YAŞANTISINDA ALLAH RASULÜ

Peygamber Efendimiz, uzuna yakın orta boylu, insanlar arasında hoş ve güzel sayılacak ölçüde irice başlı, bedeninin rengi kırmızımtırak nurânî beyaz idi. Burnunun iki kaşının birleştiği tarafı gayet itidal üzere yüksekçe, gözleri siyah, kaşları


2011-03-15 07:01:29

ALİ İHSAN ER

Peygamber Efendimiz, uzuna yakın orta boylu, insanlar arasında hoş ve güzel sayılacak ölçüde irice başlı, bedeninin rengi kırmızımtırak nurânî beyaz idi. Burnunun iki kaşının birleştiği tarafı gayet itidal üzere yüksekçe, gözleri siyah, kaşlarının arası az aralık, sakalı sıkça, omuzlarının arası genişçe, omuz başları geniş, elleri ayakları kalınca, saçları kumral olup, düz ile kıvırcık arasında idi.

Saç, sakal, diş ve göz bakımı başta olmak üzere beden temizliğine son derece önem verirdi. Bu sebeple uyuduğu yere misvak (bir çeşit diş fırçası), abdest suyu ve tarak konurdu.

Özellikle diş temizliğinde son derece duyarlı davranır, her abdest alışında dişlerini misvaklardı.

Efendimiz Hazretleri, yavaş yavaş konuşur, her sözün arasını ayırt ederdi, hatta dinleyen onu ezberleyebilirdi. Çok iyi anlaşılması gereken sözleri üçer defa tekrarlardı. Ayrıca, konuşurken muhatabının akıl ve anlayış seviyesini gözetirdi. Böylece, dinleyenler arasında konuyu anlamayan kalmazdı.

Sevgili Peygamberimiz başkalarını rahatsız edecek derecede ağır olmayan güzel kokular ikram edilince severek kullanır, reyhan çiçeği gibi güzel kokulu çiçekler ikram edilince de geri çevirmezdi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, başlangıç itibariyle sağ yanı üzere yatar ve dua yaparak uyurdu:

Ya Rabbi! Beni, kullarını tekrar dirilteceğin günde azabından koru!”

Allah’ım! Senin adınla uyur, senin adınla uyanırım.”

Allah'a hamd olsun. Bizi yedirdi, içirdi, ihtiyaçlarımızı giderdi, evlerimize sığındırdı (huzura erdirdi). Nice yaratıklar vardır ki, istedikleri ölçüde yiyecek içecekleri ve akşam olunca barınacak meskenleri yoktur.”

Uykudan uyandığında ise söyle dua ederdi:

Allah'a hamd olsun ki, bizi uyuttuktan sonra uyandırdı, dönüş O’nadır.”

Peygamber Efendimiz, insanları rahatsız edecek aşırılıkta gülmezdi. Onun gülmesi tebessümdü, her tebessüm edişinde dişleri inci tanesi gibi görünürdü.

Sevgili Peygamberimiz, normal şartlarda vakarla, yavaş yavaş ve dikkatli bir şekilde yürürdü. Yürürken ayaklarını yere sürtmez, sürüyerek gürültü çıkarmazdı. Bir zorunluluk yoksa yürüyüşünde acele etmezdi.

Diz üstü oturur, bağdaş kurar, bazen de uyluklarını karnına çekip ellerini dizlerinin üstüne bağlardı. Otururken sağ veya sol tarafına yastık koyup dayanırdı.

Sevgili Peygamberimiz, elbisesinin temiz ve tertipli olmasına önem verirdi. Giyiminde titizdi, dağınıklıktan hoşlanmazdı.

Bir elbisenin kumaş olarak sağlam kalma süresi ne ise o süreyi doğal süreci içinde tamamlardı.

Yeni bir elbise giydiğinde Allah’a hamd eder, bu yeni giysinin hayra vesile olmasını diler, elbisenin örttüğü organların şerrinden de O’na sığınırdı.

Estetiğe dikkat ederdi; alacalı, aşırı desenli ve göze batan çiğ renkte elbiseler giymekten kaçınırdı. Elbise ile övünmez, bu konuda savurganlık yapmazdı.

Özellikle konuklarını karşılarken ve uğurlarken yeni ve güzel elbiselerini giyerdi.

Peygamber Efendimizin giyecekle ilgili tutumunu, temizlik, tertiplilik, estetiği gözetme, kendine yakıştırma, sadelik ve ihtiyacı karşılama olarak özetleyebiliriz.

Bu sebeple gerektiğinde o, ibrişimden, yünden, pamuktan, hatta keçi kılından dokunmuş elbiseyi giyer ve tevazu göstererek, "ben âciz bir kulum" buyururdu.

Peygamber Efendimiz, günlük hayatta konuşurken, yürürken, oturup insanlarla sohbet ederken sevimliliği ve güler yüzlülüğü ile dikkat çekerdi. Onu gören Müslümanlarda bir iç huzuru ve ona karşı derin bir sevgi saygı oluşurdu.

Şanı büyük Peygamberimiz, özel hayatında ekonomik açıdan orta sınıf bir Medineli gibi yaşamaya özen gösterir, gücü daha fazlasına yettiği zamanlarda bile sadelikten ayrılmaz, kendisine gelen hediyelerin çoğunu yoksullara ve Suffe Okulu öğrencilerine aktarırdı.

Bununla beraber o, Müslümanlara meşru olduğunu (din kuralları açısından sakıncası olmadığını) göstermek ve beslenmenin önemini vurgulamak için çeşitli gıdalardan yemiştir. Meselâ tavuk eti, bazı kuş etleri, koyun etinden hazırlanmış kebap, kurutulmuş et (bir çeşit pastırma), süt, bal, peynir bunlardan bazılarıdır.

Yiyecekleri arasında zeytinyağı, sirke, kabak, tirit, kavrulmuş un ve helvaya da rastlıyoruz.

Her gün aynı gıdayı değil de mümkünse farklı gıdalar almayı tercih etmiş; yemeklere zaman zaman biber, zencefil, tarçın gibi baharat çeşitlerini serpmiştir.

Onun sofrasında daima baş köşede olan iki yiyecekten biri arpa ekmeği, diğeri de ise hurma idi. Şartlara göre bazen uzun süre bunlarla yetindiği olurdu.

Efendimiz Hazretleri, yemekten önce ellerini, yemekten sonra hem ellerini hem de ağzını yıkardı.

Yemeğe besmele ile başlar, bitirdiğinde elhamdülillâh derdi.

Sofrada bozulmamış herhangi bir yemek ya da ekmek artığının çöpe atılmasını uygun görmezdi. Yemek devam ederken müsaade almaksızın herkesten önce kalkılmasını doğru bulmazdı.

Karnını tıka-basa doldurmaz, herhangi bir yemeği beğenmemezlik etmezdi; arzu ederse yer, etmezse yemezdi.

Bal şerbetini ve nebiz denilen bir çeşit hurma ve üzüm kompostosunun tazesini severdi.

Sevgili Peygamberimiz sağlığı yerinde ve zamanı uygunsa davetlere katılırdı.

Aziz Peygamberimiz, örfte mevcut olan sedir, divan, yatak, yorgan, ihram, ibrik, leğen ve bunun gibi ev eşyası kullanır, ama en pahalısı olsun diye özel bir arzu beslemezdi.

O’nun bu alandaki prensibi de,Sadelik, ihtiyacı giderme, tertiplilik ve temizlik” olarak sıralanabilir.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!

Fatır, 3

GÜNÜN HADİSİ

Takat getirebileceğiniz ameli alınız.Allah'a yemin olsun ki siz usanmadıkça Allah usanmaz.

Müslim, Kitabu Salati'l-Musafirin ve Kasriha

TARİHTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI