

Merhum Tahir'ül Mevlevi anlatıyor; "Abd-i aciz, vaktiyle Ticaret ve Ziraat Nezareti Maadin Kalemi mümeyyizi idim.(*) Nezaretin ormanlardan, madenlerden, varidatı olduğu için, devletin bazı daireleri iki ayda ve resmi günlerde maaş aldığı halde, biz aylığımızı her ay muntazaman alırdık.
Bir defa Kurban bayramında devlet daireleri maaş vermişti, lakin biz alamamıştık. Çünkü aybaşına on, onbeş gün vardı.
Arife günü eve dönüyordum. Cebimde ancak on kuruş bulunuyordu. Bununla kurban alamayacağım için, mahzundum. Teessür içinde giderken, karşıma bir fakir çıktı ve sıkılarak "muavenetinize muhtacım" dedi. Bu adam dilenci değil, devlet düşkünü bir kimse idi. Üstü başı eskice olmakla beraber, temizdi. Para isterken de yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Fakat cebinde ancak on kuruş bulunan bir adamdan yardım istenilmesi, Allah'ın bir cilvesi idi. Sanki içimden bir ses; "on kuruşun bulunup bulunmaması müsavidir. Cebindekini ver de ondan kurtul" dedi. Olanca nakdim olan iki çeyreği, o adama verdim. Teşekkür etti, gitti. Bana da bir neşvedir geldi. Hakkın şu garib cilvesine karşı kendimi tutamıyor, gelenin geçenin nazar-ı dikkatini celbedecek derecede gülüyordum.
Eve geldim. Allah Rahmet eylesin, validem;
-Oğlum, birinde alacağın varmış, şunları getirdi, bıraktı diye, elime on Mecidiye tutuşturdu.
(*) Tahir Efendi bu memuriyete, 1 Şubat 1904 tarihinde, 370 kuruş maaşla başlamıştır.
Kaynaklar
1-Tahir'ül Mevlevi, Şerh-i Mesnevi, Cilt. 6, s. 135, Şamil Yayınevi, İst.
2-Dr. Atilla Şentürk, Tahir'ül Mevlevi-Hayatı ve Eserleri, Nehir Yayınları, İst. 1991
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar