GÜNLÜK HAYATIMIZDA HELALLER VE HARAMLAR- Prof. Dr. Hayreddin Karaman-İz Yayıncılık-İst-2008
Haram ve helal mefhumu dinin özü ve şekli, dindarın Allah’a kulluk nizamnamesi ile yakından ilgilidir. Nizam fikri ile mutlak serbestlik fikri bir arada düşünülemez. Bir yerde nizam varsa mutlak hürriyeti kayıt altına alan, sınırlayan kai
Haram ve helal mefhumu dinin özü ve şekli, dindarın Allah'a kulluk nizamnamesi ile yakından ilgilidir. Nizam fikri ile mutlak serbestlik fikri bir arada düşünülemez. Bir yerde nizam varsa mutlak hürriyeti kayıt altına alan, sınırlayan kaideler, emir ve yasaklar da var demektir.s:11
Hemen bütün din, hukuk ve ahlak sistemlerinde yasaklar, çirkin ve yakışıksız telakki edilen davranışlar vardır. Semavi dinlerin sonuncusu ve en mütekâmili olan İslam da, ferd ve cemiyet halinde insanlığın hayrına olmak üzere getirdiği mükellefiyetler manzumesi içinde yasaklara yer vermiştir. s:13
Helal, yasak olmayan, serbest sahayı ifade eder; bunun tabanında "yapana sevap, yapmayana günah olmayan" mubah vardır, sonra sırasıyla müstehab, vacip, farz gelir. Helal, mubahın sınırında son bulur. Bundan sonra mekruh ve haram vardır. Bunların ikisinin de yapılmaması Şârî tarafından istenmiştir. Ancak mekruhta kesinlik yoktur, haramda ise kesinlik vardır; haram ve mekruh işleyen dünyada kınanır, bazı cezalara müstehak olur, ahirette ise azaba uğrar. s:14
Haram olan her şey ve her davranış kötü, çirkin ve yasak olmakla beraber kötüden daha kötüye doğru bir sıralanış da bahis mevzuudur. s:17
"Nihayet ortada hiçbir şüphe, harama düşme korku ve ihtimali bulunmadığı halde ya elde ediliş yolunda kerahet bulunduğu için yahut da Allah'a ibadet ve O'nun rızasını elde etme manası taşımadığı için terk edilen şey ve davranışlar vardır ki bu dereceleri terk ancak sıddıyklerin kârıdır."s:19
"İslam giyinmekten iki maksad güdüyor: Örtünmek (tesettür) ve güzel görünmek (zinet)."s:46
"Kılık ve kıyafetin örtücü güzel olması yanında temizliği de İslam'ın ta'limatı arasındadır." s:46
"Batıl yollarla, başkalarının rıza ve menfaatlerini gözetmeden elde edilen kazançlar görünüşte menfaat ise de aslında zarar ve intihardır. Dünyada intihardır; çünkü birçok suçların, cinayetlerin, anarşinin ve hatta ihtilallerin temelinde bu âmilin önemli bir yeri vardır. Ahirette felakettir; çünkü sağladığı haram kazanç kişiyi ateşten kurtaramayacaktır."s:63
İçkinin günahı nasıl yalnızca içenin üzerinde kalmıyorsa faizin vebali de sadece onun yiyene ait değildir; faizi ödeyen, mukaveleyi yazan ve şahitlik edenler de günaha girmektedirler. Hadiste "Allah Teala'nın faiz yiyeni, yedireni, şahitlerini ve yazanı lanetlediği" ifade edilmiştir. s:69
Bugün daha büyük işler, daha çok sermaye, bilgi ve gücün bir araya gelmesini gerekli kılıyor; bu da daha büyük şirketlere ihtiyaç gösteriyor. Bir Müslümanın bu nevi şirketlere de katılması caizdir; yeter ki faiz, aldatma, hile, haksızlık, hıyanet, harama hizmet bulunmasın. s:71
Ülkemizde hususi bir kanunla Özel Finans Kurumları kurulmasına imkân tanınmıştır. Bu kurumlara para yatıran şahıslar, kâr ve zarara ortak olmayı kabul etmektedirler; ancak akıllıca ve ihtiyatlı hareket edildiği için bugüne kadar mezkûr kurumlar müşterilerini zarara sokmamış bazen bankaların verdiği faizden fazla helal kâr dağıtmışlardır. s:75
"Kadın ve erkeklerin küçük yaştan itibaren beraber bulunmaları ve serbest ilişki içinde yetişmelerinin saldırganlığı azaltacağı, bir takım komplekslerin doğmasını önleyeceği nazariyesi İslamî toplumlar için geçerli değildir. Diğer toplumlar arasında da gerçeğin hayale uymadığı aşikârdır. Bu sebeple İslam, kız-erkek beraberliğini serbest bırakmamış, kayıt ve şartlara tâbi kılmıştır." S:88
"Günümüzde, özellikle sosyete denilen tabaka arasında yaygın olan ruh çağırma olayı da bir nevi modern kâhinliktir. Birçok tecrübeler, medyumların madde ötesi bir varlıkla temas kurdukları kanaatini vermektedir. Ancak bunun ruh olduğu ve söylediğinin gerçeğe uygunluğu sabit değildir."s:11
Dinimiz ruh ve diğer madde ötesi varlıklar üzerine ilmi araştırma yapmayı engellemez, aksine teşvik eder. Ancak maddi-manevi menfaat sağlamak gayesiyle ve İslam inancına uymayan telakkiler, anlayışlar içinde bu işlerle uğraşmayı ve mesnedsiz iddialara inanmayı meneder. s:113
Herhangi bir hareket, adet ve anlayışın dini yönü olmadıkça; yani iman ve ibadet, sevap ve günah çerçevesine sokulmadıkça bid'atla alakası yoktur. Hacca giderken deveye değil de uçağa binmek bid'at değildir; çünkü bunun inanç, ibadet, sevap, günah mefhumu ile bir alakası yoktur. s:123
Mide nasıl yiyecek içecek isterse, göz de güzel şeylere bakmak, kulak güzel sesleri işitmek ister. Güzelden faydalanmak bir ihtiyaç olunca onun sınırsız olarak yasaklanması da, serbest bırakılması da normal olmaz. İşte İslam da bu yolu tutmuş, asıl maksada; yani ruhun tasfiyesi, nefsin terbiyesi, emirlere ve yasaklara riayet prensiplerine zarar vermeyen eğlenceleri mubah kılmıştır. s:126
Kâfirler kendi hallerinde yaşıyor, İslam'a ve Müslümanlara karşı bir hareket ve davranışta bulunmuyor iseler onlarla ilişki "İslama davet ve adalet" çerçevesi içinde olacaktır. Kâfirler İslam'a ve Müslümanlara karşı bir tutum ve davranış içinde iseler onlara yardımcı olmak, sır vermek, taraflarını tutmak hıyanettir, haramdır. s:150
Haram yoldan bir şey elde eden, kazanan kimse pişman olur, tevbe etmek ve sorumluluktan kurtulmak isterse üç şey yapması gerekecektir: Pişmanlık duygusu ile Allah'a kalbini açıp yalvarmak, bağışlanmasını dilemek, haramı mülkünden çıkarmak, sahip ve ehline vermek. s:151
"Gökten indirilen yağmur genellikle rahmet olurken bazen yaygın fuhşun cezası da olmaktadır. Bu ceza yağmur ve tufan olabileceği gibi yağmurla, rüzgârla gelen, uygun ortamda üreyen virüsler, mikroplar, hastalıklar ve zararlı kimyevi maddeler de olabilmektedir."s:159
Allah Teala'nın haram kıldığı nesnelerden istifade etmenin maddi ve manevi zararları vardır; o nesneler, insanları bu zararlardan korumak, imtihanı kazanarak ebedi saadeti elde etmelerini sağlamak için haram kılınmıştır. Haram lokma ve kazanç ile elde edilen imkânlarla yapılan ibadetlerin de kişiye faydası yoktur, bu ibadetler kişiyi amacına ulaştırmaktan uzaktır. s:160
"Nevevi'nin naklettiğine göre tokalaşmanın sünnet olduğunda ittifak vardır; ancak sünnet olan bu fiil, iki insanın normal olarak karşılaşmaları halinde yapılır. Yabancı bir erkekle kadının; yani nikâhlanmaları caiz olan bir erkekle bir kadının tokalaşmaları caiz değildir."s:182
"Bazı namazlardan sonra cemaatin toplu halde tokalaşmaları, musafaha etmeleri ise sünnet değil, bid'attır. Nevevi ve İbn Abdisselam gibi bazı âlimler "bid'at olmakla beraber mubahtır, yapılabilir." Demişlerdir. Ancak Aliyyülkari haklı olarak bu ifadeyi reddetmiş ve "sünnet olan musafaha, karşılaşan iki müslümanın, ilk karşılaştıklarında yaptıkları tokalaşma olduğuna göre buna uymayan bir şekilde ve namazdan sonra toplu musafaha çirkin bir bid'attır" demiş, Ebu Davud şarihi Şemsülhak da ona katılmıştır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabe devrinde, namazlardan sonra toplu musafaha edilmemiştir, böyle bir uygulama mevcut değildir."s:182
"İslam'da boşamanın ve boşanmanın şakası, düzmecesi, oyunu yoktur. Hakim ve şahitler önünde bizzat, yahut vekili aracılığı ile karısını boşayanın eşi boş olur. Bir erkeğin eşini üç kere boşayıp, yeniden –kadın da isterse- evlenme hakkı bulunduğu için bir veya iki kere boşandıktan sonra tekrar nikâh kıyarak evlenmeleri mümkün ve caizdir."s:189
"İslam'a göre bir insanın işlediği günah ne kadar büyük olursa olsun affedilebilir, Allah tarafından bağışlanabilir. Bağışlanmanın sebepsiz olması mümkündür; çünkü Allah'ın iradesi için sebep gerekli değildir."s:191
Yabancıların (nikâh düşen, kendileriyle evlenmek caiz olan kimselerin) görebileceği yere çıkan kadın iç, dış şeklinde belli bir kıyafeti bürünmek ve giymekle değil, örtünmekle yükümlüdür. Avret yerlerini örten giyim ile ev içinde yabancılara nasıl görünüyorsa ev dışında da öyle görünmesi caizdir. s:194
Çoğunlukla Müslümanların ve Kitap ehli gayr-i Müslimlerin (hıristiyan, yahudi…) yaşadığı toplumlarda kesilerek satışa arz edilen tavuklar alınır, yıkanır, pişirilir ve besmele çekilerek yenir.s:194
Boşamak veya talak kelimesini kullanmadan "defol, git, babanın evine git…" gibi sözlerle boşanmanın vaki olabilmesi için boşamaya niyet etmiş olmak, bu niyetle söylemiş bulunmak gerekir. Aksi halde bunlara eş boşanmış olmaz. s:195
"Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, sarhoşluk veren içki ile alakalı olarak on kimseyi lanetlemiştir: içki yapan, yaptıran, içen, taşıyan, kendisine taşınan, sunan (sakilik eden), satan, parasını yiyen, satın alan ve satın aldıran. Bu hadise göre bir müslümanın içki satan yerde çalışması caiz olmamaktadır. Bir başka hadise göre içki içilen yerde bulunmak da caiz değildir." s:198
"Sigara içmelerinin sıhhatlerine zararlı olacağı, doktor tarafından kendilerine bildirilen kimseler ile çoluk çocuğunun nafakasından keserek sigara içenlere "sigara içmek" haramdır. Bunların dışında kalanlar için de malı boş yere zayi ettikleri, tedricen sıhhatlerini tehlikeye soktukları ve başkalarını da rahatsız ettikleri için haramdır."s:200
"Kadınların, yanlarında mahremleri (kocaları veya nikâh düşmeyen yakın akraba) olmadan üç gün sürecek bir yolculuğa çıkmalarının menedilmesi emniyetle ilgilidir. Buna göre yolculuk üç günden kısa bir zamanda sona erecekse, varılacak yere üç günden önce varmak mümkün ise yolculuk yapmak caiz olduğu gibi, yolda ve beraberindeki arkadaşlarla emniyet unsuru bulunduğunda kadının mahremsiz yolculuğu da caizdir."s:209
"Benim kanaatime ve kitaplarımda yazdığıma göre tütünü tiryaki olarak içmek haram, ara-sıra bir-iki tane içmek ise mekruhtur. İçilmesi haram ve mekruh olan bir nesneyi yetiştirmek ve satmak da caiz değildir. İnsana zarar veren bir nesneyi kâfire satmak da caiz olmaz; çünkü o da insandır ve kâfire eza-cefa vermek, onun sağlığı ile oynamak mubah olmaz. s:211
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.
et-Teğabün: 3
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim "üç kız" veya "üç kızkardeş" veya "iki kızkardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te'diblerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."
Ebu Davud, Edeb 130, (5147); Tirmizi, Birr, 13 (1913)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...