ADINI AYRILIK KOYDUM
Ey sevgili, ey büyük sevgili. Seni sevmek elbette ki sadece senin lütfunu gördüğüm zamanlarda olan bir sevgi değildir. Eğer öyle olsaydı bu sevgi gerçek bir sevgi olmazdı. Oysa bizim sevgi anlayışımızda mutlak sevgiliye karşılıksız, kayıtsız şartsız bir sevgi vardır. Her türlü olumsuzluğa karşı içinde sevgi barındıran bir sevgi anlayışıdır bu.
Ey sevgili, ey büyük sevgili.
Seni sevmek elbette ki sadece senin lütfunu gördüğüm zamanlarda olan bir sevgi değildir. Eğer öyle olsaydı bu sevgi gerçek bir sevgi olmazdı. Oysa bizim sevgi anlayışımızda mutlak sevgiliye karşılıksız, kayıtsız şartsız bir sevgi vardır. Her türlü olumsuzluğa karşı içinde sevgi barındıran bir sevgi anlayışıdır bu.
Ey sevgili, sen ki ilk insanı, babamız Hz. Âdem'i, eşinden ayırdığın zaman da en büyük sevgiliydin. Sen ki o ilk insanı evinden çıkardığın zaman da en büyük sevgiliydin. İşte bu ilk ayrılışın adını ayrılık koydum sevgili. Evden ayrılış, sıladan ayrılış ve eşten ayrılış. Allah ilk ayrılığı verdiğinde de sevgiliydi, daha sonraki ayrılıkları verdiğinde de. Ey içinde ayrılıkları saklayan bir hayatı bize veren sevgili, seni ayrılıklarda da sevdim bilesin.
"Ger baÄŸ-u ger bostan ola.
Ger bendü ger zindan ola,
Ger vasl-ü ger hicran ola,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş." (İbrahim Tennuri)
Ey sevgili, elbette ki insanın evinden ayrılışı acıdır. Eşinden ayrılışı da acıdır. Fakat Sen ki ayırdıktan sonra tekrar kavuşturansın. O zaman senden gelen her şey hoştur. Kavuşturmasan dahi yine senden gelen her şey hoştur. Çünkü Sen mutlak sevgilisin, Senin varlığın yeter, birliğin yeter. Bize verdiğin tek bir nimetin bile verdiğin bütün belaların üstünde bir sevgi taşır. Sen mutlak sevgili olduktan sonra gerisi teferruattır ey sevgili.
Ey sevgili, sen, Kabil'in Habil'i öldürdüğü zaman da sevgiliydin. Bütün insanlar arasına kardeş kavgası koyduğun zaman da. Sen kardeşleri kardeş olarak verdiğin zaman sevgili olduğun gibi; kardeş kavgaları yaratıp kardeşi kardeşe vurdurduğun zaman da sevgiliydin. Ey adına kardeş kavgaları koyduğum musibeti veren sevgili, seni gerçek sevenler için sen her zaman sevgilisin. Sen ki kardeşliği yaratmışsın. Bütün insanları bütün insanlara kardeş yapmışsın. İçinde bir kısım kardeş kavgalarının olması seni sevgili olmaktan çıkaramaz.
"Ey padişah-ı Lemyezel!
Zat-ı ebed, hayy-ı ezel!
Ey lutfu bol, kahrı güzel!
Kahrında hoş, lütfun da hoş." (İbrahim Tennuri)
Ey bütün dost bağlarının bağbanı, ey bütün serlerin ser tacı, ey yücelerin yücesi sevgili, Yunus Peygamber'i deryaya attığın zaman da sen en yüce sevgiliydin. Hazret-i Nuh'a evladı ve eşi inanmadığı zaman da. Hazreti Lut'a eşi isyan ettiği zaman da ve Hz. Hasan'ı eşi zehirlediği zaman da sevgiliydin. Hazreti Yusuf'u önce kuyuya sonra zindana attığın zaman da sevgiliydin. İşte o zamanların adını ben musibet zamanı koydum. Sen ki görünür görünmez musibetleri verdiğin zaman da en büyük sevgiliydin, vermediğin zaman da.
"Ağlatırsın zari zari,
Verirsen cennet-ü huri,
Layık görür isen nari,
Kahrında hoş, lütfun da hoş." (İbrahim Tennuri)
Ey bütün dertlerin ilacını veren sevgili. Elbette ki hastalıkları veren de senin. Sen ilaçları, devaları verirken sevgilisin de dertleri hastalıkları verirken sevgili değil misin? Vallahi sen her zaman sevgilisin. Sen ki Hazret-i Eyyüb'ün hastalığını veren sevgilisin. Sen ki Hazret-i Yakub'u kör eden sevgilisin. Senin verdiğin bu türlü musibetlerin adını hastalık koydum ey sevgili. Ey hastalıklar vasıtasıyla kendini bize hissettiren sevgili, sen bizi hasta ederken de en büyük sevgiliydin, bize şifa verirken de en büyük sevgilisin.
"Cana cefa kıl ya vefa
Kahrın da hoş, lutfun da hoş,
Ya derd gönder ya deva,
Kahrında hoş, lütfun da hoş." (İbrahim Tennuri)
Ya Hazret-i İbrahim'e verilen belalara, musibetlere ne demeli ey sevgili. Hani onun ateşe atılışını geçelim de, ona babasını rüyada bir sırtlan olarak gösterdiğin zaman da sen en yüce sevgiliydin, ona oğlunu kesmeyi emrettiğin zaman da. Kuse Mağarası'na sığındığı zaman da. İşte bu tür başa gelen bütün olumsuzlukların adını bela yumağı koydum ey sevgili. Sen ki bütün bela yumaklarını verdiğin zaman da, o yumakları büyüttüğün zaman da en yüce sevgilisin.
"Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
Ä°kisi de cana safa:
Kahrın da hoş, lütfun da hoş." (İbrahim Tennuri)
Ey zamanların ötesinde her şeye hükmeden sevgili. Ey karşılıksız seven ve yaratan sevgili. Ey sevgi pınarının kaynağı, ey muhabbet ovasının aşk pınarı. Ey yücelerin yücesi, sen Meryem'e babasız evlat verdiğinde de sevgiliydin, babasız evladı göklere çıkardığında da. Sen babasız evladı çarmıha gerdiğinde de sevgiliydin o evlada gökyüzünde kıyamete kadar hayat verdiğinde de. Senin bu tür icraatının adını hoşgörü koydum ey sevgili. Ey hoşgörü sahibi olan Hazreti İsa'nın Rabbi olan sevgili, bil ki Hz. İsa'nın seni sevdiği gibi severiz seni ey sevgili.
"HoÅŸtur bana senden gelen:
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül yahut diken.
Kahrında hoş lütfun da hoş" . (İbrahim Tennuri)
Ey Ay'ı gece altın renginde parlatan, güneşi gündüz elmas renginde aydınlatan ve ikisini iki göz gibi dünyanın semasında biz insanlara hayranlık uyandıracak derecede yakın, tehlikesiz olacak derecede uzak tutan sevgili. Ey iki gözüm sevgilim. İnsan yüzü gibi bir yüz, insan gözü gibi iki göz yaratan sevgili. Sen ilk insanı yarattığın zaman sevgili olduğun gibi son insanının canını aldığın zaman da sevgilisin. Sen Hz. Âdem'i evinden çıkardığın gün sevgili olduğun gibi, Hazreti Muhammed'i evinden hicret ettirdiğin zaman da sevgiliydin. Onun anne babasını alarak onu yetim bıraktığın zaman da sevgiliydin, onun dişinin şehit olduğu zaman da sevgiliydin. Onun eşine iftira atıldığı zaman sevgili olduğun gibi, onun torununun acımasızca şehit edildiği zaman da sevgiliydin. Bütün Muhammedi sevgilerin adını Ebu Talib'in Yetimi koydum ey sevgili.
"Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür,
Âşık Yunus sana kuldur,
Kahrında hoş, lütfun da hoş." (İbrahim Tennuri)
Ey ucu bucağı olmayan sonsuz sevginin sahibi sevgili. Sen sadece sevilen değilsin. Sen sadece seven de değilsin. Sen her iki ismi birlikte taşıyan "Vedut" isminin sahibisin. Sen mademki bizi sevensin, hem mademki biz seni en büyük sevgili olarak biliyoruz. O zaman ne olur ey mutlak sevgili, sevenleri birbirinden bela ve musibet zamanlarında da ayırma. Ayırma "Ya Vedut."
Not; Çok sevilerek okunan ve ilahi olarak da söylenen 'Kahrın da hoÅŸ, lûtfun da hoÅŸ' ÅŸiiri, mutasavvıf ÅŸair Ä°brahim Tennurî hazretllerine ait bir ÅŸiir olup, merhumun Fatih Sultan Mehmet Han'a ithaf ettiÄŸi Gülzar-ı Manevi adlı eserde mevcuttur. Bazı internet sitelerinde sehven Yunus Emre'ye atf edilmiÅŸtir.Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.
İsrâ, 15
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, hayır söylesin veya sükut etsin.
Riyazü's Salihin, 1/307
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...