İMANINIZI MI BESLİYORSUNUZ NEFSİNİZİ Mİ?

İnsanda hem akıl ve iman vardır, hem de nefis ve şeytan... Her ikisi de insana hükmetme durumundadır. İnsan ya aklının, imanının etkisinde kalır, ya da nefsinin ve şeytanın etkisinde... Bilinen bir gerçektir ki, kimse aklının, imanının et


2010-01-30 01:47:08

İnsanda hem akıl ve iman vardır, hem de nefis ve şeytan... Her ikisi de insana hükmetme durumundadır. İnsan ya aklının, imanının etkisinde kalır, ya da nefsinin ve şeytanın etkisinde... Bilinen bir gerçektir ki, kimse aklının, imanının etkisinden çıkmak istemez. Hep bu iki melekenin yönetiminde kalmayı arzular. Bunda hayır kesindir çünkü. Buna rağmen zaman zaman aklının, imanın istemediği, tasvip etmediği yanlışları da yapar insan.

Neden yapar istemediği yanlışları? Çünkü aklını, imanını besleyip kuvvetlendirme yerine, nefsini ve şeytanını besleyip kuvvetlendirmiş de onun için.

İşte bütün mesele burada. Beslenme meselesinde.

Şayet nefsini ve şeytanını besliyorsa, onları kuvvetlendirip azgınlaştırıyorsa, artık bu kimsenin akıllı, imanlı olması yeterli değildir. Aklı tasvip etmemesine, imanı rıza göstermesine rağmen günaha yönelir, yanlışı yapar.

Hatta bu kötülüklere vicdanından feryatlar yüksele yüksele sürüklenir gider. Çünkü nefsi ve şeytanı öylesine beslenip azgınlaşmış ki, artık imanını da, aklını da dinlemez hale gelmişler. Bu yüzden sürükleye sürükleye götürür zayıf kalmış iman ve akıl sahibini.

Burada ortaya çıkan gerçek şudur: Aklın, imanın tasvip etmeyeceği yanlışlıklara düşmemek için nefsi ve şeytanı besleyip de azgınlaştırmamalı, aklı ve imanı da etkisiz hale düşürmemelidir.

Günümüzde nefis ve şeytanı besleyen vasat oldukça fazladır.

Kendi haline bıraktığınızda bile nefis ve şeytanın beslenmesi söz konusudur. Sizin özel bir gayret sarf etmenize bile gerek yoktur. Hatta okuduğunuz bazı gazete ve seyrettiğiniz bazı ekran görüntüleri nefsi ve şeytanı beslemek için yeterlidir. Şayet kullanımında sınır koymadığınız bilgisayarınız da varsa onun beslemesi daha da korkunçtur.

Bir de bakarsınız ki, imanından, aklından şüphe etmediğiniz sağlam kimseler bile günahlara maruz. Direnememiş, dayanamamış, sürüklenmiş... Çünkü nefsi beslenmiş, şeytanı kuvvetlenmiş... Beslenip kuvvetlenen, zayıf kalanı elbette yener, boğar, kendisi de isyan bayrağını çeker.

Onun için söylemiş Müceddidüzzaman meşhur sözünü:

Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır.

Şayet nefsi ve şeytanı besleme devam eder de aklı ve imanı zayıf bırakma sürdürülürse... Akıl ve iman feryat ede ede gider insan günahlara, yanlışlara hatalara ve Allah korusun (devam ederse) küfre.. Kuvvet meselesi bu. Kim kuvvetleniyorsa o etkisini sürdürecek, hakimiyetini gösterecektir insanda.

Demek bütün mesele, beslenme meselesidir. İman mı, nefis mi?

Bunun için arkadaş mühim, bunun için çevre mühim. Bunun için okunan kitap, dinlenen radyo, seyredilen televizyon mühim.

Neyi besliyorlar, aklı ve imanı mı, yoksa nefsi ve şeytanı mı?.. Unutma, hangisini besliyorsan hayatın onun etkisindedir... Hatta sen istemesen de...

Ahmed Şahin

Aradığımız İslam

Zaman Cep Kitapları

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Meryem, 2010-03-18 02:09:20

Ahmed Şahin hocam siz çok seviyoruz.Ne güzel bir yazı..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.

Bakara, 185

GÜNÜN HADİSİ

Sahabilerim yıldızlar gibidir. Hangisine uysanız doğru yolu bulursunuz."

Rezin

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI