MADDE NİÇİN EZELÎ DEĞİLDİR

Ya Allah ezelidir veya madde... Allah'ın varlığını kabul etmeyen materyalistler maddeye ezeliyet vermek zorunda kal­mışlardır. 20. yüzyılın ilim sahasında kâinatın başlangıcı oldu­ğu, ezeli olmadığı ve ebedi olamayacağını ispatlayan pek çok il


2010-12-01 04:06:38

Sinan BENGİSU

Ya Allah ezelidir veya madde... Allah'ın varlığını kabul etmeyen materyalistler maddeye ezeliyet vermek zorunda kal­mışlardır. 20. yüzyılın ilim sahasında kâinatın başlangıcı oldu­ğu, ezeli olmadığı ve ebedi olamayacağını ispatlayan pek çok ilmî deliller, inkârcıların temel felsefesi olan materyalizmin idam hükmünü infaz etmiştir.

"Bugünkü ilimden pek az bir şeyi dahi hakikaten anla­mış olan bir kimsenin materyalizm hastalığına karşı muafiyet kazandığı muhakkaktır" diyor Bawing.

Albert Camus da şu gerçeği kesinlikle ortaya koyuyor:

"Marxizmin hatasız olabilmesi için 20. asrın bütün keşifle­rini inkâr etmek gerekecektir. Marxizm bugün ancak Heiesenberg'e, Bohr'a, Einstein'a ve zamanımızın en büyük âlimlerine karşı koymak şartı ile ilmî olduğunu iddia edebi­lir."

Atomlardan yıldızlara kadar her varlığın hayret verici me­kanizmalarıyla beraber şaşmaz intizamları "Bir" olanı, "mutlak ilim ve kudret sahibini" bildirdiği, Allah'ın büyüklüğünün pırıl­tılarını aksettirdiği halde, Allah'ı inkâr eden kimseler de yok de­ğildir. İlâhî kudretin pırıltılarından doğan tabiatın nereden idare edildiğini anlayamayan ve o pırıltıların nereden geldiğini bil­meyen kimseler madde ve kuvvet ezelidir, şuurludur vs. diye­rek çalışmaktadırlar. Meselâ, "Sosyalizm Işığında Bilim ve Din" kitabında şu cümlelere rastlıyoruz:

"Madde hiçbir Tanrı tarafından yaratılmamıştır. Mad­de ve enerji öncesiz ve sonrasız olarak vardır ve durmaksızın biçim değiştirirler."

Davit Foster'in ise kâinattaki ilim ve irade mahsulü eserleri ve hadiseleri gördükten sonra, idrâki "Allah vardır, kâinatı ya­ratan O'dur" hakikatini hazmedemeyince ne kadar gülünç duru­ma düştüğü, kitabına "The Intelligent Universe" "Zekâ sahibi kâinat" ismini vermesinde ve atomların da, gezegenlerin de şu­urlu olduğunu iddia ederek "Kâinat şuurlu bir yapıdır" şek­lindeki ifadesinde açıkça görülmektedir. Ve yine görülmekte­dir ki, bir tek ilâhı kabul etmeyen kimseler atomlardan yıl­dızlara kadar herbir şeye ilâhlık vermeye, yâni herbir zer­rede mutlak ilim, kudret, ezeliyet gibi sıfatları kabul etmeye mecbur olmuşlardır.

 Ezeli Olan Allah'tır

 Maddelerin ve kâinatın ezeli olmadığını ilmî deliller ışığın­da izah eden bir kimsenin karşısında, ekseriyetle materyalistler tarafından klâsik bir sual çıkarılmaktadır. "Madem her şey ya­ratılmıştır. O halde Allah'ı kim yarattı?"

Bu sual, evvelâ temelde hatalıdır. Çünkü sualler zincirle­me sonsuza kadar gider... Ayrıca biz;

Kâinatın, Kur'an'ın, Resûlullah'ın (s.a.v.) bildirdiği bir Allah'a (c.c.) inanıyoruz. O'nun için; mekân, zaman, sınır, acizlik, başlangıç, son vs. yoktur. Bütün bunlar madde için, eşya için geçerlidir. Hâlbuki O (c.c.) ne maddedir, ne şekildir, ne de düşünebileceğimiz başka bir şeydir. O, eşi benzeri olmayan, her şeye hakkıyla kadir olandır.

Şayet bir kimse ezeli olmayan bir Allah'tan bahsediyorsa, kendi kafasındaki Tanrı'dan bahsediyor demektir, gerçek Al­lah'tan (c.c.) değil... Yunanlıların Zeus'dan bahsetmesi gi­bi...

Bir kimsenin mimar olabilmesi için çeşitli vasıflara sahip olması gerekir. Bu vasıflar olmazsa o kimsenin mimar mevkiin­de olması da mümkün değildir. Hayat, ilim, cüz'i irade gibi sı­fatları taşımayan birine mimar denmesi beklenebilir mi?

Kâinatın mimarı olan Allah'ın (c.c.), Yaratıcımızın da kudsi sıfatları vardır. Kudret sahibidir, Hayat sahibidir, Vücudu zatidir, Ezelidir, Ebedidir, hiçbir şeye benzemez, Gâni'dir, Kerim'dir, Rahim'dir, ilh...

Allah'ın (c.c.) bütün varlıkları yaratması, yaratılmasını (hâşâ) gerektirmez. Akıl görünen misaller istediği için bu mevzûyu birkaç misalle daha da açıklığa kavuşturmaya çalışa­lım.

Bir nefer emri onbaşıdan, o da yüzbaşıdan ve nihayet baş­kumandan da emri padişahtan alır, "Ya padişah kimden emir alıyor?" şeklinde bir soru sorulmaz. Zira padişah da birinden emir alsa, o da raiyyet derecesine iner ve emir aldığı zât padi­şah olur. Bu halde birinci şahıs padişah değildir ki: "Padişah kimden emir alıyor?" diye bir soru sorabilelim. Padişah deni­lince emir veren, fakat emir almayan bir Zât hatıra gelir.

Devir ve teselsülün imkânsızlığını açıklamak için verdiği­miz misâlden anlaşıldığı gibi, bu kâinatın yaratılışının; zâtı, es­ması ve sıfatlarıyla ezeli ve ebedi olan Allah'a (c.c.) dayanma­sı zaruridir.

Bütün mahlûkat, yaratıp fakat yaratılmayan bir Zât-ı Zülcelâlin kudretiyle "yokluk karanlıklarından ziyadar varlık âlemine" getirilmişlerdir.

Dünyamız ışığı nereden almaktadır?

Güneş'ten.

Ay ışığını nereden almaktadır?

Güneş'ten.

Merih, Jüpiter v.s. gibi gezegenler ışığını nereden al­maktadır?

Güneş'ten.

Peki, Güneş ışığını nereden almaktadır?

Güneş ışığını başka bir yıldızdan almaz. Bizatihi kendi­si ışık neşredicisi durumundadır.

Demek ki: Dünya'nın, Ay'ın, diğer gezegenlerin ışığını Gü­neş'ten alması Güneş'in ışığını başka bir yerden almasını gerek­tirmiyor. Aynen bu misâl gibi, Allah'ın (c.c.) bütün varlıkla­rı yaratmış olması, yaratılmasını gerektirmemektedir

 Netice

 İnancımıza mutlaka bir sebep arayan materyaliste vereceği­miz en kısa cevap şu olacaktır: "Şunun veya bunun için, şundan veya bundan dolayı değil, aslında Allah var olduğu için inanıyoruz...

Kaynak

Merak Ettiklerimiz

Mehmed Dikmen

Cihan Yayınları

İst-1998

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP

"Allah gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir."

Mü'min, 19

GÜNÜN HADİSİ

Allahu Teala, kulunu helal (kazanç) talebinde yorgun görmeyi sever.

250 Hadis, s.197

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI