GÜNAHA GİRDİKTEN SONRA ÜMİTSİZLİĞE KAPILMAYIN
İnsan, isteyerek veya istemeyerek müstehcen bir manzaraya bakabilir. Hatta bir adım daha ileri giderek, zina günahına bulaşmış olabilir. Hatta ve hatta pişman olduğu halde bu tür günahlara birkaç defa daha işlemiş olabilir. Bu noktada şeytan tekrar devreye girip o insana şunları söylettirebilir: “Ben bittim. İflah olmam artık. Allah beni affetmez. Ben dünyanın en rezil insanıyım. Böyle günahkâr birisini Allah affetmez. Tövbe etsem ne olacak! Boş ver gitsin, battı balık yan gider.”
İnsan, isteyerek veya istemeyerek müstehcen bir manzaraya bakabilir. Hatta bir adım daha ileri giderek, zina günahına bulaşmış olabilir. Hatta ve hatta pişman olduğu halde bu tür günahlara birkaç defa daha işlemiş olabilir. Bu noktada şeytan tekrar devreye girip o insana şunları söylettirebilir:
"Ben bittim. İflah olmam artık. Allah beni affetmez. Ben dünyanın en rezil insanıyım. Böyle günahkâr birisini Allah affetmez. Tövbe etsem ne olacak! Boş ver gitsin, battı balık yan gider."
Aslında bu ifadeler şeytanın öldürücü darbelerinden en büyüğüdür. Ümitsizlik vermek onun en sinsi silahıdır. Onun en sevmediği şeylerden bir tanesi de kulun günah işledikten sonra tövbe edip Rabbi'ne yönelmesidir.
Tövbe, bildiğiniz gibi günahlar karşısında bir yenileme ve iç onarımdır. Tövbeyle Rabbimizin gazabından lütfuna, hesabından rahmet ve inayetine sığınırız.
Hepimiz dünyaya günahsız ve masum olarak gözlerimizi açarız. Sorumluluk çağımıza geldiğimizde önümüzde iki yol vardır. Bu yollardan birisi bizi uçurumlara, diğeri ise cennetlere götürecektir. Bazen bizi cennete götüren yoldan çıkıp diğer yola sapabiliriz. Bu türlü yol değiştirmelerde "Ve enibu ilâ rabbiküm ve eslimû / Allah'a inabe edin (döndüm-geldim deyin), Allah'a teslim olun" (Zümer, 39/54) diyerek hemen kendimize gelerek doğru yola dönmeliyiz. Bu dönüş Rabbimizi de çok memnun etmektedir.
Bakın Efendimiz bir hadislerinde ne buyuruyor: "Allah kulunun tövbesinden sonsuz derecede memnun olur, sevinç duyar. Şöyle ki, bir insan çölde yolculuk yapıyor. Bütün azığı, eşyası ve suyu üzerinde olan devesi onu bırakıp kaçıyor. Adam sağa-sola koşuşup devesini arıyor; fakat sonunda yorgun ve ümitsiz bir halde bir ağacın altında uyuya kalıyor. Gözlerini açtığında bir de ne görsün; devesi, üzerindeki eşyasıyla beraber başucunda durmaktadır. Adam sevincinden öyle hale geliyor ki, Cenab-ı Hakk'a şükrederken yanlışlıkla, 'Ben Senin rabbin, Sen de benim kulumsun' diyor. İşte tövbe eden kulu karşısında Rabbimizin ferah ve sevinci bu adamınkinden daha fazladır." (Buhari, Daavat 4)
Biz günahlarla kirlenen kalbimizi tövbe silgisiyle temizleriz. Allah Resulü bu hakikati şöyle dile getiriyor: "İnsan günah işleyince, kalbinde bir siyah nokta belirir. Tövbe ile hemen onu silmezse, o nokta kalbinde öylece kalır. Sonra ikinci bir günah işlerse, kalbinde bir nokta daha belirir." (İbn Mace, Zühd 29)
Bu sebeple günahlarda ısrarcı olmadan onu hemen temizleme çok ciddi önem arz ediyor. Şunu unutmayalım ki günahlardan duyulan pişmanlık, aslında tövbenin kendisidir. Bu konuda "Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur" mealindeki Allah Resulü'nün müjdesi içimizi aydınlatıyor. (İbn Mace, Zühd 30)
Bununla beraber yine sürçüp kayabiliriz. Böyle bir durum karşısında da hemen akıl ve vicdanımızı harekete geçirerek, "Ben Allah'tan kopmakla bu hâle geldim. Öyle ise, ancak O'na yeniden bağlanmakla bu durumdan kurtulabilirim" diyerek Cenab-ı Hak'la olan irtibatımızı kuvvetlendirmeye çalışmalıyız.
Her günahtan sonra bir iyilik yapın
Bir de şunu hatırlatalım. Peygamber Efendimiz, günaha girdikten sonra yapılan hayırlı işlerin o günahı sileceği müjdesini veriyor bize. Şöyle buyuruyor Nebiler Serveri: "Bir günah işledikten sonra tövbe edip iyilik işleyen kimse, üzerine çok dar bir zırh giyinen bir adama benzer. Günahtan sonra bir iyilik yaparsa, zırhın halkalarından biri çözülür. Bir iyilik daha işlerse öbür halka da çözülür. Yapılan iyiliklerin sonunda zırh yere düşer." (et-Tergib ve't-Terhib, 4/106)
Gerek Rabbine karşı günah işleyen, gerekse bir insana haksız davranışta bulunan bir kimse, o günah ve hatanın arkasından pişmanlık duyarak sevaplı ameller işler, Kur'an ve imana yönelik hizmetlerini ve çalışmalarını arttırırsa, günah zırhının düğmeleri teker teker çözülür, kısa zamanda o günahlardan kurtulur. Bu konuda ümitsizliğe düşüp de asla şeytana prim vermeyin. Neden ümitsiz olacakmışız ki! Aşağıdaki ayet bize bu hakikati şöyle seslendiriyor:
"Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, gafur ve rahimdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır)." (Zümer, 39/53)
Günahlar, tövbe ve istiğfarla temizlenmelidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Her şeyden önce günah, kulun Cenab-ı Hakk'ın inayet atmosferinden dışarı çıkması ve İlahî teminatı reddetmesi demektir. Ayrıca kul, günah işlemekle şeytana tam hedef olmuş sayılır; günahlar arttıkça da Allah'ın himaye ve koruması azalır.
Günah, bir pas, bir leke ve bir kirdir; öyle ki, hadisin ifadesiyle, üst üste biriken lekeler, derhal tövbe ve istiğfarla temizlenmezse, kalbî hayatımızla Rabbimizin bize bakışı arasına girip, O'ndan gelen tecellileri keser, rahmet esintilerini perdeler ve bizi inayetten mahrum bırakır. Himayesiz kalan bir kalp ise, neticede şeytanın küfürle vurabileceği bir hale bürünmüş olur.
İkinci olarak, kendini mahcup edecek bir günah işleyen insan, kimsenin bu günahı görmesini istemez. Ama Allah'ın ve meleklerin onun yaptıklarını gördüklerinin de farkındadır. Onun hep bu zayıf anını kollayan şeytan, bu esnada ona, "Keşke şu günahımı gören olmasaydı; ya da keşke şu şey, günah olmasaydı!" dedirtir.
Esasen günah, ısrar edildiği, zararsız bilindiği, tövbe ve istiğfar ile de temizlenmediği zaman günah olur. Yoksa kendisinde ısrar edilmediği, zararı bilinip korkulduğu, tövbe, istiğfar ve samimi bir pişmanlıkla terk edildiği zaman ise, inşaallah affa mazhar olacaktır. Dağlar büyüklüğünde de olsa, –şirk hariç– Allah'ın affetmeyeceği günah yoktur. Elverir ki, O'nun af, merhamet ve gufran kapısına varılsın.
Kaynak
Gençliğin Cinsellikle İmtihanı
Ali Seyhan
Nesil Basım Yayın
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
yücel, 2013-12-26 10:33:08
allah razu olsun kardeşim dediklerin çok dogru ama biz günahkar insanlar bazen çok yüzsüz oluyor bazen rabbimin kullarına ister istemez kin tutuyorum ve daha sonra bişman oluyorum ama bir olumsuzlukta gene o kin kalbime giriyor haklıyım veyahut haksızım demiyorum mutlaka haksızım çünkü bir insana iyi demek için çok erken davrandım onu sınamadım birinede kötü demek için çok acele kar verdim sabredip beklemedim rabbime çok isyan ettim fakat çok bşmanım ama aynı şeyi gene yapıyorum sebeb hep şu dünya işlerinde olumsuzluklar ve şu kahrolası sinirim hep beni küfre sürüklüyor rabbim beni ve benim gbileri af etsin siz siz olun allahın gazabından korkun çünkü allah hesabı çabuk görendir benim gibi insanlara uymayın rabbimize küfretmeyin çünkü allah bzim ona yaptıklarımızdasn gafil degildir iman edelim yosa sonumuz ebrekenin sonu gibi olur görmedikmi rabbimiz fil ordusuna ne yaptı
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
İnsan, 27
GÜNÜN HADİSİ
İki kelime vardır ki, Rahman'a sevimli, dilde hafif ve mizanda ağır gelir. Bunlar; "Sûbhanellahi ve bihamdihi, Sûbhanellahil-azim=Yüce Allah'ı hamd ile tesbih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim." kelimeleridir.
Buhari Tecrid-i Sarih, 2189
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...