· Bir adam selam vermekten hoşlanmıyorsa ona merhaba veya günaydın demek en iyisidir. Yine adam bazı isimlerden hoşlanmıyorsa, onlara karşı bir alerjisi varsa bu isimlerden bahsetmemize hiç lüzum yoktur. İslamiyet’ten ürken birisine İslam’ı anlatırken “İslam şöyledir, böyledir” diye anlatılmaz. Bu tür bir hareket şahsın İslam düşmanlığını artırmaktan öte hiçbir fayda temin etmez. Böyle kimselere İslam anlatılırken “bu İslam’ın fikridir” dememeli. Defalarca sohbet edildikten sonra, söylemeden dahi o gerçeği anlayacaktır. Bazı hakikatler bir kısım insanların ağzından çıkınca bu şahıslara olan alerjiden dolayı red ediliyor.

· Aç olmayan açlığın kıymetini bilmez. Cennetteki bir kimse de cennetin kıymetini bilmez. Bu dünya midenin açlığı mesabesindedir. Dünya hayatını yaşamayan cennetin tadını alamaz. Hz. Adem’in cennetten çıkarılmasının bir hikmeti de budur.

· İki adam yan yana gelince onların ne konuştuklarını merak eden insan kâinattaki tebeddülatları, ölümleri, doğumları nasıl merak etmez? Bu çeşit meraka merak denir mi?

· “Allah beni namaz kılanlardan yazmadı” diyenler yalan söylüyorlar. Çünkü onlar defterlerinden bile haberdar değillerdir. Bu şu misale benzer; “Ehl-i keramet bir zat öğretmen olmuş olsun. Bu zat gayb aşina dürbünüyle istikbalde bir talebenin kaç not alacağını bilip, not defterine geçirmiş olsun. Sene sonunda sınıfta kalan bir talebe bunu duysa ve dese; “Biliyor musunuz ben sınıfta neden kaldım? Bizim hoca daha sene başında benim kaç not alacağımı defterine yazmış da ondan..Yoksa ben sınıfı geçerdim.”

· Şeker fabrikasına pancar verirsen şeker verir, saman verirsen asla..Tavuğa ne verirsen ver, yumurta verir.

· Ayna karşısında ne varsa hepsini içine alır ve bu hal ne kadar uzarsa uzasın ayna yorulmak bilmez., hiçbir şeyi unutmaz. Allah’ın ilmi de böyle. Kâinatta ne varsa hepsini bilir. Hiçbirini unutmaz. Bu bilmede herhangi bir acze düşmez, yorulmaz da..

· Sanat, ruhun maddedeki aksidir, tezahürüdür.

· Veli olmak çok zor değildir. Sağlam bir teşekkülü gerektirir. Asansörle 20. kata çıkacak olan kimse için düğmeye basması kâfidir. “ben oraya çıkmak istiyorum ama gücüm yetmez” dememeli, düğmeye basınca her iş hallolur. Bir hurma çekirdeğine “Yirmi sene sonra on batman hurma vereceksin” denildiğinde “etmeyin yahu, zaten ben ancak iki dirhem gelirim. Ben o kadar hurmayı size nasıl verebilirim?” dese, çürümeye, yok olmaya mahkûmdur. Onun yapacağı şey toprak altına girip kendini karıncalardan, kurtlardan korumasıdır. Yumurta için de durum aynıdır. Müslüman olan bir kimse de veli olmak istiyorsa, emirleri yapacak, nehiylerden kaçacak, ondan sonra, Allah’ı sevdiği kadar O’ndan korkacak.

· Mideye giren her şeyin iyi yada kötü tesiri olur, kafaya giren de öyle..Her fikir, kafada muhakkak iz yapar.

· Beynelmilel cereyanlara karşı zümreci, bölgeci gibi mahdut cereyanlarla çıkılmaz. Ona ancak onun misliyle karşı konulabilir.

*Şiirini başkası okuması için bir kâğıda yazan bir şair bilahare kâğıdı yırtsa da o şiirin manası kafasındadır. İstediği zaman aynı şiiri tekrar yazabilir. Bizim cedlerimiz de bir silinmiş şiir mesabesindedir. Gerçi onların cesetleri kaybolmuştur ama ruhları ind-i ilahidedir.