Tarihte Bunlar Oldu

TARİHTE BUNLAR OLDU-15

KUVVET DENGESİNİ HESAPLAMAK VEYA HESAPLAYAMAMAK

Geçenlerde mütalaa ettiğim Dünya Savaş Tarihi adlı eserde bunu teyid eden şu satırlara rastladım: "Pearl Harbour saldırısının mimarı Amiral Yamamato ülke yöneticilerini şöyle uyarmıştı: "Teksas'taki otomobil fabrikalarını ve petrol yataklarını gören herkes Japonya'nın birleşik devletlerle savaşamayacak güçte olduğunu anlar. Eğer savaşa girersek, size altı ay çok iyi savaşacağımızı garanti edebilirim. Ama daha sonra ne olacağına dair hiçbir garanti veremem."

"HASRET KALDIK ESKİ İSTİBDADA BİZ"

Merhum İkinci Abdülhamid han'ın batının insafsız kurtları ile dans edebilmek için mecbur olduğu olağanüstü hal dönemi mi diyelim, istibdad dönemi mi diyelim? Aslında suri, resmi ve ismi bir istibdadtı. Millet asıl istibdadı ondan sonra, İttihad ve Terakki döneminde gördü ve en yaman muhaliflerinden Filozof Rıza Tevfik bile şöyle seslendi Abdülhamid han'a:

"Sen hafiyelerle dem sürdün ancak,

 Bunlar her tarafa kurdu salıncak"(idam sehpalarını kastediyor)

O dönemlerin şahitlerinden, gazeteci Refi Cevat Ulunay Bey, şair ve edip Süleyman Nazif Beyin de şu şiirini naklediyor hatıralarında:

"Padişahım! Gelmemişken yâde biz.

İşte geldik senden istimdada(yardım istemeye) biz

Öldürürler, başlasak feryada biz.

Hasret olduk eski istibdada biz.

 

Dembedem coşmakta fakru ihtiyaç,

Her ocak sonmuş ve sönmüş, millet aç.

Memleket matemde, öksüz taht u taç

Hasret olduk eski istibdada biz."

ABDURRAHMAN GÜRSES HOCAEFENDİ VE MENEMEN HADİSESİ

Geçenlerde, sırf provokasyon kokan Menemen hadisesi ile alakalı Zaman'da önemli belgeler yayınlandı. O hadisenin nasıl kimilerinin kontrolü altında geliştiği bir kere daha gözler önüne serildi. Biz de bu vesile ile Merhum Reis-i Kurra Abdurrahman Gürses Hocaefendinin Menemen vesilesi ile alakalı çektiği ızdırapları yayınlamak istedik. Muhterem Emin Saraç Hocaefendi anlatıyor: "(Abdurrahman Gürses Hocaefendi) Menemen hadisesini hiç unutamazdı, hemen her fırsatta öfkesine de hâkim olamayarak etrafında bulunanlara anlatırdı. O devirlerde o denli sıkıntı çekmiş ki "otuz sene hüküm verseler bana müjde gelecekti" derdi. Fakat bir sene hüküm vermişlerdi.

Bu bir senelik mahkûmiyetinin bir kısmını Manisa'da bir kısmını da Adapazarı'nda çekmiştir. Manisa'daki hapishane arkadaşlarından birisi de Şerafettin Efendi idi. Kendisi Nakşî olup Yalova eşrafından bir zatmış. O da Menemen hadisesi yüzünden içeri alınan yüzlerce din adamından birisiydi. Malumunuz, Menemen hadisesi sonrası tüm ülke genelinde yapılan tutuklamalar neticesinde 500 tane hocaefendi hapse atılmıştı. Bunlardan 32 kişi idam edilmiştir. Hatta idam edilenler arasında baba-oğul da bulunuyordu. Tutukluluk süresince ayrı ayrı tutulan baba-oğuldan, oğul idam edileceği zaman yürümekten âciz yaşlı baba sürüklene sürüklene götürülmüş ve oğlunun idam edilişi seyrettirilmiştir. Abdurrahman Efendi bu hadiseyi sürekli anlatırdı... Esad Efendi'yi çok hürmetle anardı. "şeyhim, efendim" gibi içten ifadelerle muhabbetini sıklıkla izhar ederdi. Şu beyti sürekli söylerdi;

"Ne yerden kârbâr-ı gam göçer olsa konar bende

Belâ râhında şimdi bir muayyen menzil oldum ben"

Esad Efendi'nin Adapazarı ve Hendek'te bir hayli ihvanı bulunuyordu. O yüzden kendileri sıklıkla buralara gelip giderdi. Bu esnada hukukları oluşmuş. Vefatından öncesi son iki senesinde Abdurrahman Efendi Ramazanlarda teravih namazlarını kıldırmış. Son derece enteresandır: Menemen hadisesinden sonra "Sen Esad Efendi'ye teravih namazını kıldıran kişisin, dolayısıyla onunla bir ilgin vardır" gerekçesiyle Abdurrahman Efendi'yi de mahkûm etmişler. Sekiz sene devlet memurluğundan mahrum bırakılmış. Uzun süre de takip altında bulundurulmuş. Bu dönemde geçimini mukabelelerle sağlarmış."

KAYNAKLAR

1-Dünya Savaş Tarihi- Heyet- terc: Cem Demirkan-Akyüz Yayın Grubu- İst–2006

2- Bu Gözler Neler Gördü- Refi Cevat Ulunay- Sebil Yayınları-İst–2004

3- Altınoluk Dergisi- Sayı: 164

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.