinin kabul edilmesi için birlikte dua ederler.

a Gecenin ilk yansında, akşamla yatsı arasında veya yatsıdan sonra daimî dersler-konuşmalar yapılır.

Ramazanın bir ayrıcalığı da teravih namazıdır. Teravih namazı kılarken vücuttaki organların birçoğu hareket eder. Bu bedenî hareket, beş vakit namazda vardır. Bu özellik hususi bir araştırma yapmaya müstahaktır.

Ramazan ayının ayrıcalıklarından birisi de bazı gönül gözü açık Allah kullarının ramazan gecelerinde Kur'an okuma ve okutma faali­yetinde bulunmasıdır.

Ramazan Kur'an gecelerinin tertip edildiği tek aydır. Hâli vakti yerinde olan müslümanlar evinde güzel sesli ve Kur'an'ın hakkını ve­rerek okuyan bir okuyucu bulundurur. Aynı zamanda evini Kur'an din­lemek isteyen herkese açar. Bu Kur'an ziyafeti gece yarılarına kadar sürer. Bu adet özellikle aşağı Mısır'da olmak üzere müslümanlar ara­sında yaygın idi. Fakat zamanla bu güzel âdetin bir parça kaybolduğu­nu görmekteyiz. Allah'tan bu güzel âdetlerin tekrar yaşanmasını lütfet­mesini ümid ediyoruz.

Ramazanın bir diğer özelliği de hayır ve ihsan ayı olmasıdır. İnsanın eli bazen sıkı olur. Veya el hep almaya, tutmaya alışmıştır. Ra­mazan gelince, gücü yettiğince hayır yapmaya, imkânı varsa oraya bu­raya yardımlar yapmaya başlar. Çok kere "Ramazan ihsan ayıdır" den­diğini duymuşuzdur. Bu cümledeki ihsan kelimesinden maksat, cö­mertlik ve çok hayır yapmaktır.

Ramazanın bir diğer özelliği de muttakilerin ve gönül gözü ile gö­renlerin kötü söz ve çirkin hareketle karşılaştıklarında örnek davranış­larda bulunmalarıdır. Bunların hareket noktalan eşsiz örnek ve lider Hz. Muhammed'in şu sözüdür:

"Sizden biriniz oruçlu iken çirkin bir şey yapmasın ve söylemesin, günaha girmesin. Eğer kendisine bir çatan kötü söz söyleyen olur­sa ben oruçluyum, ben oruçluyum desin."

Ahmet Şevki oruçtan söz ederken ne güzel söylemiştir: Oruç meşru bir mahrumiyet, açlık ile terbiye ve Allah'a boyun eğmedir. Allah'ın em­rettiği her farzın bir hikmeti vardır. Orucun dıştan bakışta eziyet gibi ol­duğu görülse de içinde rahmet vardır. Oruç şefkat duygusunu geliştirir, hayır yapmaya teşvik eder, kibri kırar, sabrı öğretir ve iyiliğe alıştırır.

Sürekli tok olan ve lüks içinde yaşayan kimse oruç tutunca acıkıp mahrumiyet içinde kaldığı vakit, yokluğun ve açlığın acısının nasıl ol­duğunu tam anlamı ile bilir.

Bütün bu anlattıklarımız kudsi hadisteki "Orucun Allah ile kul arasında bir sır" olduğunu bildiren ifadenin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Yaratıcısı ile arasındaki bu sırra riayet eden oruç-sevabını bol bol vermeyi Cenab-ı Hak üstlenmektedir.

Kaynak

Prof. Dr. Ahmed Şerbasi

Soru Cevaplı İslam Fıkhı

Terc: Heyet

Özgü Yayınları

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

ceylan demir, 2015-06-20 20:25:33

Bu önemli ayda olan çok büyük bir olaydan bahsetmemissiniz ne yazik ki.Hz.Muhammet(s.a.v.)in damadi ve amcasinin oğlu olan Hz. Ali(r.a.) bu ayda öldürülmustur.Bu önemli hadise atlanmamaliydi.Eklerseniz sevinirim.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP

Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.

Nisâ, 31

GÜNÜN HADİSİ

Hayâ îmândandır.

Abdullâh b. Ömer (r.a)'dan

TARİHTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI