IRAK’IN BÜYÜK ÂLİMİ MUHAMMED FUAD EL ALUSİ
Bağdat’ın meşhur âlimlerinden Mahmud Şükri el Alusi’nin(1855-1924) yeğeni olan Muhammed Fuad el Alusi Hocamız Bağdat’ta doğmuş olup, nesebi Peygamber Efendimizin(aleyhissalatu vesselam) torunlarından birine dayanır.
Takdim
Yüce Rabbimiz Allahu Teâlâ'ya hamd ve sena ile bütün peygamberlerin hatemi, iki cihan serveri Rasulullah(Sallallahu aleyhi ve sellem) efendimize salatu selamla yazıma başlarken,
Dicle ve Fırat arasında yetişen allame-i cihan olan büyük âlimlerimizden ve 1958-1963 yılları arasında, tatiller hariç aralıksız olarak derslerine devam ettiğim büyük âlim Muhammed Fuad el Alusi Hocamla ilgili olarak bildiklerimi kısaca kaleme almak istedim. İstifadeli olması dileğiyle. Türkiye-Suudi Arabistan eski eğitim müşaviri Gülcemal Soylu/cevaplar.org
Not:Maalesef Fuat Alusi merhumun bir fotoğrafını temin edemedik. İnşallah ileride bulabilirsek, ekleriz. Cevaplar.org
Bağdat'ın meşhur âlimlerinden Mahmud Şükri el Alusi'nin(1855-1924) yeğeni olan Muhammed Fuad el Alusi Hocamız Bağdat'ta doğmuş olup, nesebi Peygamber Efendimizin(aleyhissalatu vesselam) torunlarından birine dayanır.
En büyük dedelerinden birisi de İmam Musa Kazım hazretleridir. Onun için her Perşembe günü, öğle namazını müteakip Bağdat'ın Kazimiye ilçesindeki Musa Kâzım ve Muhammed Cevat hazretlerinin kabr-i şeriflerini ziyaret eder, Kur'an okur ve bir süre orada otururdu. Ben de bazen kendisine refakat ederdim. Daha sonra, aynı saha içinde bulunan İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerinin talebesi İmam Ebu Yusuf hazretlerinin camisine geçer, orada iki rekât tahiyyet'ül mescid(mescidi selamlama) namazı kıldıktan sonra, Kadı Ebu Yusuf hazretlerinin kabr-i şerifini ziyaret ederdi.
Bu ziyaretlerden sonra ikindi namazını kıldırmak için Bağdat'ın Reşid Caddesi üzerinde ve Şorce çarşısının çıkışında bulunan Mercan Camiine gelirdik.
İkindi namazının Mercan camiinde edasından sonra yine beraberce Seyyid Ahmed Rifai hazretlerinin babası Seyyid Sultan Ali hazretlerinin camisine giderdik. Akşam namazına yakın bir zamana kadar orada bana ve Türkiye'den gelen talebe arkadaşlarıma ders okuturdu. Hatırladığım kadar öğrencilerden birisi de Aksay Öncel'di.
Muhammed Fuad Alusi Hocamın Türkçesi düzgün ve Osmanlıcası mükemmel olmasına rağmen bize dersleri Arapça olarak okutur ve Arapça izah ederdi. Derdi ki; "Siz buraya Arapça öğrenmeye geldiniz. Onun için sizlere Arapça konuşup, dersleri de Arapça anlatmam gerekir."
Alusi Tefsirini yazan büyük dedesi Ebu's-Senâ, Şihabüddîn Mahmûd el-Âlûsî(1803-1854)'nin türbesi Mercan Camiinin Reşid Caddesi tarafına açılan kapı girişinin solundaki bahçe içersindendir. Muhammed Fuad hocam, her cami giriş ve çıkışlarında onun ruhuna üç ihlâs, bir Fatiha-i Şerife okumadan geçmezdi.
Yine benim değerli hocalarımdan Molla Muhammed Kızılcı sık sık Muhammed Fuad hocamın ziyaretine gelir ve beraber çeşitli ilmi konular üzerinde müzakere ederlerdi. Ben de onları dinler ve önemli hususları defterime kaydederdim. Ziyaretlerini bilhassa Seyyid Sultan Ali Camiinde gerçekleştiren Molla Kızılcı, Muhammed Fuad Hocama şunu söylerdi; "Seni hem ilminden, hem de Rasulullah Efendimizin soyundan olduğundan dolayı çok seviyor ve sana sonsuz saygı duyuyorum. Size olan bu sevgi ve saygım amcanız büyük üstad Mahmud Şükri Alusi'den gelen saygı, muhabbet ve sevginin devamıdır. O, sadece bir âlim olmakla yetinmeyip, gerek Bağdat ve gerekse İslam vilayetlerinden akın akın gelen talebelere kucak açmış ve yüzlerce talebe yetiştirmiştir. O, bir ayaklı kütüphane ve canlı bir kitap gibiydi. Sadece ben değil, büyük âlim ve büyük İslam hukukçusu Şeyh Emced Zehavi ve daha niceleri onun ilminden istifade etmişlerdir."
1958 askeri darbesinde öldürülen Irak'ın eski başbakanı Nuri Said Paşa'nın Osmanlı aleyhinde sarf ettiği bazı sözlere çok üzülen Muhammed Fuad hocam bir Cuma hutbesinde bu konuyu dile getirerek şöyle demişti; "Bağdat Fatihi Genç Osman, Sultan 4.Murad ve Osmanlılar olmasaydı, şimdi Bağdat Irak'ın başkenti değil, İran'ın herhangi bir şehri olacaktı. Osmanlılar fethettikleri ülkelerin insanların diline, dinine, örf ve adetlerine asla dokunmamışlar ve herkesi kendi örf, adet, dil ve dinlerinde serbest bırakmışlardır.
Bunun en güzel örneği Peygamber Efendimizin(aleyhissalatu vesselam)'in "İstanbul'u fetheden kumandan" övgüsüne mazhar olan Muhammed Fatih Sultan'ın Fetih sonrası Bizanslıları dinleri, örf ve adetleri hususunda serbest bırakmasıdır. Bu bakımdan, onlara dil uzatmanın şer'an yanlış olduğunu beyan ederim."
Muhterem ve Mücahit olan hocamız Muhammed Fuad Alusi, 1958 ihtilalinde Bağdat Caddelerinde Komünist bayraklarının dalgalandığı günlerde cesurane hutbeler okuyup, Komünizmi tel'in ederdi. Yine bir gün Reşid Caddesinde Komünistler, liderleri Abdülkerim Kasım lehinde yürüyüş yaparlarken, hocamız, Kasım posterlerine tükürdü ve onlara lanet okudu ki, durum çok tehlikeliydi. Ben ve bir arkadaşım hocamızı hemen içeri çekerek Mercan camisinin Reşit caddesine açılan kapısını kapatıp, hocayı camiin arka kapısından kaçırdık. Aksi halde Fuad Hocayı hemen linç edip, caddede sürüklerlerdi.
Türkiye'den nişanlı olup, 1958 ihtilalinde öldürülen Irak'ın genç kralı, 2o yaşındaki merhum Faysal, ihtilalden bir müddet önce bir Cuma namazını Mercan Camiinde kıldı, Muhammed Fuad Alusi Hocamın elini öperek; "Değerli hocam, Rasulullah Efendimizin evlatlarının devamındansınız. Var olun, sizi çok seviyoruz" demişti.
1958 başlarında Bağdat'a gittiğimde ilk önce muhterem Fuat Alusi Hocamla tanıştım. O zamanlar Arapçayı iyi bilmiyordum. Ancak hocamdan Arapça dilbilgisi, Tefsir ve Hadis dersleri alıyordum. Fakat hocam Arapçamın çok zayıf olduğunu anlayınca, "bu böyle olmaz, senin bu dersleri iyi anlaman için Arapçayı iyi bilmen gerekir. Şimdi derslere ara verelim. Seninle pratik dersler yapalım" dedi.
Dicle nehrinin kenarında bir ay boyunca günde birkaç saat yürüyüş yaparak Arapça konuşup pratik yaptık. Hocam bir gün; "Şimdi sohbetimizi burada keselim, sen iki yüz sayfalık bir defter al getir. Bir satır boş bırakarak, bir ay boyunca yaptığımız konuşmaları, cümleleri bu deftere yaz, getir" dedi. Ben de öyle yaptım. İki yüz sayfalık defteri doldurduktan sonra bu defteri Fuat Hocama verdim. Bir süre inceledikten sonra bana dedi ki; "şimdi gel, yanlış cümleleri beraber tashih edelim" Bir haftadan fazla süren bu tashihten sonra 100 sayfalık bir defter daha getirmemi talep etti. İki yüz sayfalık defterde tashih ettiğimiz cümleleri satır atlamayarak, yüz sayfalık deftere çekmemi istedi. Talimatını aynen uyguladıktan sonra artık Arapçayı yazar, konuşur, okur ve anlar hale geldim ve hocamla fasih Arapça konuşmaya başladım.
Alusi hocam bana iltifatta bulunarak; "Aziz kardeşim Gülcemal, Arapçayı iyi öğrendiğine kanaat getirdim. Dili öğrendiğin için artık vakitlerimiz boşa gitmeyecek. Daha önce başladığımızı dersleri devam ettirelim" dedi.
Fuat Alusi Hocamın oğlu Şakir Alusi, Bağdat'ın Mahmudiyye ilçesinde Kadılık görevinde bulunuyordu. Tatil zamanlarında babası Fuat Hocamdan hukukla ilgili dersler alırdı. Şüpheli konularda özel çalışmalar yapar, içtihatlarda bulunurdu. Talebeliği döneminde babasından Tefsir, Arapça dilbilgisi ve Hadis dersleri, Şeyh Emced Zehavi hocamdan da Fıkıh ve Usul-i fıkıh dersleri almıştı. Çok adaletli bir hâkim olup, takva ehliydi.
Muhammed Fuat Alusi Hocam ilim irfan sahibi olduğu kadar aynı zamanda bir İslam mücahidiydi. Meddül Ahmer(Kızıl Uzantı) dediğimiz dönemde, yani 1958-63 yılları arasında Komünistlerin Irakta hakim oldukları devrede hocam boş durmamış, Sünni ve Şii Ulemasına çağrıda bulunup, Şeyh Emced Zehavi, Abdülkadir el Hatip, Kemaleddin el Tai, Abdülaziz el Bedri, Yasin Mensur el Sadi, Muhammed Mehdi el Halisi ve Ebul Kasım el Huî gibi âlimlerle el ele vermiş, kızıl uzantı olan komünizme karşı cihad ilan edilmesine yardımcı olmuş, özellikle Cuma hutbelerinde Irak'ın Komünistlerin tasallutundan kurtulması için Sünni ve Şiilerin el ele vermesi gerektiğini vurgulamış ve haykırarak bu hususu dile getirmiştir.
Aziz ve muhterem hocam Muhammed Fuat Alusi ile ilgili şimdilik hatırladıklarım bu kadar..İlmi ile amil, salih ve mücahid olan hocamın Allahu Teala'nın rahmetine nail ve mekanının Firdevs-i âla olasını Yüce Rabbimden niyaz eylerim.
Talebelerinden Gülcemal Soylu
24.04.2011-Ä°zmir
Â
Â
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM
1927 yılında Emir, Kuzey Amerika'ya gitti. Orada Detroit beldesinde göçmenlerin sorunları için
EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-1. BÖLÜM
O, Emir Şekib Bin Hamud bin Hasan Yunus Arslan. Hire hükümdarlığı kurucusu olan Tenuhiler sül
NEDVİ’NİN KALEMİNDEN KUDÜS MÜFTÜSÜ EMİN EL HÜSEYNİ-2
Bundan sonra araya yeni bir fasıla girdi, ama bu ilki kadar uzun sürmedi. Ve onunla Mekke-i Müker
NEDVİ’NİN KALEMİNDEN KUDÜS MÜFTÜSÜ EMİN EL HÜSEYNİ-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz, sizlere Filistin istiklal hareketinin mimarı, büyük aksiyon insanı,
İMAM MUHAMMED KASIM EN NÂNOTEVİ- 3. BÖLÜM
Papazlarla Ve Hindu Bilginleri İle Münazaraları Şeyh, Meerut şehrinde ikamet ederken, papazlar
İMAM MUHAMMED KASIM EN NÂNOTEVİ- 2. BÖLÜM
İngilizlere Karşı Cihadı 1857 yılında İngiliz yönetimine karşı Hindistan'da büyük bir a
ÖMER MUHTAR GRAZİANİ’NİN KARŞISINDA
... Graziani hatıratında diyor ki; “Ofisimin girişine geldiği zaman bana öyle geldi ki, ell
İMAM MUHAMMED KASIM EN NÂNOTEVİ- 1. BÖLÜM
Büyük imam, islam filozofu, rabbani alim, büyük ıslahçı, mücahid bir kahraman, İslam düşm
KURRA HAFIZ MEHMET GÃœRGÃœR HOCA EFENDÄ° (1937-2020 )
Mehmet GÜRGÜR Hoca Efendi 2 Mart 1937 yılında Dumlu Nahiyesine bağlı Akdağ köyünde dünyaya
ÅžEYH MUHAMMED HAFÄ°D (1928-2001)
Şeyh Muhammed Hafid hazretleri, dedesi ‘Hazret’ namıyla bilinen Muhammed Ziyauddin hz.'nin ve
ABDULÄžAFUR HAS EFENDÄ°(1936-2007)
Abdulgafur HAS Hocaefendi 1936 yılında Çat ilçesi Babaderesi köyünde dünyaya geldi. Soyu sils
- BABADERELÄ° SEYYÄ°D AHMED EFENDÄ°(1890-1977)
- MEHMED KIRKINCI HOCAEFENDÄ°
- MOLLA MUHAMMED CELALÃŽ
- MOLLA MUHAMMED KASORÃŽ
- MOLLA ABDÃœLKADÄ°R NADÄ°R AZÃŽZÃŽ
- SEYDA MOLLA HASÄ°P SEVEN (KS)(1917-1994)
- MÜDERRİS MOLLA MUSA CELÂLÎ (GEÇİT) HOCA
- ÅžEYH ASIM EFENDÄ°
- ÅžEYH HALÄ°D-Ä° OHÄ°NÄ°
- ÅžEYH MAZHAR EFENDÄ°
- ÅžEYH ALAUDDÄ°N-Ä° OHÄ°NÄ°
- ÅžEYH FETHULLAH-I VERKANÄ°SÄ°
- EBU’L HASAN EN NEDVİ HAKKINDA NE DEDİLER?-2
- MUHAMMED EMÄ°N ER HOCAEFENDÄ°
- ÇAN ŞEYHLERİNİN TASAVVUFTAKİ YERİ VE KONUMU-2
- EBU’L HASAN EN NEDVİ HAKKINDA NE DEDİLER?-1
- ÇAN ŞEYHLERİNİN TASAVVUFTAKİ YERİ VE KONUMU-1
- ÅžEYH SAFFETULLAH-I OHÄ°NÄ°(1939-1989)
- EBU’L-HASEN ALİ EL-HASENÎ EN-NEDVÎ (1333-1420/1914-1999)
- DOSTUM NEDVÄ°
- BEDÄ°ÃœZZAMAN'IN HAYATI VE ESERLERÄ°-2
- BEDÄ°ÃœZZAMAN'IN HAYATI VE ESERLERÄ°-1
- M. AKİF'İN GÖZÜYLE BATICILIK-2
- M. AKİF'İN GÖZÜYLE BATICILIK-1
- AHMET NECÄ°P FAZIL KISAKÃœREK-3
- AHMET NECÄ°P FAZIL KISAKÃœREK-2
- AHMET NECÄ°P FAZIL KISAKÃœREK-1
- ÅžEYH MUHAMMED DÄ°YAUDDÄ°N/HAZRET (K.S.)
- ŞEYHU'L-HİND MAHMUD HASAN DİYOBENDÎ (1851-1920)-2. BÖLÜM
"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın! Çünkü O, işitendir ve bilendir."
Fussilet, 36
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri
"Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir." (Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...