MÜSLÜMANLAR ARASI ÇATIŞMA BİR FİTNEDİR
Müslümanların birliğini bozan fitneden sakınmak gerekir. Müslümanların ittifakını bozabilecek sebeplere tevessül etmenin dinde yeri yoktur. Bu halkayı (ittifakı) çürütecek veyahut bu gayeden uzaklaştıracak hususlara fitne denir. Allah’ın Rasulü Sallallahu aleyhi ve selem, ilerde kıyamete kadar ümmetin başına gelecek fitnelerden bahsetmiştir. Şüphesiz âli maksadı, ümmetine yol gösterip onları irşad etmektir.
Müslümanların birliğini bozan fitneden sakınmak gerekir. Müslümanların ittifakını bozabilecek sebeplere tevessül etmenin dinde yeri yoktur. Bu halkayı (ittifakı) çürütecek veyahut bu gayeden uzaklaştıracak hususlara fitne denir. Allah'ın Rasulü Sallallahu aleyhi ve selem, ilerde kıyamete kadar ümmetin başına gelecek fitnelerden bahsetmiştir. Şüphesiz âli maksadı, ümmetine yol gösterip onları irşad etmektir.
FİTNE; imtihan, belaya tutkunluk manalarına gelir. Küfür, rezalet, azab, harb (soğuk ve sıcak harb, savaş), musibetler, dalalet, Allah'a karşı isyan manalarında da kullanılır. Fakat bütün bu manaların aslı yine, "deneme" manasına gelen "belaya tutkunluk"tur. Ve her fitneden sakınmak, insani bir vecibe ve imani bir ahidleşmektir. Hatta Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem'in buyurduğu gibi, öyle fitneler olur ki, kişi ne için öldürüldüğünü, ne için öldürdüğünü bilmeyecektir. Evet, şimdi bu…
Nitekim Müslim'in tahric ettiği, Ebu Hureyre radıyallahu teala anhu'dan gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: "Nefsim kudretiyle yaşayana andolsun, öldürenin ne sebeble yahud: hangi hadisede ne için öldürdüğünü; öldürülenin ne sebeble öldürüldüğünü bilemeyeceği zaman insanların başına gelmedikçe dünya gitmez=yok olmaz."
Nasıl olur bu? Denildi.
"Fitne üzere vuruşmak…Öldüren ve öldürülen ateştedir." buyurdu.
İşte şimdi bu açıkta…Bir mucizedir. Özellikle zamanımızda Müslümanların başında olan kamçılar, kafirlerin elinde…Yani umeranın (yöneticilerin) kafası, kafirlerin fikirlerine uygun hareket etmekte…
Bu fısk, isyan ve zulmü kaldırmak; küfre sed çekmek için mutlaka cemaatler liderleriyle birlikte İslam fıkhını öğrenmek mecburiyetindedirler. Ta ki ne için yaşadıklarını ve ne için savaştıklarını bilsinler. Bu bilgi de yine dördüncü asırdan şu ana kadar, tevatürle bize intikal etmiş dört mezhebin müctehidlerinin kitaplarındadır. Dostluk Müslümanadır. Müslümanın kavgası Müslümanla değil kâfirle olmalıdır.
Hiçbir zaman yoktur ki, o zamana Peygamber sallallahu aleyhi ve selem'den bir mesaj olmasın. Ve hiçbir fitne yoktur ki, ondan kurtuluş için yol göstermemiş olsun. Mesela,
Müslim'in tahric ettiği, Ebu Hureyre radıyallahu teâlâ anhu'dan gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu: "Salih amel işlemekle, gecenin zifir karanlığı gibi olan fitnelerden süratle geçin. Adam Mü'min olarak sabahladığı halde, kafir olarak akşamlayacak. Mü'min olarak akşamladığı halde, kafir olarak sabahlayacak. O zamanda artık kişi Dini kıymetsiz bir dünya emtiasına değiştirecektir."
Denilebilir ki, savaşlar, belalar, Müslümanların aralarında ihtilaf ve parçalanma ve bugünkü zifir karanlığı gibi şerler, birer fitne bulutlarıdır. Artık her bir fitnenin nasıl dolu yağdıracağı meçhul. Her ne fitne olursa olsun;
Küfür ve şirkten korunmak,
Farz ve vacipleri yerine getirmek,
İttifaki olan haramlardan,
Dini hükümlerde sapık tevillerden sakınmak gerekir.
Buna mukabil "Salih amel işlemekle, gecenin zifir karanlığı gibi olan fitnelerden süratle geçin." Nebevi mesajı yol göstermiştir. Binaenaleyh ma'siyet işlenilecek veya farz ve vacip terk edilecek bir usul ile, fitnelerden korunma imkanı muhaldir. Çünkü zulüm umumlaşmıştır.
Denilmesin ki: "Ashab-ı kiram da birbirleriyle savaşmış…. Yahud: Şu Müslüman taifesiyle, partisiyle İslam'a dönünceye kadar savaşılır…". Çünkü Ashab-ı Kiram hakkında Kur'an-ı Hakim müsbet şahadet etmiştir. Peki, post için (makam için), petrol için, ırk için ve ne için ne için savaşmakta ne gibi müsbet bir düstur vardır?...
Müslümanla savaşmak isteyen bir Müslüman lidere ulemanın fetva vermeleri, onların can, mal ve hatta namuslarının telef edilmesine sebeb olabilir. Hâsılı, zalimle beraber olan, zalime karşı gelen… ikisi de fitneye düşebilir. Hâsılı, Müslümanın Müslümanla savaşması, sefillerin ezilmesine, sefihlerin işbaşına getirilmesine sirayet eder. Bu takdirde zulüm hükümran olur. Bunlar birer ayrı fitnedir.
Peki ne yapalım?...Elimizi, kolumuzu bağlayalım mı?..Evlerimize çekilelim mi?..Bu sorulara tek cevap: Neslimize, Ehli Sünnet vel Cemaattin itikadını, dini yaşamayı öğretmek; emr-i bilma'rufu ve nehy-i an-il-münkeri yaşatmak; ittifakı sağlamaya çalışmak. İttifak… İttifak…
Ebu Davud'un tahric ettiği, Mikdad bin el-Esved radıyallahu Teâlâ anhu'dan gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: "Gerçekte mutlu, fitnelerden uzak olan kimsedir. Gerçekte mutlu, fitnelerden uzak olan kimsedir. Gerçekte mutlu, fitnelerden uzak olan kimsedir. Ve o zamanda fitnelere giriftar olup sabredendir yani savaşlardan sakınandır. Ona müjdeler! Ona müjdeler!"
İhtimal "fevahen" kelimesi, tehassür manasında kullanılmıştır. Bu takdirde mana şöyle olur: "Harb ve savaş edenlere hasretler olsun."
Birçok hadislerden anlaşılıyor ki, son zamanda bütün fütühatlar ve zaferler, Müslümanlaradır. Öyleyse Müslümanlar birleşmelidir. Rabb'imiz bir; kıblemiz bir; Peygamberimiz bir; dinimiz bir; maksadımız bir, yani İ'lau Kelimetillahi Hiyel'Ulya. Öyleyse tefrika ne için?!. Nifaksız cemaat olalım. Müslüman hangi mezhebde, hangi meşrebde, hangi ırkta olursa olsun; İslam dini hakim kılmak için, olduğu gibi safa gelmeli…ve birtek can olmalıdır. MİLLİ BÜTÜNLÜK…
Allahume! İçinde ma'siyetinden sakınılan, emrine boyun eğilip amel edilen ve içinde düşmanlarını zelil, dostlarını aziz ettiğin reşadetli işi bu ümmet için hakim kıl. Amin. Amin diyenler emin olsun…
Kaynak: İsmail Çetin, "Cemaat", 1. Baskı, Isparta: Dilara Yayınları, 2010.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun.
Bakara, 185
GÜNÜN HADİSİ
"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...