BİR İHTARIN HATIRLATTIKLARI


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2006-05-31 23:07:38

Mütehassısları, Risale-i Nur’a muhatap olurken bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiği üzerinde dururlar; Nefse hitaben okumak, gözünü haramlardan muhafaza etmek, dikkat, tefekkür, ihlâs, meselelere biliyorum zannıyla yaklaşmamak, bütüncül okuma gibi. Geçen günlerde “Bir İnci Söz” olan Birinci Söz’ün başındaki ihtarı, defaatle okudum. Her okuyuşumda yeni manalar zihnime geldi. Çoğu, o sırada not tutamadığım için uçup gitti, Bir kısmını bir yere not ettim ve gerçekten böyle bir okumadan çok zevk aldım. “Kalbi hüşyar müdakkik zatlar Allah bilir neler yakalıyorlardır bu irfan denizinden” diye düşündüm. Zira Zübeyir Gündüzalp’in dediği gibi “ Evliyaullahın sözlerinde bazen yetmiş mana bulunur.”

Evet, ihtar şöyleydi: “Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz ayetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.”

Kısaca benim anlayabildiklerim:

1-Hitap tarzı: Üstad, muhatabına sıcak bir üslupla yaklaşmakta “Ey kardeş!” demektedir. Bu psikolojik olarak insanı etkilemekte ve rahatlatmakta. Merhum Ali Ulvi Kurucu bu durumu Tarihçe’nin Önsöz’ünde ne güzel tespit etmiştir: “Nur Risalelerinin bu kadar harikulâde bir şekilde cihana yayılmasında, bu iki hasletin(tevazu ve mahviyet) çok faydası olmuş ve pek derin tesirleri görülmüştür.

Çünkü Üstad, sohbet ve teliflerinde kendine bir "kutbu'l-ârifîn" ve bir "Gavsu'l-vâsılîn" süsü vermediği için, gönüller ona pek çabuk ısınmış, onu ter temiz bir samimiyetle sevmiş ve derhal ulvî gayesini benimsemiştir.” Bediüzzaman bir mektubunda da şöyle der; “Ben, size nispeten kardeşim; mürşidlik haddim değil. Üstad da değilim, belki ders arkadaşıyım. Ben, sizin kusuratıma karşı şefkatkârâne dua ve himmetinize muhtacım; benden himmet beklemeniz değil, bana himmet etmenize istihkakım var.”

2-“Nasihat istedin:” Buradan benim anladığım büyüklerimizin sebepsiz eser yazmadıkları..bir ihtiyaca binaen yazdıkları ve bu edebi gözettiklerini anlıyorum. İslâm Uleması arasında kitap yazma hususunda, İslâm dinine ihlâs ile sırf lillâh için hizmet niyyetiyle yapılan te'lifat için; Eğer ondan evvel bir âlimin o mevzuda bir eseri varsa ve o boşluk doldurulmuş ise, aynı mevzuda te'lifat yapmak; ihlâssızlık, riyakârlık ve şöhret saikası gibi nefsî ve hevesî bir arzu neticesi olduğunda müttefiktirler. (Bak: Tabakat-ül Kübra- İmam-ı Şa'rani hamiş, s.14)

Maalesef bu husus da birçok güzel haslet gibi unutulmuştur. Yazarlarımız maşallah hangi konu o sırada gündemdeyse hemen o mesele hakkında bir eser vermekteler. Şimdilerde Namaz, bir zamanlar Aşk, Peygamberimizin Hayatı, Çanakkale, Ölüm, İlmihal  vs. gibi.. Bazen soruyoruz; “Efendim bu mesele hakkında birçok eser piyasada var, sizinkinin farkı nedir?” “Bizimkisi farklı bir perspektiften bakıyor” gibi garaip cevaplar alıyor ve gülüp geçiyoruz..

3-“Sen bir asker olduğun için”: Burada bir tebliğ metodu gösteriliyor. Bir askere askerlik temsilatı ile meseleler anlatıldığı gibi diğer mesleklere de ona göre muhatap olunmalı.

Aynı tarzı Kur’an’da da görürüz. Mesela ticaretle uğraşan Mekkelilere ticaret temsilleri, tarımla uğraşan Medinelilere ekinlerle ilgili misaller gibi..

Doğu irfanının birçok temsilcisi gibi, Üstad da risalelerde; “Temsil, i'câz-ı Kur'ân'ın en parlak bir aynası olduğundan, biz dahi bir temsille şu sırra bakacağız. “Şu mesele-i gamızayı birkaç temsille zihne takrib edeceğiz.” “bazı hakikatler var ki, temsille fehme takrib edilir.” gibi ifadelerinden de anlaşılacağı gibi temsil ve hakikatdar hikâyelerle soyut hakikatları anlamamızı kolaylaştırmış ve onları anlayış seviyemize indirmiştir. (Bu konuda 32. Söz’de Risalelerdeki bu tarza dair sorulan iki soruya verdiği çok önemli bir cevap var, ama buraya alamayacağız.)

Sırası gelmişken şunu da belirtelim; buradaki muhatab merhum Albay Hulusi Bey değildir. Ondan evvel, !926’da Burdur’da Üstadı tanıyan Binbaşı Asım Bey olabilir. Zira bu söz de bu sıralar kaleme alınmış. Ama Hulusi ağabey bunun bir şahs-ı manevi olduğunu söylemiş; “Bu dersi, Üstad ben kendilerini ziyaret etmeden evvel yazmış. Burada bahsedilen asker ben değilim. O asker manevi bir şahıstır. Daha sonraları askerlerden kendilerine talebe olacak kimseleri manen hissederek öyle yazmış.”

4- “Nefsimle beraber dinle”: Üstadın eserlerde ilk muhatap olarak nefsini nazara vermesi de onun anlattığı şeylerin kabulünde önemli bir faktör olmuştur. Şimdiki tesirsizliğimizin sebebi olarak da nefsimizi müberra görerek muhataplarımızın nefislerini hırpalamamızda aramak akıllıca bir yol olacaktır. “Kendi nefsime hitaben demiştim: Ey gafil Said” “Onu, kendi nefsim için, nota suretinde kaydetmek istedim.” “O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki, aynı sözleri söylüyor. Ve ona baktım, gördüm ki, tembellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor. O vakit anladım: O zat o sözü bütün nüfus-u emmârenin namına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir. O zaman ben dahi dedim: Madem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyleyse nefsimden başlarım. Dedim: Ey nefis! Cehl-i mürekkep içinde, tembellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil, Beş İkazı benden işit” ifadeleri maksadı izaha kâfidir.

5- “Ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum”: Burada da hizmet insanlarına nefislerini sıfırlama yolu gösteriliyor. Kaç kişi acaba bir sohbette, hele sohbeti de kendisi yaparken böyle düşünmüştür? Muhataplarının kafasına vura vura değil, kendi nefsini baş muhatap alarak bir şeyler anlatanların daha tesirli olduğu tecrübe ile sabittir.

6- “Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim” Burada da halka anlatılacak meselelerde iki şey üzerinde duruluyor:

a-Kısa olması

b-Onların anlayacağı dilde olması

7- “Kim isterse beraber dinlesin” Burada eserlerden istifade için iki anahtar verilmekte:

a-İstekli olmak

b-Nefsini muhatap almak

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

Bakın bu gün Regaib kandili. Benim kanaatim –ki siz de destekleyeceksiniz- şu an Türkiye’de

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

-Bediüzzaman Ne Demek?- -Yazdı mı? Yazdırıldı mı?-

AZİZ ÜSTADIMA

AZİZ ÜSTADIMA

Aziz üstadım; seni tanıdığıma, eserlerini okuduğuma şükür ediyorum. Sana talebe olma şe

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

1- Bedîüzzamân Saîd Nursî: Târihçe-i Hayâtı, Eserleri, Meslek ve Meşrebi, Doğuş Ltd. Şi

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

Rahmetli Said-i Nursi veya Kürdi'nin nasıl yaşadığını ve nasıl öldüğünü öğrenmek içi

SAİD-İ NURSİ

SAİD-İ NURSİ

Abdürrahim ZAPSU Yetmiş yıl evvel Van vilâyetinin Nurs köyünde doğdu. Babasının ismi Mirza

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

Bu anlattıklarımız, mücahid alim Said Nursi’nin hayatının bazı safhaları ve lem’alarıd

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

Esaretten kurtulup Van’a döndüğünde Müslüman safları ve cemaatleri arasındaki İslami gayr

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

Bu kısa fetret dönemi sonrasında tüm himmetini bütün işlerde dinin tahkimine ve zayıflık g

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

Üstad üstaddır. Müceddiddir. Geçmiş büyüklerle irtibatı çok kuvvetlidir. Geleceklere de ç

Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın

Münafikün, 10

GÜNÜN HADİSİ

Her ölenin amel defteri kapanır. Yalnız Allah rızası için yurt sınırında nöbet bekleyenler müstesnadır

Riyazü's Salihin, 2/1297

TARİHTE BU HAFTA

...

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI