MÃœMÄ°NÄ° NEBÄ°SÄ°NDEN UZAKLAÅžTIRAN TUTUM VE DAVRANIÅžLAR-2
Mekânla ilgili sünnetlerin terk edilmesi:Pek çok kimsenin farkında olmadan yapa geldikleri kabalıklardan biri de mekânla ilgili sünnetlerin terk edilmesidir. Hayatımızda bunun örnekleri oldukça fazladır. Bazı kimseler her yıl hacca gider, senede birkaç kez umre yapar. Ancak bununla beraber, yıllar geçer de, Medine’ye
Mekânla ilgili sünnetlerin terk edilmesi:
Pek çok kimsenin farkında olmadan yapa geldikleri kabalıklardan biri de mekânla ilgili sünnetlerin terk edilmesidir. Hayatımızda bunun örnekleri oldukça fazladır. Bazı kimseler her yıl hacca gider, senede birkaç kez umre yapar. Ancak bununla beraber, yıllar geçer de, Medine'ye uğramasının sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bazıları, Harem bölgede ikamet etmeyip belki ömründe bir kez mukaddes beldelere gelenleri kınar. Hâlbuki bu kimseler Medine'ye gelir, vakitlerini ganimet bilip ibadetle meşgul olurlar. Ellerine geçen bu fırsatı değerlendirmede Arabistan'da yaşayan halktan daha hırslı davranırlar. Öyle ki, orada yaşayan halktan bazıları bu dışarıdan gelen ziyaretçilerin halini görüp onlar gibi buralara dışarıdan gelmeyi, orada oturmuyor olmayı arzular.
Bazı kimseler ise, bir takım menfaatine sandığı şeyleri kaçıracağı endişesiyle sünnetlere, vacibâta ihtimam göstermeksizin Medine'ye kısa bir ziyarette bulunur. Elbette ki böyle bir davranış sîret-i nebevîyi okumamak, sünnetin dışındaki şeylerle meşgul olup asıl yapılması gerekenleri unutmaktan kaynaklanır. Allah'a hamdler olsun ki, Mekke hariç, insan hiçbir yerde bulamayacağı güveni, sıcaklığı, huzuru Medine'de bulur.
Ey onun sevgisi! Her gece tutkumu arttır.
Ey teselli! Senin zamanın hac mevsimidir.
Seni anınca içim ürperir.
Yağmur damlasının serçeyi titretişi gibi.
Sana öylesine tutkunum ki,
Ateş koruna azıcık yaklaşsam, tutkumla koru yakar kül ederim.
Vahiyle hayat bulmuş, Cebrail, Mikail aleyhimesselâm'ın dönüp dolaştığı, meleklerin inip çıktığı, bağ ve bahçelerinin zikirle dolup taştığı, toprağı beşerin Efendisi aleyhissalâtü vesselâm'ın mübarek bedenini örten, kendisinden Allah sübhânehû ve teâlâ'nın dininin ve Resûlüllah aleyhisselâtü vesselâm'ın sünnetinin yayıldığı, fazilet ve hayır menbaı, burhanlar ve mucizeler tanığı, Efendiler efendisi aleyhissalâtü vesselâm'ın hayatını geçirdiği yerler itina gösterilmeye en layık olan mekânlardır. Bu mübarek beldeler gönüllerde yer edinmeli ve manevi hazzına varılmalıdır. Elbette bu yerlerin ziyareti, ümmetin Nebisi aleyhissalâtü vesselâm'ı tazime ve onun sünnetine tabi olmaya götüren vesilelerin başında gelir.
Mescid-i Nebevî'de namaz kılmak da Medine'deki sünnetlerdendir. Burada namaz kat kat ecirle mükafatlandırılacaktır. Nitekim Resûlüllah aleyhisselâtü vesselâm şöyle buyurur: "Bu mescidimde kılınan namaz Mescid-i Haram hariç, diğer bütün yerlerde kılınan namazlardan bin kat daha üstündür."(1)
Mekâna dair sünnetlerden biri de Kuba Mescidi'nde namaz kılmaktır. Üseyd bin Zuhayr'ın rivayetinde Resûlüllah aleyhisselâtü vesselâm şöyle buyurur: "Kuba Mescidi'nde kılınan namaz, umre gibidir."(2)
Aişe bint-i Sa'd bin Ebi Vakkas şöyle der: "Babamın şöyle dediğini duydum: "Bana Kuba Mescidi'nde iki rekât namaz kılmam, Beyt-i l-Makdis'e iki defa uğramamdan daha sevimli gelir. İnsanlar Kuba Mescidi'nin faziletini bilselerdi onun için yollara dökülürlerdi." Hafız İbn-i Hacer rahmetullahi aleyh, Fethul-Bari'de bu hadis hususunda "isnadı sahihtir." der.
Sa'd radiyallahu anh'ın bunu söylemekten kastı, Kuba Mescidi'ni ziyarete teşvik etmektir. Yoksa onun için sefere çıkmanın caiz olduğunu ifade etmek değildir. Çünkü Resûlüllah aleyhisselâtü vesselâm şöyle buyurur: "Üç mescid dışında yola çıkılmaz; benim bu mescidim, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa."(3) "O'nun mescidine sefer mustahabtır."(4)
Unutulan sünnetlerden biri de Ravza-yı Şerifte namaz kılmaktır. Burası önem verilip kendisinden istifade edilmesi gereken Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Çünkü burası, rahmetin indiği mekanlardan biridir.(5) Resûlüllah aleyhisselâtü vesselâm şu sözleriyle bu ifade eder: "Evimle minberim arasında Cennet bahçelerinden bir bahçe bulunur. Minberim ise havuzun kıyısındadır."(6)
İbn-i Hacer rahmetullahi aleyh buradaki bahçeden ne kastedildiği hakkındaki farklı görüşleri zikrettikten sonra: Bu hadis-i şerif, bu mekânın diğer mekânlara üstünlüğünü ifade etmek için söylenmiştir."(7) der.
Nebi aleyhissalâtü vesselâm'ın, ve iki arkadaşının kabirlerini ziyaret etmek de Medine-yi Münevvere'yi ziyaret etme kapsamına girer.
Haram belde dışından gelenlerin Nebi aleyhissalâtü vesselâm'in kabrini her ziyaret edişlerinde selam vermelerinin gerekip gerekmediği hususunda farklı görüşler vardır. Ancak ziyaretin, salât ve selam getirmenin şerefi hususunda müslümanlar arasında icma sabittir.
Yine diğer sahabelerin kabr-i şeriflerini, şehidlerin kabirlerini Hz. Hamza rahmetullahi aleyh'ın kabrini ziyaret etmek de Medine'yi ziyaret etme mefhumu arasında değerlendirilmelidir. Çünkü Nebi aleyhissalâtü vesselâm onları ziyaret edip duada bulunuyordu. Ayrıca kabirleri ziyaret hususunda varid olan hadis umum ifade etmektedir. Ve yine onlara dua etmeli, onların faziletlerinin idrakinde olmalı, menkıbelerini, mücadelelerini anmalı, bununla hüzünlenmeli, âhireti hatırlamalı. Umulur ki Allah sübhânehû ve teâlâ bu vesile ile nasil ki onlara yardım etti ise, bu kimseye de dini hususunda yardım eder; onu da bu sahabelerle birlikte nebiler, sıddıklar, şehidler ve salih kimselerle beraber kılar. Ne güzel yoldaştır bu kimseler. Allah sübhânehû ve teâlâ yardımını bizden esirgemesin!(8)
Mekânla ilgili olan sünnetler yalnızca Medine'ye has değildir. Mekke'de Kâbe'den sayıldığı için "Hıcr" denilen kısımda, "Makam- İbrahim"in ardında ya da kendisinde ibadet etmenin meşru olduğu diğer yerlerde namaz kılmak da bu sünnetlerden sayılır.
Nebi aleyhissalâtü vesselâm'ın hususiyetlerini ve mucizelerini tanımamak:
Nebi aleyhissalâtü vesselâm'a karşı yapılan ilmî ve edebî kabalıklardan biri de Allah sübhânehû ve teâlâ'nın ona has kıldığı bir takım hususiyetleri ve mucizeleri bilmemektir. İlimle meşgul olanların öncelikle bilmesi gereken şeyler bunlardır. Hasâis, şemâil, mücize ve kerâmet arasındaki farkı iyi kavramak gerekir.
Kerâmet; Allah sübhânehû ve teâlâ'nın yemek, su gibi bir şeyi bereketli kılması, yahut başkalarının güç yetiremeyeceği bir takım harikulade olayları bir kimsenin elinde gerçekleştirmesi şeklinde olur. Allah sübhânehû ve teâlâ kerametleri hiçbir kural ve kaideye dayanmaksızın bazı kullarına müyesser kılar.(9) Ancak bunlar zahirde ve batında sırat-ı müstakim üzere olan kimseler için gerçekleşir. Bazen diğer kimseler için de olabilir ancak bu sürekli değildir.
Mucizeler ise onlarla davalarını ispatlamaları için peygamberlere verilir. Bunlar süreklidir. Harikulade olaylara da benzemez. Hasâis, Allah sübhânehû ve teâlâ'nın dört hanımdan fazlasını aynı anda nikâhı altında bulundurma ve Mekke haramı sınırları içinde çarpışma izni gibi Nebi aleyhissalâtü vesselâm'a has kıldığı bir takım hükümlerdir.
Şemail ise, Nebi aleyhissalâtü vesselâm'ın yaşamının merkezini teşkil eden affetme, bağışlama, acıma, güler yüzlülük gibi güzel ahlaklardır.(10)
Dipnotlar
1-Buhari: 119, Müslim: 1394
2-Tirmizi: 323, Ä°bn-i Mace: 1414
3-Buhari: 1189, Müslim: 1397
4-Mecmûu l-Fetava (ibn-i Teymiyye): 1/234
5-Fethul-Bari: 4/125
6-Buhari: 1196, Müslim: 1391
7-Fethul-Bari: 11/580
8- Burada hatırlanılması gereken hususlardan biri de Şeyhu l-İslam ibn-i Teymiyye rahmetullahi aleyh'in şu açıklamasıdır: "Kabir ziyareti iki türlüdür: Şer'i ziyaret ve bidat olan ziyaret. Şer'i ziyarette maksad nasıl ki onlardan biri öldüğünde cenaze namazları kılınır ve onlar için dua edilirse; aynı şekilde ziyaret esnasında kabir ehline selam vermek ve onlara hayır duada bulunmaktır. İkincisi ise, kabir ehlini müşriklerin ve bidatçilerin ziyareti gibi ziyaret edip onlara dua etmek, onlardan istekte bulunmakla olur. Ya da onların kabirlerinde yapılan duaların evlerde ve mescidlerde yapılan dualardan daha faziletli olduğuna inanmakla, onlar adına yemin ederek Allah sübhânehû ve teâlâ'dan bir istekte bulunmanın meşru olduğuna ve mutlaka kabul olunacağına inanmakla olur. Bu tür ziyaretler bidattir, dinen yasaktır. (el-Feteva: 1/236)
9-Bknz.: Mecmûu l-Fetava: 11/311, Şerhu Akideti l-Tahaviye: 2/746
10- Bknz.: el-Furkan Beyne Evliyai r-Rahman ve Evliyai ÅŸ-Åžeytan (Ä°bn-i Teymiyye): 95
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter.
Ahzab, 33
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Îmân altmış bu kadar şu'bedir. Hayâ da îmânın bir şu'besidir.
BUHARİ,KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, EBU HUREYRE(r.a.)'dan
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...