ESAD COŞAN HOCAEFENDİ’DEN İBRETLİ HATIRALAR-9
ESAD HOCAEFENDİ’NİN UÇAK KAZASI Bu gibi olayları ben bir kaç sefer yaşadım. İnsanın en son anlarını tattım yâni... Singapur'dan uçağa bindik. Bizim uçak kaza geçirdi, güp başladı aşağı gitmeye... Yere vurdu mu, hayatımız bitecek, tamam. Yâni yere çakıldıktan sonra yolcusunun yaşama imkânı ne kadardır?..
ESAD HOCAEFENDİ'NİN UÇAK KAZASI
Bu gibi olayları ben bir kaç sefer yaşadım. İnsanın en son anlarını tattım yâni... Singapur'dan uçağa bindik. Bizim uçak kaza geçirdi, güp başladı aşağı gitmeye... Yere vurdu mu, hayatımız bitecek, tamam. Yâni yere çakıldıktan sonra yolcusunun yaşama imkânı ne kadardır?..
Böyle doğrudan doğruya gidiyorduk, düz gidiyorduk, yatay gidiyoruk. Uçağımız bir duvara çarpmış gibi bir gümbürtü oldu, gümm diye... Herkes koltuklarından öne fırladı. Benim önümde bir koltuk vardı. Ondan sonra busines classın duvarı vardı. Biz garibanlar yerindeydik, arka tarafta... Ben önümdeki koltuktan da havaya uçup duvara çarptım, o duvarın önündeki sıradaki adamın ensesine düştüm. Benim önümdeki adam, daha ön tarafa uçacak bir yeri olmadığından üst tarafa çarptı.
Uçağın biliyorsunuz üst tarafında ışıklar vardır, hava ayarı yerler filân vardır, hostesi çağırma düğmeleri vardır... Vallahi güm diye orayı kafası kadar deldi ve kafası kanlar içinde yere yığıldı. Arkadan ölenler oldu. Bizim uçak aşağı gidiyor. Böyle gidiyoruz aşağı, "Hayat bu kadarmış, ne yapalım?" diye düşünüyoruz.
Benim aklıma bizim hatun geldi. Dedim:
"--Bu hatun benim Hocamın bana emaneti, gideyim şunun yanına, kelime-i tevhid telkin edeyim!" dedim.
Sürünerek yanına kadar gittim. Hanıma diyorum ki:
"--Eşhedü en lâ ilâhe illallah..."
O da benim dediğimi demiyor, "Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed..." diyor. Tutturmuş o da öyle söylüyor. Bu da fena değil. O da Peygamber Efendimiz'e salâvat getiriyor. Ben "Eşhedü en lâ ilâhe illallah..." diyorum, o da "Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammed..." diyor.
Bir gümbürtü daha koptu, bir yere daha toslamış gibi olduk. Çok büyük bir ses de çıkıyor, sarsılıyoruz da. Yâni bir kamyon veya bir otobüs duvara çarpsa, o kadar ses çıkar. Düşünün ki bir insan yerinden kalkıyor, öbür tarafa uçuyor. Arkadan boynu kırılanlardan ölenler filân oldu, sedyelerle götürdüler... Bir daha çarptık düzeldik. Ben şöyle camdan baktım. Yine yatay gitmeye başladık. Yâni aşağıya denize veya dağa çakılmadık. Kanatlara baktım, uçağın kanatları sağlam... Ne olduğunu anlayamadık. Kimse de izahatta bulunmadı.
Aşağı indik. Kimisi hastaneye, kimisi mezara, kimisi bizim gibi otele gitti... Ben hâlâ yaşıyorum, karşınızdayım, görüyorsunuz ama, o zaman ölebilirdik. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun. Hayatın son anını yaşadığımı hissettim. En son dakikası, aşağıya çarptığın zaman iş bitecek. Ölümden üç-beş saniye önceki duyguları tattım. Olabilir, her şey olabilir. 01. 09. 1997 - Newcastle / İNGİLTERE
ÇANAKKALE CEPHESİNDEKİ GALATASARAY LİSELİLER
Çanakkale Harbi olduğu sırada Galatasaray Lisesi'nin son sınıfı öğrencileri, "Biz de savaşa katılalım!" demişler, gitmişler. Bu sınıf Çanakkale harbine gittiği zaman, onların gittiği birlikte olan bir gàzi anlattı bana:
"Çocuklar, şen şen geldiler İstanbul'dan, Galatasaray Lisesi'nin son sınıf öğrencileri..." Kaç yaşında olur? Onaltı yaşlarında filân olurlar. "Delikanlı çocuklar gülerek, oynayarak geldiler. Fakat ertesi gün kurşunlar vızıldamaya, bombalar patlamaya, düşmanla çarpışılmaya başlandığı zaman, gençler hüngür hüngür ağlamaya başladılar. Anacığım demeye başladılar, korktular.
Sonra içlerinden bir tanesi toparladı kendisini, bir savaş marşını yüksek sesle söylemeye başladı. Hepsi birden yüksek sesle söylemeye başladı. Çarpıştılar, bir tanesi kurtulmadı, hepsi öldü." Çünkü eğitimsiz lise son sınıftaki öğrenci, ne olacak yâni? Silâh tutmayı bilmez, savaşmayı bilmez. Kolay bir şey değil... Eylül 1997 - Newcastle / İNGİLTERE
SİGARANIN KORKUNÇ ZARARLARI
Sigara içip de, ciğerleri sigaranın zifiriyle doldurmaya da hakkımız yoktur. Çünkü o da emanet. Bir şey anlatayım, bazı arkadaşlar sigara içiyorlar, bildiğim için anlatıyorum:
Ben hem Ankara İlâhiyatta hocaydım, hem de haftada bir gün Adapazarı D. M. M. Akademisi'ne, mühendis okuluna ders vermeye giderdim. Dört saat dersim vardı, Orda Kerim Bey diye bir hukuk profesörü vardı. Ama feleğin çemberinden geçmiş, savcılık yapmış filân, sonra fakülteye gelmiş. Doçent, profesör olmuş Kerim Bey diye birisi... O anlattı:
Yirmi yaşlarında bir şahıs suda boğulmuş. Bu boğulan şahıs, Türkiye yüzmelerinde şampiyon olmuş bir şampiyonmuş. Yüzme şampiyonu suda boğulmuş. Niye boğulur?.. "Herhalde kramp girdi." demişler. "Yâni yüzme şampiyonu bu, suda cambaz gibi yüzüyor, hızlı hızlı yüzüyor. Bu adam niye boğulsun, herhalde kramp girdi." demişler. Morga getirmişler.
Bir Alman profesör varmış İstanbul Tıp Fakültesi'nde. O zaman Almanya'dan kaçıp Türkiye'ye sığınmış bazı profesörler vardı. Dünyaca tanınmış profesörler... Hükümet onları profesör olarak bir yerlerde görevlendirdi. Tıp fakültesinde böyle bir Alman profesör varmış. Hiç unutmam:
"--Nayn, hayır! Kramp girse bile, bir şampiyon kramp hâlinde dahi batmaz, boğulmaz, kendisini kurtarır.
"--Peki hocam neden öldü bu adam?" demişler.
Bu Kerim Bey de orda, o da savcı. Yâni savcı da ölümün sebebini tesbit etmek için orda bulunmak zorunda... Rapor verecek, bu şundan ölmüş diyecek. Kendisi anlatıyor bunu.
Morgda ölüyü yatırmışlar, "Kramp girdi." diyorlar. Alman Profesör, "Nayn" diyor.
Nayn demek, no demek, hayır demek.
"--Nayn, hayır" diyor.
"--Nedir?" diyorlar.
"--Parmaklarına bakın! Sigara tiryakisi bu, parmaklarından belli... Buraları sararmış füüp, huhh yapmaktan..."
Bir neşter vuruyorlar, açıyorlar karnını, göğsünü, akciğerini... Yani morgda otopsi yapacaklar, ölümünün sebebini tesbit edecekler, doktor bunlar... Bir vuruyorlar, açıyorlar. Prof. Kerim Bey o zaman savcıymış, işin başında orda duruyor, o anlatıyor bana:
"-Hocam, ciğeri çıkarttı, ciğerin en aşağısı simsiyah... Zifir aşağıya birikiyor, simsiyah, yukarısı koyu kahverengi... Daha yukarısı açık kahve rengi, en üstte birazcık ciğer rengi bir şey var, azcık bir kırmızılık var. Aşağı tarafı simsiyah olmuş. Alman profesör ciğeri avuçladı, bir sıktı. Boncuk boncuk her yerinden zifir çıktı." diyor.
Yâni zift çıktı diyor. Zifir, biraz sulu zift demek. Zift çıktı, yani asfalt çıktı, katran çıktı diyor. Demiş ki:
"--Bakın bu çocuk genç, delikanlı daha. Sigara içe içe ciğerlerini zifirle doldurmuş. Yüzerken vücudun fazla miktarda oksijene ihtiyacı var, adaleler çalışıyor..."
Vücudun her şeyi çalışıyor yüzmede... En iyi spor yüzmedir. Her şeyi çalışıyor ama, neyle çalışıyor? Kömürle mi çalışıyor, benzinle mi çalışıyor, süperle mi çalışıyor, neyle çalışıyor?.. Oksijenle çalışıyor. Yâni daha önce aldığı gıdalar oksijenle yanıyor. Oksijeni alamayınca, oksijensizlikten boğularak ölmüş. Sigaranın bu kötülüğü var...Eylül 1997 - Newcastle / İNGİLTERE
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
uğur, 2011-12-12 16:38:48
ne güzel hatıralar ve ibretler,birşey dikkatimi çekti ve hoşuma gitti, hocaefendinin uçak kazasında soğuk kanlılığı kelimeyi şehadet getirmesi eşinin salavat getirmesi çok duygusal...ayrıcı hocaefendinin emanete (hocamın emanetidir deyip hanımını unutmaması) olan sahip çıkma duygusuda bize güzel bir örnek.hak eri olmak böyle bişeyler olsa gerek...ben şunada inanıyorumki kazanın önlenmesinde salavatşarın ve şehadetlerin etkisi yüzde yüzdür...Allah hocaefendiye rahmet eylesin geride kalan eşinede selametler versin...
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-3
Bursa’da Bursa’ya Ayın 15 inde, Çarşamba günü gittik. Bu şehir, İstanbul'un güneyinde
MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-2
Türk’ün Gücü, Hindin Aklı, Arabın Mantığı Pazar günü saat 10’da edebiyatçılar ve
MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz geçen asrın son günü aramızdan ayrılan allame merhum Ebul Hasan e
MUSTAFA POLAT HOCAMIZDAN HATIRALAR
Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli bir alimimizin bir seydamızın bazı hatıralarını
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-13
HOCAMIN VEFASI Hocamın çok dikkat çeken bir özelliği de vefa duygusu idi. Buna dair bir misal
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-12
HOCAMIN İBADET YÖNÜ Bana desen ki; “hocam, ibadette nasıldı.” Derim ki; “namaz adamıy
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-11
VAKIFLARLA BİR MÜZAKERE Hatırlıyorum, bazen Türkiye genelinden vakıflar “vakıf okuması
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-10
HOCAMIN DERSLERİNDEN Diyanet İşleri eski başkanı Mehmed Görmez bey hocamı ziyarete gelmişti
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-9
MUHTELİF HATIRALAR HAKİKATLARI HURAFELERLE ZAYİ ETMEMEK LAZIM "Benim bir arkadaşım bir şeh
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-8
ŞERCİL POLAT AĞABEY Merhum Şercil Polat ağabey Erzurum’da nurları hocamla birlikte ve belki
ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-7
BABAM HACI MUSA EFENDİ Babam hayatı boyunca hocama hep destek olmuş, aynı davanın ızdırabıy
- ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-6
- ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-5
- ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-4
- ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-3
- ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-2
- ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-1
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-7
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-6
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-5
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-4
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-3
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-2
- SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-1
- KIRKINCI HOCAMIZIN HATIRALARINDA 27 MAYIS
- SEYDA FETHULLAH AYTE EFENDİ’DEN BAZI HATIRALAR
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-15
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-14
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-13
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-12
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-11
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-10
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-9
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-8
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-7
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-6
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-5
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-4
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-3
- YAVUZ BÜLENT BAKİLER HOCAMIZDAN HATIRALAR-2
"Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizlere de farz kılındı. Ta ki, korunasınız"
Bakara, 183
GÜNÜN HADİSİ
"Allah katında, duadan daha kıymetli bir ibadet yoktur."
Tirmizî
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...