MEHMED KIRKINCI-BÃœTÃœN ESERLERÄ°-5-ZAFER YAYINLARI-Ä°ST-2007

İnsaniyete mahsus her feyiz ve faziletin, her kemal ve saadetin menşei olma şerefi ancak Kur’an’a aittir. Mesela, o devr-i cehaleti devr-i nura ve o asr-ı zulümatı asr-ı saadete inkılâp ettirme şerefi Kur’an’ındır.


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2010-01-07 04:53:18

Not: Fikir Damlaları ve Gönül Damlaları adlı eserleri muhtevidir.

İnsaniyete mahsus her feyiz ve faziletin, her kemal ve saadetin menşei olma şerefi ancak Kur'an'a aittir. Mesela, o devr-i cehaleti devr-i nura ve o asr-ı zulümatı asr-ı saadete inkılâp ettirme şerefi Kur'an'ındır. S: 12

Beşeriyet âleminde, dinler tarihinin seyrine dikkatle bakılırsa, edyân-ı semaviyenin sertâcı olan İslâmiyetin kemali anlaşılır. Çünkü İslâmiyet, kendinden önceki bütün dinlerin esaslarını ihtiva eden mükemmel bir enmûzectir. S:21

Şurası göz önünde tutulmalıdır ki, Kur'an'ın te'sis ettiği İslâmiyet siyasî hâkimiyetle değil, kendi mahiyetindeki hakkaniyet ve ulviyet sayesinde ilerlemektedir. Çünkü O'nun kemalatı ve hakkaniyeti izafi ve nisbî değil, zatîdir. S:24-25

Risale-i Nur, fevkalâde beliğ, nafiz, selis bir tarz-ı eda içerisinde iblisi dahi ilzam ve iskat edecek derecede gayet kuvvetli bir fikir gücüne sahiptir. S:33

Osmanlı İmparatorluğu İ'lâ-yı kelimetullahı devletin esas gayesi olarak benimsemiş, bu nam ile hareket etmeyi asıl gaye kabul etmiştir. s:58

Malumdur ki, bir devletin devam ve bekası üç temel rükün ile kaimdir. Bu rükünler, güzel ahlak, fikir kudreti ve maddî satvettir. Bunlardan birisine gelen arıza, diğerlerine de sirayet eder. Birisinin yıkılışı, diğerlerinin de yıkılışını netice verir. S:59

Biz Avrupa ile muvazeneli bir alış veriş yapamadık. Batı, medeniyet harikaları ile gururlanıp, Kur'an'ın elmas hakikatlarını, güzel seciyelerini taassupla reddederken, biz de Avrupa'yı sadece sefâhet ve şekil yönüyle taklit edip, ilim ve teknik yönünü ihmal ettik. S:60

Kökü dışarıda olan yabancı ideolojilere müsamaha etmek ve onları barındırmak tarih boyunca birçok devletleri felaketten felakete götürmüştür. S:65

Dinî cemaatlerin müntesipleri ne derece ihlâsla hareket eder, gıybet ve tezyiften kaçınır, ne nisbette irfan ve kemalatla dolu olurlarsa o nisbette de ihtilaflar azalır. S:72

Bir hakikati ilmî bir surette tahkik ve tetkik ederek, noktası noktasına ortaya koymak hikmetin muktezası olduğu gibi, elde edilecek neticelerin vakıa mutabık olması için de hissiyattan tecerrüd edilmesi vicdanın gereğidir. Tâ ki, hataya düşülmesin. S:76

Gençliğini düşünmeyen, insan unsuruna gerekli yatırımı yapmayan cemiyetler yıkılmaya mahkûmdur. Çağdaş dünya, gençliğin bunalımlarına çözüm getirebilmek için onları tedavi ve ıslah etmek mecburiyetindedir. S:90

Zihinler nisyan ile malul olsa da, hakikatler tarihin yapraklarındadır. S:111

Bir millet için en korkunç şey, mağlubiyet veya mahkûmiyet değil, kendi mukaddes değerlerinden soyunarak başkasının kültürüne, örf ve an'anesine tâbi olmasıdır. S:114

İnsanın fiziki bünyesinin tenasübü kanun-u tezattan kaynaklandığı gibi, içtima, bünyesinin ahengi de, hikmetten farklılaşmayı iktiza eder. S:154

Dünyevî güzellikler ve kemaller nisbîdir, izafidir. Güzeli güzel yapan çirkinin çirkinliği olduğu gibi, nuru kıymetlendiren de zulmettir. Şeytanın yaratılması da bu sırra mebnidir. S:156

Bu milletin ebedî hayatını kurtarmak için, azami tevazu ve mahviyet lâzımdır. S:188

Ferdin meziyetleri, dahi de olsa mahduttur. Cemaatin ise, feyz ve bereketi, maharet ve meziyeti nihayetsizdir. Birinin ihlâsı, diğerinin duası, bir başkasının hâlis niyeti, bir araya gelerek manen bir güneş tesis edebilir. Fazilet, bu güneşin altına girmektir. Pek çok şeyden istiğna kemal iken, cemaatten istiğna dûn-himmetliktir. S:190

Unutmamak gerekir ki, birbirlerini çürütmeye çalışanlar hem kendilerini, hem dava arkadaşlarını zîşeref bir istikbalden mahrum ederler. Kardeşlerini ihtiram ile yâd edenler, hürmetle yâd olunurlar. S:193

Hürriyet bir fazilettir; fakat hüsn-ü istimal edilmek şartıyla. Hürriyet edebe, akla ve hikmete muhalif olmamalıdır. Zira sınırsız hürriyet, hukuk-u beşeriyeyi iptal, ahlak-ı insaniyeyi ifsat, nizam-ı âlemi ihlal eder. Böyle bir hürriyet anlayışı ferdî ve içtimaî bünyeyi zedeler. S:204

Nur'un bize vermiş olduğu ders şudur ki: "İnsan kendi hidayetini başkasının delâletine, kemalini diğerinin noksaniyetine, faziletini bir başkasının hatasına bina etmekle" ne teali, ne de tekâmül edebilir. S:234

Başkasının faziletini, irfanını ve hizmetini tenkis ve inkâr etmek, insanın faziletini arttırmaz. Feyzini ziyadeleştirmez. Kemalatını tezayüd ettirmez. Şahsiyetine itibar kazandırmaz. Bilakis, böyle bir davranış, insanın içindeki kin, adavet, kıskançlık, rekabet gibi mezmum sıfatların neşvü nemasına kuvvet verir. S:234

Hayatın en âli zevk ve huzuzatı ilim ve irfan içerisinde geçen ömür dakikalarıdır. S:304

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Saffat, 2010-01-08 14:55:32

Hocamızı dün gece rüyada gördüm, ne kadar güzel bir rüya idi:)

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.

Bakara, 185

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Her kim bir namazı (kılmayı) unutursa (onu) hatırladığında kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur.

Sahih-i Buhari, KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI