

"İnsanları fikren dalalete atan sebeplerden biri; ülfeti, ilim telakki etmeleridir. Yani me'lufları olan şeyleri kendilerince malûm bilirler. Hattâ, ülfet dolayısıyla âdiyâta teemmül edip ehemmiyet vermezler. Hâlbuki ülfetlerinden dolayı malûm zannettikleri o âdi şeyler, birer harika ve birer mu'cize-i kudret oldukları halde, ülfet sâikasıyla onları teemmüle, dikkate almıyorlar; ta onların fevkinde olan tecelliyat-ı seyyâleye im'ân-ı nazar edebilsinler. Bunların meseli, deniz kenarında durup, denizin içerisindeki hayvanata ve sair garip hâlâtına bakmayarak, yalnız rüzgârla husule gelen dalgalara ve şemsin şuââtından peydâ olan parıltısına dikkat etmekle Mâlikü'l-Bihar olan Allah'ın azametine delil getiren adamın meseli gibidir."
İzah: Her zaman geceden sonra gündüz gelir, buna ülfet edince, geceden sonra gündüze kavuşmayı şükür vesilesi olarak bilmez. Sürekli nefes alınca, nefes almanın kıymetini bilmiyoruz. Ama yemekte ara olunca, insan kendine geliyor. Geçmişte uçak inince alkış yapılıyordu. Sağ salim indik yere. Bunun için Allah'a şükretmek yerine pilota teşekkür ediyoruz. Dünya saatte 108 B km hızla gidiyor, ama şükür aklımıza gelmiyor. ( Dünya'nın kendi etrafında dönüş hızı 1670 kilometredir. Güneşin etrafındaki dönüş hızı ise yaklaşık olarak 107 bin km. olarak hesaplanmıştır. Dünya'nın yörüngesel hızı önceki yıllara göre azalmıştır. Bunun en büyük nedeni Güneş işe arasındaki mesafenin artmasıdır.)
Kuran bu tarzda adiyat olarak algılanan her şeye karşı dikkatimizi çekiyor; "Deveye bakmazlar mı ?" (Gaşiye: 17)
Cehl-i mürekkep bir perde, deveye bakıyor ama göremiyor… Çünkü önünde perde var. Ülfet perdedir; nimetten in'ama geçmeyi engeller, mürekkep bir cehil olur.
Güneş devamlı doğar. Şems suresinde güneşe Allah yemin ediyor, güneşe duhaya kamere, geceye gündüze nefse kasem var, cevab-ı kasem; "ancak kendilerini tezkiye edenler felaha ermiştir. Bu hüküm direkt bu ayetle niye başlamıyor? Bu olaylar kaseme değer harika eserlerdir. Sanki işari mana olarak, böyle yaparsanız felaha erersiniz.
"Allah'ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah'ın gazabından fazla gazap edilmez."
İzah: Bu vecize kaderi yanlış anlayanlarla ilgili bir ikaz gibi. Sakat hasta vs kötü durumlarda olanlara karşı müstakim bir şefkat kullanmak lazım. Acıyıp, şefkat edeceğiz. Elimizden bir şey geliyorsa, bunu kemâliyle yapacağız.
Haram, günah vs işleyene karşı da Allah'ın ona hayat verip hayatını devam ettirmesi gibi, birçok hakikat varken onu yok etmeye çalışmak doğru değil, mücadele manevi olmalı, burada da ifrat ve tefrite düşmemek lazım. "Fasıklara ancak arifler acır."
Allah bir asiyi kahretmiyorsa 2 yol var; ilerde hidayete girebilir, her şirke giren kahrolsa idi, ortada sahabe kalmazdı…
Tövbe etmeyeceklerse, onlara verilen nimetler onların azabını artırır. Onun bir an önce yok olmasını istemek, azabını azaltmaya zihnen ve fikren yeltenmektir. Vazifeni yap, Allah'ın vazifesine karışma.
"Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmeten-lil-Âlemîn olan Zâtın (asm.) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir."
İzah: Rahmet güneş, aynadaki ışık cilve, aynadaki ışık güneşi geçmeye çalışmamalı
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
"Resulüm! Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!"(Şuara: 3) Bu da sünnettir ve çok mühim bir sünnettir. Fasıklara acımak…
Risale-i nur' un dört esasından biri şefkat, acz fakr şefkat tefekkür…
İzah: "Rahmet-i ilâhiyeden ileri şefkat olunmaz. Hikmet-i Rabbaniyeden daha mükemmel hikmet dair-i imkânda olamaz. Âsiler cezalarını, masumlar, mazlumlar zahmetlerinden on derece ziyade mükâfatlarını alacaklarını düşün. Senin daire-i iktidarın hâricinde olan hadisata onun merhamet ve hikmet ve adalet ve rububiyyeti noktasında bakmalısın!"
Cilve kaynağı geçemez, elin böyle olması hikmet, 6 ya da 4 parmak olmasa işe yaramaz. Anne karnında parmaklar birleşik, aradaki hücreler güya intihar etmişler ve parmaklar açılmış… Başparmak olmasa bugünkü teknoloji olmaz. Şu halde kâinat sayfasında Allah'ın namütenahi hikmetini görüyoruz… İktidarın dâhilinde olan işler varsa çalış! Değilse, O'nun merhametine itimat, hikmetine inkıyad, adaletine teslim, rububiyetine müteveccih ol…. Ruha şifa!
-devam edecek-
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar