







Muhammed Hamid Hamevi, Mısır’da şehit Hasan el Benna rahimehullah ile tanışmıştı. Bu tanışma aralarında çok büyük bir samimiyete dönüştü. Muhammed Hamid Hamevi rahimehullah bu konuda şöyle diyor:
“Benim üzerimde özel bir tesiri olan, kişiliğimin şekillenmesinde emeği geçen kişi, efendim, Allah yolunda kardeşim, üstadım, şehid İmam Hasan el Benna dır, Allah ona rahmet etsin ve ona kerem ve ihsan yağmurlarını bol bol yağdırsın.
Senelerce Mısır’da ona arkadaşlık ettim. Ve eğer onu anlatmaya çalışsaydım, bu uzun olurdu. Ve onun hakkındaki bu sözler; kalbimden bir dilim, ciğerimden parçalar, ruhumun hararetinden bir yanık, onunla uyumlu olarak akan gözyaşları, trajik bir acı ve büyük bir ızdırap seli oluştururdu.
Ama ben sözü uzatmak yerine kısa konuşmayla iktifa edeceğim. Şehit olduktan sonra evinden ve mezarından uzak olmama rağmen, onun için çok ağladım ve inşallah salihler arasında buluşana kadar onu anmaya devam edeceğim.
Nesebi kardeşlerimden önce o benim kardeşimdir ve suikastla öldürüldüğü haberi bana ulaştığında dedim ki: “oğlumun ölmesi- ve o zaman da 2 çocuğum vardı- Üstad mürşidin vefatından bana daha ehvendir.”
Cinayet gecesi, bir rüya gördüm, ama ne olduğuna dair hiç bir bilgim yoktu. Rüyada Yahudilerle çatışma halinde olduğumuzu gördüm. Ordumuz gerilemeye başlamıştı. Hatta onların kurşunlarının beni vurmaması için kıvrılarak yürüyordum. Sonra uyandım ve bu rüyanın şerrinden Allah'a sığındım. Gündüz olduğunda bazı insanlar bana haberi söylediler. Bu vakıa benim için çok ağırdı ve rüyamın te’viliydi.
Hür bir söz olarak söylüyorum ve başkalarının bunu benden nakletmesinde sakınca yoktur, diyorum ki: “Müslümanlar sahip olduğu vasıfların bütünlüğü açısından Hasan El Benna gibi, şerefli başının üzerinde bayraklar dalgalanan bir insanı yüzlerce yıldır görmemişlerdir. Mürşitlerin irşadını, âlimlerin ilmini, ariflerin marifetini, yazarların ve hatiplerin belagatini, liderlerin liderliğini, yöneticilerin tedbirini ve siyasetçilerin zekâsını inkâr etmiyorum, geçmişte ve günümüzde bunların hepsini onlardan esirgemiyorum. Ancak bu dağılmış kemallerin bir araya toplanması şehit imam (Allah ona rahmet etsin) gibi ender birine nasip olmuştur.
İnsanlar onu tanıdı ve doğruluğuna inandılar. Ben de onu tanıyanlardan biriyim. Benim onun hakkında kapsamlı bir ifadeyle söylediğim şey şudur ki, o bütün varlığıyla, ruhuyla, bedeniyle ve kalbiyle Allah içindi. Allah da onu seçti ve salih şehitlerin efendilerinden kıldı.
Efendim ve kardeşim şehit imam hayatında ve vefatından sonra vefa sahibidir. Senelerce onu rüyalarımda çok gördüm. Bir rüyamda onunla birlikte bir grup arkadaşımız arasında bir masada oturduğumuzu gördüm. Masada ekmek tabakları ve reyhan tabakları vardı. Bunlar yeniyordu ama bu reyhan özel bir reyhan türüydü. Uyandım ve yüce Allah'ın şu sözlerini hatırladım:
{فَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ (88)
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ (89)}
[الواقعة]
Eğer o, Allah’a yakınlaştırılmışlardan ise, ona bir rahatlık, güzel bir rızık ve naim cenneti vardır.(Vakıa; 88-89)
Kaynak
Abdülhamid Mahmud Tahmaz
El Allametü’l Mücahid Eş Şeyh Muhammed Hamid
Darul Kalem, Dımaşk, 1995
4. Baskı
Arapçadan tercüme: Ahmed İzz
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar