NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-6

Ehl-i dalaletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, mukteza-yı adalet olarak âlem-i bekadaki mahkeme-i kübraya havale edildiği için, ekseriyetle


M. Semih Yıldız

aheste20@mynet.com

2010-09-22 05:28:55

251-Ehl-i dalaletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, mukteza-yı adalet olarak âlem-i bekadaki mahkeme-i kübraya havale edildiği için, ekseriyetle burada ce­zaya çarpılmıyorlar. 10. Lem’a – 48

252-Sünnet-i Seniyeye ittibaı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir. 11. Lem’a – 50,

253-Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyeyi takdir etmeyip, bid'alara giriyor. 11. Lem’a – 53

254-Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyesini terk eden, edebi terk eder. 11. Lem’a – 54

255-Mesail-i şeriatla sünnet-i seniyye düsturları, emraz-ı ruhaniyede ve akliyede ve kalbiyede, hususan emraz-ı içtimaiyede gayet nafi' birer devadır. 11. Lem’a – 55

256-Sünnet-i Seniye, saadet-i dâreynin temel taşıdır ve kemalâtın madeni ve menbaıdır. 11. Lem’a – 56

257-Demek oluyor ki: insan için en mühim âlî maksad, Cenab-ı Hakk'ın muhabbetine mazhar olmasıdır. 11. Lem’a – 57

258-Sünnete ittiba etmeyen, tembellik eder ise, hasaret-i azîme: ehemmiyetsiz görür ise, cinayet-i azîme: tekzibini işmam eden tenkid ise, dalalet-i azîmedir. 11. Lem’a – 59

259-Kader, ilm-i ezelîden olduğu için: ilm-i ezelî, hadîsin tabiriyle Manzar-ı a'lâdan, ezelden ebede kadar her şey, olmuş ve olacak, birden tutar, ihata eder bir makam-ı a'lâdadır. 26. Söz: 467

260-Kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar: itiraf etse, afva müstehak olur. 13.Lem’a: 88

261-Kardeşlerime de tavsiye ediyorum ki: İhtiyat etsinler, nâ-ehillerin eline hakikatları vermesinler. Hem ehl-i dünyanın evhamını tahrik edecek işlerde bulunmasınlar. 16. Lem’a: 105

262-Kardeşlerime tavsiye ediyorum ki: İnşikaka ve iftiraka sebebiyet veren münakaşa etmesinler. Yalnız müdavele-i efkâr suretinde niza'sız mübahaseye alışsınlar. 16. Lem’a: 106

263-İtikadı sarsılmış, ahlâkı bozulmuş yüz fâsıkın idaresi ve onlar içinde asayiş temini, binler ehl-i salahatın idaresinden daha müşkildir. 17. Lem’a: 123

264-Daima işsizler ömründen şikâyet eder: eğlence ile çabuk geçmesini ister. Sa'y eden ve çalışan ise: şâkirdir, hamd eder, ömrün geçmesini istemez. 17. Lem’a: 125

265-Samimî bir ihlas, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet, ihlas ile kim ne isterse Allah verir. 20. Lem’a: 150

266-Hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlas kaçmasın. Hâşiye 20. Lem’a: 150

267-Haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise: Mesleğim haktır yahud daha güzeldir diyebilir. 20. Lem’a: 151

268-Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse: hayırlı işlerde ve terakkide muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrib hesabına geçer. 22. Lem’a: 170

269-Tesettür, kadınlar için fıtrîdir. Ref'-i tesettür, fıtrata münafîdir. 25. Söz: 410

270-Ölmüş kadınların suretlerine veyahut sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan suretlerine hevesperverane bakmak, derinden derine hissiyat-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrib eder. 25. Söz: 410

271-Bir elmayı, bir adama hakikî rızk olarak vermek: bütün yeryüzünü bütün meyvelerle dolduran o zât verebi­lir. Ve o, ona hakikî Rezzak olur. 25. Söz: 418

272-Kur'an, kulûbe kut ve gıda ve ukûle kuvvet ve gınadır ve ruha mâ ve ziya ve nüfusa deva ve şifa olduğun­dan usandırmaz. 25. Söz: 378

273-İbadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve Ebed'in raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve manevî bir zulüm eder. 23. Lem’a: 190

274-Mütefekkirane ve ciddî bir surette ibadet ve tesbih eden adam, mevcudatın hakikaten mevcud ve muhak­kak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür. 23. Lem’a: 190

275-Evet nasıl ki küfür, mevcudata karşı bir tahkirdir: terk-i ibadet dahi, kâinatın kemalâtını bir inkârdır. 23. Lem’a: 191

276-Kader, ilmin bir nevidir ki, her şeyin manevî ve mahsus kalıbı hükmünde bir miktar tayin eder. Ve o mikdar-ı kaderî, o şey'in vücuduna bir plân, bir model hükmüne geçer. Kudret icad ettiği vakit: gayet sühuletle o kaderî mikdar üstünde icad eder. 23. Lem’a: 193

277-Evet bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlas ile vazife-i fıtriyesi itibariyle kendini evlâdına kurban etmesi gösteriyor ki: hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var. 24. Lem’a: 199

278-Aklı başında olan bir adam, refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zâhirî hüsn-ü cema­line bina etmez. 24. Lem’a: 201

279-Bahtiyardır o adam ki: refika-i ebediyesini kaybetmemek için sâliha zevcesini taklid eder, o da sâlih olur. Bahtiyardır o kadın ki: kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur: saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır. 24. Lem’a: 202

280-Katiyen biliniz ki: bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. Ve a'mal-i sâlihanın her birisinde bir manevî lezzet var. 24. Lem’a: 203

281-Âdeta imanda bir Cennet çekirdeği ve dalalette ve sefahatte bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hâdiselerle aynelyakîn görmüşüm. 24. Lem’a: 203

282-Bir ağacın bir kısım meyvelerini kopardıkça yerine yine başka meyvelerin geldiği gibi, nev-i beşerde bu zeval ve firak dahi bir teceddüddür, tazelenmektir. 26. Lem’a: 251

283-Evet, kâinat sarayını tertemiz tutan bu ulvî, umumî tanzif: elbette İsm-i Kuddüs'ün cilvesi ve muktezasıdır. 30. Lem’a: 307

284-Gecede teheccüd ise, kabir gecesinde ve Berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bil! 9. Söz: 42

285-Bu âhirzaman çok çalkalanıyor, bu fitne-i âhirzaman acib şeyler doğuracağını ihsas ediyor. Barla: 339

286-Takarrür etmiş usuldendir: Akıl ve nakil taâruz ettikleri vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur. Fakat o akıl, akıl olsa gerektir. Muhakemat: 12

287-Kur'an’ı tefsir edecek, yine Kur'an ve hadîs-i sahihtir. Muhakemat: 19

288-Hadîs, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattır. Muhakemat: 22

289-Asıl insaniyet-i kübra olan İslâmiyet, sema-i müstakbelde ve Asya'nın cinanı üzerinde bulutsuz güneş gibi pertev-efşan olacaktır. Muhakemat: 35-36

290-Kadere iman olmazsa hayat-ı dünyeviye saadeti mahvolur. 11. Şua: 261

291-Evet şu dâr-ı dünya, beşerin ruhunda mündemiç olan hadsiz istidadların sünbüllenmesine müsaid değildir. Demek başka âleme gönderilecektir. 29. Söz: 525

292-Haşirde bütün zevil-ervahın ihyası, bir sineğin baharda ihyasından daha ziyade kudrete ağır olmaz. 29. Söz: 529

293-Biz öyle bir hakikata hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir. Ş: 312

294-Evvel âhir tavsiyemiz: Tesanüdünüzü muhafaza: enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır. Ş: 312

295-Hasenatı seyyiatına, sevabı hatasına tereccuh edenler, mağfiret ve affa müstahaktırlar. AB: 401

296-Akılları gözlerinde olan avama ders veren, fiildir. . AB:405

297-Evet gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, akibeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder. S: 150

298-İnsan istidadı nispetinde burada ekiyor ve ekiliyor, âhirette mahsul alıyor. S: 86

299-Âyine-misal mevcudatın birbiri arkasında zeval ve fenalarıyla beraber, arkalarından gelenlerin üstünde ve yüzlerinde aynı hüsün ve cemalin cilvesinin bulunması gösterir ki: Cemal onların değil: belki o cemaller, bir hüsn-ü münezzeh ve bir cemal-i mukaddesin âyâtı ve emaratıdır. S: 68

300-Nasıl ki şu âlem bütün mevcudatıyla Sâni'-i Zülcelal'ine kat'î delalet eder. Sâni'-i Zülcelal'in de sıfât ve esma-i kudsiyesi, dâr-ı âhirete delalet eder ve gösterir ve ister. S: 69

-Devam Edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-8

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-8

351-İfrat ve tefritten kurtulmak için istikamet mizanına müracaat edilmeli. Ms: 227 352-Âyâ

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-7

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-7

301-Bazen adavet, şiddet-i muhabbetten gelir. Mü: 7 302-Adaletin tevziinde adalet olmazsa

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-6

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-6

Ehl-i dalaletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığ

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-5

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-5

201-Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor. Manevî hava da bozulsa, herkesin istidadına gÃ

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-4

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-4

Beşer, fıtraten şu kâinatın Hâlıkına karşı hadsiz bir muhabbet üzerine yaratılmıştır.

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-3

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-3

Dua, ubûdiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Mektubat – 302

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-2

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-2

51-İşlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şübhe, kalb ve ruhumuza yaralar açar. L

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-1

NUR VECÄ°ZELERÄ°NDEN BÄ°R DEMET-1

Kıymetli ziyaretçilerimiz, Risale-i Nur külliyatını tarayarak, bir vecizeler demeti oluşturduk

BARLA LAHÄ°KASI NOTLARI

BARLA LAHÄ°KASI NOTLARI

• “Serapa Nur olan Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın hak ve hakikatını, bu asır insan

BEDÄ°ÃœZZAMAN HZ.LERÄ°NDEN KISA VECÄ°ZELER-3

BEDÄ°ÃœZZAMAN HZ.LERÄ°NDEN KISA VECÄ°ZELER-3

1-Batıl şeyleri iyice tasvir safi zihinleri idlaldir-Mektubat 455 2-Hakikatı tanımayan hayalata

BEDÄ°ÃœZZAMAN HZ.LERÄ°NDEN KISA VECÄ°ZELER-2

BEDÄ°ÃœZZAMAN HZ.LERÄ°NDEN KISA VECÄ°ZELER-2

Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün deÄŸil, belki sana emanettir–16.

Hala mı Allah'a tövbe etmezler ve O'ndan bağışlanma istemezler? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Maide, 74

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Haramla beslenmiş vücut cennete giremez."

Taberânî.

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI