MEVLANA MUHAMMED İLYAS KANDEHLEVİ-1. BÖLÜM

Mevlana Muhammed İlyas Kandehlevi; Hicri:1303 (M:1885) senesinde Hind alt kıtasının Uttar Pradeş Eyaletinin Kandehle şehrinde dünyaya geldi. Tanınmış, soylu ve ilim ehli bir ailedendi. Bu sülale nesep olarak Sıddiki (Hz Ebubekir(r.a) efendimize dayanmakta) olup, Cehn Cehane ve Kandehle köylerinde mukim idi.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2011-06-15 12:09:57

 "Müslümanların bugünkü halinden, dinin zayıflamasından, gerilemesinden ve küfrün galebesinden dolayı, Rasulullah(Sallallahu aleyhi ve sellem)'ın mübarek ruhu eziyet çekerken, benim başka bir şeyle meşgul olmam nasıl caiz olabilir?" Muhammed İlyas Kandehlevi

 Takdim

Kıymetli ziyaretçilerimiz, "Gurbet senelerinde" İslam'ın derdini çeken, omuzların çöktüğü zamanlarda Kur'an davasını omuzlayan, bu yolda hayatını bezleden büyük kametlerinin tarihçe-i hayatlarını kısaca nazarınıza arz etmeye çalışıyoruz. İnşallah bir seri olarak düşündüğümüz bu çalışmada sıra büyük tebliğ insanı Muhammed İlyas Kandehlevi'ye geldi. Cenab-ı Hak hüsnü tesirini halk etsin, böyle zatların hayatlarının kalplerimizde bir manevi güç olarak, enerji olarak yer etmesini nasip eylesin.

Arap şairinin dediği gibi

"Uhibbu's salihine ve lestü minhüm

Leallallahe yerzukuni salahen"

"Onlardan değilim, amma severim salihleri

Belki de bu yüzden, Allah, salihlerden kılar beni."

İstifadeye medar olması dileğiyle. Salih Okur/cevaplar.org 

Nesebi ve Doğumu

Mevlana Muhammed İlyas Kandehlevi; Hicri:1303 (M:1885) senesinde Hind alt kıtasının Uttar Pradeş Eyaletinin Kandehle şehrinde dünyaya geldi. Tanınmış, soylu ve ilim ehli bir ailedendi. Bu sülale nesep olarak Sıddiki (Hz Ebubekir(r.a) efendimize dayanmakta) olup, Cehn Cehane ve Kandehle köylerinde mukim idi.

Ailesi

Babası Muhammed İsmail Efendi büyük bir âlim olup, Delhi şehrine yakın Nizamüddin Beldesindeki Banglavali(Çardaklı) Mescid'de talebe okutur, insanlara vaazu nasihatte bulunurdu. Zühd ve takvası, sünnet-i seniyyeye ittibaı ve ahlak-ı hasene sahibi olması ile herkesin saygı ve sevgisini kazanmıştı.

Üç oğlu olup, üçü de kendisi gibi âlim ve salih zatlardı. Bu zatlar yaş sırasına göre;

1-Mevlana Muhammed

2-Mevlana Yahya

3-Mevlana Muhammed İlyas idiler.

Annesi Safiyye Hanım da saliha, takva ehli ve çok güçlü bir hafıze idi. Kaynaklar onun her Ramazan'da ev işlerini en ufak aksatmadan 40 hatim yaptığını naklederler.

Ebeveyninin Muhammed İlyas Efendi üzerindeki etkisi büyük olmakla beraber, bunların verasında ona en çok tesir eden kişi, anneannesi Emeturrahman hanım'dır.Emeturrahman hanımın ibadette derinliği küçük İlyas'ı çok etkilemişti. Bir sohbetinde buna şöyle değinir; "Anne hanımın namazının bir benzerini ben Mevlana Reşid Ahmed Gangûhi'de gördüm."(Reşid Ahmed Efendi'nin namazı kendi akranları arasında gerçekten çok mümtaz idi.)

Anneannesi, Mevlana İlyas'ı çok severdi. Ona hitaben "senden bana sahâbe kokusu geliyor" derdi. Bazen yanına oturur, başını okşayarak "acaba nedendir, ben seninle beraber sahâbe sûretinde bir takım kişilerin gezip durduklarını görüyorum" derdi.

Muhammed İlyas'ın teyzeleri, hala ve yengeleri de nafile ibadetlere, Kur'an tilavetine, zikir ve evradlara çok düşkün kişilerdi. Bu durumu anlatırken Muhammed İlyas hazretleri şu ifadeleri kullanır; "İşte bunlar bizim yetiştiğimiz kucaklardır. Artık dünyaya bu kucaklar nereden gelecektir?"

Gerçekten o sıralar bu aile dindarlığın beşiği idi. Onların arasında Kur'an'ı hıfz etmek o kadar yaygındı ki, aileye ait mescidde, müezzinden başka bir buçuk saf cemaatin hepsi hafızdı.

İlk tahsili

İlk dini tahsili ağabeyi Yahya Efendi'den aldı. Hafız oldu. 1896(1313 Hicri) tarihinde ilim tahsili için ağabeyi ile birlikte Gangûh şehrine gitti. Bu şehir o sıralar salihlerin ve âlimlerin merkezi konumundaydı.

Buranın kutbu mesabesinde olan büyük âlim ve mutasavvıf Reşid Ahmed Gangûhi'ye intisap etti. Bilindiği gibi Reşid Ahmed Efendi, arkadaşı Mevlana Kasım Nanotavi ile birlikte ünlü Diyobend Dar'ul Ulûmu'nun ilk bânilerinden birisi idi.

Muhammed İlyas Efendi onun için şöyle demiştir; "Mevlana Reşid Ahmed Gangûhi(rahmetullahi aleyh) bu devrin kutb-u irşadı ve müceddidi idi. Ancak bütün tecdid işinin onun elinden zahir olması zaruri değildir. Onun adamlarının eliyle olan işler de dolaylı olarak onun çalışması sayılır. Bu şuna benzer; Hulefa-i Raşidin'in ve bilhassa Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer(radıyallahu anhuma)'in amelleri hakikatte Rasulullah'ın(aleyhissalatu vesselam)'ın amelleridir."

Reşid Ahmed Efendi gerçekten çok bereketli bir âlim idi ve çok sayıda âlim yetiştirdi. Bunların arasında en ünlüleri olarak; Mevlana Halil Ahmed Seharanpuri, Mevlana Yahya Kandehlevi, Mevlana Sıddık Ahmed, Mevlana Abdurrahim Raypuri, Şeyhül Hind Mevlana Mahmud Hasan, Mevlana Muhammed İlyas, Mevlana Hüseyin Ahmed Medeni sayılabilir.

Mevlana İlyas'ın gençliğinin ilkbaharı bu büyük zatın medresesinde onun şefkat kanatları ve ibret nazarları arasında geçti. Reşid Ahmed Efendi'ye sevgisi o haddede idi ki, onu görmeden huzura eremezdi. Diyor ki; "Bazen geceleri kalkıp sadece yüzüne bakmak için giderdim. Sonra gelip uyurdum."

Ağabeyin yanında Yetişmesi

Muhammed İlyas Efendi Gangûh'ta ağabeyi Mevlana Yahya Efendi'nin şefkatli nezareti altında ve ondan ders alarak yetişti. Mevlana Yahya Efendi gündüzleri çok gülümseyen, hoş sohbet ve neşeli, gece teheccütlerde ise gözyaşlarına boğulan çok kâmil bir insandı. İslami ilimlerle en yüksek seviyede münasebeti vardı. Araştırmacı bir bakışa sahipti. Özellikle de Hadis ve Edebiyat kitapları ezberindeydi.

Çok iyi bir âlim olan ağabeyin eğitim metodu çok güçlü ve verimli olup, talebenin himmetini ayağa kaldıran, onları kısa zamanda Arapça ve İslami ilimlerde derinlemesine eğiten ve haşiye ve taliklerle zaman yitirmeden mesafe aldıran özel bir metoddu.

Yaradılıştan zayıf ve narin bir bünyeye sahip olan Muhammed İlyas Efendi'nin medrese eğitimi sırasında sağlığı bozuldu. Ağır bir baş hastalığına yakalandı. Bu rahatsızlık onu eğitimine ara verdirecek bir hale geldi. Sevenlerinin istirahat etmesi için ısrarlarına rağmen o, ders okuyamama ızdırabıyla kıvranıyordu. Bir gün başucunda bekleyen ağabeyi kendisine; "Bu halde okuyup da ne yapacaksın?" dediğinde şöyle cevap verdi; "Yaşayıp da ne yapacağım?"

Reşid Ahmed Efendinin kardeşi Mesud Ahmed Efendi hekim idi. Kendisi bu genç talebe ile bir müddet özel olarak meşgul oldu. Ve belli bir zaman sonra Muhammed İlyas Efendi'nin derslerinin başına döndü.

Muhammed İlyas Efendi'nin Reşid Ahmed Ganguhi'den ders ve feyz almış kıymetli âlimler Ganguh'a geldiklerinde onların sohbetlerini kaçırmadığını görüyoruz. Bunlar arasında Şah Abdurrahim Raypuri, Mevlana Mahmud Hasan Diyobendi, ve Hekimül Ümme Mevlana Eşref Ali Tehanevi'ye öyle bağlılığı vardı ki, "Bu zatların sevgisi benim canıma ve bedenime karışmıştır" derdi.

Ağabeyi Mevlana Yahya efendi, bu zatlar Gangûh'a teşrif ettiklerinde kardeşine; "şimdi senin dersin bu zatların sohbetlerine oturmak ve onları dinlemektir" derdi. Bu zatların arasında Mevlana Eşref Ali Hazretlerinin ayrı bir yeri vardı ki, Reşid Ahmed Ganguhi bir gün onun teşrifini haber aldığında yanındakilere; "Burada ne yapıyorsunuz? Gidin ve gerçek bir âlimin dersini dinleyin" diyerek, orada bulunan herkesi o sohbet-i canana göndermişti. İleride Mevlana Eşref Ali hazretleri ile Mevlana İlyas arasındaki münasebetlere ayrı bir başlık altında değineceğiz inşallah.

Reşid Ahmed Ganguhi'nin Vefatı-1905

Muhammed İlyas Efendi, mürşidinin yanına geldiğinde 11 yaşında bir çocuktu. Reşid Ahmed Efendinin maneviyat buhurdanlığında huzur içinde bir gençlik dönemi geçiriyordu ki "İrcii" emri, her fani gibi şeyhini de davet etti. Reşid Ahmed Efendi bu dünyada son nefeslerini verirken Mevlana İlyas başucunda oturmuş, gözyaşları içerisinde Yasin-i Şerif'i okuyordu.(Hicri: 1323)

Bu vefat hadisesi kendisini son derece sarstı. O sırada henüz 21 yaşında bir delikanlıydı. Diyor ki; "Hayatımda çok büyük iki üzüntü yaşadım. Biri babamın vefatında, ikincisi şeyhimin vefatında.."

Bir başka zaman da şöyle diyecekti; "Biz ömrümüz boyunca ağlayacağımızı, Hazret'in vefat ettiği gün ağladık."

Seyru Sulûkunu Tamamlaması

Reşid Ahmed efendi'nin vefatında büyük şok yaşayan Mevlana İlyas bir süre münzevi olarak yaşadı. Daha sonra Delhi'ye giderek Halil Ahmed Seharenpuri'ye intisap ile seyru sülukunu tamamladı.

Bu zat da son dönem Hind âlimlerinin ileri gelenlerindendi. Hatta 1912'de Mısır'dan Hindistan'a ziyaret amaçlı gelen Reşid Rıza, kendisinden çok etkilendiğini, dengeli görünüm, geniş fikirlilik, içtenlik ve feraset hususunda Mısır'da onu aşabilecek bir kimseye rastlayamadığını ifade etmişti.

1908 senesine kadar Seharanpur şehrinde kalan Mevlana İlyas Efendi burada bulunan Mezahir'ul Ulum medresesinde eğitimine devam etti.

Mevlana İlyas Efendi'nin Halil Ahmed Seharenpuri hazretlerine sevgisine şu hatırası bir nebze ışık tutmaktadır, "Bir defasında ben o kadar hastalanmış ve öyle zayıflamıştım ki, yukarı kattan aşağıya inemiyordum. Bu esnada Mevlana Halil Ahmed Seharenpuri hazretlerinin Delhi'ye teşrif ettiğini duydum. Hemen o vakit elimde olmadan yayan olarak Delhi'ye doğru yola koyuldum. Hâlbuki ben hastaydım, zayıftım, üst kattan aşağıya bile inemiyordum. Bütün bunları Delhi'ye giderken yolda hatırladım."

Bir başka sohbetinde Mevlana Halil Ahmed Efendiyle alakalı şu ilginç hadiseyi anlatmıştır. Hadise kısaca şöyledir. Bir zaman Seharanpur şehrinde bir Hint Yogisi halkın huzurunda bir Müslüman âlimle münazaraya girişir. Hint fakiri bazı ruhsal güçlerini kullanarak Müslüman âlimin dilini bağlar ve onu konuşamaz duruma düşürür. Bunu üzerine Mevlana Halil Ahmed Efendi'den yardım istenir. O hazret de gelip murakabeye dalar. Biraz sonra Hintli çileci dehşetle yerinden kalkar ve süratle oradan kaçar, Müslüman âlimin de dili çözülür." 

Diyobend Medresesinde Eğitim Görmesi

1908 senesinde meşhur Diyobend Dar-ul Ulûmunda, Şeyh'ül Hind lakaplı allame Muhammed Mahmud Hasan Diyobendi'nin(1851-1920) hadis derslerine devam etti ve kendisinden Buhari ve Tirmizi kitaplarını okudu.

Mevlana Mahmud Hasan, bu yeni gelen talebesine çok büyük bir sevgi besliyordu. Zira Mevlâna İlyas da çocukluğundan itibaren sahâbe-i kiram'ın âşıkane hallerinden bir edâ, onların dertlerinden bir alâmet vardı. Onun için Şeyh'ul Hind Mahmud'ul Hasen rahmetullahi aleyh "Ben İlyas'ı görünce sahâbeleri hatırlıyorum" buyururdu.

 Mahmud Hasan Efendi, Diyobend Dar'ul ulûmunun ilk talebesi olduğu gibi bu eğitim kurumunda 30 sene baş müderris olarak görev yapmış büyük bir allamedir. Seyyah-ı Şehir Abdürreşid İbrahim "Âlem-i İslam" adlı hatıratında bu zat hakkında şöyle demektedir:"Diyobend'de medrese-i İslamiye'nin büyük müderrisi Mevlevi Muhammed Hasan Sahib, Hind âlimlerinin büyüklerinden, hakikaten bu zamanın nihriri(âlimi) demeye layık şahıslardan biridir."

Merhum Ebul Hasan en Nedvi, "Gerçek Tasavvuf" adlı eserinde onun hakkında şunları yazıyor; "Daha sonra, haklı olarak "Hindistan'ın Şeyhi" denilen Mahmud Hasan Diyobendi geldi. İngilizlere karşı savaşmak için kuvvet hazırladı. Hindistan'da İngilizlerin dışında Müslümanlardan oluşan bir hükümet kurmak istiyordu. Bu hususta yardım temin etmek gayesi ile o zamanın Türk hükümeti ile de temasa geçti. Mektupları, Enver Paşa ile görüşmesi ve Malta adasında tutuklu bulunması gösteriyor ki bu zat, ülkesinin bağımsızlığı için kelleyi koltuğa alarak, yılmadan ve bıkmadan çalışmıştır."

Mevlana İlyas bu muhterem zatın yanında bir yandan hadis ilmini öte yandan mücadele aşkını kazandı. Diyobend medresesindeki eğitiminden sonra ağabeyi Mevlana Yahya efendinin yanına dönen Muhammed İlyas hazretleri dört aylık bir süre içinde de ağabeyinden Kütüb-ü Sitte'yi okudu. 1910'da Seheranpur şehrindeki Mezahir-il Ulum medresesinde hocalığa başladı.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

FERİT, 2017-03-15 13:01:55

Mevlana Muhammed ilyas Kandehlevi yaptığı çalışmalar ile mehdi olduğunu gösteriyor peki peygamberin kendisini müjdelediği bir insanın her alim gibi tevazu yapıp, kendisini açıklamaması doğrumudur herkes halen mehdi aleyhi selamı beklerken vefat (r.a) edip gelmiyecek olması nasıl olacak.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Salih Okur, 2011-07-15 06:22:31

Kıymetli okuyucumuz. İlginize çok teşekkür ederim. Aslında bu hafta üçüncü bölümümn yayınlanması gerekirdi. Ama yetişemedi. İnşallah haftaya nasip olur ümidindeyiz. Dualarınız bekleriz.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

iasevgul, 2011-07-14 09:19:44

mevlana ilyas rahmetuullahın 3. bölüm nezaman yayınların

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

METİN, 2011-06-21 05:04:16

MAŞAALLAH BAREKALLAH BU GİBİ DEĞERLİ İNSANLARIN YAŞAMLARINI VE İNANDIKLARI DEĞERLER İÇİN MÜCADELELERİNİ SİZİN SAYENİZDE OKUDUKÇA KENDİMİZDE DE BENZER BİR GÜÇ VE KUVVET HİSSEDİYORUZ.ALLAH RAZI OLSUN...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-5. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-5. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR’IN SİRET VE SURETİ Merhum Ali Ulvi Kurucu beyin ifadesiyle; “Malûm ya, her şah

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-4. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-4. BÖLÜM

PERDE KAPANIRKEN İnsiyatif artık İtalyanların eline geçmişti. 23 Eylül 1930'da İtalyan bi

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-3. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-3. BÖLÜM

GRAZİANİ Graziani, sömürgelerde özel olarak yetiştirilmiş komutanların en tecrübeli ve en

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-2. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-2. BÖLÜM

“GECE HÜKÜMETİ” İtalyan araştırmacı Giorgio Rochat bu durumu bize veciz olarak şöyle

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-1. BÖLÜM

ÖMER MUHTAR(1862-1931)-1. BÖLÜM

Merhum şehid Ömer el-Muhtar’la alakalı bir çalışmayı seneler önce hazırlamış ve sitemiz

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-4. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-4. BÖLÜM

ACIMASIZ YIKIM İspanya’nın Madrid kentinde toplanan konferans sonrası Fransa ve İspanya, Rif

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-3. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-3. BÖLÜM

UMUDUN SEMBOLÜ ADAM O sıralar Emir Abdülkerim dünyada en popüler direniş liderlerinden biri h

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-2. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-2. BÖLÜM

ANNUAL ZAFERİ Babasının vefatından sonra savaşın idaresini uhdesine alan Hattabi’nin ısla

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-1. BÖLÜM

EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-1. BÖLÜM

“Kadı, müderris, gazeteci, mücahid, emir, devlet reisi.. Evet, bu sıfatlar bütünüyle Emir

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-4.Bölüm

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-4.Bölüm

Mersin’e Yerleşmesi Cumhuriyet’in ilânından sonra sessiz kalmayı tercih eden Ahmed Şerîf

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-3.Bölüm

SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-3.Bölüm

Birinci Dünya Savaşı Ve Libya Birinci Dünya Savaşı başladığında İtalya -ülkedeki savaş

Üstünlük ve şeref ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir.

Münâfikûn, 8

GÜNÜN HADİSİ

Hiç bir vâli yoktur ki, o, müslüman ahâli üzerinde icrâ-yı velâyet ederken zulüm ederek ölür, muhakkak Allah Cennet kokusunu ona haram kılacaktır.

Ma'kıl İbn-i Yesâr (r.a)'dan rivayet olunur.

TARİHTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI