Hz. PEYGAMBERE SEYYİD DENİLMESİ
Soru: İki kişi arasında ihtilaf çıktı. Birisi, "Hz. Peygamber'den söz ederken Seyyidina Muhammed dememiz gerekir" dedi. Diğeri ise böy¬le demenin haram olduğunu söyledi. Bu konuda dinin hükmü nedir?
Soru: İki kişi arasında ihtilaf çıktı. Birisi, "Hz. Peygamber'den söz ederken Seyyidina Muhammed dememiz gerekir" dedi. Diğeri ise böyle demenin haram olduğunu söyledi. Bu konuda dinin hükmü nedir?
Cevap: Seyyid kelimesinin pek çok anlamı vardır. Bunlardan üç tanesi önemlidir:
Birincisi: Herhangi bir tamlama ve kayıt olmadan yalın bir şekilde kullanıldığı zaman Allah'ın bir sıfatıdır. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a) "es-Seyyid, Allah'tır" buyurmuştur.
İkincisi: Milletinin önderi olan adam anlamına gelir. Yani ilmiyle, saygınlığıyla, ahlakıyla ve güzel davranışlarıyla onların önünde ve başında olan kimse demektir. Bu sebeple seyyid, toplumun yöneticisidir, denilir. Toplumu yönetecek kişilerin ahlaklı olmaları şart olduğu için erdemli kişilere de seyyid denilir. Kur'an-ı Kerim'in Yahya b. Zekeriya'yı (a.s) Seyyid diye nitelendirmesi bu kabildendir:
"Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler şöyle nida ettiler: "Allah sana, kendisi tarafından bir kelimeyi tasdik edici, seyyid, iffetli ve salihlerden bir Peygamber olarak Yahya'yı müjdeler." (Âl-i İmran/39)
Müfessirler Yahya'nın (a.s) ilim ve ibadetle seyyid olduğunu ve bununla mü'minlerin önderi haline geldiğini söylemişlerdir.
Üçüncüsü, eş/koca demektir. Kur'an-ı Kerim'in Yusuf ve Züleyha kıssasında seyyid kelimesi bu anlamda kullanılmıştır:
...Kapının yanında onun seyyidine(=kocasına) rastladılar. (Yusuf/25)
Yine Hz. Aişe'den gelen bir hadiste de bu manada kul anılmıştır. Bir kadın Hz. Aişe'ye kınayı sormuştu. Hz. Aişe ona şöyle cevap verdi: "Benim seyyidim(=efendim) Rasûlullah (s.a) kınanın kokusundan hoşlanmazdı." Ümmü'd-Derdâ da kocası Ebu Derdâ'dan bir hadis naklederken "haddeseni seyyidi Ebu'd-Derda" ifadelerini kullanır.
Kur'an-ı Kerim'in Hz. Yahya'yı seyyid (efendi) olarak vasıflandırması bir insanın bu lakapla isimlendirilmesinin cevazına delildir. Nitekim bir insanın aziz ve kerim diye isimlendirilmesi de caizdir. Rasûlullah (s.a) Sa'd b. Muaz'ı kastederek Ensar'a şöyle buyurmuştu: "Efendiniz için ayağa kalkınız."
Buharî ve Müslim'de rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) (torunu) Hasan'dan (r.a) söz ederken şöyle derdi:
"Bu benim oğlumdur, (şeref sahibi) bir seyyiddir(=efendidir). Umarım ki Allah bu oğlum sebebiyle yakında Müslümanlardan iki büyük fırkanın arasını ıslah eder."
Rasulullah'a soruldu:
- Seyyid kimdir?
- İbrahim (a.s)'dır.
- Senin ümmetinden de seyyid var mıdır?
- Evet vardır. Allah'ın kendisine mal verdiği, hoşgörüyle rızıklandırdığı kimsedir. Böyle bir kimse şükrünü eda eder ve şikâyetini insanlara yapmaz.
Rasulullah (s.a) şöyle buyurur:
"Her insan bir seyyiddir/efendidir. Erkek, ailesinin efendisidir, kadın da ailesinin hanımefendisidir."
Hz. Peygamber kendisinden söz ederken de şöyle demiştir:
"Ben de bütün insanlığın efendisiyim(=seyyidiyim) fakat bunu övünmek için söylemiyorum."
Rasûlullah kendisiyle ilgili bu sözleri Allah Teâlâ'nın kendisine bahşettiği lütfu ve şerefi haber vermek ve O'nun nimetini anmak için söylemiştir. Bunun içindir ki "la fahra" yani övünmek için söylemiyorum, demiştir. Yani bu fazilet onun şahsi becerisiyle elde ettiği bir üstünlük değil, rabbinin bir lütfudur. O halde bununla gururlanmasına gerek yoktur. Bilakis Allah'a hamdetmesi ve şükretmesi gerekir.
Fakat buna rağmen Kur'an-ı Kerim, Rasûlullah'ı (s.a) birden fazla yerde sadece kendi ismiyle anmıştır:
Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. (Âİ-i İmran/144)
Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirisinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. (Ahzab/40)
Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. (Fetih/29)
O halde bir kimse Kur'an'ın üslubuna uyarak mesela "İnsanlığın ıslahatçısı Hz. Muhammed" veya "İnsanlığın kurtarıcısı Hz. Muhammed" ya da "İnsanların en hayırlısı Hz. Muhammed" gibi mücerred ismiyle Rasûlullah'ı anmış olsa bir hata veya suç işlemiş olamaz.
Yeri gelmişken ezanda geçen "eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah" kelimeleri üzerinde de durmamız gerekir. Fıkıhçılar bu kelimelere seyyid kelimesinin de ilave edilerek "Eşhedü enne seyyidina Muhammeden Rasûlullah" denilmesini yasaklamışlardır. Aynı şekilde namazda da "et-Tehıyyatü" okurken teşehhüde ve "Allahümmü salli, Allahümme barik" dualarına da seyyidina kelimesinin ilave edilmesini fıkıhçılann çoğu mekruh görmüşlerdir. Her ne kadar Hz. Peygamber'i (s.a) seyyidina yani efendimiz diye anmamız mubah (caiz) ise de bu kelimeyi ezan, ikamet ve teşehhüd esnasında kullanmak doğru değildir. Çünkü bunlar bize nasıl öğretilmişse, rivayetlerde nasıl gelmişse öyle okumak zorundayız. Nitekim "itaat etmek edepten daha hayırlıdır" denilmiştir.
Bir hadis-i şerifte geçtiğine göre bir adam Rasûlullah'a (s.a) "Sen Kureyş'in seyyidisin" demişti. Rasûlullah ona dedi ki: "Seyyid Allah'tır." Yani seyyidliğe gerçek manada müstehak olan sadece Allah Teâlâ'dır. Hz. Peygamber (s.a) yüzüne karşı kendisinin övülmesinden hoşlanmamış ve tevazu göstermek istemiştir.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz: Peygamber'i (s.a) seyyid (efendi) lakabıyla anmak, ezan, ikamet ve teşehhüd gibi ibadetlerin dışında mubah ve mendubtur. Hz. Peygamber'i (s.a), seyyid lakabının dışında (şanına münasip) başka vasıflarla anmak ise caizdir. Çünkü bu vasıfları söylemek ne farzdır, ne vacibtir, ne de Hz. Peygamber'den nakledilen bir sünnettir.
Prof. Dr. Ahmet Şerbâsî
Sorulu Cevaplı İslam Fıkhı
Mütercimler; Mustafa Özcan, Dr. Ahmet İyibildiren, Bekir Ağlamaz
Özgü Yayınları
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Necmettin Balcı, 2016-01-22 06:53:06
Bir de Hz. Ali'nin oğlu Muhammed'in soyundan gelenler vardır ki, Hâce diye bilinir. Hâce Ahmed Yesevî Hazretleri gibi. Günümüzde seyyitliğin tesbiti çok kolaydır. Sakal-ı Şerif'ten (Peygamberimizin sakalı) bir kıl alınır. Seyyitlik iddia edenin saçı DNA kıyaslaması yapılır. Gerçek seyyitle sahtesi böyle ayrılır. Ortalık sahte seyyit, dededen geçilmiyor!
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”
1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP
Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
Gâşiye, 21-22
GÜNÜN HADİSİ
"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"
Ebû Dâvud
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...