ÇOCUĞA İSİM KOYMA ŞUURU

Doğumun hemen ardından, çocuğa karşı ilk görevlerimiz başlıyor. Bunlar Hz. Peygamber tarafından belirlenen görevler ve ilki çocuğa isim koymak. Bu konuda ölçü "ismin güzel olması." Hz. Peygamber, kıyamette isimlerimiz ve babalarımızın isimleri


2010-01-15 06:21:17

Doğumun hemen ardından, çocuğa karşı ilk görevlerimiz başlıyor. Bunlar Hz. Peygamber tarafından belirlenen görevler ve ilki çocuğa isim koymak. Bu konuda ölçü "ismin güzel olması." Hz. Peygamber, kıyamette isimlerimiz ve babalarımızın isimleri ile çağrılacağımızı belirterek, çocuğa güzel isim konulmasını öğütlüyor. Bu konuda örnekler veriyor. Güzel bulmadığı isimleri değiştiriyor.

Peki, güzellik ölçüsü ne? Hz. Peygamber bu konuda bazı genel ölçüler vermiş. Mesela, bizzat kendileri isim koymuşlar, bazı isimleri güzel bulmayıp değiştirmişler. Peygamberimizin bu örneklerinden anladığımız kadarıyla, çocuğa İslâm'ın inanç ölçülerine uymayan isimler konulması güzel bulunmuyor. Bu sebeple, o zaman konulan ve put isimlerine izafe edilen "Abdüluzza-Uzza putunun kulu" gibi isimler kişi İslâma geçince değiştirilmiş. Aynı şekilde İnsan değerini küçülten, vahşeti, İslâm'ın benimsemediği işleri çağrıştıran isimler de Müslümanlar tarafından çocuklara ad olarak konulmamış. Mesela Hz. Peygamber "Acı" anlamına gelen "Mürre" ile "Savaş" anlamına gelen "Harb" isimlerini değiştirmiş. Aynı şekilde "Siyah" anlamına gelen "Esved"i, "Beyaz" anlamına "Ebyaz" yaptırmış.

Bu örneklerden, ülkemizde moda sürüklenişlerle çocuklara konulan birçok ismin, İslâm'ın isim konusundaki hassasiyeti ile uyuşmadığı söylenebilir. Daha doğrusu, isim konusunda Müslüman bir toplumun hassasiyetini gün geçtikçe yitirmekteyiz. Anne-Baba, çocuğuna bir "kıyamet günü sorumluluğu" içinde değil, kendi basit ve gelip geçici hevesleri ile isim vermektedir. "Eylem, Devrim, Savaş vb." herhalde, Türkiye'den hiç eksik olmayan anarşi hareketleri ve bu hareketler içinde buluşup evlenen iki gencin çocuklarına armağanlarıdır(!)Anne baba kendi ruhi hercümerçlerini çocuklarına yansıtmışlardır, yanlışlarının bedelini biraz da onlara ödetmişlerdir. "Kaya, Budak, Tarkan..." gibi isimler de öylesine toplumu etkileyen modaların ürünüdür.

Oysa isim, bir kültürü yansıtır, bir kültürün içinde oluşur. Çağımızda bir çığ gibi gelişen İslâm'ı seçme hareketlerine bakınız. Müslüman olan her ferd bir "kimlik" endişesi içinde hareket ederek, derhal ismini değiştiriyor. Çünkü yeni bir dünyaya girdiğinin şuurunda. Yeni bir dünyaya girerken İslâm'ın her emrini uygulama hassasiyeti gösteriyor ki bunun en önlerinde de isim geliyor. Yani, yeni bir dünyaya adımınızı attıktan sonra ilk yapılacak şey, kimliği düzeltmektir. Çünkü, bu yeni dünyada sizi adınızla tanıyacaklardır.

Ülkemiz insanları, İslâm'ı bir kültür olarak algılama hadisesinde, bu hassasiyeti kaybetmiş durumdalar. Bu da, İslâm'ı toplum olarak yaşamakla orantılı bir hadise. İslâm'ı bütün olarak yaşayan bir toplumda, belki yeterince dini salâbet göstermeyen kişiler bile, çocuğuna isim seçerken, toplum dışına düşmeyi aklına getirmez, bir gelenek halinde bile olsa, İslâm kültürünün isme verdiği önemi dikkate alırdı.

Bugün, toplum, kültür yönünden tam bir alabora halindedir. İslâmî tavırlar gelenek halinde kaldıkça, şuurla temessül edilmedikçe sür'atle oluşturulan başka kültürlerin geleneği ile hayat alanından kovulmakta ve toplumun güzelim hasletleri, yerini, eski deyimle "alafranga" özentilere terketmektedir. Mesela "Pelin" ismi size ne söylemektedir? Oysa "Joseph" bir kültürdür, "Abdullah" da öyle. "Ömer, Ali, Ayşe"de öyle. "Pelin" ise bir kimlik alaborasının ürünüdür.

Çocuğu isimlendirirken güzelliği İslâm kültürü içinde arayanlar, onun ölçüsünü bulacaklardır. Öyleyse anne-babanın ilk kazanacağı şey bir Müslüman hassasiyetidir.

Enes Ufuk

Altınoluk Dergisi-Sayı:8

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

"Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" dediler.

Âl-i İmrân; 173

GÜNÜN HADİSİ

Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)

Müslim, Birr 144, (2626)

TARİHTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI