OLGUNLUK GÜNAHTAN SAKINMAKTIR-İSMAİL ÇETİN-DİLARA YAYINLARI-ISPARTA-2006

Dedikodu, çok soru sormaya sirayet eder. Çok soru sormak, hayvanî nefsin istek ve arzusudur. İnsan bu nefsin tuzağına girdiği vakit, nefsini temize çekmek için, karşılaştığı kimselerden din ve dünya menfaatini temin etmeyen başıboş soru sormaya başlar. S. 29


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2011-05-21 07:29:36

 

Dedikodu, çok soru sormaya sirayet eder. Çok soru sormak, hayvanî nefsin istek ve arzusudur. İnsan bu nefsin tuzağına girdiği vakit, nefsini temize çekmek için, karşılaştığı kimselerden din ve dünya menfaatini temin etmeyen başıboş soru sormaya başlar. S. 29

Soru sormak, iyi ve kötü olmak üzere ikiye ayrılır; birisi nûr, diğeri nârdır. S. 30

…İktisat, israfla cimrilik arasında olan bir haldir ki, gerek itikada gerek dînî tatbîkatlarda ve gerekse dünya hayatının levâzımlarındaki harcamalarda bütün nebîler, insanları iktisada davet edip israftan sakındırmışlardır. S. 36

En iradeli insan, en idareli insandır. Cüz'î iradesine hâkim her meydanda hâkimdir. Bunun için olgunluk gerekir. Şu halde Allah kalbe neyi yasaklamışsa, ondan sakınmalıyız. S. 40

Hayâ, olgun insanın hayatı ve ahlakıdır. Hayâ, Allah Teâlâ'dan utanmaktır; kalbi, aklı ve ruhu nurlandırır; vicdanı şuurlandırır. Bunun için gençlere düşecek ilk vazife hayâ perdesini korumaktır. S. 54-55

Dinin temeli olan itikad, ibadet ve gerek dînin binasından sayılan muamele, ukubât yani cezalar ve gerekse âdab ve güzel ahlakın hepsini, "Nerde olursan ol Allah'tan kork, korun" cümlesi kuşatmaktadır. S. 95

Bir kul mü'min olarak âyet ve hadisleri kendi görüşüyle değil, ashab ve tabiin'in anlayışıyla anlamak mecburiyetindedir. Çünkü kendi anlayışıyla Kur'ân-ı mana eden, takva dairesinin haricinde kaldığı gibi, Kur'ân ve hadisi ashab ve tabiinin anlayışıyla anlamaya çalışmazsa heva ve hevesine tâbi' olmuş olur. S. 96

Olgunluğun arsası iman, kökü dini öğrenmek ve öğretmek, gövdesi hayrlıları sevmek yani muhabbet, dalı iyilerle birlikte bilgiyi tatbik etmek. Bu ağacın sûru, teberrî yani şer ve şerlilerden kaçmak; semeresi dünya ve âhiretin saadetidir. Demek olgunluk, kâmilen ubûdiyeti izhar etmektir. S. 106

Gayrin hakkına tecavüz olan her günahta kul hakkı vardır, dolayısıyla zulümdür. S. 134

Bazen zulüm küçük günah iken büyük günah olur. Buna misal gıybettir. Gıybet küçük günahtır, lâkin büyük olur; bazen en büyük olur, mesela iftiraya dönüşürse en büyük olur; sövmek sûretinde olursa büyük günah olur. S. 135

…Din yolunda sözünde, fiilinde sâdık olan takva sahibinden başka herhangi bir şahsı yahud da davasını sevmekte, özellikle dini öğrenmek ve irşadda iyiden iyiye düşünmelidir. S. 196-197

Kişi, ne için şahsı yahud davasını sevdiğini bilmelidir. Zira nefsin heva ve hevesine mebnî olan sevgi, gözü, sevilenin ayıbını görmekten kör, kulağı da onun ayıbını işitmekten sağır kılar. S. 197

Şehvet arzusu yani heva ve heves insanın kalbinde hâkim olduğu zaman, kulak hak ve gerçek hükümleri işitmez, nasihatleri dinlemez, hak ve gerçeği doğru görmez. Nefs bununla aklı, şer'i şerifin emrlerinden uzaklaştırır. S. 199

Mü'min, yaptığı günahından daima pişmandır. Yalancı, günahını ufak görür; tevbe ederken dahi günah işlemeyi arzular. İşte böylelerinin tevbesi tevbe sayılmaz. Tevbenin tevbe olabilmesi için, günaha dönmemeye azmetmek şarttır. S. 212

Tevhidin kalbinde yerleşmesi ve makamına göre tevbe ve istiğfarı nisbetinde mü'minin ruhu saflaşır. S. 224

…Sadece dil ile, yani kalbde gaflet olduğu halde "Estağfirullah" demek kâfi gelmez; günahtan alıkoyabilecek derecede korku da lâzımdır. S. 228

…İman, din kardeşliğini teşmil ettiği gibi, İslâmî kardeşlik de imanı tekmil eder. Öyle ise uhuvvette muhasebeyi de yapmalıyız. S. 259

Kâmil bir iman sahibi olabilmek için bir mü'min, kendine sevgi ve iştiyakla dilediği fayda ve menfaatin asgarî olarak mislini yahud âlâ olarak aynını mü'min kardeşine dilemedikçe ve kendi nefsine çirkin ve kötü gördüğü, istemediği şeyleri, din kardeşi için de çirkin ve kötü görmedikçe kâmil imana sahib olamaz ve binnetice yapmış olduğu zikir ve ibadetlerinin lezzetini bulamaz. S. 261

…İnsanı menhiyâta sevk eden, şehvet ve gazab kuvvetidir. İkisini dizginleyen; at gibi şehvetinin, aslan gibi öfkesinin dizginini şeriatin ve aklın eline verip, her ikisini şeriatin mer'âsında güden, kâmil imana sahib olmuştur; (…) bütün Müslümanlara kardeştir; "Mü'minler ancak birbirine kardeştirler" halkasına girmiştir. Girmek kolaydır, sebat etmek zordur. Girmişse mü'mindir; sebat ediyorsa namuslu ve şereflidir. S. 263

Birliğin, dirilmenin, felâhın, hülâsa bütün maksadlara kavuşmanın tohumu, ilk ve ferdî vazife olarak muhasebe ve murâkabedir; cemaat olarak da, sevgi, merhamet ve şefkattir. S. 265

Müslümanların hâkimiyeti ve refahı bir tek beden gibi olmalarına bağlıdır. S. 266

İnsanları Allah'a yaklaştıracak her ne var ise nûrânî vesiledir. Namaz vesiledir. Namaz kılmaya Kâ'be-i Muazzama vesiledir. Âlimlerin ilmi Allah'a kavuşmaya vesiledir. Nihayet vesileler çoktur. S. 266-267

İlmiyle amel eden ulemâ ve Ehli Beytin sevgisi, Allah ve O'nun Rasûlü'nün sevgisinin ipucudur. Allah'ın rıza kapısını açan ve Allah nazarında makbul olmaya vesile olan da bu sevgidir. S. 279

İctimâî hayatın ruhu da, dini ihya etmek için mü'minlerin samimiyetle birleşmeleri ve sevişmeleridir. Amma candan sevmek, samimi kardeş olmak gerekir. Fakat bu sevginin de usûlü vardır, ölçüsü vardır; zararı vardır, kârı vardır. S. 287

Artık kim hayalî imanının, tahkîk yahud yekîn yahud şuhûd derecesine geçmesini dilerse, dünya menfaatine hiçbir karşılığı beklemeksizin mü'min kardeşini ölçülü derecelerle sevsin. S. 289

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Nurgül Dere, 2011-06-17 06:59:06

İnsanların ehl-i sünnet çizgisinde yürümesi içindi Hocamızın çabaları ve hizmeti... Vefatını bugün öğrenene kadar hep dua ettik sağlığına kavuşması için.. Ama o Hakk'a yürüdü her eren gibi.. Sevgilisine kavuştu.. Allah rahmet eylesin.. Ailesine sabr-ı cemil ihsan eylesin.. Sevenleri olarak hepimizin başı sağolsun..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Akif Cömert, 2011-05-26 02:57:52

Kıymetli Hocamızın eserlerine ulaşabilmek için Dilara Yayınları’nın telefon numarası: 0-246-2323321 Kendileri size yardımcı olurlar. İyi günler, teşekkürler.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

diyarbekirli, 2011-05-26 02:34:18

bu eserlere istanbulda nasıl ulaşabilirim yardımcı olabilirmisiniz. şimdiden teşekkürler

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

canfedaye, 2011-05-25 05:28:19

Herkesin okuması gereken muhteşem bir eser, Muhterem hocefendinin diğer eserleri gibi. Allah azze ve celle Şeyh İsmail Çetin Bin Mahfuz kaddesallahu sirruhul azize uzun ömür versin, hizmetlerini ve sayılarını artırsın.amin

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.

TAHRÃŽM,6

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)

Tirmizi, Da'avat 89,Ravi (r.a.): AiÅŸe

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI