M.SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE HALEF VE SELEF ULEMAMIZ ÜZERİNE–1

TAKDİM Yaklaşık iki ay kadar önce memleketimizin seçkin âlimlerinden Muhammed Salih Ekinci Hocaefendi ile iki mülakat gerçekleştirmiştik. İkincisinin ilk bölümünü istifadenize arz ediyoruz. Kendisi ile özellikle son devir uleması olmak üzere


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2008-03-15 02:42:14

TAKDİM

Yaklaşık iki ay kadar önce memleketimizin seçkin âlimlerinden Muhammed Salih Ekinci Hocaefendi ile iki mülakat gerçekleştirmiştik. İkincisinin ilk bölümünü istifadenize arz ediyoruz. Kendisi ile özellikle son devir uleması olmak üzere 40 kadar alim hakkında kanaatlerini sorduk. Tashihini yaptılar. Özel olanlar haricindekileri yayınlayacağız inşallah.

Burada özellikle forumlarda yazılarımızı alıntılayan arkadaşlara bir ricamızı belirtmek istiyoruz. Ruhları sersem, akılları geveze olmuş, tartışmak şehvetine yakalanmış insanların cirit attığı forum sitelerine iyi niyetle de olsa bu röportajı koymayınız. Çünkü Hocaefendi'nin cevap hakkı doğuyor. Eğer bir itirazınız varsa "edeb dairesi içinde" bize iletin. Biz kendisi ile devamlı irtibat halindeyiz. Gelecek soruları cevaplandırmaya da hazır olduklarını bildirdiler.

Sıralamayı harf sırasına göre yaptık. Hocamıza teşekkürlerimizi arz ederken müminlerin kalplerinin birbirine ısınması dua ve dileklerimizle saygılarımızı sunuyoruz. Salih Okur

Abdulfettah Ebu Gudde

Abdulfettah Ebu Gudde, yirminci asrın en büyük muhaddislerinden ve dava adamlarından biri idi. Geride bıraktığı eserler onun büyüklüğünü anlamaya yeter. Şahsıyla birkaç defa görüştük, ziyaret ettik. Kendisi de ziyaretimize geldi. Edebi, ahlakı, terbiyesi ile büyük âlimlerin sıfatlarını üzerinde taşıyan müstesna bir insandı. Kendisinden yazılı bir icazetimiz de vardır.

Ahmet Kuftaru

Ahmet Kuftaru, Suriye baş müftüsü idi. Gayretli bir insan ve hikmet sahibi idi, ilim sahibi idi.

- Aynı zamanda meşayihtendi değil mi efendim?

-Tabii, TarikNakşibendî şeyhi idi. İlmi de güzeldi. Büyük eserler bırakan bir insandır. Geride bir üniversite ve bazı dini okullar bırakmıştır. Kendisinden sonra hizmetleri omuzlayacak âlimler yetiştirmiştir.

Ama biz o insanı bütün eksikliklerden de tenzih etmiyoruz. Tenkit edilecek bazı tarafları veya cemaatinin bazı hataları yok değildir.

Onu tenkit edenler iki cihetten tenkit ediyorlar;

1-Devamlı, idarecilerle barışık olmaya gayret ediyordu. Onun üniversitesinin bir bölümünün dekanı olan bir arkadaş demişti ki; “Şeyhin metodu, fırtına koptuğu zaman, fırtına geçene kadar eğilmektir.” Yani bir tehlike belirdiğinde, ondan etkilenmemek, işi devam ettirebilmek için bu metodu kullanmıştır. Kendisi ile idarecilerin arasını bozmamaya gayret gösteriyordu. Bu açıdan tenkit alıyordu. Hâlbuki niyeti halis ise, bu da bir metoddur. Çünkü idarecilerle arasını bozan insanlar onun kadar faaliyet gösteremediler.

Netice açısından bakarsak, onun metodu daha doğru görünüyor. İşin başında baktığımızda öbür tarafın metodu daha doğru, daha samimi, sanki İslam’a daha uygun gibi görünüyor. Ama netice yönünden bakarsak, onun metodunun daha doğru, daha verimli olduğu görülür.

2- Bir de cemaatinin veya tarikatının bazı prensip ve kurallarından dolayı tenkit alıyordu.

Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi

Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi büyük bir âlimdir, büyük bir mürşiddir, mürebbidir. Hâlâ Türkiye’de eseri devam ediyor. 100–150 sene önce yaşamasına rağmen tesiri devam ediyor.

Alusi

Alusi büyük bir müfessirdir, büyük bir âlimdir. Ehl-i tasavvuftur. Halid-i Bağdadi’nin talebe ve müridlerindendir. Büyük bir insandı.

Bediüzzaman Said Nursi(1878–1960)

Bediüzzaman’da beş vasıf en mükemmel manada cem olmuştur:

1-Şecaat(Cesaret)

2-Zekâ

3-Hafıza

4-Zühd

5-İlmi Üstünlük

Yani, bu vasıflardan biri kâmil manada bir âlimde bulunsa, o insan zamanın büyüklerinden sayılır, parmakla gösterilir. Ki, bu sıfatlar toptan onda meydana gelmiştir.

Bediüzzaman, dünya tarihinde tek tük bulunan insanlardandır. Onun için Arap âlimleri nasıl biridir diye onu bana sorunca şöyle diyorum “Ehadu efzaz'ül usur ve nevabıg'üd duhur"

Asrın teklerinden birisi ve zamanların üstünlük sağlayan şahsiyetlerinden biridir” diyorum.

Onun müdafaaya ihtiyacı yoktur. Bediüzzaman kendi kendisini müdafaa ediyor. Kimsenin onu müdafaa etmesine ihtiyacı yoktur. Onu tenkit edenler Arap şairinin dediği gibidir;

“Kenatihin sahreten yevmen liyuhineha. Felem yedurha ve evha kırnehu el vâlu."

Yani; “ Kayayı kırmak için başını kayaya vuran kişi kayaya zarar veremez, ancak kendisine zarar verir.”

Başka bir şair de demiş ki; “ Ya natihel cebelil âli liyuklimehu eşfik aler re’si la tüşfik alel cebeli ”

“ Ey! Yalçın dağa zarar vermek için başını dağa vuran kişi. Dağa değil başına şefkat göster.”

Biz de onlara diyoruz ki “Kendinize şefkat edin, Bediüzzaman’a şefkat etmeyin. Onun sizin şefkatinize ihtiyacı yoktur.”

Bediüzzaman’la alakalı bir hatırayı da burada anlatmadan geçmeyeyim. Bediüzzaman’ın vefat ettiği gün Ramazan idi.

- Siz hatırlıyor musunuz o günü?

- Hatırlıyorum, şimdiki gibi hatırlıyorum. Ortalık birden karardı. İkindi

vaktinde dünya karardı. Sanki akşam ile yatsı arası gibi oldu. Bir yağmur yağdı. Kan gibi yağıyordu. Sabah kalktık, baktık, her yer kan gibi kıpkırmızıydı. Taş, toprak, ağaç her yer kızarmıştı

Büyük üstadım Seyda Muhammed Arapkendi o gün bu durumu görünce demiş ki; “bugün büyük bir zat vefat etmiştir.” Hatta gözü Til Maruf tarafındaydı. Oradan tarikat almıştı. Oradan bir şey olabilir diye düşünüyordu. Tabii herkes kendine yakın olan şeyleri düşünüyor.

Sonradan Bediüzzaman’ın o gün vefat ettiği haberi gelince çok teessüf etmiş ve demiş ki;“Bu zatın bu kadar büyük olduğunu bilseydim, mutlaka ona ulaşır, onu ziyaret ederdim.”

Bu hatırayı ben bizzat kendisinden işitmedim. O zaman yanında okuyan mollalardan işittim. Bunlardan biri Molla Ahmed-i Halili ki, sonradan Seyda’nın(Muhammed Arapkendi) halifesi oldu, ben de kendisinden bir müddet okumuştum.

Ebul Hasan en Nedvi

Ebul Hasan en Nedvi, bu ümmetin Rabbanisi idi…  Çok acayip bir insan, tatlı bir insan, mütevazı bir insan, iyi ahlaklı bir insan, yumuşak bir insan..

Aynı zamanda İslam kütüphanesini zenginleştiren bir insandır. Seviyeli kitaplar yazmıştır ve Arapça edebiyatı zirvededir. Asrın büyük udebasındandır. Hindistan’ta yetişmiş bir zat, Arapçada nasıl böyle bir seviye yakalamıştır? Acayip bir şey..

-Sizin kendisiyle bir münasebetiniz oldu mu?

-İki şekilde olmuştur; Birincisi Fasl’ül Hitap adlı kitabımı(Sahabe Dönemi adıyla dilimize çevrilen eser) bastırdığımda bir nüsha ona gönderdim. Cevaben şöyle bir mektup gönderdi;“Bunun elimize geçmesi umulmadık bir nimettir. Bu kitap, vaktinde ve zamanında yazılmıştır. Şu anda Hz. Ali hakkında bir kitap hazırlıyorum. Bu eserden de büyük çapta istifade edeceğim.”

Sonradan kısmet oldu, 1997’de İstanbul’da birkaç gün bir toplantıda beraber bulunduk, kendisinden istifade ettik. Kendisi aslen Seyyid idi, Allah rahmet eylesin.

Eşref Ali Tehanevi(1863–1943)

Şeyh Eşref Ali Tehanevi’yi çoktandır bilmiyoruz, yaklaşık otuz sene kadar öncesinden tanıyoruz. Kendi kitapları elimize geçmemiştir. Hakkında yazılan bazı eserlerden biliyoruz. Talebelerinin yazdığı bazı eserleri de okuma imkânı oldu. Oradan gördüğümüz, çok büyük bir âlim, mürşid ve davetçi ve etrafında büyük âlimler toplanmış bir zattır.

Belki de onun döneminde hiçbir mürşid etrafında öyle bir âlimler zümresi toplayamamıştı. Bu yönüyle Mevlana Halid-i Bağdadi’ye benzer. Büyük bir insan…

Hasan El Benna(1906–1949)

Hasan el Benna, tüm dünya insanlarının tanıdığı birisidir. Müslümanlar, büyük bir insan, büyük bir davetçi, dava açısından asrın mücedditlerinden birisi olarak bilirler. Kâfir cephe de onu “çok tehlikeli bir insan” olarak kabul etmiştir, zaten bu yüzden de onu yaşatmamıştır.

Onu, büyük insan olarak kabul etmeyenler, gâvurlar kadar dahi onu tanımamış sayılır. Avrupa kadar onu tanımamış demektir maalesef...

Büyük sofi idi, büyük davetçi idi. Âlim idi, muhakkik idi. Cenab-ı Hak ona “hikmet” nasip etmiştir. “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir.” Bakara: 269

Cenab-ı Hak ona hikmet vermiştir. Hangi mesele hakkında konuşmuşsa çok vasat bir şekilde ona yaklaşmıştır. Ne ifrat, ne tefriti vardır. Fazla uzatmadan kısa bir şekilde beyan edip meseleyi çözüyor. Onun için de onun görüşleri “fasl-ül hitap” oluyor, “kavl’ül fasl” oluyor.

Ona yeter ki, zamanının büyük âlimlerinin birçoğu ona boyun eğmiş ve onu büyük âlim olarak, büyük mücahid olarak, büyük davetçi olarak, büyük müceddit olarak kabul etmişlerdir.

Mevlana Halid-i Bağdadi

O da çok büyük bir âlim ve muhakkik idi. Ne yazık ki, ilminin üstünlükleri fazla tanınmıyor. Bazı kitapları vardır ki, insan incelediği zaman ne kadar acayip bir tahkik ürünü olduğunu anlıyor. Az bir sayfada büyük manalar, çok ince meseleler halledilmiş. Ama maalesef kitapları fazla yayılmamış, basılmamıştır. Ondan dolayı ne kadar büyük bir âlim olduğu bilinmiyor. Sadece, ehl-i tasavvuf olduğu, ehl-i irşad olduğu biliniyor. Öbür tarafı, maalesef şimdiye kadar kapalı kalmıştır. Ona, İbn-i Abidin gibi, Alusi gibi, Şeyh Yahya-yı Muzûri gibi zamanın en büyük âlimlerinin onun müridi olması yeter.

İslam tarihinde, Mevlana Halid’in etrafına toplanan âlimler kadar başka hiçbir şeyhin etrafında o kadar âlim toplandığını bilmiyoruz. Tespit edebildiğimiz kadarıyla böyle diyoruz. Belki de olmuştur da haberimiz yoktur. Yani, Şah-ı Nakşibendî’nin etrafında da, İmam-ı Rabbani’nin etrafında o kadar âlim toplanmamıştır.

Allah Allah… Hâlbuki irşad süresi de çok kısadır. 16–17 sene kadardır. Çok büyük fütuhat gerçekleştirmiştir.

Mevlana Vahideddin Han

Mevlana Vahideddin Han’ın dava ile ilgili, İslam’ı müdafaa ile ilgili elimize geçen iki kitabı var; El İslam Yetehadda(İslam Meydan Okuyor) ve diğer bir eseri… İkisi de çok güzeldir.

Mevdûdi

O da, Seyyid Kutup gibi bir zattır. Büyük bir davetçi, büyük bir mücahid. Ama bazı kitaplarında ilmi hatalar vardır.

-Mesela hangilerinde?

-Hilafet Ve Saltanat kitabında büyük hatalar vardır. Derlemiştir, değerlendirme yoktur. Tarihte bulunan şeylerden etkilenmiştir. Bazı sahabeler hakkında hoş olmayan şeyler söylemiştir. O kitabı tavsiye etmiyoruz.

-Tefhim-ûl Kur’an adlı tefsiri için ne diyorsunuz?

-Tefhim güzeldir.

-Onun hakkında Hindistan’da reddiyeler hazırlayanlara ne diyeceksiniz?

-Tabii, reddiye yazmışlar, ilmi hatalarını beyan etmişler. Bu güzel bir şeydir. Ama yine de Mevdudi Mevdudi’dir, Seyyid Kutub, Seyyid Kutub’tur. Yerleri doldurulamayacak zatlar.

Molla Ahmed-i Gursi(Salih Ekinci hocamızın babası)

Babam Molla Ahmed, zeki ve cesur, gayretli bir insandı. Çocuklarını âlim olarak yetiştirmek hususunda çok gayret etti. Yapabildiği kadar ilme yönlendirdi.

Hatırlıyorum, çocukluğumda köyümüze, Ali Paşa köyüne kızamık hastalığı gelmişti. Bu salgından dolayı hemen hemen köy çocuklarının yarısı vefat etti. Hatta bizim bir komşumuz vardı, dört- beş oğlu peş peşe gitti.

Babam ehl-i ders, ehl-i zikir idi. Anlatıyor; “Sabah namazını kılıp mutad zikirlerimi yaptıktan sonra, Rabbime söz verdim; “Ya Rabbi! Eğer bu çocuklarımı almazsan söz veriyorum, bunları ilim yolunda yetiştireceğim, ilme yönlendireceğim.”

O salgının ne kadar ağır olduğunu yaşımın küçüklüğüne rağmen hatırlıyorum. Babam, o sözü yerine getirmeye çok gayret etti. Bizi ilim yoluna yönlendirdi. Bir kısmımız tamamladı, bir kısmımız yarıda bıraktı. Yoksa kendisi elinden geldiği kadar sözünü yerine getirmeye gayret etti.

Kendisi daha önce Şeyh Seyda’nın Vekiliydi. O vefat edince, büyük hocamız Şeyh Muhammed Arapkendi’ye intisap etti.

Şeyh Arapkendi Molla Ahmet’in vefat haberini alınca şöyle dedi: “Molla Ahmet hem dünya hem ahiret veya hem din hem de dünya kahramanıydı."

Şeyh Seyda da “Molla Ahmed bizim veledimizdir” derdi.

Şeyh Muhammed Arapkendi

-Şeyh Muhammed Arapkendi nasıl bir zattı hocam?

-O, kısa birkaç cümle ile anlatılacak bir insan değildi. O her konuda, her fazilette, yani mesela kabiliyet konusunda, zekâ konusunda, zühd ve vera ve takva konusunda, feraset konusunda, idarecilik sıfatı konusunda, cömertlik ve kerem konusunda tarihte nadir bulunan insanlardan biriydi.

Cenab-ı Hakk büyük faziletleri en üstün bir biçimde bu zatta toplamıştı.

Tabii o zat, birçok sebeplerden dolayı fazla şöhret bulmadı. Zaten kendisi de şöhretten çok kaçıyordu.

Kendisi zor zamanda ilim öğrendi. O zamanlar ilim öğrenmek yasaktı. Küçüklüğünde bir hastalığa yakalanmıştı. Vefat edene kadar hastalıkları devam etmişti. Hep söylerdi; “İlk gençliğimden bu yana bir gün tamamen kendimi sağlıklı görmemişim.”

Ama tabii, bazen durumu hafifleşiyordu. Gençliğinde de devamlı olarak baş ağrısından dolayı kendisini tamamen ilme veremiyordu. Hatta beraber okudukları arkadaşları diyorlar; “Ders okuyup, kitabı bırakıyordu.” Çalışma imkânı olmuyordu.

Sonradan bu sıra kitaplarını(medresede okunan kitaplar) bitirmeden gözleri okuyamayacak duruma geldi. O zaman medreseyi bıraktı, evine döndü. Yaklaşık 15 sene bu şekilde devam etti, kitap okuyamadı.

Daha sonra Cenab-ı Hak ona şifa verdi, gözleri kitap okuyacak hale geldi. Bunun üzerine tekrar ilme başladı, tedrisata başladı. Kısa zamanda yörenin bütün büyük hocalarından üstünlük vasfı kazandı. Birçok ilimde o ilmin imamlarının seviyesine çıktı.

Kendisi sadece muhakkik âlimlerin yazdığını dinlerdi. Onları da hemen taklid etmezdi. Ya kabul ediyor veya red ediyor veya tenkit ediyor yahut tercih ediyordu. Dersini bu usulle veriyordu. Onun için, birçok talebe geliyordu, ama dersini anlayamıyorlardı.

Çünkü derste ibarenin manasını verip geçmiyordu. Diyordu; “Bizde okuyan talebeler dersi önceden bilecek. Bizim dersimiz sadece tenkitler, tercihler ve tartışmalara veya nüktelere, ince meselelere girip açıklamaktır.

-Siz ne kadar okudunuz kendisinde?

-Yaklaşık iki sene kadar..

-İcazetinizi ondan mı aldınız?

-Evet.

-Kendisi aynı zamanda şeyh idi değil mi?

- Evet, hilafet-i tarik-i Nakşibendî’yi Şeyh Masum Haznevi’den almıştır. Çocukluğunda Şeyh Kemal Ahmedi’nin müridi idi. O da büyük mürşid idi. Arapkendi hazretleri, onun hem talebesi idi, hem de müridi idi. 45 yaşına kadar tarikat derslerine onda devam etti. Sonra Şeyh Masum’a intisap etmiştir. Şeyh Ahmed-i Haznevi ile de görüşmüştür. Ama ona intisap etmedi.

-Abdülhakim Hüseyni hazretleri ile bir alakası var mıydı?

-Arkadaştılar. Şeyh Abdülhakim'in, Şeyh Arapkendi’ye çok saygısı ve sevgisi vardı. Onun büyüklüğünü biliyordu. Birçok tarikat problemini ona soruyor, müracaat ediyordu.

Muhammed Ebu Zehra

- Merhum Muhammed Ebu Zehra ve yazdığı Siyer hakkındaki

düşüncelerinizi alabilir miyiz?

- Siret’ül Hatem en Nebiyyin, onu okumadım. Ama başka

kitaplarını,mesela Tarihu'l Mezahib’ül İslamiye’yi okudum. İmam

Ebu Hanife’yi, İmam Şafii’yi, İmam Malik’i, İmam Zeyd’i, İbn

Teymiye’yi yazmıştır. Bunlar çok güzel kitaplardır.

Muhammed Ebu Zehra zamanının en büyük âlimlerinden birisi idi. Çok zekiydi. Kitapları kaynak hükmündedir.

-Devam edecek-

Fotoğraflar/Sırasıyla

1-Hasan el Benna

2-Ebul Hasan en Nedvi

3-Üstad Bediüzzaman

4-Abdülfettah Ebu Gudde

5-Salih Ekinci Hocamız

6-Ahmed Kuftaru

7-Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi

8-Mevlana Vahideddin Han

9-Mevdudi

10-Şeyh Muhammed Arapkendi

11-Abdülhakim Hüseyni

12-Muhammed Ebu Zehra

13- Salih Ekinci Hocamız

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

ali sait efendi, 2013-04-06 06:28:09

Muhterem Salih Bey, adaşınız, muhterem Hocamız ve dostumuz Salih Efendi ile yaptığınız bu mülakat oldukça faydalı buldum. -Bazı değerlendirmelerine kısmen katılmamakla birlikte- istifade ettim. Kişiler ve görüşler değerlendirilirken, bu şahıs ve fikirler hakkında etraflı bir ön okuma ve inceleme gerekir. Yorum yapmak bir sanattır. Gelişi güzek konuşmak, ağzına her geleni söylemek uygun düşmez. Bazı şahısların ve grupların bir takım hatalarının bulunması o zat ve cemaatin tüm görüşlerinin yanlış olduğu anlamına gelmediğinden hemen reddine yol açmamalı. Araplar bunu \\\"ma la yüdraku küllüh la yütrakü cüllüh\\\" diye deyimlerler. Bunun yanında \\\"hatasız kul olmaz, olsa da KUL OLMAZ\\\" ilkesi bizlere düstur olmalı. Ayrıca, bir konuda yapılacak tenkidin amacı; umumi maslahata vesile olmalı. Bu ameliye, sahih bilgilerle desteklenerek muhatapları aydınlatma amacına matuf olarak yapılmalı, adalet ve insaf ölçülerine, insan haklarına hürmete azami ölçüde riayet edilmelidir. Çünkü insan tüm yapıp etmelerinden yevmi kıyamette sorguya çekilecektir. selamlar.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

yılmaz, 2012-08-22 04:19:00

selamun aleykum belki ben göremedim ama neden EHLİ BEYT ile ilgili yada EHLİ BEYT İMAMLARIYLA ilgili tek bir yazı göremedim lütfen cvp yazın çünkü ehlibeyt PEYGAMBER EFENDİMİZİN BİZE AĞIR EMANETLERİNDEN biri diye biliyorum

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ayetullah taş, 2012-08-11 15:51:51

sayın m.salih hocamın gayreti ve çabası gönümüz islam alimlerini tek çatıda toplamak ve islama aynı çizgide hizmet etmektir. Allah bu çabalarından dolayı hocamızdan razı olsun Allah islama hizmet edenlerin yardımcısı olsun

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

M.Harun ebu Ensar el-Ayintabi, 2012-05-27 18:18:50

sel.Aleykum.Ben sene 29.Agustos 1993 de Konyada Sayin M.Salih Ekinci hoca efendiyi Medresesinde ziyarette bulunmustum.Henüz 23 yasinda bir talebe olarak kendisinden Parti ile islama hizmetin seran hükmünün ne oldugunu ve Pr.dr.Erbakanin itikadi durumunu aciklamasini taleb ettim.Ancak o gün bana verdigi cevaplarindan memnun olmadim,getirdigi delilleri cok yersiz ve gayri ciddi idi.Partinin ve partiyle istigal edenlerin secimlere kosanlarin sirkle hic bir alakalari bulunmadigini ve mazur olduklarini söyledi. Bana getirdigi delilleri bir ilim adamina yakistiramadigim icin burada zikretmek istemiyorum.Sizden sualim seyhin bugün ayni meselelere dair görüslerinin ne oldugu\\\'dur ? Lütfeder cevaplarsaniz memnun olurum.Sel.Aleykum.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

mehmet ergene, 2010-01-16 00:53:38

selamünaleyküm salih ekinci hacenin dıhlevi ile ilgili derlemesinden sonra ona hayran olmuştum şimdi şurada meşhur alimlerimiz hakkında söylediklerinden sonra yani yaklaşımından sonra ona bir kat daha hayran oldum ona ulaşmak görüşmek istiyorum bu nasıl mümkün olur ne olur rehberlik edin vesselam

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ibrahim lafcı, 2008-03-29 00:48:11

Emeği geçen herkesten Allah c.c. razı olsun, tüm islam alimlerini rahmetle anıyoruz, Cenab-ı Hak şefaatlerine nail eylesin

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-3

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-3

-Hocam, dilimize sadece Arapçadan ve Farsçadan değil diğer dillerden mesela Yunancadan veya baş

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-2

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-2

Hocam dilde tasfiyeler ile 300-500 kelimeyle konuşabilen bir nesil nasıl büyük düşünebilecek?

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-1

YAVUZ BÜLENT BAKİLER BEYEFENDİ İLE MÜLAKATIMIZ-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli mütefekkir, şar ve yazar Yavuz Bülent Bakiler beyef

SEYDA FETHULLAH AYTE İLE OHİN MEDRESELERİ ETRAFINDA SOHBETİMİZ

SEYDA FETHULLAH AYTE İLE OHİN MEDRESELERİ ETRAFINDA SOHBETİMİZ

Seyda Fethullah Ayte Hocaefendi ile Şark medrese eğitim zincirinde çok önemli bir rolü olan Ohi

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-2

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-2

-Demin biraz değindik ama şöyle sorayım, Mezhebinin görüşünü savunan bir mümin “mezhebin

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-1

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçtiğimiz ay değerli araştırmacı-yazar Mustafa Özcan be

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-4

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-4

-Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde naklettiği bazı hadisler için “keşke bunları nakletmese

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-3

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-3

-Eş’ariler ile Maturidiler arasındaki fikri çatışmaların dini yorumlamada zarar verdiğini s

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-2

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-2

-Usul-i fıkıhta bir şeyin vacip veya mendup olmasında yeni bir usul olarak şu söylenmektedir;

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-1

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE TARTIŞILAN MESELELER ETRAFINDA-1

Salih Ekinci Hocaefendi ile son röportajımız

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE MODERNİST DÜŞÜNCE VE BİD’ATKAR MEZHEPLER ÜZERİNE-3

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE MODERNİST DÜŞÜNCE VE BİD’ATKAR MEZHEPLER ÜZERİNE-3

-Seyda izninizle başka bir soruya geçiyorum. Vehhabiler ehl-i sünneti müşrik olarak mı görmek

Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

Gâşiye, 21-22

GÜNÜN HADİSİ

Emin ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (ayette sırat-ı müstakim ashabı olarak zikredilen) peygamberler, sıddikler, şehidler ve salihlerle beraberdir.

Tirmizi, Büyu 4, (1209); İbnu Mace, Ticarat 1, (2139)

TARİHTE BU HAFTA

*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI