PÂDİŞAHLARIN MUKADDES EMANETLERE OLAN HASSASİYETİ

Osmanlı Pâdişahı Yavuz Sultan Selim Han, Mısır seferinden dönerken Mukaddes emanetleri de yanında getirmiştir. Mukaddes Emanetlerin özel bir yerde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Sultan Selim bunun için "Mukaddes Emanetler Dairesi"ni inşâ ettirir. Allah Rasûlüne (sallallahu aleyhi ve sellem) olan saygısından bu mübarek dairede gece-gündüz Kur'ân-ı Kerîm okumak üzere kırk hâfız görevlendirir.

Mukaddes Emanetler Dairesinin bakımına bir hayli ihtimam gösteren Sultan Selim, bu dairenin temizliğini bizzat kendisi yapmıştır. Ramazan ayının ondördüncü günü koca cihan Pâdişahı Yavuz elinde süpürge ve gümüş faraşla bu mübarek daireyi temizliyor ve faraşta biriken tozlar atılmıyor, ipek bir torbaya konularak bu iş için görevlendirilmiş vazifelilere teslim ediliyordu. Vazifeliler bu torbayı büyük bir hürmetle bellerinden yukarıda taşıyarak Sarayburnu'na götürüyorlardı. Bu iş için özel olarak tahsis edilen gemi, ipek torbaları alıp hareket ediyordu. Gemi biraz denize açıldıktan sonra, görevliler ipek torbaları yine büyük bir hürmetle boğazın derin sularına bırakıyorlardı.

Sonraki Osmanlı Pâdişahlarından Sultan Abdülaziz de aynı hassasiyeti göstererek bu geleneği devam ettirmiştir.

İşte Osmanlı Pâdişahlarının Peygamber aşkı! Mukaddes emanetlerin bulunduğu odadaki tozlara bile hürmet gösteriyorlar. Bir de kendimize bakalım… O Mukaddes emanetleri ziyaretimiz esnasında acaba ne kadar hürmet gösteriyoruz?..

KAYNAK: Dursun Gürlek, Kültür Dünyâmızdan Manzaralar, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul, 2009.