MUCİZELERİ İNKAR EDENLERİN ÇIKMAZI
Peygamberler ne zaman, kendilerinin Allah tarafından gönderilen elçiler olduğunu ilân etseler, o zaman insanlar kendilerine hitaben şöyle demişlerdir: "Mademki, sen Allah'ın peygamberi olduğunu iddia ediyorsun o zaman, öyle bir marifet göstermeli, öyle bir iş becermelisin ki, normal insanlar onu yapmasın, ya da doğa kanunlarına tam aykırı olsun. İşte böylece, Allah'ın seni elçi seçmesi ve insanları hidayete davet etmekle vazifelendirmesi kendiliğinden ispatlanmış olacaktır." Bu tür istekler üzerine peygamberlerin hepsi veya çoğu, Kur'ân-ı Kerim'in ifadesine göre "âyetler” ve sıradan insanların dilinde 'Mu'cizeler' olarak bilinen işaretler göstermiş, deliller sunmuşlardır
MU'CİZE MESELESİ
Peygamberler ne zaman, kendilerinin Allah tarafından gönderilen elçiler olduğunu ilân etseler, o zaman insanlar kendilerine hitaben şöyle demişlerdir: "Mademki, sen Allah'ın peygamberi olduğunu iddia ediyorsun o zaman, öyle bir marifet göstermeli, öyle bir iş becermelisin ki, normal insanlar onu yapmasın, ya da doğa kanunlarına tam aykırı olsun. İşte böylece, Allah'ın seni elçi seçmesi ve insanları hidayete davet etmekle vazifelendirmesi kendiliğinden ispatlanmış olacaktır." Bu tür istekler üzerine peygamberlerin hepsi veya çoğu, Kur'ân-ı Kerim'in ifadesine göre "âyetler" ve sıradan insanların dilinde 'Mu'cizeler' olarak bilinen işaretler göstermiş, deliller sunmuşlardır.
Mu'cizeleri İnkâr Edenlerin Çıkmazı
Bu çeşit işaret veya mu'cizeleri kabul etmeyip bunların doğa kanunlarına göre meydana gelen sıradan olaylar olduğunu ispatlamaya çalışan kişi ve çevreler aslında, Kitab'ı kabul edip etmeme konusunda öyle tuhaf bir tutum içinde bulunuyorlar ki bunların gerçekten ne yapmak istediklerini kestirmek hayli zordur. Çünkü, Kur'ân-ı Kerim geçmiş peygamberlerin yaptıkları bazı şeyleri mu'cize ve olağandışı olarak nitelendirirken, bu kişi ve çevrelerin söz konusu ayetleri saptırmaya çalışmaları çirkin bir lâf kalabalığından başka bir şey değildir. Bu tür kişi ve çevreler, bir yandan, tabiatüstü ve insanüstü harikalardan bahseden bir Kitab'ı tanımak istemiyorlar; bir yandan da, atalarının dinine doğuştan bağlı oldukları için bu kitabı kabul etmekten başka çare görmüyorlar.
Görüldüğü gibi, bu gibi kişi ve çevreler büyük bir çıkmaz içindedirler ve tahsil ettikleri modern bilim ve felsefenin etkisinde kalarak Kur'ân-ı Kerim ve diğer ilâhî kitapların Mu'cizelerle ilgili ifadelerini hayli yadırgıyorlar. Bu çelişki ve çıkmaz, yaptıkları tahsil ve yetiştikleri şart ve çevrelerden ileri geliyor.
Mu'cizelerle ilgili önemli bir soruya cevap vermek zorundayız. Soru şudur: Allahu Teâlâ, içinde bulunduğumuz kâinatın kaide ve kanunlarını belirledikten sonra görevini terk etmiş ve hiçbir zaman bu kâinatın mekanizmasına müdahale etmeme kararı mı almıştır? Yoksa durum bambaşka mıdır? Yani, saltanatının idaresini her an elinde bulundurmakta ve istediği zaman insana, diğer yaratıklara ve eşyalara dilediği şekli verebilmekte midir?
İki Farklı Görüş
Yukarıdaki sorunun ilk bölümünü kabul eden kişilerin mu'cizeleri kabul etmeleri imkânsızdır. Çünkü, Mu'cizeler onların ne Tanrı kavramıyla ne de kâinat kavramıyla bağdaşıyor. Ama, bu kişilerin takip edeceği en iyi yol, Kur'ân-ı Kerim'i olur olmaz şekilde tevil ve tefsire çalışmaktansa bu ilâhi kitabı tamamıyla kabul etmemeleridir. Zira, Kur'ân-ı Kerim her zaman, Allah ile ilgili ilk kavramı red ve ikinci kavramı ispatlamaya çalışmıştır.
Buna mukabil, Kur'ân'ın sunduğu delilleri kabul edip Allah ile ilgili ikinci kavramı benimseyen bir kişi için mu'cizeleri anlaması veya kabul etmesi o kadar zor değildir. Gayet tabiidir ki, eğer bir kişi, örneğin, yılanların nasıl doğduğu ve yaşadığını biliyor ve bu usul ve yöntemlerin dışında Allah'ın yılanları başka türlü meydana getirip, yaşatmayacağına inanıyorsa, o zaman, bu kişi, kendisine bir asânın yere atılınca yılan olduğunu ve kaldırılınca tekrar asaya döndüğünü anlatan bir kişiyi mutlaka yalanlayacaktır. Fakat eğer bir insan, Allah'ın her şeye kadir olduğuna, istediği maddeye hayat verebileceğine ve emriyle bir âsâ'nın yılan olabileceğine inanıyor ise, onun için bu tür hadiseler ve kıssalar gerçeğe ve akla uygun olacaktır. Bu insan için bir asânın yılan olması, yumurtalardan civciv çıkması kadar tabii ve olağandı. Aradaki fark sadece şudur. İlk hadise peygamberlerin tarihinde sadece üç defa vuku bulmuştur, hâlbuki ikinci hadise her gün gözümüzün önünde cereyan etmektedir.
Mu'cizelerin Doğru ve Gerçek Olduğuna Dair Deliller
Kur'ân-ı Kerim'in şu ayetlerine bakın:
"Onlar üç (kişidir), dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. "Beştir, altıncıları köpekleridir" diyecekler. Hep görülmeyene taş atıyorlar (bunlar). (Hayır), yedidir, sekizincileri köpekleridir, diyecekler. De ki: Onların sayısını Rabb'im daha iyi bilir. Onları bilen azdır. Onun için onlar hakkında, sathi tartışma dışında, derin münakaşaya girme ve onlar hakkında bunlardan hiçbirine bir şey sorma". (Kehf; 22)
"Ancak Allah dilerse" (yapacağım) (de). Unuttuğun zaman Rabb'ini an ve 'umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın bir bilgiye ulaştır tır' de." (Kehf; 24)
Burada denilmek isteniyor ki, önemli olan meydana gelen doğaüstü şeyler ya da Mu'cizelerin sayısı değil, onlardan alınması gereken derstir. Gerçek mü'minler hiçbir zaman Allah'ın gücü ve kudretinden şüphe etmemelidirler. Mü'minler dünyanın kaide ve kurallarına değil, Allah'a güvenmelidirler ve şartlar her ne kadar elverişsiz olursa olsun Hak yolundan ve Allah'a güven ve inançlarından ayrılmamalıdırlar.
Bu ayette başka önemli bir noktaya değinilerek, insanların genellikle, "Tabiat Kanunu" dedikleri ve bunun dışında dünyada hiçbir şeyin olmayacağına inandıkları "alışılmış âdetler"e Cenab-ı Allah'ın bağlı olmadığı anlatılmıştır. Allahu Teâlâ, ne zaman ve nerede isterse bu âdetleri aşarak istediği tabiatüstü işi yapabilir. Allah için, bir kişiyi 200 yıl ebedi uykuda bulundurduktan sonra sanki sadece birkaç saatlik uykudan sonra uyanmışçasına diriltmek hiç de zor bir iş değildir. Demek ki, geçmişteki peygamberler ve bütün kitaplarda zikri geçen kıyametten sonra bütün insanları diriltmek Allah için zor olmayacaktır.
Cenab-ı Allah'ın kâinatında doğaüstü gelişmeler, olaylar, maddeler ve harika yaratıklar az değildir. İnsan nereye bakarsa Allah'ın kudretinin belirtilerini görebilir. Kâinatta ve tabiatta bazı hadise ve faaliyetlerin belli bir düzen içinde cereyan etmesi, bunların bu düzenin dışında ve belirlenen kurallarını aşarak gerçekleşmeyeceklerinin bir kanıtı olamaz. Nitekim bu tür yanlış inançların reddi için kâinatta ve tabiatta hiç alışılmamış ve hiç görülmemiş olaylar ve cisimler varolduğu söylenebilir. Bunlar öylesine garip, emsalsiz ve harika oluyor ki insan şaşkına dönüyor. Bu doğaüstü, olağanüstü ve harika şeylerin uzun bir listesi hazırlanabilir. Gerçek şu ki, Allah'ın, Kadir-i Mutlak olduğuna inanan bir mü'min için, insanlara hayat veren ve onları öldüren Allah'ın bir insana bin yıllık ömür verebileceğine inanmak zor değildir. Aslında insan kendi başına bir an bile yaşayamaz, ama Cenab-ı Hak isterse onu istediği kadar yaşatabilir.
Kaynak
Hz. Peygamberin Hayatı
Ebul Ala el Mevdudi
Mütercim: Ahmed Asrar
Pınar Yayınları
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”
1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP
Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.
Nisâ, 31
GÜNÜN HADİSİ
İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev diri ile ölüye benzer.
Müslim
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...