BİR SOFRA EDEBİ

Edebiyat ve tasavvuf dünyasının yıldız isimlerinden Molla Abdurrahman Camî (Ö. 1493) hazretlerinin yanına, bir gün yarım Molla birisi gelmişti. Adam edeb ve nezaketten uzak, takva ve bilgiçlik taslayan bir tavır içindeydi.


Yusuf Özcan

yusuf@yusufozcan.com

2012-12-08 08:14:38

Edebiyat ve tasavvuf dünyasının yıldız isimlerinden Molla Abdurrahman Camî (Ö. 1493) hazretlerinin yanına, bir gün yarım Molla birisi gelmişti. Adam edeb ve nezaketten uzak, takva ve bilgiçlik taslayan bir tavır içindeydi.

Bir süre sonra Molla Camî'nin de bulunduğu bazı kimselerle bir sofraya oturmuşlardı. Adamcağız yemeğe tuzla başlamanın müstehab olduğunu düşünerek, sofradaki büyükleri hiç hesaba katmadan hizmetçilerden birine talimat verdi:

- Sofrada tuz yok, getirin de yemeğe tuzla başlayalım.

Bu kaba müdahale, Molla Camî hazretlerini biraz rahatsız etmişti. Gülümseyerek, şaka yollu şöyle dedi:

- Ekmekte tuz vardır, onunla başlayın.

Yemeğe başlanmıştı. Yarım molla ise ortada bir kusur ararcasına yemek yiyenleri gözden geçiriyordu. Birisinin ekmeği tek elle koparmakta olduğunu görmüştü. İşte bir hata yakalamıştı. Derhal adama sertçe ihtarda bulundu:

- Ekmeği tek elle koparmak mekruhtur!

Fakat kaba softa, sofrada başkasını kontrol etmenin mekruh olduğunu unutuyordu. Molla Camî hazretleri de şu karşılığı verdi:

- Yemekte sofradakilerin eline ve ağzına bakmak, daha da mekruhtur!

Molla Camî hazretlerinin bilgi ve seviyesini takdir eden herkes, o anda saygı ve edeblerinden suskunluğa bürünmüştü.

Fakat bilgiç adam, böyle bir nezaket anlayışından uzak olduğundan sükut edemedi:

- Yemekte konuşmak sünnettir, neden suskunsunuz? deyiverdi.

Molla Camî de, suskunluğu bozarak karşılık verdi:

- Çok söyleyip gevezelik yapmak ise mekruhtur!

---------------

Yusuf Özcan

Kaynak; Safî Ali ibn Hüseyin, Reşahat Aynü'l-Hayat

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BEDEVİNİN NAMAZDAN KAÇIŞI

BEDEVİNİN NAMAZDAN KAÇIŞI

İsmi ‘Mücrim’ olan bir bedevî, imamın hemen arkasında en öndeki safta namaza durmuş. İm

KARIN SANCISINA TUTULAN MEDRESE ÖĞRENCİSİ

KARIN SANCISINA TUTULAN MEDRESE ÖĞRENCİSİ

“Hocalar hocası” merhum Ali Yakup Cenkçiler’in naklettiğine göre medresede okuyan Arnavut

“BEN DE BİLİYORDUM AMMA”

“BEN DE BİLİYORDUM AMMA”

Merhum Seyda Sadreddin Öztoprak hocamız anlatıyor; “Hocalarımdan, Molla Rasul-ı Sıbki’ye a

SÖZ VERDİĞİ HALDE GELMİŞ

SÖZ VERDİĞİ HALDE GELMİŞ

Merhum Süleyman Nazif Bey sözde durulmasına çok ehemmiyet verirdi. Bir gün bir arkadaşıyla ra

RÜZGÂR NEDEN SERT ESİYORMUŞ?

RÜZGÂR NEDEN SERT ESİYORMUŞ?

17. yüzyıl İran Safevi devleti ile Osmanlı Devleti arasında kısa aralıklarla bazı savaşlara

“YA BEN NE YAPAYIM?”

“YA BEN NE YAPAYIM?”

İzmir’in kırk santim boyundaki meşhur Cüce Şevki’si, yolda şair Eşref(1846-1912) ile kar

NEREYİ İSTERMİŞ?

NEREYİ İSTERMİŞ?

Eski Maarif nâzırı(Milli eğitim bakanı) Münif Paşa, evinde verdiği bir iftar ziyafette, dave

“NETİCE BELLİ”

“NETİCE BELLİ”

Halife Harun Reşid, şair Ebu Nüvâs’ı sever, fakat sık sık da ona takılırdı. Bir defasın

MISIR’DAN ÇIKIŞ TABLOSU

MISIR’DAN ÇIKIŞ TABLOSU

Yaşlı bir cimri, ünlü İngiliz ressamı William Hogart’dan, Firavun’un askerlerinin İsrailo

“SENİ GÖREN DE”

“SENİ GÖREN DE”

Yahya Kemal Beyatlı merhum iri cüssesiyle, boğazına düşkünlüğünü saklayamazmış. Bir gü

“BİR MOTOSİKLET ALSAN FENA OLMAZ”

“BİR MOTOSİKLET ALSAN FENA OLMAZ”

Mussolini’nin büyük oğlu bir gün günah çıkartmak için Papa’ya gitti; -Muhterem peder,

Şüphesiz Kur'an, mü'minler için gerçekten bir hidâyet rehberi ve rahmettir.

Neml, 77

GÜNÜN HADİSİ

"Her şeyin bir alameti vardır. İmanın alameti de namazdır."

Münavi

TARİHTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI