KUR’AN’DA KIYAMET SAHNELERİ-SEYYİD KUTUP-ÇEVİREN MEHMET YOLCU-ÇİZGİ YAYINLARI-İST-1991


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2010-02-21 02:50:06

Kur'an'da kıssalar konusu, sunuş metodu ve olayların idaresi açısından edebî-özgür bir amaçla yazılmış olan edebî serbest hikâyelerde olduğu gibi, bağımsız bir sanat dalı olmayıp, dini hedefe varmak için kullanılan araçlardan sadece biridir. S:11

Bana göre insan aklı, aslında her şeyi bildiğini iddia ettiğinde saygısını yitirecektir. Çünkü kendisini dahi bilmemekte, kendi duyu organlarının mesajları nasıl algıladığını kavrayamamaktadır. S:13

Kıyamet sahneleri, Mekke'de inen surelerde daha yoğun biçimde yer almakla beraber, Kur'an surelerinin hemen hemen hepsine serpiştirilmiş bulunmaktadır. S:21

Sahnenin başlangıcı bu dünya hayatında, sonu ise ahiret hayatındadır. Sahnenin içine girildikten sonra, hiçbir engelle karşılaşmadan ve durmadan dünya hayatından ahiret hayatına geçilir. Böylece insan, ahiret hayatının kendisine çok yakın olduğunu düşünür. S:61

Bazen bir olay dünyada başlar ve devamını izlerken bir de bakarız ki, olayın seyri bizi farkında olmadan ahirete götürmüş. S:62

Kur'an'da kıyamet sahnelerinin tümünde dini amacı gerçekleştirmeye ve onu pekiştirmeye yer verilmiştir. Çünkü Kur'an'ın ana hedefi ve temel gayesidir bu. Ancak bu sahnelerin hepsinde, sanatsal duyarlıktan hareketle dini vicdana ulaşma metodu izlenmiştir. S:66

Kıyamet sahneleri, kıyamet gününün dehşetini tasvir etmeye özen gösterir. Doğanın tamamını kuşatan, insan ruhunu ve kalbini kaplayarak titreten bir dehşet, bir korkudur bu. Canlıların katılmadığı bir sahne hemen hemen hiç yoktur. S.67

Böylece korkunun yeri-göğü, hayvanı, insanı, küçüğü-büyüğü, cenneti-cehennemi bütünü ile kapladığını ve kuşattığını görüyoruz. Bunların tümü de, korku ve ürperti içinde beklemektedir. S:68

İbadet için Allah'tan korkmayı ve bu korkunun içlerine salması gereken ürpertiyi hiç duymamışlardır. Demek ki onlara verilen ceza, gerçekten yaptıklarına ve ettiklerine uygun düşmektedir. S:84

Kocaman ve dehşet verici bir ateş.. Bu ateşte azap içinde olan insanlar… Ne ölüme kavuşabilen, ne de hayattan lezzet alan sözkonusu tablonun insanları… Soyut olan gölgeleri ise, bu insanların psikolojik durumudur: Ne ölüp kurtuluyorlar, ne de diriliyorlar. S:100

Sahneler hep canlı, gözle görülebilecek, elle tutulabilecek şekilde birbirini izlemektedir. Onların hayatını, canlılığını, diriliğini ve sıcaklığını diyaloglar daha da artırmaktadır. Bu diyaloglar, cehenneme kadar sürüyor. S:129

Kur'an'ın tasvir metodunda, dini vicdan ile sanatın güzel dili arasında herhangi bir çelişkiye rastlamak mümkün değildir. S:129

İşte ölüm sahnesinin önündeyiz biz. Dünya hayatı ile ahiret hayatı arasında yer alır ölüm sahnesi. Allah adına yalan uyduranların ya da O'nun ayetlerini yalan sayanların ölüm sahnesi ile karşı karşıyayız. S:142

Ateşin katı diye tasvir edilişi manevi bir varlığa şekil kazandırmaktadır ki duygulara daha rahat hitabetsin. Kur'an'da bunun örnekleri çoktur. S:209

Ardı ardına gelen hareketler nedeniyle hayat dolu bir sahne. Onları görüyorsunuz. Korkuya kapılmış, sanki kurtulmak istiyorlar. Fakat "kurtuluş yok." Boyunduruktan kaçmak ta. Onlar kıskıvrak yakalanmışlardır artık. "Cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır." S:212

İşte onlar denenmek için ateşe gösteriliyorlar. Ve işte onlar şu söz ile azarlanıyorlar: "Günahlarınızın cezasını tadın. İşte çabuk gelmesini istediğiniz budur!" Ahiretteki azabın tadı neyse, dünyadaki günahların tadı da odur! S:236

Psikolojik olan azap aşağılanma, zillet ve horlanma ile, maddi/bedensel azap da, yorgunluk ve ateş ile gerçekleşmektedir. Bunlara ilave olarak açlık ve susuzluk, dahası açlık ve susuzluktan da beter olan yiyecek ve içecekler ile gerçekleşen azap bulunmaktadır. S:238

Yaslanacak ve keyif çatılacak yer olarak ateş ne kötüdür. Ateşe yaslanma ve oturmadan söz edilmesi, acı bir olay ve hareketi ifade etmektedir. Buradaki halı yaslanmak ve keyif çatmak için değildir. Dikilmek ve kızarmak içindir. S:239

Sanki fırtına diniyor. Sükûnet ve sessizlik her an her tarafı kuşatıyor ki, yeni bir sergileme başlasın. Bunda da yine korku egemendir. Fakat bu canlı olmasına rağmen sakin ve sessiz bir korkudur. Kabaran, hırçınlaşan korku dalgaları sakinleştikten sonra, şimdi başka bir sahne yer alıyor. S:269

Ateşin yakıtlarından biri de taşlardır. İnsanlar ile taşlar burada eşit düzeyde yakıtlık yapmaktadırlar… S:293

Burada cehennemliklere öncelikle hakaretler yağmaktadır. Onlar aşağılanmakta, taşlar gibi kabul edilmekte ve taşlarla aynı seviyeye indirilmektedir… S:293

"Kadın ve erkek münafıkların müminlere: "Bize bakınız da, nurunuzdan biz de faydalanalım" diyecekleri gün…" Çünkü mü'min kadın ve erkeklerin gözleri hangi tarafa çevrilse, bu güzel ve şeffaf ışık oraya yönelmektedir. Fakat münafıklar bu aydınlıktan nasıl alıntı yapabilirler ki. S:306

Nur'un kaynağı dünyada işlenen amellerdir. Fakat onun zamanı geçmiştir artık. S:306

İşte duygular hareketlerin değişik tabloları ile doludur şimdi. Birçok durumu ve çehreyi merak ve heyecanla seyretmiş bulunmaktadır. Çıkacağı dersi çıkarsın artık!... S:330

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.

Bakara, 147

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Biriniz bir oturma yerine girince selâm versin. Oturmak isterse otursun. Kalkarken yine selâm versin. Çünkü, birinci selâm ikincisinden daha üstün değildir."

Ebu Davud

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI