

Ülkemizde hadis ve hadis usulü ilimlerinde söz sahibi âlimlerimizden, halen 85 yaşında olan muhterem Nureddin Boyacılar Hocaefendi, ismini vermediği bir öğretim üyesi ile arasında Umrede geçen bir musahabeyi bizlere şöyle anlatıyor; "Her ikimiz de ailelerimizle beraber umreye gelmiş, umremizi tamamlamıştık. Müezzin mahfelinin altında sohbet ederken arkadaşım bana;
-Hoca, senin ihtisasın hadis. Efendimizin hadislerinde hüküm olarak fazla bir şey yok. Hepsi de Kur'an'da zikredilmiş" dedi. Ben de;
-Asıllarını ve genel hükümleri kabul ediyorsan kabul, doğru ama muradın tatbikat ve tafsilat ise o ayrı" dedim. Sonra şunu ilave ettim;
-Hocaefendi, sen şu an umre yaptın. Efendimizin kavli ve fiili menâsikine bakmadan Kur'an ayetlerine göre bana bir umre tarif et" dedim. Hem (yedi şavtla) tavaf ettin, sonunda Makamı İbrahim'de iki rekât namaz kıldın, zemzem içtin, Safa-Merve'yi yedi say yaptım. Bütün bunları hadislere göre tatbik ettin. Bir de 'hadislerde fazla bir hüküm yok" diyorsun. Tatbikatınla sözün birbirini tutmuyor" dedim. Sustu, cevap veremedi. Ben de kendi kendime;
"Acaba hoca iki şahsiyete mi büründü. Birinci şahsiyeti hadisleri kabul etmeyip amel yapmıyor. İkincisi, yenilikçilerin görüşlerine kapılıp, "hadislerde fazla bir hüküm yoktur" mu diyordu?
Ayrıca "oryantalistlerin tarafsız hüküm verdikleri, kötü niyetlerinin olmadığını, onların 'yolumuzu açtığı' görüşünde idi. Kendisiyle o konuda da anlaşamamıştık.
Suudi Arabistan'da, Türkiye'de başka tavır almasının sebebi ne olabilirdi? Hıristiyan ve Yahudi müsteşrikler İslam'a ve Peygamberimize müsbet nazarla bakabilirler mi?
Kaynak
Nureddin Boyacılar,
Bir Ömür Böyle Geçti
s. 248-249
Tekin Kitabevi
Konya, 2012
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar