KÖTÜLÜĞE İYİLİKLE MUKABELE EDEBİLME ERDEMİ

Tahrik edici olaylar karşısında insanlar farklı tepkiler gösterir. Kimi söylentiler karşısında kendine hâkim olamayıp, acele ile düşüncesizce hareket ederken, kimi ise büyük zorluklar karşısında sabır gösterip, aklına mukayyet olur. Büyük insanlar tahriklere kapılmayıp olaylara sükûnetle yaklaşmasını, başkalarını mazur görüp onları affetmesini bilir. Onlar lisan-ı halleriyle şöyle der:


Mehmet Akıncı

mehmed.akinci@gmail.com

2012-10-31 18:32:58

Tahrik edici olaylar karşısında insanlar farklı tepkiler gösterir. Kimi söylentiler karşısında kendine hâkim olamayıp, acele ile düşüncesizce hareket ederken, kimi ise büyük zorluklar karşısında sabır gösterip, aklına mukayyet olur. Büyük insanlar tahriklere kapılmayıp olaylara sükûnetle yaklaşmasını, başkalarını mazur görüp onları affetmesini bilir. Onlar lisan-ı halleriyle şöyle der:

Rezil adam bana hakaretler ediyor,

Esefle belirteyim ki ona cevap vermeyeceÄŸim.

O kendini yerin dibine batırırken ben ağırbaşlılığımı sergiliyorum.

Yandıkça güzelleşen dal parçası gibi.

Müslüman, başkalarına karşı oldukça anlayışlı olup onların kusurlarını affetmeli. Onlara sırt çevirip, intikam peşine düşmek ve yaptıklarına misliyle karşılık vermeye kalkışmak aşırı rahatsızlık verir ve huzursuz eder. Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) Müslümanların kalbine kendilerinden yüz çevrilse bile affedip anlayışla davranma ilkesini yerleştirmeye çalışıyordu.

O, Allah (sübhanehû ve teâlâ) nın kendisine bahşetmiş olduğu eğitimci ruhuyla, insanların kendilerine karşı gösterilen güzel davranışa, sert ve kaba davranışın aksine asla kayıtsız kalamayacaklarını biliyordu. Bundan dolayı Ukbe bin Âmir O'na "Ey Allah'ın Resûlü! Bana hayır işlerini öğretir misin? dediğinde Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Sana gelmeyene git, vermeyene ver, zulmedeni affet."(1) 

Öyleleri vardır ki kendisine bir kötülük yapıldığında kabına sığmaz, kaynar taşar, yüzünü ekşitir, sıtmaya yakalanmış hasta gibi yerinde duramaz, tehditler savurur, kendi kendine söylenir durur, lanet okur, karşısındakini ayıplar. Hâlbuki İslam tüm bunları yasaklamıştır. Allah Resûlü (aleyhisselâtü vesselâm) şöyle buyurur: "Mü'min başkasını ayıplamaz, ona lanet okumaz, küfür hareketleri yapmaz, küfür etmez."(2)

İmam-ı Buhari ve İmam-ı Müslim (radiyallahu anhuma) Enes bin Mâlik (radiyallahu anh) ın şöyle rivayette bulunduğunu bildirir: "Allah Resûlü ile birlikte yürüyordum. Üzerinde sert ve kalın yakası olan bir Necran ridâsı vardı. O'na bir bedevi yetişip ridâsını öyle bir çekti ki, bu çekmenin etkisiyle ridâ Allah Resûlü'nün boynunda iz bıraktı. Sonra bedevi şöyle dedi: 'Ey Muhammed! Bana yanında olan Allah'ın malından ver.' Allah Resûlü ona baktı, tebessüm etti ve ona verilmesini emretti."(3) Bu davranışıyla Allah Resûlü (alehyisselâtü vesselâm) ashabına hilmi, kendine hâkim olmayı ve hoşgörüyü öğretmek istemiştir.

Kötülüğe kötülükle karşılık vermek kin, öfke ve nefret tohumları saçar. Ancak kötülüğe iyilikle karşılık verilirse öfkeler diner, etrafa sükûnet hâkim olur; bir de bakarsınız ki iki düşman samimi birer dost oluverir.

Allah (sübhanehû ve teâlâ) şöyle buyurur: "İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur."(4)

Rivayet olunur ki Abbasi halifesi Me'mun'un yanında otururken, Mahârik ismindeki bir kişi Ebi l-Atahiyye'nin şu beytini terennüm eder:

"Ben sıkıntı verdikçe,

Bana daha fazla iyilikte bulunan bir dosta ihtiyacım var."

Halife, Mahârik'e bu beyti yedi defa tekrarlatır. Sonra "Ey Mahârik" der. "Benden hilafeti al da, bana böyle bir arkadaş bul."(4) Öyle anlaşılıyor ki halife Me'mun, kendisi terk edilse bile terk etmeye kalkışmayan, düşmanca davranışa dostça karşılık veren bir arkadaş arıyor. Böyle bir arkadaş onun için halifelikten daha önemli.

Öyle zamanlar olur ki size yapılan bir kötülüğe aynı şekilde karşılık vermek istersiniz. Bunun için nefsinize kulak verir, çareler ararsınız. Fakat sonra insanların masum olmadığı, hata edebilecekleri fikri sizi bu düşüncenizden alıkoyar.

Arkadaşın hata yaparsa anlayışla karşıla,

Zira o hata ederken, bir gün olur, doğruyu bulur.

Sakın onu kınama.

Bir gün yolunu şaşırırsa,

Kim hiç kötülük işlememiş ki?

Yalnızca iyilikte bulunan kimdir?

Hiç kimse… Hiç kimse… Hiç kimse…

Bazı zamanlar ailemizden, dostlarımızdan ve komşularımızdan biri bize kötü davranır. Böyle bir durumla karşılaştığınızda siz o kimseye iyilikle karşılık verseniz, o kimse bunun neticesinde nasıl davranır dersiniz?

Babanız hakkı olmadan size kızsa, sonra siz kalkıp ondan özür dileseniz babanızın tavrı nasıl olur? Kardeşiniz sizinle tartışsa, size hakaret etse siz ise öfkenizi yenip onu affetseniz, sonra ona iyi davransanız, kardeşiniz size nasıl davranır? Ya arkadaşınız sizi terk etse, sonra siz bir gün ansızın onun kapısını çalsanız? Bu kişilerin tepkisi nasıl olur? Kuşkusuz onların kalbinden size doğru sevgi akmaya başlar.

Onlar davranışlarıyla kalbimi yaraladıklarında,

Kabuğuma çekilip sabrederim.

Sonra neşe ile onlara doğru yürürüm.

Sanki hiç duymamışım, sanki hiç görmemişim…

Sevilmek istiyorsanız, kötülüğe iyilikle karşılık verin

Dipnotlar

1-Müsned-i Ahmed: 37/17915

2-Müsned-i Ahmed: 1/3839

3-Sahih-i Buhari: 11/3149; Sahih-i Müslim: 2/128

4-Fussilet: 34

5-Tarihu'l-Hulefâ, Suyûtî.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr

YEREL ORYANTALÄ°STLER

YEREL ORYANTALÄ°STLER

Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ

Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°

Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki

MUHALEFET KULVARLARI

MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana

YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI

YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ

MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°

MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme

 İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI

 İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI

İhvan meşrepli Iraklı yazar ve düşünür Muhsin Abdulhamid, ‘ İslam’a Yönelik Yıkıcı

Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.

Fussilet, 46

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir

Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914

TARÄ°HTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI