EL-MUNKİZÜ MİNE’D DALÂL VE TASAVVUFÎ İNCELEMELER-İMAM GAZALİ-KAYIHAN YAYINLARI-HAZIRLAYAN VE ŞERH EDEN: ABDÜLHALİM MAHMUD-İSTANBUL-2010

Niyetsiz amel boş bir yorgunluktur. İhlâssız niyet ise riyakârlıktır, münafıklığa örtüdür ve isyanla eş anlamlıdır. Uygulamasız ve sadakatsiz ihlâsa gelince o da boşu boşunadır. S. 44


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2010-10-22 04:20:14

 

Niyetsiz amel boş bir yorgunluktur. İhlâssız niyet ise riyakârlıktır, münafıklığa örtüdür ve isyanla eş anlamlıdır. Uygulamasız ve sadakatsiz ihlâsa gelince o da boşu boşunadır. S. 44

Tasavvufçulara göre ilim edinme yolu, nefis mücâhedesini ön plâna almak, kötü sıfatları atmak, diğer her türlü ilişkiyi keserek olanca gayret ile Allah'a yönelmektir. Bu dereceye varılınca Allah kulunun kalbine egemen olur ve onu ilim nurları ile aydınlatmayı üzerine alır. S. 51-52.

Kalbler de kablar gibidir. Nasıl ki su dolu bir kaba hava giremiyorsa Allah'dan başka şeyler ile dolu olan kalblere de Allah'ın celâlinin marifeti giremez. S. 67

…insanın özelliği ilim ve düşüncedir (hikmet). En değerli ilim dalı da Allah'ın ilmi, sıfatları ve fiilleri ile ilgili ilim dalıdır, insan bu bilgiler sayesinde kemâle erebilir. S. 68

Bedenin bir sağlıklı hali vardır ki mutluluğu ona bağlıdır. Bir de hasta hali vardır ki mahvolmasının sebebidir. Tıpkı vücut gibi kalbin de bir sağlıklı ve esenlikli hali vardır. S. 188

Peygamberimizin (salât ve selâm üzerine olsun) doğruluğuna inanmakla elde edilebilen kesin ilim, söz konusu gayb gerçeklerinin bir parçasıdır. Bu gerçeği nefsinde yaşa, Kur'ânı dikkatle oku, Peygamberimizin sözlerini titizlikle incele, o zaman o gerçeği gözlerinle görmüş gibi anlarsın. S. 206

Gerçek âlim, ancak yanılarak günah işleyebilir, hiçbir zaman ısrarlı şekilde günaha girmez. Çünkü gerçek ilim, günahın öldürücü bir zehir ve ahiretin dünyadan daha hayırlı olduğunu öğreten ilim çeşididir. Bunu bilen, hayırlı olanı, değersiz olan karşılığında satmaz (…), ilmin bu çeşidi, çoğu kimselerin dirsek çürüttüğü ilim dallarından elde edilemez. S. 207-208

Oysa gerçek ilim, sahibinin Allah'dan daha çok korkmasını, daha çok çekinmesini O'na daha çok umut bağlamasını sağlar. Bu tutum da âlim ile günah arasına giren bir engel olur. S. 208

…tasavvuf, ne sadece ahlâk, ne sadece zühd ve ne de sadece ibadettir. O, yüce ahlâkı, erişilmez zühdü ve her türlü yabancı unsurdan arınmış ibadeti içine almakla, kapsamakla birlikte başka bir şeydir. S. 226

Bir de tasavvuf ile kerametleri, olağanüstü halleri birbirine bağlı görenler vardır. Oysa tasavvuf, kerametler ve olağanüstü haller demeti demek değildir. Tasavvuf, kerametleri ve olağanüstü halleri aşan bir şeydir. S. 226-227

Şunu hatırdan çıkarmamak gerekir ki koyu bir cahillikten ileri gelmedikçe hiç kimsenin 'ben sufiyim' demesi mümkün değildir. Eğer biri böyle derse bu söz, o kimsenin aslında sufi olmadığının en açık delili olur. Çünkü bu sıfat, gerçek sufi ile Allah arasında bulunan bir sırdır. İnsan kendisinin sadece 'mutasavvıf' olduğunu söyleyebilir.
'Mutasavvıflık' hangi merhalede olursa olsun, bu yolun yolcularına verilen unvandır. Buna karşılık 'sufi' ismi sadece en son dereceye yükselen kimseye verilebilir. S. 245

Bilmek gerekir ki günümüzde batılı araştırıcılar arasındaki yaygın görüşün tersine İslâm tasavvufu ile mistisizm arasında uzaktan yakından hiçbir ilişkisi yoktur. S. 248

Açıkça bellidir ki mistisizm Hristiyanlığa mahsustur. Onu tasavvufa benzetmek yanlış anlamaya dayanır. Tasavvufun mistisizme benzer olduğu ileri sürülen yönleri aslında Hristiyanlıkla bağdaşmaz. S. 248

Ayrıca mistisizm Hristiyanlık şeriatinin bir parçasıdır. Yani o zahirî bir unsurdur. Amacı da sadece marifet olmaktan tamamen uzaktır. Oysa tasavvuf bunun tamamen tersidir. S. 248

…tasavvuf, yüce mertebelere ulaşmak, manevî olgunluğa ererek Allah'ı tanıyabilmek için nefsin arzularına karşı verilen çetin bir savaştan başka bir şey değildir. S. 261

Ayrıca Hulul ve İttihad, (Allah'a sızma ve O'nunla birleşme) düşüncesi, tasavvufun vazgeçilmez unsurlarından değildir. Daha doğrusu Hulul ve İttihad düşüncesi tasavvufa yabancıdır, ondan tamamen uzak bir görüştür. S. 261

İman, sadece Allah'ı bilmek ve tanımak değildir. Çünkü iblis, ulu Allah'ın varlığını kesin bir şekilde biliyordu. Daha sonra Allah'ın Hz. Nuh'u, Hz. İbrahim'i ve nihayet Hz. Muhammed'i (salât ve selâm üzerlerine olsun) Peygamber olarak gönderdiğini de öğrenmişti.
Fakat bütün bu bilgisine rağmen Allah'ın rahmetinden kovulmuştur. Bu da gösteriyor ki iman sadece bilgi değildir. İman bilginin yanında itaat ve çağrıya uymadır, yani secde etmektir. Buna göre secde etmeksizin iman etmek mümkün değildir. S. 321

…bir toplumda iyi ahlâk yönünden örnek insanlar çoğaldıkça, insan sık sık ahlâk ölçülerini kulakları ile duydukça ve ahlâk alanındaki gelişmeler gözleri önüne serildikçe günahlarla ilgili hayaller kafasından uzaklaşır. S. 360

Nefis tezkiyesi aşılması zor bir yoldur. Zikrin amacı olan şuuru Allah'da yoğunlaştırmak ilerlenmesi sarp keçi yoludur. Bu yüzdendir ki tasavvuf yolu, çok az kimsenin koyulabildiği bir seçkinler yoludur. Bu yolun sâliklerinde bulunması gereken şartları gözden geçirince, bu yolun yolcularının çok az kimseler olduklarını kolayca anlarız. S. 443

Öte yandan tasavvuf, zaaf olmak bir yana kuvvettir. Çünkü sufilerin nefisleri Allah yolunda önemsizdir, onlar Allah'ın adını yüceltmek uğruna, nefislerini kolaylıkla feda ederler. S. 450

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Araf suresi 164.ayet

"İçlerinden bir topluluk, "Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz" dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; "Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırla

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

TARÄ°HTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI