İSTİKLAL MAHKEMESİNDE BİR HOCA

İstiklal mahkemelerinin ikinci devresi, yani Şeyh Said isyanının sonrası Takrir-i Sükûn kanunuyla tekrar işlerlik kazanmaları, bu milletin başına gelen traji komik nice hadiselerden birisidir. Bu mahkemeler gerçekten de akla hayale gelmez sena


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2009-06-28 07:34:53

İstiklal mahkemelerinin ikinci devresi, yani Şeyh Said isyanının sonrası Takrir-i Sükûn kanunuyla tekrar işlerlik kazanmaları, bu milletin başına gelen traji komik nice hadiselerden birisidir. Bu mahkemeler gerçekten de akla hayale gelmez senaryolar yaşanmasına sebep olmuşlardır.(*)

Neler yaşandığına resmi bir gözlükle değil de, o günlerin mağdurlarının gözüyle bakmak isteyenler Tahir Mevlevi’nin hatıratına(Nehir Yayınları) veya Eşref Edip İstiklal mahkemelerinde(Beyan Yayınları) adlı kıymetli esere bakabilirler.

Bu mahkemelerde yaşananlara güzel bir misal, ilk meclis mebuslarından, Mehmed Akif’in kendisi için Mahir İz beye “İnsan diye Hüseyin Avni beylere, Ali Şükrü beylere derler. Bize şeytan-ı ahres derler” dediği, dadaşlar diyarının dev adamı Hüseyin Avni Ulaş’ın, sus pus olması için 1924 senesinde yargılandığı Erzincan İstiklal mahkemesinde, mahkeme heyetinin suratlarında patlayan müthiş sözüdür. Mahkemenin verdiği beraat kararı karşısında ayağa kalkar ve şöyle der; “Bu mahkeme nice namuslu insanları astı. Bizim namusumuzda bir noksanlık mı gördü ki, bizi asamadı.”

İstiklal mahkemelerinde bir reisin şöyle dediği de meşhurdur; “Siz Hocaefendiyi hemen asın. Ben sonra kararı yazarım.”

Son olarak, Prof. Dr. İsmail Karaçam Hocamızın kıymetli hatıratında bir ak yüzlü hocaefendinin başından geçenleri gönlüm sızlayarak okudum. Bahsedilen zat, Bursalı Hacı Ahmed Efendi. Kendisi merhum Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin eniştesi. Bir piri fani..

Bu kıymetli insan “İngilizlerle bir olup memleketi yıkmaya çalışmak” suçlamasıyla mahkemeye çıkarılıyor. Dört tane de aleyhinde şahit var. Müdde-i umuminin talebi idam.. Mahkemenin ilk reisi nedense maznuna hiç söz hakkı vermiyor. Ama şükür, mahkeme reisi değişiyor. Yeni gelen mahkeme reisi son sözlerini istediğinde ayağa kalkan hocaefendi şöyle diyor: “Reis bey, uzun zamandır bu mahkeme devam ediyor, bize söz hakkı verilmiyor. Şimdi ise zât-ı âliniz bize müdafaa hakkı verdinizi, bendeniz de bundan istifade ile birkaç şey söylemek istiyorum.

Evvela şunu arz edeyim ki, ben ömrümde ne İngiliz tanırım, ne de bu insanlarla bir alakam olmuştur. Durum böyle olmasına rağmen bunlarla menfaat ortaklığı yaparak vatana ihanet ettiğim savcı tarafından iddia ediliyor. Şayet durum böyle ise bunu bilen, gören şahitler olmalıdır. Biz şimdiye kadar hiç şahit görmedik. Şahitleri görmek istiyorum.”

Mahkeme reisi: “Hay hay, şahitleri çağıralım, görün” der ve şahitler çağrılır. Ahmed Efendi dönüp şahitlere bakar, hepsinin simalarından tanır ve şaşıp kalır. Çünkü dört şahidin dördü de Bursa çingenesidir. Şaşkınlığını gizlemeyerek reis beye döner ve “Reis bey, bunların şehadetine dayanarak mı beni idam edeceksiniz?” diye sorar ve şahitlere dönerek; “Hangi ırk ve milletten olursanız olun, Allah sizi insan yaratmış. Böyle olunca, yaptığınız her işin İlahi adalet huzurunda hesabını vereceksiniz. Ben sizin görünüşünüzden Çingene olduğunuz anladım ama ömrümde yüzünüzü hiç görmedim. Siz beni nerede gördünüz. Bilmediğiniz bir insana nasıl yaparsınız bu iftiraları?”

Çingeneler şok olurlar bu sözlerden. Sonra bağırmaya başlarlar. “Hocaefendi, biz seni ömrümüzde hiç görmedik. Biz İngiliz mingiliz falan kimseyi tanımayız. Şu karşımızdaki savcı efendi gelip bizi buldu. Mahkemede şunları şunları söylerseniz size şu kadar para vereceğim” dedi. Biz de paramızı aldık, öğretileni söyledik. Biz seni hiç tanımıyoruz hocaefendi.”

Bunu üzerine Ahmed Efendi mahkeme heyetine döner ve: “bunu dışında arz edilecek bir mütalaam yok, takdir yüksek mahkemeye aittir” der. Kısa bir bekleyişten sonra mahkeme heyeti bu ak alına beraat kararını tebliğ eder. Allah rahmet eylesin.

Kaynak:

Hatıralar-İsmail Karaçam-Çamlıca Yayınevi-İst-2009

(*) Bir kısmı için bkz:

http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=12&sec1=98&yazi_id=4535&menu=1

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-3

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-3

Bursa’da Bursa’ya Ayın 15 inde, Çarşamba günü gittik. Bu şehir, İstanbul'un güneyinde

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-2

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-2

Türk’ün Gücü, Hindin Aklı, Arabın Mantığı Pazar günü saat 10’da edebiyatçılar ve

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-1

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-1

Kıymetli ziyaretçilerimiz geçen asrın son günü aramızdan ayrılan allame merhum Ebul Hasan e

MUSTAFA POLAT HOCAMIZDAN HATIRALAR

MUSTAFA POLAT HOCAMIZDAN HATIRALAR

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli bir alimimizin bir seydamızın bazı hatıralarını

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-13

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-13

HOCAMIN VEFASI Hocamın çok dikkat çeken bir özelliği de vefa duygusu idi. Buna dair bir misal

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-12

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-12

HOCAMIN İBADET YÖNÜ Bana desen ki; “hocam, ibadette nasıldı.” Derim ki; “namaz adamıy

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-11

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-11

VAKIFLARLA BİR MÜZAKERE Hatırlıyorum, bazen Türkiye genelinden vakıflar “vakıf okuması

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-10

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-10

HOCAMIN DERSLERİNDEN Diyanet İşleri eski başkanı Mehmed Görmez bey hocamı ziyarete gelmişti

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-9

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-9

MUHTELİF HATIRALAR HAKİKATLARI HURAFELERLE ZAYİ ETMEMEK LAZIM "Benim bir arkadaşım bir şeh

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-8

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-8

ŞERCİL POLAT AĞABEY Merhum Şercil Polat ağabey Erzurum’da nurları hocamla birlikte ve belki

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-7

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-7

BABAM HACI MUSA EFENDİ Babam hayatı boyunca hocama hep destek olmuş, aynı davanın ızdırabıy

De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.

Cum'a, 8

GÜNÜN HADİSİ

Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar

Ebu Davud, Melahim 17, (4345)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI