

"Muhakkak ki Tevrat'ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. (Maide, 44) Bir Hristiyan "Muhakkak ki Tevrat'ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır." (Maide, 44) mealindeki ayete göre Tevrat'ın değişmediğini söylüyor. "Vardır" yerine "vardı" demesi gerekmez miydi? Madem ki ayet vardır diyor, öyleyse hala var anlamına gelmez mi?
Cevabımız:
-Arapça lisanına göre "fihi hüden ve nurun.." cümlesini "onda hidayet ve nur vardı/veya vardır"şeklinde tercüme edilmesi arasında fazlaca bir fark yoktur. Çünkü bu cümleyi "içinde hidayet ve nur olduğu halde Tevratı indirdik" diye de tercüme edilebilir. Çünkü bu cümle Tevrat'ın hal cümlesidir.
Kaldı ki, Tevratın tahrif edilmesi onun tamamen hidayet ve nurunu kaybettiği anlamına gelmez. Çünkü, bazı hususlar tahrif edilmiş olsa bile içinde yine de hidayet ve nurun varlığını gösteren pek çok ayetleri vardır.
-Bununla beraber, soruda "Tevrat'ın tahrif edilmediği"ne yönelik zayıf ihtimali ortadan kaldıran ve Tevrat'ın tahrif edildiğini gösteren Kur'an'ın açık ifadeleri vardır(bk. Nisa:46).
-Son olarak şunu da belirtelim ki, önceki Semavi kitaplardaki tahrifatın -genel olarak-nasıl yapıldığı, lafızlarda mı yoksa yorumlarda mı olduğu hususunda İslam alimleri arasında farklı görüşler vardır. Bununla beraber, Tevratta, Hz. Lut gibi bir peygamberle ilgili -akıl dışı-bir /birkaç hikâyenin varlığı bu tahrifat şeklinin boyutunu göstermektedir.
-Bununla beraber, Araf suresinin 161-162. ayetlerinden Yahudilerin Tevreat'ın lafızlarını da değiştirip tahrif ettiklerini anlamak mümkündür.
İlgili ayetlerin meali şöyledir:
"Ve onlara: 'Bu şehirde yerleşin ve ondan dilediğiniz yerden yeyin, af dilediğinizi söyleyin ve kapıdan secde ederek girin' denilmişti. "Sizin hatalarınızı mağfiret edelim ve muhsinlere daha da arttıralım. Böylece onlardan zulmedenler, sözü; onlara söylenenden başka bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine, yapmış oldukları zulümler sebebiyle, semadan onların üzerine bir azap gönderdik."
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar