YÜZ SENEDİR MEMLEKETİMİZDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Ne gelenden haberim var, ne gidenden haberim; Serseri kûne geleldenberi sersem gezerim!” diyen, şu hale göre yalnız bizim değil, Cenabı Hakkın hesabından bile hariçte kalması lâzım gelen âvâreleri bahse katmayacak olur­sak, memleketimizde iki sınıf halk görürüz:


2012-02-01 03:58:45

Ne gelenden haberim var, ne gidenden haberim;

Serseri kûne geleldenberi sersem gezerim!" diyen, şu hale göre yalnız bizim değil, Cenabı Hakkın hesabından bile hariçte kalması lâzım gelen âvâreleri bahse katmayacak olur­sak, memleketimizde iki sınıf halk görürüz:

"Ne varsa şarkta vardır. Garba doğru ağılan pencereleri ka­pamalıyız" diyenler.

"Ne varsa garpta vardır. Harimi ailemizi bile garplılara açık bulundurmalıyız" iddiasına kadar varanlar.

İyi ama bunun ortası yok mu? diyeceksiniz. Evet var. Lâ­kin o kadar az ki birbirine neyzen bakışı ile bakan şu iki cemaatin arasında hiç bir mevcudiyet gösteremeyeceği için, bunları da is­ter istemez, dercen iki evvel sürünün haricinde bırakılan biçarelere ilhak edeceğiz.

Bana öyle geliyor ki ne varsa şarkta vardır, diyenler yalnız garbı değil, şarkı da bilmiyorlar; nitekim ne varsa garpta vardır davasını ileri sürenler, yalnız şarkı değil, garbı da tanımıyorlar.

Meselâ garp felsefesiyle uğraşıyor görünen bir adama dese­niz ki: Yahu! Azıcık da bizim şarka ait felsefemizi tetkik etse­niz...

Emin olunuz şu cevabı alacaksınız:

"Aman canım! Hiç şarkta mebahis-i felsefiyeyi hazmedecek adam gelmiş midir?

"Niçin efendim? Kelâma, tasavvufa ait bu kadar eser var. Onların hakkında ne buyuracaksınız?

"Kelâm dediğiniz Teoloji olacak ki, baştan başa safsatadır! Tasavvufa gelince, bu da sırf panteizmdir, başka bir şey değildir. Halbuki panteizm; bugün butlanı anlaşılmış bir meslek-i felsefîdir.

"Şu meslek-i felsefî hakkında azıcık izahat lütfeder misiniz?

"Hiç efendim, işte malûm olan vahdeti vücud!

"Çok şey! Binlerce mütefekkir dimağı ömürlerce işgal eden mesail-i gamıza böyle "vahdeti vücud" terkibiyle hülâsa edilince işin içinden çıkılmış mı oluyor? Rica ederim siz tasavvufa dair bir eser okudunuz mu?

"Lüzum görmedim. Çünkü tasavvufun dediğim gibi pante­izm olduğunu işitmiş idim.

"Pek âlâ! Tasavvufun panteizme pek benzediğini, hatta onun ayni olduğunu kabul edelim. Acaba, panteizm mesleğinin ihtiva ettiğî mesail içinde hiç hakikata yaklaşmış olanı yok mudur? Onu tetkik ettiniz mi?

"Hayır efendim, onu da tetkike lüzum görmedim.

"İnsaf ediniz, tasavvuf saçmadır, çünkü panteizmin aynıdır, demek için her ikisini ayrı ayrı tetkik etmiş olmanız lâzım gel­mez mi idi?

"Hacet mı var?.. Bu kadar adam tetkik etmiş, benim dedi­ğimi söylüyor.

"Sakın onlar da sizin gibi tetkik etmiş olmasınlar! Hem siz başkalarının kafasıyla mı düşünüyorsunuz? Ömründe baklava yüzü görmeyen, fakat; çeri başının kızını, yerken gören dayısın­dan naklen bu tatlının lezzetine iman eden çingene karısı gibi siz de kendi zaikanızı tatil edecek de ötekinin berikinin zevkine mi dellâl olacaksınız?

 

Geçende şuna yakın-bîr vak'a benim de başımdan geçti, iki kişi oturmuş konuşuyorduk. Bahis, Mesnevi'ye intikal etti. Ben Hazret-i Mevlâna'nın en gamız, en mücerred mesaili mahsusat dai­resine indirmekteki kudretine hayran olduğumu; o kitabı muazza­mın mutlaka baştan başa okunması lâzım geleceğini ileri sürünce arkadaşım dedi ki:

"Hazreti Mevlana Hind felsefesinin nâkilidir.

"Mesnevi'yi okudunuz mu?

"Hayır.

"Hind felsefesi nedir, onu biliyor musunuz?

"Hayır.

"O halde böyle bir iddiaya ne cür'etle kıyam ediyorsunuz?

"Öyle işittim."

Görüyorsunuz bizdeki hali ya! Koca bir felsefe, koca bir ki­tap, koca bir kâinat iki sözle devriliveriyor!

Mehmed Akif Ersoy

Sebilürreşad Mecmuası

16 Haziran 1327 -1911

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

Araf suresi 164.ayet

"İçlerinden bir topluluk, "Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz" dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; "Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırla

GÜNÜN HADİSİ

"Biriniz bir oturma yerine girince selâm versin. Oturmak isterse otursun. Kalkarken yine selâm versin. Çünkü, birinci selâm ikincisinden daha üstün değildir."

Ebu Davud

TARİHTE BU HAFTA

*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI