

*Bir tek çiçek tohumu toprağa düşer, toprak onu çimlendirip çiçeğe dönüştürüp insanların önüne sunarsa, Allah da o çiçeğin bir tanesini bin tane yapıyor. Veren yaşıyor, vermeyen kuruyor. Veren meyve ağacını, sahibi sulayıp bakıyor, vermeyenleri kesiyor. Borç para verme müessesesini devam ettiriniz. Paranızın enflasyonla değeri düşer zarar ederseniz, o zaman borç para vermek üzere altın alınız ve altınlarınızı borç olarak veriniz.
*Kur'an-ı Kerim'in mesajı evrensel olduğundan olayların yeri, tarihi ve tarihi şahıslardan fazla bahsetmez. Ancak onların neleri nasıl ve niçin yaptıklarından bahsederek bizlere örnek verir.
*Şair:
"Dilde kudret nerden olsun nimet-i can şükrüne
Bin dilim olsa yetişmez bir dilim nan şükrüne"
Yani bin tane dil bir dilim ekmeğin şükrünü yerine getiremez.
*Üzeyir'i Yahudiler peygamber olarak kabul ederler. Biz de salih bir zat olarak kabul ediyoruz. Ama peygamberliği konusunda açık bir ayet olmadığından, biz peygamberdir diyemiyoruz. Peygamber efendimiz de peygamberdir dememiş.
*Bir tane emniyet müdürü olan arkadaşla -şimdi emniyet müdürü, o zaman yardımcıydı, Karaman'da bir araya geldik. "Hocam siz va'zu nasihat ederek dinimize hizmet ediyorsunuz. Biz ne yapalım" demişti. Dedim ki, "resmi üniformanla öğle namazım şehrin merkezindeki Ulu camide kıl. Her şehrin Ulu Camisi vardır, dediğimde, o günlerde yüzbaşı idi, şimdi binbaşı olan bir arkadaş " doğru söylüyorsun" dedi. "Ben bulunduğum kazada cumartesi günü caddede gidiyorum. Arkamdan bir bakkal bağırdı, yüzbaşı, yüzbaşı dedi. Döndüm baktım bir gelir misin dedi. Vardım, "bir çay iç" dedi, "içelim" dedik, oturduk. "Allah razı olsun, benim oğlanı namaza başlatmışsın" dedi. "Amca ben seni de tanımam, oğlunu da tanımam" dedim. Dedi ki; "yahu benim oğlan da seni tanımaz" dedi. "Seni camide namaz kılarken görmüş, vergi dairesinde memur. "Yahu bu adam tehlikeyi göze alarak namaz kılıyor, biz burada kereste gibi oturuyoruz, demiş. O günden bugüne namaz kılar, Allah razı olsun" dedi, ben o çocuğu hâlâ görmedim" diyor. Yani üniforma ile yetkili bir insanın belirli bir yerde farz namazını kılması diğer insanlara hem cesaret veriyor, hem de teşvik ediyor. Onun için farz namazlar aleni olmalıdır. Efendim " Kendinizi gizleyin Müslümanlığı çaktırmayın" demekle hayatta bir yere varılamaz. Zaten çaktırmaya, çaktırmaya, çakıldık kaldık. Kâfirin kaçması ve gizlenmesi gerekirken, mümin saman altından su yürüterek hedefine varacağını zannediyor. Samanı sarartmaktan başka bir işe yaramaz..
*Bir canlıya karşı kişinin meşguliyeti ve ona hizmeti onu rahatlatır. Yani canlı bir varlığa bir şey vermeniz sizin sinirinizi alır aslında..
*İslam'ın dünyaya hâkim olması için kendisini cihada adayan, insanların geçimini temin etmek müminler üzerine bir görevdir. Fethedilen ülkelere İslami ilim ve amel olarak götürmek için ilim tahsil edenlerin masrafları da Müslümanlar tarafından karşılanacaktır.
Al-i İmran Suresi
*Bu gün ehl-i kitabın elindeki Tevrat ve İncil'de hakikat parçaları olduğu için, Kadı Han gibi fakihler bu kitapları elimize alırken de cünüplü ve hayızlı olmamaya dikkat etmemizi ister. Acaba kilisenin papazı bu dikkati gösterir mi?
*Müslüman bir yazarımız derginin birinde Yahudileri tenkit ederken Tevrat'tan bazı pasajlar vererek veryansın ediyor. Baktım Tevrat'tan alınan o cümlelerin aynısı Kur'an'da da var. Arkadaş Tevrat'ta olan her şeyin yanlış olduğunu zannediyor. Kur'an'ı da bilmiyor. Sonuçta Yahudi'ye vururken, kendi kitabına da vuruyor.
*Cehennem üzerindeki sırat köprüsü, Mimar Sinan'ın köprüsüne de benzemez. İstanbul boğazındaki Fatih köprüsüne de benzemez. Ama biz bir köprü hayal ederiz. Hayallerimiz kültürümüz doğrultusundadır.
*Günümüzde hümanist olan bir Müslüman Kur'an-ı Kerimden bir kısım ayetleri alarak «İslam Hümanizmi» adı altında kitap yayınladı. Bunlar önce bir fikre sahip olup sonra Kur'an'ı o fikrin tasdikçisi yaparak yanıldılar.
Efendimiz (S.A.V.): «Kim kendi görüşü doğrultusunda Kur'an'ı tefsir ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın» buyuruyor. Yani önce liberalizmi, kapitalizmi veya komünizmi benimsedikten sonra Kur'an'ı o düşünce doğrultusunda tefsir ederse, cehennemlik olur. Yoksa çok iyi niyetlerle Allah (c.c.)'in kelamını anlamak için bütün melekelerini harekete geçirerek Kur'an'ı anlamaya çalışırken yanılacak olursa (Carullah Zamahşeri gibi) hata etmiş olur. Ama kâfir olmaz.
*Firavun, Nemrud, Ad, Semud mağlup oldukları gibi, Mekke müşrikleri, Medine Yahudileri siz de mağlup olacaksınız. Onlar mağlup olduğu gibi, güneş batmayan İngiltere imparatorluğunun mağlup olup küçük bir adaya sığındığı gibi, zalim Rusya'nın parçalanıp dağılmaya başladığı gibi ey Amerika, senin de çöküşünü bu ümmet-i Muhammed mutlaka görecektir.
*Günümüzde ise Siyonizm, komünizm hep büyütülür. Uydularıyla biz görüp dinlediği, güdümlü mermileriyle istediği hedefi vurabileceği televizyon, basın yayın organlarıyla propagandası yapılarak Müslümanların yüreğine korku salınıyor. Korku da yüreğimize girince, kendimizden küçük olanı bile büyük görmeye ve korkmaya başlıyoruz.
*İnsanı doğru yoldan çıkaran şeylerin başında, eşyayı değerlendirirken onun hakkını verememek gelir. Sevgi ve nefrette aşırı gitmektir.
*Günümüzün mücahitlerinin hedefe varamamalarının sebeplerinden biriside sabahleyin erken kalkmamaktır. "Erken kalkan yol alır"
*Ben her fikre saygılıyım» diyen insan kendi fikrinin kesin doğru olduğuna inanmayan insandır. Biz İslam'a zıt olan her şeyin yanlış olduğuna inanırız. Çünkü sözlerin en doğrusu Allah'ın sözüdür. Ama her insana saygımız vardır.
*İslam'dan başka din Allah katında kabul değildir. Bazı batı hayranlarımız bu ayeti görmezlikten gelerek, bugünkü ehl-i kitabın cennetlik olduğunu iddia etme gafletini gösterdi. Ama batılı insan kendisinin kara kalbliliğini bildiği için, bu yağcılığa iltifat etmedi.
*Herkes cehennemdeki yakıtını bu dünyadan kendi sırtında götürecektir. Yetim malı yiyenler karınlarına ateş doldururlar. Çalanlar, çırpanlar, köşe dönenlerin azabının başlangıcı karınlarından ateşlenerek başlar. Kâfirler ise her tarafları küfürle boyandığı için azabı en şiddetli olanlardır. Karşılaşmaktan utanmayacağınız işler yapın. Duymaktan hoşlanacağınız sözler söyleyin. Elleriniz Cennet'teki köşkünüze altından, yakuttan, inciden tuğlalar koyar gibi güzel işlerle uğraşsın. Ayaklarınız, cennetteki bahçenize solmayan güller dikmeye gider gibi yürüsün..
*Safa'yı isteyen Mustafa'ya (S.A.V.) uysun. Mıknatısın yanında duran demir de mıknatıslanır. Parfüm dükkânında biraz oturanın üzerinde güzel kokular olur. Allah'ın sevgisini kazanmak, Allah'ı seven Rasülüne uymakdan geçer. Çünkü o sevilmenin, kendini sevdirmenin yollarını Rabbinden öğrendi.
*Biz Allah'ın kitabına uyarız. Rasülünün hadislerine uymayız" diyenler Allah'a ve onun kitabına uymayanlardır. Nur suresinde Rabbimiz «Muhakkak sen büyük bir ahlak üzeresin» buyurmuş. Yaşantısı Rabbimizin kontrolünde olan Rasülünün sünnetine nasıl uyulmaz?
*İmran, Meryem validemizin babasının adıdır. Tarihçilerin bildirdiğine göre annesinin adı da Hanne'dir. Babasının değil de annesinin dua etmesinin sebebi İmran'ın ölümünden sonra Meryem validemizin doğmasıdır. Yani İmran yavrusunu koklayamadan öldü.
*Bahçesindeki meyvelerin toprağına, gübresine, ilacına, budanmasına dikkat eden aileler dünyanın bütün ağaçlarından daha değerli olan yavrularının yetişmesine, gıdasının helal ve temiz olmasına, beynine giren söz ve görüntülerin güzelliğine dikkat etsinler.
*Bir zamanlar hepiniz bilirsiniz. İmam Hatip liseleri açılırken, niyyet de din değilmiş. "Şuraya bir İmam- Hatip açalım. Din adamı yetiştirelim ama "dinsiz" olsun, köye gitsin milleti dinsizleştirsin. Yani onun diliyle anlatsın dinsizliği" denilmiş. O niyyetlerle açılmış. Ama şimdi üçyüz - üçyüzelli bin mezunu ve şu kadar üniversite mezunu olmuşlar. Ve adamlar her gün gazetelerde "aman şöyle küçültelim, şöyle edelim, yakalım, yıkalım." Kim bunlar? Saniyede para kazanmaktan, başka hiçbir özelliği olmayan adamlar dahi gözü oraya dikmişler. Birkaç kişinin demesiyle yapıyorlar bu işi. Yani ne niyyetle açılmış ama nerelere varmış netice..
*Nisa suresinin bu 159 ncu ayeti Hz. İsa'nın tekrar dünyaya geleceğine de işaret etmektedir. Hz. Peygamber'in (S.A.V.) sahih hadisleriyle haber verdiği Hz. İsa'nın inişi haberi o kadar çok sahabeden nakledilmiş ki, hadisler manaları yönünden mütevatir haber olmuştur. Bu konuda Keşmirli Muhammed Enver Şah'ın yazdığı, Abdülfettah Ebu Gudde'nin tahkik ettiği Matbuat-ül İslamiyye'nin Halep'te bastığı 350 sahifelik kitap bütün hadisleri topladığı gibi, bütün şüpheleri de dağıtmaktadır.
*Kur'an'ı okudum içinde birşey yok" diye yalan söyleyerek Müslümanlardan zayıf imanlıları kandırmaya çalıştılar ama Allah'a çok şükür başarılı olamadılar. 1991 yılında kırk yaşlarında iki kadın "kırk senedir Müslümandık, çok şükür Hristiyan olduk" diye basına açıklama yaptılar. Ancak gazetecinin biri onların nüfus kâğıdını yayınladı. Ermeni asıllı iki kadınmışlar.
*Yahudi ve Hristiyanların uluslararası siyasette ve komşuluk münasebetlerinde izledikleri yol, kendilerinden başkasına inanmamaktır. Bu gün Birleşmiş Milletler diye kurulan kuruluş bu ayetin doğruluğunu ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler genel sekreteri Hristiyan olması nedeniyle Bosna Hersek'e gitse, katil Sırpların elbisesine kanı sıçradığı için Bosnalı Müslümanı suçluyor. Filistin'e gitse Yahudi askerler Filistinlinin evini yakıp yıkarken Filistinli Müslüman zorluk çıkarıyor, güvenlik güçlerine karşı geliyor, diye Müslümanı suçluyor.
Keşmir'de ineğe tapanları tutuyorlar. Azerbaycan'da Ermenileri, Kıbrıs'ta Rumları tutuyor ve onlara inanıyorlar. Müslümanı tutmuyorlar ve inanmıyorlar. Çünkü iç dünyalarında İslam'ın üstünlüğüne inanıyor ve hased ediyorlar. İneğe tapanların hiçbir zaman kültür üstünlüğüyle Yahudi ve Hristiyanları etkilemeyeceğini biliyorlar. Ama Müslümanlık Yahudi ve Hristiyanların ülkesinde saf haliyle duyurulabilirse kendilerinin kaybedeceğini biliyorlar. Bu bildiklerini açıktan söylemiyorlar. Açıktan "biz her dine saygılıyız, bize göre bütün dinler eşittir" diyerek tarafsız gibi görünerek taraf tutarlar. İşte yaptıkları meydanda. Bir de "bütün dinler eşittir" derken kendi kalpazanlıklarının eseri olan karışık altınla hakikisini aynı yerde teşhir etmekle kalitelerini artırmak istiyorlar.
*Dünyaya birçok ahlaksızlığı öğreten Yahudiler olduğu gibi, ırkçılık hastalığını da bulaştıran onlardır. Bu ırkçılık hastalığı onlara çok pahalıya mal olmuş, milyonlarca insanını yemiş ama hâlâ hastalığından memnun görünüyor. Biz ise izzetin Allah'a, Rasulüne ve onlara iman edenlere ait olduğuna inanırız. İmanını yitiren -hangi ırktan olursa olsun- izzetini yitirir.
*1973 yılında Fransa'ya gitmeye karar verdiğimde, Avrupa ve Hristiyanlar hakkında bilgi edinmek istediğimde, kitap olarak elime Kur'an-ı Kerimi aldım ve okudum. Baktım ki batı insanının içini, filmini sunuyor Kur'an-ı Kerim.
*Kur'an hafızları Allah'ın yeryüzündeki süvarileridir. Kur'an'a bir harf ilave edilmeye veya eksiltilmeye kalkılsa, hafızlarımız hemen onun farkına varırlar.
*Malcom X sonradan Müslüman olunca Şahbaz ismini almış şu andaki on milyon Müslümanın Müslüman olmasına sebep olan adam. Mafya lideri olduğu zamanlarda çok saygı değer bir adamken, Müslüman olduktan sonra 16 kurşunla şehit edilir. Hem de bir konuşma esnasında, vaazında şehit edilir ve fail-i meçhul cinayetler arasına girer.
-devam edecek-
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar