ABDÜLHAMİD’İN KURTLARLA DANSI 2- MUSTAFA ARMAĞAN-TİMAŞ-İSTANBUL-2010
Kendisinden önceki padişahlar enerjilerini ağırlıklı olarak devletin emanet edileceği yeni bürokrasiyi oluşturmaya sarf ediyorlardı, oysa Abdülhamid, devletin geleceğinin eğitimde yattığını görmüştü. S. 21
Â
Kendisinden önceki padişahlar enerjilerini ağırlıklı olarak devletin emanet edileceği yeni bürokrasiyi oluşturmaya sarf ediyorlardı, oysa Abdülhamid, devletin geleceğinin eğitimde yattığını görmüştü. S. 21
Abdülhamid'in rüyalarından biriydi Aşiret Mektebi. Ayrılıkçı ve milliyetçi eğilimlerin Müslüman teb'aya da bulaştığı bir dönemde ülkenin geleceğini bir arada tutacak bir çimento olarak düşünülmüştü bu okul. Din (İslâmiyet) ortak paydası altında birleştirecekti Kürtlerden Arnavutlara kadar Müslümanları. S. 22
Hamidiye Alayları'nın gayretleri sayesinde Doğu Anadolu'da bir Ermeni devletinin kurulmasının engellendiği, Rus istilasına karşı bir duvar oluşturulduğu neden unutuluyor da hala "Kızıl Sultan" deniliyor? Anlamak mümkün değil. S. 28
Onun saray ziyafetlerinde altın tabak ve çatal kaşık kullanıldığını söyleyenler, nedense yatağını en adi hastanelerde görülen cinsten olduğunu dillendirmezler. S. 43
Ne garip: Tek bir siyasî idama onay vermediği halde hala ona 'Kızıl Sultan' diyenlerin nefes aldığı bir ülkede yaşıyoruz. Yazık… S. 44
600 küsur yıllık Osmanlı tarihinde çok sayıda idam cezası infaz edilmiştir ama bir padişah vardı ki, idama tamamen karşıydı. Masasına gelen idam dosyalarını birkaç istisnasıyla ya tekrar görüşülmesi için geri gönderiyor ya da yetkisini kullanarak müebbed hapse veya kürek cezasına çeviriyordu. S. 57
Bir de "Denizciliğe düşmandı" demezler mi Sultan Abdülhamid için; inanın gülüyorum. İnsana "Yahu Deniz Müzesi'ni bile açan adama siz nasıl denizciliğe düşmandı dersiniz?" diye sormazlar mı? S. 124
…Aşiret Mektepleri aslında düşünülen 'Küçük Osmanlı Devleti'nin bir tür pilot projesiydi. Sadece Kürtlerin değil, belli başlı Müslüman milletlerin çocuklarının erkenden ortak bir bilince kavuşturması projesiydi. S. 132
…Hicaz Demiryolu'nun gerçek yapılma sebebi, Yavuz Sultan Selim'in, Osmanlı fetihlerinin yönünü doğuya çevirmesindeki sırla alakalıydı. Nasıl Yavuz, İran, Suriye ve Mısır fetihleriyle Portekiz'in Hind Okyanusu'ndaki etkinliğine karadan giderek bir cevap vermişse, torunu olan II. Abdülhamid de Hindistan ve Mısır'ı kontrolü altına alan İngiliz emperyalizmine yine karadan bir yol bularak karşılık veriyor, kurtların iştahlarını kabartan enerji havzalarına erkenden sahip çıkıyordu. S. 140
Abdülhamid'in yaptığı her şeyin tersini yaparsak doğruya ulaşırız gibi sakat bir mantıkla hareket eden İttihatçılar, üstelik Balkan Savaşları'nda askerin içine siyaset fitnesini sokarak çöküşü hızlandırdılar. S. 152
…Ülkemizin dünyadaki en geniş bor rezervine sahip olması yüzünden 2007 yılında ABD'nin Türkiye ile bir savaşa gireceği üzerine çok satan kurgusal romanlar bile kaleme alınmıştı.
Bütün bu bor tartışmaları arasında Sultan II. Abdülhamid'in bor maden yataklarını yabancılara kaptırmamak için nasıl dişe diş bir mücadele verdiği nedense pek gündeme gelmedi. S. 208
Hep söylüyorum, tarihimizi Avrupa'nın gözünden yazıyoruz diye. Varsa yoksa Balkanlar. Niye? İttihatçıların ihtilalden sonra egemen olan kolu orasıydı da ondan. Meşrutiyetin tarihini Balkanlara endeksleyenler bir vergi şikâyetinden parlayan Erzurum İhtilali'ni iyi araştırsınlar ve Mezararkalı Mevlud Ağa'nın mahkemedeki müthiş savunmasını iyi okusunlar. S. 263
…İttihatçıların en büyük tutarsızlığı, iddiaları ile eylemleri arasındaki kapatılmaz mesafedir. Meşrutiyet'i ve dolayısıyla Hürriyet'i getireceğiz diye yola çıkıp en katı diktatörlüğün altına imza atanların, basını sansür belasından kurtaracaklarını söyleyip gazetecileri vurduranların, Abdülhamid'in gençlerin boyunlarına taş bağlatıp denize attırdığı yalanını uyduranların, ellerine geçen ilk fırsatta meydanlara idam sehpalarını dizmelerinden söz ediyoruz. S. 292
Velhasıl ülkeyi kurtaracakları tantanası ve iddiasıyla, üstelik oluk oluk kan dökerek iktidara gelip, arkasından da kanlı "baskın"lar düzenleyerek bütün iktidarı avucuna alıp ülkeyi ve yüz binlerce genç vatan evladının hayatını gözünü kırpmadan feda ettikten sonra 'Ne yapalım, vatanı kurtarmayı beceremedik' diyerek gözyaşları içinde yurt dışına kaçmalarını tarih mutlaka yargılayacaktır. S. 292-293
…Yıldız Sarayı'nda mahpus bulunan Sultan Abdülhamid, büyük bir sükûnet içerisinde işin başından beri milleti birbirine kırdırmak fikrinden şiddetle kaçınıyor, hatta tam tersine, kendisine gelen yurt dışına kaçma tekliflerini hiç düşünmeden reddediyordu. S. 297
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
selen, 2014-06-02 10:37:37
Hmmm ne diyebilirim ki
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DÄ°ÄžER YAZILAR
Görmedikleri halde, Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.
Mülk, 12
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Oruç insanı cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır; tıpkı sizi harpte ölüme karşı muhafaza eden bir kalkan gibi...
Buhari,Ebû Davud,Tirmizi, Nesai
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...