GÜNAHA GİRDİKTEN SONRA ÜMİTSİZLİĞE KAPILMAYIN

İnsan, isteyerek veya istemeyerek müstehcen bir manzaraya bakabilir. Hatta bir adım daha ileri giderek, zina günahına bulaşmış olabilir. Hatta ve hatta pişman olduğu halde bu tür günahlara birkaç defa daha işlemiş olabilir. Bu noktada şeytan tekrar devreye girip o insana şunları söylettirebilir: “Ben bittim. İflah olmam artık. Allah beni affetmez. Ben dünyanın en rezil insanıyım. Böyle günahkâr birisini Allah affetmez. Tövbe etsem ne olacak! Boş ver gitsin, battı balık yan gider.”


2011-11-08 06:22:20

İnsan, isteyerek veya istemeyerek müstehcen bir manzaraya bakabilir. Hatta bir adım daha ileri giderek, zina günahına bulaşmış olabilir. Hatta ve hatta pişman olduğu halde bu tür günahlara birkaç defa daha işlemiş olabilir. Bu noktada şeytan tekrar devreye girip o insana şunları söylettirebilir:

"Ben bittim. İflah olmam artık. Allah beni affetmez. Ben dünyanın en rezil insanıyım. Böyle günahkâr birisini Allah affetmez. Tövbe etsem ne olacak! Boş ver gitsin, battı balık yan gider."

Aslında bu ifadeler şeytanın öldürücü darbelerinden en büyüğüdür. Ümitsizlik vermek onun en sinsi silahıdır. Onun en sevmediği şeylerden bir tanesi de kulun günah işledikten sonra tövbe edip Rabbi'ne yönelmesidir.

Tövbe, bildiğiniz gibi günahlar karşısında bir yenileme ve iç onarımdır. Tövbeyle Rabbimizin gazabından lütfuna, hesabından rahmet ve inayetine sığınırız.

Hepimiz dünyaya günahsız ve masum olarak gözlerimizi açarız. Sorumluluk çağımıza geldiğimizde önümüzde iki yol vardır. Bu yollardan birisi bizi uçurumlara, diğeri ise cennetlere götürecektir. Bazen bizi cennete götüren yoldan çıkıp diğer yola sapabiliriz. Bu türlü yol değiştirmelerde "Ve enibu ilâ rabbiküm ve eslimû / Allah'a inabe edin (döndüm-geldim deyin), Allah'a teslim olun" (Zümer, 39/54) diyerek hemen kendimize gelerek doğru yola dönmeliyiz. Bu dönüş Rabbimizi de çok memnun etmektedir.

Bakın Efendimiz bir hadislerinde ne buyuruyor: "Allah kulunun tövbesinden sonsuz derecede memnun olur, sevinç duyar. Şöyle ki, bir insan çölde yolculuk yapıyor. Bütün azığı, eşyası ve suyu üzerinde olan devesi onu bırakıp kaçıyor. Adam sağa-sola koşuşup devesini arıyor; fakat sonunda yorgun ve ümitsiz bir halde bir ağacın altında uyuya kalıyor. Gözlerini açtığında bir de ne görsün; devesi, üzerindeki eşyasıyla beraber başucunda durmaktadır. Adam sevincinden öyle hale geliyor ki, Cenab-ı Hakk'a şükrederken yanlışlıkla, 'Ben Senin rabbin, Sen de benim kulumsun' diyor. İşte tövbe eden kulu karşısında Rabbimizin ferah ve sevinci bu adamınkinden daha fazladır." (Buhari, Daavat 4)

Biz günahlarla kirlenen kalbimizi tövbe silgisiyle temizleriz. Allah Resulü bu hakikati şöyle dile getiriyor: "İnsan günah işleyince, kalbinde bir siyah nokta belirir. Tövbe ile hemen onu silmezse, o nokta kalbinde öylece kalır. Sonra ikinci bir günah işlerse, kalbinde bir nokta daha belirir." (İbn Mace, Zühd 29)

Bu sebeple günahlarda ısrarcı olmadan onu hemen temizleme çok ciddi önem arz ediyor. Şunu unutmayalım ki günahlardan duyulan pişmanlık, aslında tövbenin kendisidir. Bu konuda "Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur" mealindeki Allah Resulü'nün müjdesi içimizi aydınlatıyor. (İbn Mace, Zühd 30)

Bununla beraber yine sürçüp kayabiliriz. Böyle bir durum karşısında da hemen akıl ve vicdanımızı harekete geçirerek, "Ben Allah'tan kopmakla bu hâle geldim. Öyle ise, ancak O'na yeniden bağlanmakla bu durumdan kurtulabilirim" diyerek Cenab-ı Hak'la olan irtibatımızı kuvvetlendirmeye çalışmalıyız.

Her günahtan sonra bir iyilik yapın

Bir de şunu hatırlatalım. Peygamber Efendimiz, günaha girdikten sonra yapılan hayırlı işlerin o günahı sileceği müjdesini veriyor bize. Şöyle buyuruyor Nebiler Serveri: "Bir günah işledikten sonra tövbe edip iyilik işleyen kimse, üzerine çok dar bir zırh giyinen bir adama benzer. Günahtan sonra bir iyilik yaparsa, zırhın halkalarından biri çözülür. Bir iyilik daha işlerse öbür halka da çözülür. Yapılan iyiliklerin sonunda zırh yere düşer." (et-Tergib ve't-Terhib, 4/106)

Gerek Rabbine karşı günah işleyen, gerekse bir insana haksız davranışta bulunan bir kimse, o günah ve hatanın arkasından pişmanlık duyarak sevaplı ameller işler, Kur'an ve imana yönelik hizmetlerini ve çalışmalarını arttırırsa, günah zırhının düğmeleri teker teker çözülür, kısa zamanda o günahlardan kurtulur. Bu konuda ümitsizliğe düşüp de asla şeytana prim vermeyin. Neden ümitsiz olacakmışız ki! Aşağıdaki ayet bize bu hakikati şöyle seslendiriyor:

"Ey çok gü­nah iş­le­ye­rek ken­di öz can­la­rı­na kö­tü­lük et­me­de ile­ri gi­den kul­la­rım! Al­lah'ın rah­me­tin­den ümi­di­ni­zi kes­me­yi­niz. Al­lah bü­tün gü­nah­la­rı affeder. Çün­kü O, ga­fur ve ra­him­dir (çok af­fe­di­ci­dir, mer­ha­met ve ih­sa­nı faz­la­dır)." (Zümer, 39/53)

Günahlar, tövbe ve istiğfarla temizlenmelidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Her şeyden önce günah, kulun Cenab-ı Hakk'ın inayet atmosferinden dışarı çıkması ve İlahî teminatı reddetmesi demektir. Ayrıca kul, günah işlemekle şeytana tam hedef olmuş sayılır; günahlar arttıkça da Allah'ın himaye ve koruması azalır.

Günah, bir pas, bir leke ve bir kirdir; öyle ki, hadisin ifadesiyle, üst üste biriken lekeler, derhal tövbe ve istiğfarla temizlenmezse, kalbî hayatımızla Rabbimizin bize bakışı arasına girip, O'ndan gelen tecellileri keser, rahmet esintilerini perdeler ve bizi inayetten mahrum bırakır. Himayesiz kalan bir kalp ise, neticede şeytanın küfürle vurabileceği bir hale bürünmüş olur.

İkinci olarak, kendini mahcup edecek bir günah işleyen insan, kimsenin bu günahı görmesini istemez. Ama Allah'ın ve meleklerin onun yaptıklarını gördüklerinin de farkındadır. Onun hep bu zayıf anını kollayan şeytan, bu esnada ona, "Keşke şu günahımı gören olmasaydı; ya da keşke şu şey, günah olmasaydı!" dedirtir.

Esasen günah, ısrar edildiği, zararsız bilindiği, tövbe ve istiğfar ile de temizlenmediği zaman günah olur. Yoksa kendisinde ısrar edilmediği, zararı bilinip korkulduğu, tövbe, istiğfar ve samimi bir pişmanlıkla terk edildiği zaman ise, inşaallah affa mazhar olacaktır. Dağlar büyüklüğünde de olsa, –şirk hariç– Allah'ın affetmeyeceği günah yoktur. Elverir ki, O'nun af, merhamet ve gufran kapısına varılsın.

Kaynak

Gençliğin Cinsellikle İmtihanı

Ali Seyhan

Nesil Basım Yayın

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

yücel, 2013-12-26 10:33:08

allah razu olsun kardeşim dediklerin çok dogru ama biz günahkar insanlar bazen çok yüzsüz oluyor bazen rabbimin kullarına ister istemez kin tutuyorum ve daha sonra bişman oluyorum ama bir olumsuzlukta gene o kin kalbime giriyor haklıyım veyahut haksızım demiyorum mutlaka haksızım çünkü bir insana iyi demek için çok erken davrandım onu sınamadım birinede kötü demek için çok acele kar verdim sabredip beklemedim rabbime çok isyan ettim fakat çok bşmanım ama aynı şeyi gene yapıyorum sebeb hep şu dünya işlerinde olumsuzluklar ve şu kahrolası sinirim hep beni küfre sürüklüyor rabbim beni ve benim gbileri af etsin siz siz olun allahın gazabından korkun çünkü allah hesabı çabuk görendir benim gibi insanlara uymayın rabbimize küfretmeyin çünkü allah bzim ona yaptıklarımızdasn gafil degildir iman edelim yosa sonumuz ebrekenin sonu gibi olur görmedikmi rabbimiz fil ordusuna ne yaptı

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.

Bakara, 185

GÜNÜN HADİSİ

Allah ister ki,biriniz bir iş yaptığı zaman onu en güzel ve en sağlam bir şekilde yapsın.

Buhari

TARİHTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI