İFRAT VE TEFRİT, İKİSİ DE ZARARDIR
Kur’an üzerine, sünnet üzerine yapılan tartışmalar, velezzalin veya veladdallin münakaşaları, tatbik edilmeyen ahkamın münakaşası, bozgun dönemlerinde, sünnete muhalefetle üzerimize çöken zilletin altında dizlerimiz üstünde emeklerken ya
Kur’an üzerine, sünnet üzerine yapılan tartışmalar, velezzalin veya veladdallin münakaşaları, tatbik edilmeyen ahkamın münakaşası, bozgun dönemlerinde, sünnete muhalefetle üzerimize çöken zilletin altında dizlerimiz üstünde emeklerken yapılan çekişmelerdir.
Osmanlın enkazının altında kalan iki âlimden biri olan Mustafa Sabri Efendi, kitabında Zahid Kevseri’den bahsederken “Birimiz cebri olduk diğerimiz mutezile olduk” der.
Çöküntünün açıklamasında herkes ayrı şeyler düşünür, ayrı reçeteler getirir.
Yedi renkten oluşan bir tablo süratle çevrilirse tek renk görünür. Durdurulursa yedi renk görünür.
Beyni ve bazusu durdurulan Müslümanlar da yedi renk halinde belirdiler. Her renginde kendine göre tonları yetmişi geçti.
Bunları birleştirmenin anlamı yok. Birleştirilirse çamur olur. Ayrı ayrı dursunlar, tek renk görünen güneşten kendi yaratılışına göre moru alan menekşe, kırmızıyı alan lale, beyazı alan gül gibi ayrı dursunlar, ama aynı yerin yansıtıcısı olsunlar.
Kemanın telleri gibi ayrı ayı dursunlar, ama aynı nağmeyi söylesinler. Ayrı zaman ve mekanlarda ayrı ayrı öterlerse, işte o zaman, biri la makamından diğeri illa makamından dem vurursa kargaşa başlar.
Birisi “Kara kaplı” kitapla Müslümanların gönlünü karartır, kitap ve sünnete giden yolu kapatırsa, öbürü de Kur’an’dan başka her şeyi inkara kalkabilir.
Biri uydurma hadislerle milyonlarca insanı morfinlerse, öbürü hadisi reddedebilir. Şaraba kızıp üzüm bağını yakan herife döner.
Âlimim diyen, “Kütüb-ü Sitte” (önemli altı hadis kitabı)yi okuyup okuttuktan sonra Ebu Cehil’e yardıma devam ederse, öbürü kabahati Kutübü Sitte’de bulup onları Ebu Cehil’e, Ebu Cehil gibi karşı koymaya çalışır.
Altı tane silahı sırtında taşıyan merkebi canavar yerse kabahat mavzerde değildir.
Ebu Cehil’in, Ebu Süfyan’ın (r.a.), Ömer’in (r.a.) rahatlıkla anladığı “Kur’anı Kerimi anlamak için yetmiş tane ilim dalını bilmek gerekir. Onları bilmeden anlamaya kalkan … olur” diyenlere karşılık, “hiçbir ilim dalına hacet yoktur” diyenler çıkar.
Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tefsirleri yapıldı. Kutübü Sitte’nin (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbnü Mace’nin) terceme ve şerhleri yayınlandı.
İhyau Ulumiddin’i Fatih Camii’nde okutan birkaç kişi kalmışken, terceme edildikten bu yana yüz binin üzerinde satış yaptı.
Allah’a hamdolsun ki kitap ve sünnet bütün insanımıza mal oldu.
Çok değerli hocalarımız sorulmayan sorulara ve hükümetlerin kendilerine sormadığı icraatlar hakkında yaptıkları açık oturumlar, sempozyumlarla verdikleri kıl kavli fetvalarla değerlerini yitirdiler ve yeni nesille aralarını açtılar.
Hâlbuki bizim ikisine de ihtiyacımız var. Arapça kılıcın kırk adını bilen, ancak, bağlı duran kılıcı görünce baygınlık geçiren hocaya da, elindekinin kılıç mı, sopa mı olduğunu bilmeyen, ama zulüm merkezlerinin bel kemiğine vurmaya çalışan gencimize de ihtiyacımız var.
İkisini bir araya getirip mıknatıslaşmalarını sağlamak gerekir.
Kırk yılda yetişen bu âlimlerimizi bir çırpıda atmak da doğru değil, kelaynak kuşları gibi görmek de doğru değil. Bu delidolu gençliğimizi mirastan mahrum eder gibi reddetmek, kötü isimler takmak da doğru değil.
Bozguna uğrayıp dağa çekilen ordu gibiyiz. Her birimiz bir sığınak bulmuşuz. Kıpırdayan her şeyi düşman zannediyoruz. İki kişimiz bir araya gelse bozgunun günahını geçirecek birini arıyoruz.
“Âlimler Allah’ın emin kullarıdır” ortaya çıkıp, kimliğini ispat edip bu ümmet-i Muhammedi(s.a.v.) Kur’an ve sünnet etrafında toplasınlar.
Mahmud Toptaş
Sünnet Müdafası
Cantaş Yayınları
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Gaşiye, 1
GÜNÜN HADİSİ
İki kelime vardır ki, Rahman'a sevimli, dilde hafif ve mizanda ağır gelir. Bunlar; "Sûbhanellahi ve bihamdihi, Sûbhanellahil-azim=Yüce Allah'ı hamd ile tesbih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim." kelimeleridir.
Buhari Tecrid-i Sarih, 2189
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...