İSHAK KUŞU
Yıl 1946, Ankara’dayım. Sayma Kadın’ın Bahçeleriçi nâmıyla mâruf, meyve ağaçlarıyla örtülü vadisinde, bir evde oturuyorum. Bahçesi Hatip çayının kenarına kadar uzanan kerpiç yapılı bu bağ evinde, ailem de yanımda olduğu halde, yengemle birlikte oturuyoruz.
Yıl 1946, Ankara'dayım. Sayma Kadın'ın Bahçeleriçi nâmıyla mâruf, meyve ağaçlarıyla örtülü vadisinde, bir evde oturuyorum. Bahçesi Hatip çayının kenarına kadar uzanan kerpiç yapılı bu bağ evinde, ailem de yanımda olduğu halde, yengemle birlikte oturuyoruz.
Akşam oldu mu, beş numaralı şişesi silinerek takılmış gaz lambası yakılır, yerine asılır, onun duvarlarda, tavanlarda, yüzlerde titrek gölgeler yapan ışığında toplanarak, maziden, halden konuşmaya, dertleşmeye başlardık.
Bazı öyle dakikalar olurdu ki, konuşacak mevzu bulamadığımız için susardık. İşte o sükûtun sardığı anlarda, uzaklardan gelen köpek seslerine karışan Ağustos böceklerinin seslerine kulak verir, hülyalara dalardım. Bu sesler arasında bir ses vardı ki, o sesin ruhumda husule getirdiği hüznü anlayabilmek ancak o hâlet-i ruhiyeyi yaşamakla mümkündür.
Halk arasında ne garip inanışlar vardır. Bir gün yengeme "İshak kuşunu tanır mısın?" diye sordum. "Annem anlatırdı. Bu kuşların ilk ceddi gönlünü kaptırmış, sevdalı bir kızmış. Allah onu İshak kuşu yapmış. Çoğalmışlar. O zamandan beri bu kuşlar onun için, gecenin karanlığında bahçelere, vadilere, kırlara iner, kayalıklara konar; "İshak, İshak" diye meczubane bir eda ile sevgilisini çağırır, onu daima arar, belki kavuşurum ümidiyle yaşarmış" dedi.
Ben bu garip efsaneyi duyduktan sonra, artık ne zaman bu kuşun sesini duysam, muhayyile ve müfekkiremin bu melankolik efsanenin hududunu aşmasına mani olamaz, düşünceye dalarım. Hayalimde, gönlü manevi bir kor haline gelmiş, ağlamaktan gözyaşlarının pınarları kurumuş, daimi bir arzu ve iştiyakın heyecanı içinde kıvranan, yüzü endişe ve ümitsizliğin hüznüyle solmuş sevdalı bir kızın hayali belirir, onun ızdırabını ızdırabım gibi duyar, sonra onu dakikalarca, hatta saatlerce İshak kuşunun sesinde dinlerdim.
Kuş haline inkılâp etmek bedbahtlığına uğratılmış, seven bir kız. Çok geceler, her an sevgilisini kaybetmiş olmanın ızdırabını yudum yudum tadarak yaşayan, belki bulurum ümidiyle tabiatın koynunda dal dal, dam dam, kaya kaya koşan, her nefeste adeta yalvarırcasına " Artık bana acı, tahammülüm kalmadı. Gel, ruhumu saran bu iftirak ateşini vuslatın deryasında söndür der gibi inleyerek, "İshak, İshak" diye ağlayan, seslenen, sesine ses bekleyen, sonra meyus ve mükedder tekrar, tekrar çağıran bu kuş haline inkılâp etmiş kızın efsanesini düşünerek, uykunun sahiline baş koyarım.
Fakat düşünüyorum, âlem-i şehadette beliren her renk, her şekil, her mevcut, muhabbet rüzgârının önüne katılarak sahra-yı Ehadiyet'ten çıkmış, Vahdet arsasından kader heybesini yüklenerek diyar-ı iftiraka hicret etmiş, gönlünde vuslatın unutulmaz tadını, iftirakın ateş ve huzursuzluğunu taşıyan, bu hayal bahçesinde köşe köşe sevgilisini arayan, her nefeste sevgilisini anan birer İshak kuşu değil midir?
Nefes alıp veren her canlı "hu hu" diye gezer. Hareketten ibaret olan her eşyanın atomları "hu hu" diye seslenirler. Her yerde, her sahada Ondan ayrı düşmenin melali tüter. Vuslatta iftirak çekilir. Bu iftirak âleminin gecelerinde nice İshaklar gönlü aşkla yana yana "Allah'ım! Allah'ım!" diye öterler.
Kaynak
Ölümsüz Ufuklara
Mehmet Oruç
Güven Matbaası-Ankara-1955
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Islam, 2020-04-04 19:18:50
Bir gun anama bu sesin neye aidi oldugunu sordum Sagolsun anam ishak kusunu o zanan anlatdi iki kardes varmis ve analari var atalari yox yetim kardesler bir gun otarmak icin cole cixardiqlari koyun ve ineklerini dagda itirerler eve gelmek ucun analarinda qorxar ve axtarmaga bawlayarlar heresi bir terefe geder ayri duwerler ne bir birilerini nede qoyun ve ineklerini taparlar kardawlar bir birilerini cox axtardiqdan sonra oturub ayri ayri allaha onlari kus etmesini isterler bir birilerini tapmaq ucun allah onlàrin bu sesini ewider o zaman dan beri her gece ishak kuwlari her gece semaya qalxar bir birlerini seslerler
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
ahmet selim, 2016-09-02 11:45:43
bende şöyle duydum anneannem anlatırdı,bir gün 2 kardeş varmış birinin adı hak diğerinin adı ise ishakmış. bu iki kardeş hiç anlaşamazmış. birgün yine böyle anlaşmazlık olmuş ve anneleri şöle demiş : allah sizi ayırsın gibi bir ifade kullanmış tam hatırlamıyorum ve ikisi yada bietanesi kuş olmuş ve ve aralarında çok mesafeler olduğu için bu iki kardeş ayrılmıiş kuş olarak ötüşü duygusal bir ishak diyormuş gibidir.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Zulüm (ve haksızlık) edenlere de sakın meyletmeyin! Sonra size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım da edilmez.
Hûd, 113
GÜNÜN HADİSİ
İlimden istediğiniz kadar öğrenin. Vallahi onunla amel etmedikçe ilim toplamakta ecir kazanamazsınız. (İ.hatip takvimi)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...