HADİSLERİ YORUMLARKEN ZAMANIN TESİRİNDE KALMAK

Bugün en sağlam gibi görülen, tecrübî ilimlerde dahi bu kadar kuşku, bu kadar tereddüt bahis mevzuu olursa o kadar dahi güç ve ağırlığı olmayan nazariyelerle, âyât-ı beyyinâtı ve hadis-i şerifleri bu nazariyelere göre tevil etmek; “Âyete ve Sünnet’e kuvvet kazandırıyoruz.” derken, onlara karşı bir cinayet mânâsınadır.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2013-05-22 23:08:14

Not: Bu yazı, Emin el Hüseyni'nin hayatını yazarken saded harici bir meselenin uzaması ile müstakil bir hüviyet aldı. Nazar-ı müsamaha ile bakılması dileğiyle..

Biz de Meşrutiyet ilanı, insaniyet dairesinde de Birinci Dünya Savaşı ile birlikte ahirzaman fitnesinde rol oynayacak bazı "eşhas-ı ahirzaman" başlarını kaldırmaya başladılar.

Bunlardan biri de, İngilizlerin dümen suyuna girerek velinimeti olan devlet-i âliyeye isyan eden Hicaz emiri Şerif Hüseyin oldu. Hind diyarının son dönem önemli âlimlerinden ve Diyobend medreselerinin yüz akı merhum Mevlana Halil Ahmed Seharanpuri(Seheranfuri, 1852-1927) 18 ciltlik ünlü Sünen-i Ebu Davud şerhi Bezl-ül Mechud'da bu hususa değinmektedir.

Merhum, adı geçen eserin Fiten babında, Serra Fitnesini açıklarken bu fitnenin ateşleyicisi olarak Şerif Hüseyin'i görür. Merhum âlimlerimizden İsmail Çetin Hocaefendi Cemaat adlı eserinde onun bu izahını "Ebu Davud'un şârihi Şeyh Halil Ahmed, Bezl-u Mechud adlı eserinde çok isabetli ve güzel izahlar vermiştir" diyerek özet olarak nakletmiştir;

"Amma en çok Hicaz Emiri(!) neseben Ehl-i Beyt'ten ve fakat ahlak ve karakterinde bozuk ve zaif Şerif Hüseyin sebep oldu.

دَخَنُهَا مِنْ تَحْتِ قَدَمَيْ رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يَزْعُمُ أَنَّهُ مِنِّي وَلَيْسَ مِنِّي وَإِنَّمَا أَوْلِيَائِي الْمُتَّقُونَ

"Bu fitnenin dumanı yahut ala bula fitnesinin dumanı Ehl-i Beytimden olan bir adamın iki ayakları altından çıkar. Gerçekten kendisi benden olduğunu söyler. Lakin o(cibilliyet ve ahlak olarak) benden değildir. Ancak benim dostlarım takva sahipleridir" Bu Hüseyin bin Ali'den başkası değil. Kendini Hicaz emiri olarak ilan etti.

 ثُمَّ يَصْطَلِحُ النَّاسُ عَلَى رَجُلٍ

"Sonra halk bir adam üzere anlaşıp sulh ederler." Bu da Ali bin Hüseyin'e işarettir. Siyaseti çok zayıf, devleti kararsız, bey'ati hıyanet..

Nitekim

كَوَرِكٍ عَلَى ضِلَعٍ

"tıpkı uyluk etlerini bir kaburga kemiğinin üstüne geldiği gibi istikrarsız." Bu cümle bir darb-ı meseldir ve üstün bir tasvir için kullanılmıştır."

Bezl-ül Mechud sahibinin bu yorumlarında, Hind Müslümanların Hilafet müessesesine ve Osmanlı devletine derin bağlılıkların rolü olduğu gibi, Şerif Hüseyin'in Hicaz'a Hacc'a gelen Mevlana Halil Ahmed'i tutuklatma girişimleri ve Diyobend'in baş hocası Mahmud Hasan Efendi ve arkadaşlarını tevkif edip, İngilizlere teslim etmesi ve Malta'ya sürülmelerine sebeb olmasının da etkisi olsa gerektir.

Seharanpuri merhumun bu yorumuna katılmayanlar da vardır. Mesela Şamil Neşriyatça yayınlanan ve Necati Yeniel ile Haseki Eğitim hocalarından Hüseyin Kayapınar'ın tercüme ve şerh ettiği Sünen-i Ebu Davud'da şöyle denilmiştir; " Bezlü'l Mechûd müellifi Seharenfûrî, Rasûlullah'ın (s.a)'in haber ver­diği bu hâlin hicri 1334 (m. 1915) yılında Hicaz'da meydana geldiğini söy­ler. Seharenfûrî'nin bahsettiği bu hadise'nin özeti şudur.

Osmanlı idaresi altındaki Mekke emiri Şerif Hüseyin, İngilizlerle giz­lice anlaşıp, Osmanlılara başkaldırır. Mekke'deki Türk askerlerini öldü­rüp, ailelerini esir eder. Sonra kendisini Hicaz meliki olarak ilân eder. An­cak saltanatı düzensiz ve kısa ömürlü olur.

Şüphesiz bu bir şahsın görüşüdür. Hadiste anlatılan mânâyı belirli bir hadiseye nisbet etmek uygun değildir. Söylediklerinin doğru olması da yanlış olması da muhtemeldir."

Biz de bu görüşe katılıyoruz. Kesin budur gibi bir hüküm zamanın tefsirine takılıp kalabilir. Ama bu da bir masadakı(uygun gelen bir misali) olabilir denilirse, ihtiyata uygun olur, tenkit kapısı da kapanır.

Eskiden beri bu tip keskin yorumlar, zamanın kaydını izhar etmesiyle hükümsüz kalmıştır.

Bu konuda dikkatimizi çeken birkaç misal daha vermek istiyoruz;

Birincisi, son Buhari şârihlerinden Mevlana Enver Şah Keşmiri'nin bir yorumuna dair. Keşmiri merhum 1933'de vefat etmiştir. O sıralar Almanya'da Nazizm, hâkimiyetinin başlangıc safhasındadır. Keşmiri merhum, Feyzü'l Bâri adlı ünlü Buhari şerhinde, Rusların Ye'cûc, Alman ve İngilizlerin de Me'cûc olduğunu ileri sürmüştür. Ama zaman bu hükmü nakz etmiştir.

Daha sonraki yıllarda Tecrid-i Sarih'i şerh ederken merhum Kamil Miras hoca(1874-1957), bu konuda şunları yazacaktır;

"Hindistan'ın en benâm(namlı, meşhur) âlimlerinden Mehmed Enver Keşmirî(1352 Hicri vefatı) Feyzül Bari'de Rusların Ye'cûc, İngilizlerle Alman'ların da Me'cûc zürriyetinden olduklarını, binaenaleyh Ye'cûc ve Me'cûc'un hurucu mükerreren vâki olduğunu, Kur'an'da mezkûr ve mev'ud olan hurucun ahirzamanda vaki olacağını ve bu hurucun en şiddetli olacağını yazıyor.

Bu muazzam üç milletin Ye'cûc ve Me'cuc olduğunu iddia eden Keşmirî merhum sağ olsaydı da, bu üç milletin bugün birbirine girdiğini ve birbirlerinin medeniyet mâmurelerini yerle yeksân ettiğini görseydi, bu tahripkâr hareketin hiç şüphesiz eşrât-ı sâatten olan o şiddetli hurûc hareketi olduğunu iddia ederdi sanırız. Fakat gelmiş, geçmiş bir şeyi bugünkü vakıalara tatbik etmek doğru değildir. Ebu Hayyan'ın dediği gibi, bütün bunlar ilmi bir esasa istinad etmeyen mütalâalardır."

Diğer bir yorum da Zübdetü'l Buhari tercümesinde(s: 532) Ömer Ziyaüddin Dağıstani merhuma aittir. Ömer Ziyaüddin Efendi hadislerde geçen, sarı ırkın Müslümanlarla aralarındaki sulhu bozup taarruza geçmesini Balkan harbine yormuş ve şöyle demiştir; "Sarı ırkın hücumu 960 bin kişi ile olacaktır. İnşallah bu Balkan savaşı ile yerine gelmiştir."

Eseri sadeleştirenlerden merhum Mustafa Barçın Hoca bu mütalaaya şöyle karşı çıkmıştır; "Her ne kadar mütercim bunu Balkan savaşına yoruyorsa da, daha önce geçen Haçlı seferleri, Tatar iptilası var. Birinci Cihan Savaşı hadisin anlamına daha uygun görülebilir. Kızıl Çin'in taşması da akla gelebilir."

Kaynaklar

1- İsmail Çetin, Cemaat, Dilara Yayınları, Isparta, 2005

2- Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi, İst.1989

3- Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi- Cilt: 9-DİB Yayınları-Ankara-1988

4- Ömer Ziyaüddin Dağıstani, Zübdetü'l Buhari tercümesi, sad. Mustafa Barçın, İrfan Kocabaş, Salah Bilici Yayınları, İst. 1971

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Ali Demirel, 2013-06-05 03:15:41

Yazıda bir kısmından bahdesilen kıyamet alâmetleri, ibret almak ve âhirete hazırlanmak için âhiret yurdunun yoluna dizilmiş yol işaretleri gibidir. Âyet ve hadislerdeki kıyamet alâmetleri gelecekten açık bilgi vermekten ziyade dünya hayatında inanan insanların karşısına çıkması muhtemel tehlikeleri haber vermek maksadıyla zikredilmiştir. Bu sebeple kıyamet alâmetlerinde kişi, tarih ve mekânlar açıkça belirtilmemiş, kapalı bir üslûpla benzer birçok olaya işaret edecek şekilde ana hatlarıyla belirtilmiştir. Kıyamet alâmetleri tayin ve teşhis için değildir. İnananlara ümit vermek, günahlara, fitnelere ve küfre karşı uyanık olmalarını temin etmek için okunmalıdır. Aksi takdirde yazıda da ifade edildiği gibi “Ye’cuc ve Me’cud kim” veya “Mehdi kim?” “Mesih kim?” gibi tartışmaların inanan insanlara kazandıracağı dünyevî ve uhrevî hiç bir kazanç yoktur. Tam aksine bu tür tartışmalar, olumsuz kıyamet alâmetlerinin en önemlilerinden birisi olan mü’minler arasındaki ihtilafların artmasına sebep olurlar. Bu istifadeli yazıdan dolayı kıymetli yazar Salih Okur Beyefendi’ye teşekkür ediyor, sa’yinin meşkur olmasını Rabb-i Rahimimden niyaz ediyorum. Ali Demirel Bugün Gazetesi Yazarı

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

serkan çakır, 2013-05-23 04:01:09

Yapılacak yorum bu kıymetli yazının içinde uslubunca ifade edilmiş :Bu itibarladır ki, işin aslını iyi öğrenmeden böyle şeyler söylemek çok yanlış ve zararlı olmaktadır. Değil bunlar gibi vâhi teviller; İslâmî meseleler, pozitif usûllerle en sağlam yorumlara tâbi tutulduğunda dahi, eskilerin ifadesiyle \\\"Fîhi nazar\\\" deyip mülâhaza dairesini açık bırakmak, başka ihtimalleri göz ardı etmemek ve ifadelerin müsaadesi ölçüsünde alternatif yorumlara da yer vermek mecburiyetindeyiz.Bu itibarladır ki, hadisler ve Kur\\\'ân\\\'ın âyetleri bahis mevzuu olduğu yerlerde, her mü\\\'min, çok dikkatli konuşmalı, dikkatli düşünmeli ve onlarla alâkalı hususlarda dikkatli olmalıdır. salih okur beyfendiye binler teşekkür eder bu tarz çalışmaları tahricleri bu güzel yazıları müştaklara sunduğu için gayretinin ve sayinin ulvi ve kudsi olmasını cenabı hak tan niyaz ederiz

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

Zulüm (ve haksızlık) edenlere de sakın meyletmeyin! Sonra size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım da edilmez.

Hûd, 113

GÜNÜN HADİSİ

Zühd hakkında

“Kendisine çok konuşmama ve zühd duygusu verilen kimseyi gördüğünüz zaman ona yaklaşın.Zira o hikmet telkin eder.”İbn-i Mace-Zühd:1

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI