SEVGİYİ ARTIRMAK İÇİN

Ömer bin el-Hattâb (radiyallahu anh) dan şöyle rivayet edilir: “Üç şey kardeşinize karşı duyduğunuz sevgiyi saflaştırır: Söze selamla başlamanız,


Mehmet Akıncı

mehmed.akinci@gmail.com

2012-11-22 03:05:37

Ömer bin el-Hattâb (radiyallahu anh) dan şöyle rivayet edilir: "Üç şey kardeşinize karşı duyduğunuz sevgiyi saflaştırır: Söze selamla başlamanız, kardeşinize nasıl hitap edilmesini istiyorsa o şekilde hitap etmeniz ve oturduğunuz yerde ona da yer açmanız."

Burada "saflaştırmak", sevgiye dair zaman zaman kalplere düşen kuşkuları gidermeye işaret etmesi bakımından yerinde bir ifadedir.

a. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selâmı yaygınlaştırın."(1)

Böylece Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) bize Cennet'e giden yolun Allah (sübhanehû ve teâlâ) için sevmekten geçtiğini gösterir. Allah (sübhanehû ve teâlâ) için sevmeye ise aramızda selamlaşmayı yaymakla ulaşacağımızı bildirir. Bununla da kalmayıp bizi söze ilk olarak selamla başlamaya yönlendirir.

b. Allah (sübhanehû ve teâlâ) şöyle buyurur: "Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın."(2) Yani karşınızdakine duymayı istemediği lakapla hitap etmeyin.

Şa'bî şöyle der: "Ebu Cübeyre bin ed-Dahhak şöyle rivayet etti: Bu ayet bizim –Benî Seleme- hakkımızda indi. Allah Resûlü Medine'ye geldiğinde her birimizin ikişer üçer ismi vardı. Bizden biri bu isimlerinden biriyle çağırıldığında derlerdi ki: 'Ey Allah'ın Resûlü! O, bu isimle çağırılmasına kızar.' Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.

Kişinin hoşlanmadığı bir şekilde ona hitap etmek onunla bir çeşit alay etmektir. Bu müslümanın ahlak anlayışına ters düşer ve buna riayet etmesi kardeşinin kendi üzerindeki haklarından biridir.

Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) ashabının cahiliye zamanında kullandığı kötü anlamlar içeren birtakım isim ve lakaplarını değiştirirdi.

Bazıları arkadaşlarına hoşlanmayacakları şekilde hitap eder. Böyle yapmaması istendiğinde ise yalnızca şaka yaptığını söyler. Yaptığı şeyin caiz olmadığını idrak edemez. Kötü bir niyet taşımadığını varsaysak bile bunun bir ölçüsü vardır ki o da şudur: Arkadaşınız kendisine bu isimle hitap edilmesine kızıyorsa, bu şaka sınırını aşmış demektir. Ancak buna kızmıyorsa dilediğiniz gibi eğlenebilirsiniz.

İsim bir kimse için en güzel hitap şeklidir. Diğer hitap şekilleri arasında en çok ismimizle hitap edilmesini severiz. Bir kimse ile karşılaştığınızda ismini hatırlar sonra ona ismiyle doğru bir şekilde hitap ederseniz, kalbine giden yolun yarısını kat ettiğinize inanabilirsiniz. 

Buhârî (rahmetullahi aleyh) Enes (radiyallahu anh) dan şöyle rivayette bulunur: "Allah Resûlü Übeyy bin el-Ka'b'a şöyle dedi: 'Allah sana Kur'an okumamı emretti.' Diğer bir rivayet ise 'Allah sana "Beyyine" sûresini okumamı emretti." şeklindedir. Bunun üzerine Übeyy "Allah beni ismimle mi andı?" diye sorar. Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) "Evet." der. Bunun üzerine Übey (radiyallahu anh) mutluluk ve sevinçten ağlar.(3)

İnsanların kalbini kazanmanın en kolay yollarından biri karşılaşma esnasında onların isimlerini hatırlayabilmektir. İnsanlar böyle bir durumda kendilerine değer verildiğini hisseder.

Ne var ki buna pek nadir dikkat ederiz. Biriyle ilk tanışmamızda zamanın yarısını anlamsız, boş sözlerle geçiririz. Sonra daha ayrılırken o kişinin ismini unutmuş oluruz.

İnsanlara neden isimleri hatırlayamıyorsunuz diye sorduğumda zihinlerinin meşguliyetinden yakınıyorlar. Ancak aşağıdaki hususlara dikkat edilirse durum sanıldığı kadar zor değildir:

Öncelikle isimleri hafızaya almaya kararlı olmalısınız.

Dikkatli olmalısınız. İsmin söylenilmesini bekleyip duyduğunuz anda hafızanıza iyice kazınması için birkaç kez tekrar edip o andan itibaren ismi kullanmaya başlamalısınız.

Bilindiği üzere isim iki kısımdan oluşur; ad ve soyadı. Çoğu soyadları tuhaf anlamlar taşıdığından hafızada kalması daha kolaydır.

Yeni biriyle tanıştığınızda o şahsın ismini daha önce tanıdığınız şahıslardan birinin ismiyle ilişkilendirin. Böylece hafızada kalması kolaylaşacaktır.

Tanışma anında tanıştığınız kişinin beden yapısını iyice hafızanıza kazıyın.

İlk tanıştığınız kişinin ismini unutmamak için yazabilirisiniz. Kaydettiğiniz isme gerektiğinde tekrar bakarsanız bir daha unutmazsınız.

Ve son olarak ne münasebetle tanıştığınızı, aranızda geçenleri ve ilk olarak nerede karşılaştığınızı unutmamanız da o kişinin ismini hatırlamanıza yardımcı olacaktır.

c. "Allah (sübhanehû ve teâlâ) kardeşine yer açan kişiye rahmet etsin."

Bazı durumlar vardır ki insan bizzat yaşamadıkça tam olarak anlayamaz. Bir toplantıya ya da bir taziyeye gittiğinizi düşünün. İçeri girdiniz. Oturmak için boş bir yer gözünüze ilişmedi. İçinizi bir sıkıntı basar, utanıp kızardığınızı hissedersiniz değil mi? Allah (sübhanehû ve teâlâ) nın "Ey iman edenler! Size "Meclislerde yer açın" denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin.(4)" mealindeki ayetinden gafil olmayan biri sizi düşünerek yerinden kalkıp yanında size de yer açtığında artık o kimsenin yaptığı bu inceliği unutamazsınız. Bu size verilen değerin bir ifadesidir. 

Tebuk gazvesine çıkmakta geciken sahabelerden biri olan büyük sahabe K'ab bin Malik (radiyallahu anh) ın hadisesine bir göz atalım. K'ab bin Malik (radiyallahu anh), Allah (sübhanehû ve teâlâ) nın tövbesini kabul ettikten sonra Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) ın yanına geldiği ânı şöyle anlatır: "…Sonra Allah Resûlü'nün yanına varmak üzere yola koyuldum. Etrafımdaki insanlar tövbemin kabul edildiğini bana müjdeliyor, "Allah (sübhanehû ve teâlâ) nın tövbeni kabul etmesini tebrik ederiz." diyorlardı. Sonra mescide girdim. İçerde Allah Resûlü oturuyordu. Etrafında insanlar vardı. Sonra Talha bin Ubeydullah kalkıp bana "hoş geldin" dedi ve beni tebrik etti. Allah'a yemin olsun ki ondan başka muhacirler arasından hiç kimse benim için ayağa kalkmadı."(5)

 Ka'b (radiyallahu anh) bu olayı unutamıyordu. Böylece Talha bin Ubeydullah'ın bu küçük iltifatı Ka'b bin Malik (radiyallahu anhuma) nın kalbinde tatlı bir anı olarak kaldı.

Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) teşvik mahiyetinde şöyle buyuruyor: "Bir müslümanın yanına müslüman bir kardeşi gelince ona ikram olarak oturması için minder uzatırsa Allah onun günahlarını affeder."

O halde sevilmek istiyorsanız,

Karşılaşmalarınızda önce siz selam verin.

Onlara en beÄŸendikleri isimleriyle hitap edin.

Ve oturduğunuz yerde onlara da yer açın.

Dipnotlar

1-Sahih-i Müslim: 1/203

2-Hucurât: 11

3-Sahih-i Buhârî: 4/4676

4-Mücadele: 11

5-Sahih-i Buhârî: 14/4418

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İnsan, bizim kendisini kerih bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir.

Yasin, 77

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, hayır söylesin veya sükut etsin.

Riyazü's Salihin, 1/307

TARÄ°HTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI