PROF. DR. CEVAT AKŞİT HOCAEFENDİ İLE FIKHİ PROBLEMLERİMİZ ÜZERİNE–2

Soru: Tütün konusunda fetvanıza çeşitli itirazlar gelmişti efendim? -İtiraz edebilirler, etsinler. Her konuda itiraz edebilirler. Ben işte bak, kitaba dayandığımı söylüyorum size..


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2008-05-14 02:26:17

Soru: Tütün konusunda fetvanıza çeşitli itirazlar gelmişti efendim?

-İtiraz edebilirler, etsinler. Her konuda itiraz edebilirler. Ben işte bak, kitaba dayandığımı söylüyorum size..

-Diyorlar ki; “Hakkında nass olmayan bir şey için nasıl kesin olarak haramdır denilir?

-Evet..Çok güzel söylüyorsunuz..Hakkında nass olmayan şeyi söylemiyorum ki..İslam hukukunda وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ “kendinizi öldürmeyin” (Nisa, 4/29) emri vardır. Buna göre intihar etmek haramdır. Kendini öldürmek nedir beyefendi, size sorabilir miyim?

-İntihar etmek..

-İntihar etmek, yani hayatına son vermek değil mi? Mesela bu sadece iple mi olur?

- Hayır?

-Başka neyle olur?

-Silahla, bir yerden atlamakla..

-Başka say..

-Zehir içmekle.

-Zehir içmekle, kendini asmak aynı mıdır?

-Evet.

-Aynıdır değil mi? Sen söylüyorsun..Eski fıkıh kitaplarında mekruh diyordu, sevap diyen yok. Neden mekruh diyordu? Mekruh ne demek? Haram olduğu kesin olarak anlaşılmadı mı, şüphe var mı, mekruh olur. Eskiden sigaranın zehir olduğu, yüzde yüz zararlı olduğu bilinemiyordu.

Bu iki nedenle olabilir;

1-O zamanın insanları çok dayanıklıydı. Onlara etki edemiyordu.

2- Veya laboratuarlardaki mikroskobik incelemeler o zaman yoktu. Sigaranın hakikaten böyle insanı öldüren zehir içerdiği tespit edilememişti. Onun için zararlı ama kesin değil, kesin olmayınca da “mekruh” dediler. Ama 1996’da ben Amerika’daydım. Adamların hiç dinle ilgileri yok. Bu sigara konusu ile uğraşan Amerika’daki 4000 kadar profesör sigara aleyhinde gazete ve televizyonlara beyanat verdiler. Ama Clinton sigara fabrikalarını kapatamadı. Neden kapatamadı? Çünkü o sigara fabrikatörleri onun partisine yardım etmişler, üstüne gidemedi.

Ama o profesörler birleştiler. Bütün TV’leri çağırdılar. Naklen yayın yaptılar. Hepsi ittifakla sigaranın zehir olduğuna karar verdiler. Bunlar laboratuar denemeleri ile tebliğler sundular. Sonunda karar aldılar; “Sigara kesin zehirdir” diye..Aynen esrar, eroin gibi. Bugün esrar ve eroininin içilmesi caizdir diyen hoca var mı?

İttifak kararı çıkınca, Clinton hemen karar çıkardı, kapalı yerlerde sigara yasağı kanunu çıktı. Ve sigara fabrikaları yıkıldı arkadaş, ben oradayken. Şimdi Amerikan sigarası kesinlikle Amerika’da yapılmıyor. Çin’de yapıp, üstüne Amerikan damgası vurup satıyorlar.

Onlar çıkardı diye dünyanın başka yerlerinde de kanunlar çıkarıldı. Türkiye de çıkardı. Ama kanuna uyuluyor, uyulmuyor, o benim işim değil. Kanun ne zaman çıkar? Kesin zararlı olursa çıkar.

Bakın, mesela bir zaman devlet büyüklerinden bile yakın akraba ile evliliğe karşı çıkanlar oldu. Dinimizde biliyorsunuz kişi kızıyla, torunuyla, anasıyla, ninesiyle, kardeşiyle, teyzesiyle, halasıyla, kardeş kızıyla evlenemez.

Ama, kardeş çocukları birbiriyle evlenebilir. Amca çocukları, teyze çocukları hala çocukları birbiriyle evlenebilir. Onlara çattı o adam. Ama medeni kanunumuzda bu saydıklarımızın evlenebileceğine dair madde vardır. Adam çatmasına rağmen bunu kaldıramadı. Neden? Tıbben bu evliliklerin kesin zararlı oldukları tespit edilememiştir. Dünyada da böyledir.

Aynı şekilde konuşuyorum şimdi; Sigaranın kesin zararlı olduğu kanunla tespit edildi. Sigara, labarotuvar bulgularına göre kesin zararlı, öldürücü dediler. Bunun üzerine ben de dedim ki; Sigara Haramdır. Eski fıkıh kitaplarından daha mı âlimsin? Hayır, estağfurullah. Öyle bir şey söylemiyorum. Onlara büyük saygı duyarım. Onun için bana diyorlar ki “ sen çok katısın” Ben onların ayarına çıkamamışım, tabi saygılı olurum. Anadolu’da ne derler; “bükemediğin eli öp.” Onun için ben onların elini öpüyom. Ben onlardan üstün olsam “şuyum, buyum “derim, asla demiyorum. Yani, sigara içen hocalar yanlış anlamasın.

Kesin zararlı olduğu için, laboratuar bulguları ile sabit olduğu için, -kanaat değil bak, dikkat edin-diyorum ki; “ Sayın hocam, zehir nasıl haramsa, sigara da haramdır.”

Eski fukaha döneminde kesin zararlı olduğu bilinmiyordu. Onun için, şüpheli olduğu zaman haram olmaz, mekruh olur. O zamanlar onun için sigaraya mekruh diyorlardı. Helal diyen hiç yok. İnsanlar da “eğer mekruhsa, bir mekruh da biz yapalım” diyorlardı. Bir de bağımlılık yapıyor, haram da değil.

Şimdi labarotuvar bulgularıyla kesin zararlı olduğu ortaya çıkınca ben üstüne basa basa diyorum; وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ (Nisa, 4/29) emrinin içine girer bu. Nasıl insan intihar edemediği gibi, zehir içemediği gibi sigara da içemez haramdır.

Soru: Siz, camilerin alt katlarında eğer imamı veya cemaati gösteren bir delik yoksa sadece mikrofonla duymakla iktida sahih olmaz diyorsunuz? Diyanet aksine fetva verdi. Deliliniz nedir?

-Üst kat, alt kat meselesi var. Ayrı mekânlarda imam muktedi olmaz, mekân birliği lazım. Buna cevaz verirseniz, Ankara’da imam olana İzmir’de uyana cevaz vermeniz gerekir. Bu yönden olmaz. Mekân birliği lazım.

İkincisi, en önemli mesele, cemaatle imam arasında iştibah(imamın hareketlerini görmeye engel) olmaması lazım. Ben fetva ehli değilim. Kitaplardakini aktarıyorum. Molla Hüsrev’in Dürer-ül Ahkâm Şerhi, H: 1313 İstanbul Baskısının 1. cildinin 93. sayfasında imama uymaya engel olan şeyleri sayıyor ve “imamla cemaat arasında bir duvar, bir engel olursa ve bu engel imamın durumunu bilmeyecek şekilde ise iktidaya engeldir. Engel olmuyorsa iktida sahihtir” diyor.

Bir misalle bunu açayım; Denizli’de Müftü Ahmed Hulusi Efendi’nin, İstiklal Harbinin bayrağını Denizli’de ilk açan o müftünün-benim akrabamdır o- yaptırdığı bir cami var; Kayalık camii. Eski camilerin minberlerin altı deliklidir dikkat ederseniz. Neden deliktir? Minberin sağ tarafında kalan adam imam oturduğu kalktığı zaman görsün diye. Süs değildir o delikler. Fıkıhtan dolayı deliktir. Ama mimar onu süs haline getirmiş.

Bir zaman o caminin fıkıh bilmeyen, ham sofu bir imamı vardı. O eski minberi yıktırdı, yenisini yaptırdı, delikleri kapattı. Orada bir gün öğle namazı kılıyoruz. Üçüncü rekâtta bu sofu imam oturdu. Ben arkadayım. Kalktım, o da fark etti, kalktı. Ama o kapalı minberin öbür tarafında iki saf cemaat var. Onlar imamın ses tonundan, oturulacak zannedip oturmuşlar. İmamı göremiyorlar. Biz dördüncü rekât için rükuya gitmek gayesiyle “Allahü Ekber” deyince onlar ayağa kalkmış. “Semiallahu limen hamideh” deyince oradan bir gürültü geldi. Biz namazı bitirince sorduk. Durumu anlattılar ve namazı yeniden kıldılar. Bu olayı bir değil, kaç yerde yaşadım.

İkinci bir kaynak vereyim; Bütün fıkıh kitaplarının kaynak kitaplarından olan İmam Serahsi’nin 30 ciltlik Mebsut’unun birinci cildine geçiyoruz. (Cilt: 1-s: 184-Dar-ul Marife-Beyrut baskısı): “İmamla cemaat arasında delik bulunmayan büyük bir duvar bulunması imama uymaya engeldir.” İbare bu arkadaş, bakabilirler.

Bir de şunu bilhassa vurgulamak istiyorum ben; imamı görecek bir delik varsa, alt katta da olsa namaz olur. Ben Delhi’de 14 katlı camide namaz kıldım. Ama katların ortasında, imamın tepesinde yarım daire şeklinde bir açıklık var.

Yani; arada duvar var, delik var, caiz.. Arada duvar var, alçak, görünüyor, icabında yan gözle bakılabilir yine caiz.

Şimdi denebilir ki; “Efendim katlara ekran koyarız. Peki, elektrik kesilince ne olacak? Yine iştibah vardır. Hem de mekân birliği yok. Onun için, aradan büyük bir yol geçtiği zaman iktida sahih olmaz diyor bütün fıkıh kitapları. Neden? Mekân birliği yok.

Evet, Diyanet bir kuruluştur, fetva makamıdır. Bir şey demem ama bu kaynaklara göre onların fetvasını kabul edemiyorum. İsteyen Diyanete uysun bir şey demiyorum.

-Uyan bir mesuliyete girmez değil mi?

-Ben onu da diyemiyorum.

-Neden? Sonuç itibarıyla bir âlimin görüşüne uymuş olmuyor mu?

-Çünkü ortada açık bir hüküm varsa…

-Hocam, avam onun açığına kapalısına bakamaz ki. O hocaların mesuliyeti.

-Yetkili kişilerin açık ifadeleri varsa..Ben kendim uymam ona..Vatandaş nasıl uyacaksa uysun, bilemem de..Ama biliyorsun, bir mal alacağımız zaman, o mağazadan bu mağazaya giriyoruz, iyisi bulalım diye..Ben bu konuda İbn-i Abidin dahil Hanefi ulemasının dile getirdiğim görüşe aykırı bir hükmünü görmedim, Diyanet hariç.

İbadetlerde ihtiyatlı hareket etmek Hanefi mezhebinin prensibidir.

Soru: Kasko sigortasının hükmü nedir?

-Sigorta hukukunu ben üniversitede ders olarak okuttum. Sigorta “kara gün dostu. Başı sıkışan vatandaşlara bunaldığı zaman, maddi imkânı sıfır olduğu zaman hazır yardım elini uzatma kurumu” diye biliniyor.

Şimdi, bütün dünya kanunlarında, sigorta şirketleri kendilerini sigorta ettirmek zorundadır. Bu sigortayı kim yapıyor peki? Dünyanın en zengin şirketleri. Kim onlar? Newyork’ta o yıkılan gökdelenlerde oturan Yahudi zenginleri. Veya Londra’dakiler. Londra’dakileri görmedim ama Newyork’taki gökdelenlere çıktım, gördüm. Dünyanın her yerindeki sigorta şirketleri, kendilerini bu çok zengin adamlara sigorta ettiriyorlar. Devletlerin kanunları bunu emrediyor. O zaman, oradaki Yahudi oturduğu yerden milyarları kesiyor. Her sene büyüyor. Ve maddi gücü yakaladığında da dünyaya istediğini yaptırıyor. Yani, dünya sigorta şirketinin arkasında böyle bir gerçek var. Ben onu söylemek istiyorum.

İslam’da zekat vardır. Komşusu aç iken tok yatmak caiz değildir. Karz-ı hasen vardır. Karşılıksız para vermek vardır. Sadaka vardır. “Dünya darda kalmış müminin sıkıntısını giderenin Allah dünyada, ahirette sıkıntısını giderir” şeklinde müjdeler vardır.

Bu şekilde, zorlamaksızın yardımlaşmayı İslam müesseseleştirmiştir. Zekatla, sadaka müesseseleriyle İslam’da usul böyledir.

Sigortada öyle değil. Sigorta yatırıyor adam. Hiç öyle kazaya uğramıyor. İçinden “o kadar da yatırdım, beş kuruş da almadım” diyor ama..Yani kendi isteğiyle vermediği için “o para benim” diyor.

İslam’ın ki daha güzel bana göre. Ben de onu benimsiyorum. Ama sigorta kanununa da bir şey demiyorum tabii..Kanun kanundur, her vatandaş o kanuna uymak zorunda. Trafik sigortasını kanun emrediyor. Bir vatandaş olarak kanunlara uymak zorunluluğu olduğu için trafik sigortasını, zaruretten dolayı caiz görüyorum. Ama kasko sigortası mecburi olmadığı için benim ona aklım yatmıyor.

Soru: Tecavüze uğramış bir kadın kürtaj yaptırabilir mi?

-Hayır. Canlı olan bir yaratığın canını veren Allah’tır. Ancak Allah alabilir. Bunlar tarih boyunca olmuş şeyler. Düşman istila ediyor. Saraybosna’da biliyorsun, Sırplar Müslüman kadınların ırzlarına geçtiler. O kadınların hiçbir günahı yoktur. Herhalde Türkiye’de İstiklal harbinde, Yunanlılar geldiğinde de olmuştur.

Onlara günah yoktur. İkrah-ı mülci hukukta varır. Öldürecek yoksa. O hanımlar günahkâr sayılmazlar. Böyle olunca, doğan günahın hiç günahı yok. Aldıramayız. Canını veren Allah..Almaya yetkili de ancak O.(CC) Katil oluruz..

Soru: Filistin’de veya başka bir yerde Müslüman intihar eylemcisi olabilir mi? Mesela Yahudi sivilleri öldürebilir mi?

-Bir kere ben ırkçı filan eğilim de, yanlış anlamayın. İnsana saygılıyım. Benim doktora tezimin konusu da insani esaslar. Hümanist diyorlar ya şimdi, bir kere ben o kafadayım. Masonlar da “hümanistiz” diyorlar da, benim hümanistliğim farklı yalnız. Allah yarattığı için insana saygı duyarım, kâfir bile olsa. İnsan insandır. Yahudi de insan olduğu için aynı kategoridedir. Yaptıklarını eleştiririz filan ama böyle..

Yalnız şunu kesin olarak söyleyeyim; Kudüs’ü ziyaret ettim, gördüm. Yahudilerin çocukları dâhil, yaşlıları, kadınları vs. hepsi asker. Düdük çaldığı zaman hepsinin görevleri vardır. Hiç sivil mivil yok. Giden görebilir. Manav zannediyorsun, normal bir kadın zannediyorsun. Hayır, herkesin bir görevi var.

İslam da bunu emreder zaten. Her Müslüman mücahid, mücahidedir. Askerliği öğrendikten sonra unutana lanet ediyor Peygamberimiz. Unutmayacaksın. Başa her zaman iş düşebilir. Ölünceye kadar cihad devam eder.

İsrail bunu uyguluyor. Mesela gümrükten geçerken memurlar hep tomsonlu kız. 17–18 yaşlarında kızlar. Erkekler zor işlere gönderilmiş, cephedeler. İsrail’de herkes asker.

Benim gördüğüm kadarıyla orada masum sivil yok. Hepsi asker. Ben bir hukukçuyum ve avukatım. Dünyayı dolaştım, gördüğümü söylüyorum. İlla yüzde yüz böyle demiyorum. Ama ben böyle gördüm.

Bir de askerlik zaten intihar mesleğidir. Ölme mesleği değil mi? İşin aslı o değil mi? Ölme mesleğidir askerlik, ölme öldürme..Ama Allah diyor ki insanı öldürme yasak. Dünyayı yakma gibi..Fakat ırz namus düşmanlığı yapanları, Müslümanların kanına, canına, dinine saldıranları öldürmek için de öleceksin diyor. Cihad budur.

Orada ölmek meşru. Şehitlik oluyor biliyorsun. Niyet çok önemli. Bir harpte başka bir çare kalmamışsa düşmanı yıpratmak için bir adam bomba yükleyip de gidip patlatabilir. Taktik gereğidir. Bu uğurda ölürse de bal gibi şehittir.

Soru: Bidat konusu soruluyor hocam?

-Efendim, evvela bidati iyi tarif etmek lazım. Bid’at demek; Kur’an’da olmayan demek. Bid’at demek Peygamberin sünnetinde olmayan demek. Bid’at demek Kur’an ve sünnete dayalı olan icmada olmayan demek. Bidat demek Kur’an, sünnet ve icmaya dayalı müctehidin ictihadında olmayan şeyi yapmak demektir.

Dört imam gibi müctehidinin “bu helaldir, bu mübahtır” dediği şeyi yapmak bidat olmaz.

-Hocam, mesela Erzurum’da her ezan sonrası sala getirmek bidat olmuyor mu?

-Salavat getirmek sünnettir. Hocalar fetva vermiş. Erzurum dindar bir yerdir. Ben dört sene kaldım. Hocaları da âlim insanlardır.

71-75 yılları arasında öyleydi. Şimdi değişti mi bilmem ama sistemli medrese usulü ilim tahsili devam ediyordu. Bir mahalle imamı namazdan sonra Buhari’yi takrir ediyordu. Böyle kaliteli hocalar vardı orada benim gördüğüm kadarıyla.

 

O, dine aykırı olsa hemen durdururlar. Hocaların dediğine de Erzurumlular itiraz etmezler. Sala vermek, Peygambere sala getirmek bidat sayılmaz. Çünkü dinde yeri var, teşvik edilmiş.

Şimdi camilerde tesbih çekmek bidat diyorlar. “Efendim, Peygamber zamanında bizim camilerde yapıldığı gibi müezzin komutuyla tesbih çekilmezdi. Sonradan ihdas edilmiştir, bidattir” diyorlar bazıları. Bidat olmaz. Neden olmaz?

Peygamberin sünnetleri filidir, kavlidir, takriridir. Peygamber buyurdu ki; “Namazdan sonra 33 Subhanallah diyen, 33 Elhamdülillah diyen, 33 Allahu ekber diyen 99 eder. Bir de “La ilahe illallahu vahdehu la şeriykeleh…(ilahir) derse günahları deniz köpüğü kadar olsa dahi siliniyor diyor, Buhari Müslim hadisi.

Camide yapman, topluca yapman, tek başınıza yapın diye bir kayıt var mı? Mutlak ifade edilmiş. Yani camide yapmayın diye kayıtlasaydı, o zaman camide yapmak bidat olurdu. Sünnete aykırı olurdu. Ama hadiste öyle demiyor, “söyleyen” diyor. Evde de söyleyebilirsin, camide de söyleyebilirsin. Tek başına da söyleyebilirsin. Topluca da söyleyebilirsin. Temeli bir hadistir, bidat olmaz.

-Ama ben size şöyle itiraz edeceğim.

-Evet, et..

-İbn-i Ömer azadlısı Nafi ile bir mescide giriyor. Müezzin “es salat” diye müminleri namaza davet edince İbn-i Ömer namazını bozuyor, “Buradan gidelim, burada bir bidat işleniyor” diyor. Nasıl oluyor bu?

-Evet, çok güzel söyledin. Çok güzel söyledin. Şimdi sahabe de biliyorsunuz insandır. Abdullah bin Ömer âlim bir sahabedir, fakihtir. Hanefi mezhebinde İmam-ı Azam’ın dayandığı sahabelerden biridir.

Fakat, İbn-i Ömer’in de duymadığı, peygamberin başka bir yerde söylediği, başka sahabelerin de bunu yaptığı tatbikatlar var. İşte böyle durumlarda müctehide ihtiyaç vardır. Tercih ediyor. Mesela İmam-ı Azam diyor ki; “Evet İbn-i Ömer böyle demiştir, ama babası Ömer de böyle yapmıştır. Babası Ömer ondan daha üstündür” diyor, onu tercih ediyor ve içtihadda bulunuyor. İçtihadda bulununca da artık o bidat olmaktan çıkar. İslam hukukunun gelişmesi, devam etmesi için içtihad farkları elbet olacak. Bu, sistemin gereği. Yani İbn-i Ömer böyle dedi diye diğer sahabeleri red edemeyiz. Zaten mezhep farkları da buradan doğuyor. Birisi bunu alıyor, diğeri öbürünü. Bir müctehidin ictihadında olan şey bidat olmaktan çıkar.

Biz vatandaş olarak doğrudan doğruya Kur’an’dan ve böyle tercümelerden hüküm çıkaramayız. Nasıl bugün Medeni Kanun Türkçedir. Ama hiçbir vatandaş “ben bu maddeyi okudum, şöyle anladım” deyip, kendi kendine hareket edemezse, mutlaka onun anlaşılması gereken bir anlamı varsa, din de böyledir Ona da ilim diyorlar. Fıkıh ilmi, usul-u fıkıh ilmi hadis ilmi, usul-u hadis ilmi, tefsir ilmi, usul-u tefsir ilmi gibi ilimler oluşmuş. Onun için şimdi biz bu ilimleri bilmeden “bu ayet böyledir” deyip hüküm veremeyiz.

-Peki dalalete götüren bidatlar günümüzde neler oluyor?

-Mesela düğün sevaptır, sünnettir. Düğünde dansöz oynatmak var mı? Ayette var mı? Hadiste va mı?, Sünnette var mı? Hangi içtihad buna cevaz vermiş? Var mı? İşte o sapıklıktır, cehenneme götürür. Ama

Peygamberimiz “düğün şenliktir” diyor. Def çalarsın, bağlama çalarsın, ney çalarsın, oynarsın, ama kadın erkek karışık olmaz. Kadınlar kendi kendilerine oynarlar. Oynayınca iman gitmez. Bidat değil bak, sevaptır. Düğün şenlik demektir. Erkekler de kendi aralarında oynarlar. Ama erkek kadın karışık oynaması dine aykırı, bidat olur o işte.

Sünnet düğünü iyidir. Müminlere bu vesile ile yemek yedirmek sevaptır. Ama düğünde rakı içmek bidattır, sapıklıktır. Ve insanı cehenneme götürür.

-Hocam verdiğiniz bilgiler için size müteşekkiriz. Allah razı olsun.

-Cümlemizden..

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

salih, 2011-04-29 09:23:24

cevaplar.org sıtesi yonetıcılerı bu roportajda kı eksık gedık bır suru sahsı yorumdan oturu vebal altındadırlar.. Nur daıresının anlayısıyla telıfı ımkansız beyanatların ve yorumların derhal kaldırılması gerekmektedır.. bu hocamızın da kendısını ıfade edecegı daha baska yerler vardır... bızı baglamaz... ıntıhar yorumuna karsın ustaddan ve rısaleden bır tane destek verıcı bırsey gosterılemez.. vıcdanalr kanamıstır... fılıstınlılerın o toprakları kendılerının sattıgı gozardı d edılmektedır.. kerım balıcının fılıstın ve ısraıl gercegını bızzat musahede ettıgı ve kaldıgı o topraklara daır bır roportaj yayımlamanız daha verımlı olacaktır.. hocada olsa bır sahıs oraları hıc gormemıs ve kalmamıssa butun getırecegı yorumlar sahsı kalacaktır.. bu acıklamaları ınsanlıkla ıslamıyetle bagdasmaz.. bır ınsanın canına katl etme ınsanlıga katldir. masum bir çocuğun katline cevaz kim verebilir? hangi ayet ve hadis? canakkalede ki durumu onesuren arkadas savas hukukunu hıc bılmıyor...ağaca-cocuga-tarlaya-dını yerlere-yaslılara-emzıklı kadınlara vesaır.. zarar veremezsın..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

metin, 2010-10-01 07:06:36

cevap hocamı çok severek dinliyorum dini konularda taviz vermemesi esneklik göstermemesi ayrı bir güzellik Allah razı olsun

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

hakan, 2009-08-11 15:48:51

Hocaefendi'yi çok seviyorum. Gerek uslubu gerek hassasiyetiyle kalplerimizde yeri ayrı. Fakat intihar saldırıları ile ilgili yorum konusu biraz daha açıklama gerektiriyor gibi. Bu konu hakkında Hocaefendi ile görüşüp duruma göre röportaja not düşmenizi rica ederim.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

koray demirel, 2009-06-11 01:58:25

sayın hocam özellikle sigara ve dügün hakkında bizlri aydınlattıgınız için çok teşşekkür ederim Allah razı olsun

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

salihtok, 2008-05-20 09:00:20

ıntıhar saldırısının yorumlarını beğenmedim .f.gulen hocaefendiye sorun bu soruları birde cevat akşit bey nurun hizmetıne uygun dersler vermiyorbize zarardır acaba ustad ne derdi intıhar bombacının hıkmu ne olduğunu slm cevaop beklıyorum .bırde yayınlayın yazdıklarımı

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

orçun, 2008-05-18 09:35:23

Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu ALLAH (cc) Hocamizdan razi olsun . Kendisine sihhat, afiyet versin ki fikir kirliliginden kaçmanin mümkün olmadigi bu zamanda, hocamizin ilmiyle fikrimize abdest alabilelim, insaAllah, Amin. Bana bu sitenin linkini yollayan Ibrahimim den ALLAH (cc) razi olsun, ecrini iki dünyada misliyle versin, Amin. Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu kardesin orçun

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

kenan, 2008-07-01 14:20:17

Sayın sevgican… Büyük emek ürünü olan yorumunuz için teşekkürler. Ancak olaya çok kısıtlı ve duygusal bir pencereden bakmış olmanız sağlıklı bir yorum yapmanızı engellemiş bence. Neden mi?... Sizin masum dediğiniz çocuk dediğiniz kişiler eğer 7 sinden 70 ine size düşmanlık, hatta daha da ötesinde sözde dini bir vecibe olarak sizi öldürmek kemiklerinizi kırmak size işkence etmek, kökünüzü kazımak, bir bardak suda boğmayı bırakın öldürmeyip acı çektirerek daha çok sevap kazanmayı ibadet ruhuyla, hayal ederek yetişen kişilerse intihar saldırısıyla da olsa onları yok etmek konusunu bir kez daha düşünmeniz gerekir… Konuyla alakalı malumatınızın tafsilatını bilmiyorum ama eğer laf olsun torba dolsun tarzından görürseniz yazdıklarımı malum şahısların kutsal dedikleri kitabı azıcık incelemenizi tavsiye ederim. O zaman bence bu gün ilmiyle amil olduğunu ispat etmiş değerli ilim adamlarımızın görüş ve değerlendirmelerini daha saygılı ve mantıklı düşünebilirsiniz…

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

tolga, 2008-06-25 02:26:05

Sayın Salih Sevgican abi, Diyalogculuğunuzdan dolayı hemen Siyonistleri kollamaya çalışmanızı anlıyorum. Ancak tarihi gerçekleri göz ardı etmenizi doğrusu yadırgadım. Acaba Senin vatanını işgale gelen Anzaklara dedelerin ‘buyurun hoş geldiniz’ mi dedi. Yoksa üstlerine bombaları bağlayıp Conkbayırı’ndaki o koca yarlardan onların üzerlerine mi atladılar.??? Bir avuç Siyoniste şirin görüneceğim diye Filistinli kardeşlerimizin yarım asırdır gördüğü zulüm ve işkenceleri görmemezlikten gelmeniz oldukça manidardır. Resûlüllah (s.a.v.) “Savaş hiledir.” Buyuruyor. Düşmanı yıpratmak ve caydırmak için intihar komandosu olmak niçin şehadet olmasın ki? Söylermisiniz 50 sene önce bu Siyonist İsrail’in ne kadar toprağı vardı.? Bugün ise bütün insanlığı tehdit edecek boyutlarda silahlanmış vaziyette. Lütfen hamasi sözlerden ve koltuğunuza yaslanıp kendinize göre fetva vermeden önce İslam hukukunun savaş hukukuna bakışını bilimsel kaynaklardan araştırınız.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

salih sevgican, 2008-06-19 18:26:14

cevat aksit hocanin filistin intihar eylemcilerine dair getirdigi yorum tamamen kendisini bagliyor. yanlis. ve cok uzucu bir aciklama. ornek : israilde bir otobus patlatildiginda icerisinde olen kucuk cocuklar da mi asker oluyor ? hem baska yerde sigaraya haram derken ( ki o dogru ) intihari yasaklayan ayeti sunacak veya cenini aldirmanin katl olacagini soyliyeceksiniz ondan sonra da bir otobus dolusu insani BEN OYLE GORDUM diyerek oldurmenin caiz ve bunu yapanin da BAL GIBI SEHIT olacagini soyliyeceksiniz. bu ne yaman bir celiskidir. biz de oturmus okuyor ve dinliyoruz hocamizi. filistin de ki bir insan da israil deki insan da masum oluyorsa olduren kisi kim ve hangi dinden olursa olsun BAL GIBI CANI VE KATIL olur. eger ki kendisini gumletiyorsa BAL GIBI NIYAZI olur.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Şeyma, 2008-05-31 11:53:25

Hocamızdan Allah razı olsun çok güzel ikna edici açıklamalrda bulunmuş. Görüşmlerin devamını diliyoruz.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

kenan, 2008-05-31 11:17:29

sayın tok garip garip ifadelerinz var. nurun hizmeti şunun hizmeti bunlar nasl sözler allah aşkına? bu nasl söz? nerde kaldı innemel müslümune ihvetün emri? her birimizin hedefi ideali islama dine devlete hizmet etmek degil mi? acıkcası sizdeki bu nur veya gayri nur taassubiyeti pek hayra alamet degl diye düsünuyrm. Allah cc. sonumuzu hayr etsin...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

cevaplar.org, 2008-05-25 02:48:04

Sayın Tok, Biz röportaj yapıyoruz, anlayacağınız gibi..Beğenmemeniz sizin takdiriniz. Bu site de bütün Müslümanlara hitap ettiği için nurun hizmetine uygun ders vermeyen kişilere de açık. Bir grub taassubu ile mülakat yapmıyoruz. Bunu anlayacağınızı umut ediyor, eğer sadece nur hizmeti veren siteler görmek istiyorsanız onların da bolca mevcut olduğunu düşünüyoruz. Onları takip edebilirsiniz. Muhterem Gülen Hoca'nın görüşlerini de ancak onunla bir röportaj yapabilirsek yayınlarız.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Kamil, 2008-05-14 06:13:50

Harika yorumlar tam bir hukukçu mantığı hayran kaldım. ropörtajların devamını dilerim

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ibrahim, 2008-05-15 00:50:08

hocamızdan allah razı olsun. o yogunlugunda vakit ayırabiliyor. rabbim hizmetlerinde muvaffakiyetler versin ins..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-3

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-3

-Hocam, dilimize sadece Arapçadan ve Farsçadan değil diğer dillerden mesela Yunancadan veya baş

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-2

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-2

Hocam dilde tasfiyeler ile 300-500 kelimeyle konuşabilen bir nesil nasıl büyük düşünebilecek?

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-1

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli mütefekkir, şar ve yazar Yavuz Bülent Bakiler beyef

SEYDA FETHULLAH AYTE İLE OHİN MEDRESELERİ ETRAFINDA SOHBETİMİZ

SEYDA FETHULLAH AYTE İLE OHİN MEDRESELERİ ETRAFINDA SOHBETİMİZ

Seyda Fethullah Ayte Hocaefendi ile Şark medrese eğitim zincirinde çok önemli bir rolü olan Ohi

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-2

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-2

-Demin biraz değindik ama şöyle sorayım, Mezhebinin görüşünü savunan bir mümin “mezhebin

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-1

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçtiğimiz ay değerli araştırmacı-yazar Mustafa Özcan be

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-4

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-4

-Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde naklettiği bazı hadisler için “keşke bunları nakletmese

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-3

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-3

-Eş’ariler ile Maturidiler arasındaki fikri çatışmaların dini yorumlamada zarar verdiğini s

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-2

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-2

-Usul-i fıkıhta bir şeyin vacip veya mendup olmasında yeni bir usul olarak şu söylenmektedir;

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-1

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-1

Salih Ekinci Hocaefendi ile son röportajımız

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE MODERNİST DÜŞÜNCE VE BİD’ATKAR MEZHEPLER ÜZERİNE-3

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE MODERNİST DÜŞÜNCE VE BİD’ATKAR MEZHEPLER ÜZERİNE-3

-Seyda izninizle başka bir soruya geçiyorum. Vehhabiler ehl-i sünneti müşrik olarak mı görmek

Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.

Nûr, 38

GÜNÜN HADİSİ

Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI