YANLIŞ YORUMLANAN BİR HADİS-İ ŞERİF

Peygamber Efendimiz bir Hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Sizden her kim bir münkeri (kötülük) görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer ona muktedir olamazsa diliyle, diliyle de yapamazsa kalbiyle (buğz etsin); bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim)


2013-06-08 05:51:34

Peygamber Efendimiz bir Hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

"Sizden her kim bir münkeri (kötülük) görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer ona muktedir olamazsa diliyle, diliyle de yapamazsa kalbiyle (buğz etsin); bu da imanın en zayıf derecesidir." (Müslim)

Bazı âlimler, münkeri def vazifesini devletin 'bizzat kuvvet kullanarak' alimlerin 'tebligatta bulunarak'; avâm-ı nâsın ise 'kalben buğz etmekle' yapacaklarını beyan etmişlerdir.

Nitekim, Fetava-i Hindiyye'de, Emr-i Bi'l-Ma'ruf bahsinde şöyle buyurulur: "Emr-i Bi'l- Ma'rufu ümera el ile, ulemâ dil ile, avâm-ı nâs ise kalb ile yapar."

Evet, bir münkeri kuvvet kullanarak defetmek devletin vazifesidir, zira kuvvet kullanmak selâhiyeti onundur, ferde verilmemiştir. Kuvvet kanundadır, kanunu tatbikle de devlet vazifelidir.

Fertler kendi sahalarını tecavüz ettikleri takdirde buna bir hudut çizmek mümkün değildir. Zira her kuvvetliden daha kuvvetlisi de çıkar. Bu ise çeşitli zulümlere, anarşiye, kargaşaya yol açar. Meselâ, ölüm cezasını hak etmiş bir kimseyi cezalandırmak devletin vazifesi iken, bu vazifeyi bir fert kendi başına yapmaya kalkışamaz.

Fertlerin kuvvet kullanma hususundaki saha tecavüzleri fiilî anarşi doğuracağı gibi, bir âlimin yapması gereken bir vazifeyi bir cahilin yapmaya kalkışması da fikrî anarşi meydana getirir. Bu da netice itibariyle yine fiilî anarşiyi doğurur.

Bir kısım âlimler de bu noktadan hareketle söz konusu hadîs-i şerifi şöyle izah etmişlerdir:

Bir insan bir münkeri gördüğü takdirde, onu eliyle önlemek durumundadır. Lâkin bu kimse o münkeri önlemeye muktedir olsa dahi, böyle bir teşebbüsle daha büyük bir fitneye yol açacağını yakînen bilirse, el ile önlemekten vazgeçer, dil ile, nasihat yoluyla önlemeye çalışır. Bu durumda da yine bir fitnenin çıkacağını bildiği takdirde, bu defa hiç olmazsa o münkere kalbiyle razı olmaz, buğz eder. Bu ise sevap ve fazilet noktasında en düşük olanıdır.

Hadîs-i şerifte geçen "İman Zaafiyeti" meselesini de kısaca izah edelim. Bir münkerle karşılaşan bir mü'minin yapması lâzım gelen asgari tepki kalben buğz etmektir. Yoksa bu hadîsi şerif "O münkeri defetmeye gücü yetmeyen bir mü'minin imanı zayıftır" şeklinde anlaşılmamalıdır.

Nitekim İmam-ı Nevevi bu hadiste zikri geçen, İman zaafiyeti mes'elesini sevabın noksaniyeti olarak tefsir etmiştir. Yani, böyle bir durumda münkeri def için yapılabilecek en küçük cihad, ona kalben razı olmamak olduğundan, elbette bu küçük cihadın sevabı da o nisbette az olacaktır. Yine birçok âlimlerimiz, hadîste geçen iman lâfzına, "Amel" mânâsı vermişlerdir.

Hadîste geçen "Her kim" lafzıyla, bu hadîsin herkese şâmil olduğu mes'elesine gelince: Her mü'min kendi selâhiyet sahası içerisinde cereyan eden bir münkeri defetmekten veya hiç olmazsa ona buğz etmekten mes'uldür. Nitekim bir hadîs-i şerifte, şöyle buyurulmuştur:

"Hepiniz çobansınız, hepiniz idare ettiği raiyetinden mes'uldür."

Aile reisi aile fertlerinden, öğretmen öğrencilerinden... Ve nihayet devlet bütün bir milletten sorumludur. Bu mes'uliyetin bir ciheti de râiyeti kötülüklerden korumak, onların işledikleri münkerleri defetmektir. Bu vadide gerek fertler, gerekse devlet kendine düşen vazifeyi yapmakla mükelleftir.

Mehmed Kırkıncı

Darül Harp Nedir?

http://www.mehmedkirkinci.com/index.php?s=article&aid=1009

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.

Duhân, 3

GÜNÜN HADİSİ

Sadakaların en efdali, iki kişi arasını düzeltmektir.

Seçme Hadisler, s.237

TARİHTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI