KÖY HARMANLARI

(Prof.Dr. Ahmet Akgündüz’ün sohbetinden alınmıştır.) Bir Perşembe akşamı, Amerika hatıralarını anlattıktan sonra ders yapan Ahmet Hoca,


İbrahim Köse

ibrahimkose60@gmail.com

2008-06-30 07:44:41

(Prof.Dr. Ahmet Akgündüz’ün sohbetinden alınmıştır.)

Bir Perşembe akşamı, Amerika hatıralarını anlattıktan sonra ders yapan Ahmet Hoca, Gençliğimiz ve ahirete iman hususunda Risale-i Nur’dan okurken, cemaatin ilgisini çeken bir de misal verdi:

Köylü olanlar bilir. Düz harman yerleri vardır, köyün dışında, kenarında veya müsait bir yerinde. Bu harman yerleri bir yıl boyunca boş durur. Fakat on, on beş günlük harman zamanı adeta köy oraya boşalır, herkes orada çalışır. Çocuklar, gençler, yaşlılar ve kadınlar hepsi kendine düşen görevi orada çalışarak yerine getirirler. Bu çalışmada uzun kış aylarının ve günlerinin ihtiyacı düşünülür. Sadece uzun kış günlerinin değil bütün bir yılın emeği verilir bu harmanlarda. Harmanlar adeta mahşer olur.

Mahşer olan harman yerlerinde, buğdaylar dövülür, fasulyeler ayrıştırılır, mısırlar sıyrılır, bulgurlar kaynatılır ve kurutulur. Bu güzelim yiyecekler elde edilirken fareler karıncalar, kargalar, tavşanlar ve keçiler boş durmaz. Adeta harman yeri onların da mahşeri olur. Ne kadar çok çalarlarsa o kadar çok kar ederler. Bu hırsızlara mallarını kaptırmak istemeyen köylüler, harman bekçisi tutarlar, hatta bazı köylüler harmanlara taşınıp orada mallarının başında yatar kalkarlar.

İşte gençlik, insan ömrünün harman zamanıdır. Bütün malların ambara konacak vaktidir. Bu zamanda Kur’an ezberlenir, üniversiteler bitirilir, yabancı diller öğrenilir. (Ben şahsen dört lisanı bu dönemde yani on beş, yirmi beş yaşları arasında öğrendim.) Bu kazanılan bilgiler hafıza ve akıl ambarına konur ve hayatın diğer zamanlarında kullanılır.

“Gençlik” dediğimiz bu çağda muzır mahlûklar da en şiddetli şekilde çalışır. Fareler, yılanlar, karıncalar, kargalar, tavşanlar ve keçiler işte bu sıralarda insanın zamanını, ilgisini, muhabbetini, gözlerini, kulaklarını, ellerini, ayaklarını kısacası tüm ruhunu ve bedenini çalarlar. Gençler, daha sonraki yıllarında, çaldırdıkları meziyetlerini elde edemezler ve kullanamazlar. Ahirette zaten perişandırlar. Allah, gençlerimizin akıllarını başlarına getirsin de gençliklerini zayi etmesinler. Âmin.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Abdullah, 2008-12-24 10:27:07

Allah razı olsun

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ALİ SERT HOCAMIZIN BANA ÇOK TESİR EDEN BİR HÂLİ

ALİ SERT HOCAMIZIN BANA ÇOK TESİR EDEN BİR HÂLİ

1 Mayıs 2017 Pazartesi akşamı Ali Sert Hocamız kalp krizi geçirmiş, Antakya Devlet Hastahanesi

HAKİKATLARI HURAFELERLE ZAYİ ETMEMEK LAZIM

HAKİKATLARI HURAFELERLE ZAYİ ETMEMEK LAZIM

Merhum Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin yeğeni Muhammed Kırkıncıoğlu beyefendi anlatıyor;

MERHUM FIRINCI AĞABEYLE ALAKALI MÜTEVAZI BİR HATIRA

MERHUM FIRINCI AĞABEYLE ALAKALI MÜTEVAZI BİR HATIRA

Geçen hafta Rahmet-i Rahmana uğurladığımız merhum Mehmed Nuri Güleç veya ismini unutturan ta

VAHDET YILMAZ AĞABEYDEN GÖZ YAŞARTAN BİR HATIRA

VAHDET YILMAZ AĞABEYDEN GÖZ YAŞARTAN BİR HATIRA

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz hocamız Erzurum’da okuduğu 1970’li yıllarda başından geçen bir

MOLLA ABDULLAH DOĞRU HOCAEFENDİYLE İLGİLİ BİR HATIRA

MOLLA ABDULLAH DOĞRU HOCAEFENDİYLE İLGİLİ BİR HATIRA

Değerli hocam Alaaddin Başar beyin Molla Mehmet Zahid Hocaefendinin babasıyla ilgili kıymetli bi

BEKİR HAKİ EFENDİ’DEN BİR HATIRA

BEKİR HAKİ EFENDİ’DEN BİR HATIRA

Sadık Albayrak beyefendi anlatıyor: “Bir gün merhum Bekir Haki (Yener) Hoca’yı ziyaret etmi

MÜCAHİDE BİR ANNENİN OĞLUNA MEKTUPLARI

MÜCAHİDE BİR ANNENİN OĞLUNA MEKTUPLARI

1971’in sıkıyönetim ortamında Balıkesir’de bir ahbabının evinde sabah namazı kılarken s

KALPLERE YASAKÇI KOYMADIKÇA

KALPLERE YASAKÇI KOYMADIKÇA

Vahdet Yılmaz Bey anlatıyor; “1969 seçim çalışmaları için devrin başbakanı Erzurum’a g

‘HEM SİZ İSTİFADE EDİN HEM BİZ’

‘HEM SİZ İSTİFADE EDİN HEM BİZ’

Cuma Kurnaz Ağabey’in çok geniş bir aile çevresi vardır. Reyhanlı’daki çevresinin yanınd

ŞİKÂYETİM YOK, AĞRILARIM VAR

ŞİKÂYETİM YOK, AĞRILARIM VAR

Allah” demenin suç olduğu zamanlarda, Risale-i Nur’un ve üstadın yılmadan usanmadan avukatl

“BİZ KABUL ETTİK”

“BİZ KABUL ETTİK”

Hacı Baki Bingöl, 1975’li yıllarda, Risale-i Nur okuduğu için Hınıs Hapishanesi’nde yatma

İman edip salih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır.

Hac, 50

GÜNÜN HADİSİ

İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev diri ile ölüye benzer.

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI